Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: İbrahim Agâh Çubukçu’nun şiir dünyası
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
80. doğum yılında Prof. Dr. İbrahim
Agâh Çubukçu’nun şiir dünyası

Prof. Dr. İSA KAYACAN
http://www.isakayacan.blogspot.com

İnsanlar, doğarlar, yaşarlar ve vefatla aramızdan ayrılırlar. Azerilerin deyimiyle dünyalarını değiştirirler
Yaşarken, bilgi ve tecrübeleriyle, çevrelerine, toplumlarına yararlı olanlar, iz bırakanlarla karşılaşırız. Bunların sayılarının fazla olduğunu söyleme olanağımız yoktur.

Prof. Dr. İBRAHİM AGAH ÇUBUKÇU
1928 YILINDA Adana ilimizin Kadirli ilçesinde doğdu. 1953 yılında, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Bu noktadan sonra, İbrahim Agah Çubukçu isim ve imzası sayfalara sığmayan olumluluklar, örnek alınacak bir kişilik, çevresine ışık saçan aydınlık gibi değişik tanımlarla ortaya konulmaya devam etmişti.
Çok yönlülükle herkesin gönlünde yaşayan, çevresine verdiği sevinç ve mutluluk görüntüleriyle kendisiyle barışık olmanın yollarını gösteren, bitmeyen-tükenmeyen enerjisiyle her gün kendisini yineleyen bir şair, yazar ve bilim adamının mısraları arasında gezmek kolay bir iş değildir. Bendeniz böyle bir yürekliliği gösterebilmek için uzun süredir düşündüm…

ŞİİRLERİNDE-YAZILARINDA
Prof. Dr. İbrahim Agâh Çubukçu hocanın gerek şiirlerinde, gerek yazılarında, barış, dostluk, iyi niyet, gelecek iyimserliği, insan sevgisi, gönülden gönüllere giden yolların düzlüğü, genişliği gibi özellikler, güzellikler vardır. Divanlara sığmayan şiirlerindeki anlatım, hareket noktası sonsuzluğa akıp giden duygu zenginlikleriyle dolu, dopdoludur. Hocamız, zaman zaman sorar, zaman zaman cevaplar verir. “Sor” başlığı altındaki duygularındaki gerçeklerle, sıcaklığı hemen hissedersiniz. Şöyle söze başlar hoca:

Tasavvuf ince yol, herkes bilemez,
Bu yolun halini geçenlerden sor.
Kur’an ‘ın özünü softa bulamaz,
Ak ile karayı seçenlerden sor.

İbrahim Agâh Çubukçu hoca, karanlıkların değil aydınlıkların, yanlışlıkların değil doğruların ifade edicisi, savunucusudur. Anlayamayanlara, anlamak istemeyenlere karşı verdiği derslerde yorgunluk hissetmez;

Mevlana şarap der, bu bir mecazdır,
Anlayana vahiy sırdır, icazdır,
Kimi kanatlı kuş ördektir, kazdır,
Gökteki havayı, uçanlardan sor…

Hocanın, yaratanla arasındaki iletişim nettir, açıklık içindedir. “Yaratan yaratmış varlık çözülmez/ Koyunun yediği ayran oluyor/Yaşam denizinde rahat yüzülmez/mevsimler geçiyor devran oluyor” mısralarının anlaşılamayacak herhangi bir yanı yoktur.
İbrahim Agâh Çubukçu hoca, bazen başöğretmenliğinin verdiği yetki ve tavırla, bazı sorular yöneltir, sana, bana ona, şuna. “Çöz bakalım” şiirinin ilk dörtlüğündeki soruları:

Varlık nedir, hiçlik nedir?
Tokluk nedir, açlık nedir?;
Binbir türlü güçlük nedir?
Düşün, düşün çöz bakalım…

İbrahim Agâh Çubukçu hoca, “Dünyaya gel dedin bak geldik işte/Yaşayıp dururuz bir çeşit düşte/Gün gelir git dersin gideriz elbet/Sır var hem gelişte hem de gidişte”mısralarıyla, sorduklarının çözümündeki ipuçlarını göstermekte gecikmez.
“Şiir okumasını severim. Okudukça da dinlenirim. Bir şiiri okurken şairi ile dostluk başlar. Bu dostluk, şairin ifade ettiği buluşlar ve güzellikler oranında artar. Şiir böylece en etkili iletişim sağlar” diyen
Prof. Dr. İbrahim Agah Çubukçu hocamızı, 80. doğum yılında, sevgi, saygı ve minnetle selamlıyor, sağlık içinde nice yıllara ulaşması dileklerimi sunuyorum