09/04/2009, 01:05
Vecdi BÜRÜN
***********
Dünya tarihinde kendilerini şiir ve destanların mevzuu haline getirebilmiş devlet büyükleri vardır. Fakat, muayyen bir devirde, kendi şahsiyetini bir şairler ordusunun mevzuu yapabilmekten yana ATATÜRK benzersizdir.
Oysa ki kendi haklarında destanlar, kasideler yazdıran devlet büyükleri, bunu büyük menfaatleri seferber ederek, kıt'a başına altınlar satarak yaptırabilmişlerdir. ATATÜRK'ümüz için şiir yazanlara bir bakınız. Bunların içinde, büyük insana duydukları sevgiden başka hiçbir duygunun harekete getirdiği bir tek şiir zekâ ve anlayışına rastlıyamazsınız.
Büyük ATATÜRK bu bakımdan, şiire mevzu olabilmiş tabiat ve insana ait hadiselerin üstündedir.
Eski devirlerin büyük hükümdarlarından çoğu halkın çok ehemmiyet verdiği şairliği de kendi şahsiyetlerine bir kuvvet olarak eklemişlerdi. ATATÜRK'ümüz şiiri sevmek, ona karşı saygı göstermekle beraber şair değildi. Şair olmamakla da ne kadar hakkı varmış diyeceğimiz geliyor.
Öyle ya, kendisini bütün şiir mevzularının ön safına geçirebilecek, b irkaç şiir neslini kendisine bağlayan ve gelecekleri de bağlamakta devam edebilecek kudrette bir insan, şair olup da ne yapacaktı?...
Vecdi BÜRÜN
**
MUSTAFA KEMAL'İN ŞAİRLİĞİ
Gençlik günlerinde Mustafa Kemal, Namık Kemal ve Tevfik Fikret'in vatanperverlik hislerini terennüm eden gizli şiirlerini ezberler, arkadaşları arasında her fırsatta tekrarlardı. Mustafa Kemal, bu şairlerin tesiri altında şiirler de yazmıştı.
İşte o denemelerden birini 24 kasım 1908 tarihli (Şanlı Ordu) gazetesinde neşretmişti. İstibdadın bir hicvi mahiyetinde olan bu şiiri aşağıya alıyoruz :
KASİDE-İ İSTİBDAT
VEYA
KIRMIZI İZLER
Bir köhne kadit parçası, bir çehre-i menhus
Zulmetler içinde mütereddid, mütelâşi,
Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
Efkârı sakimane ile âleme karşı
Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
Âmali harisanesini eyledi tezyit...
Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
Tırnaklarını aileler kalbine saplar;
Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,
Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...
Birçoklarımız mahpes ü menfada süründük
Ey gazii mecruhu vega dideye döndük
Ey kanlı eliyle vatan âmmaline hail,
Ey enmilei sürbu cinayata delâil
Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr
Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,
Ey varlığı bir millet için bâdii zillet,
Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet
Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,
Zinciri esaretle bütün hisleri dondur.
Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler...
Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler..
Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken
Âtimizi dendanı harisin kemirirken
Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.
Mustafa KEMAL
(1908)
------------------------
KAYNAK:
Hiciv Edebiyatı Antolojisi, Sayf:15/18, İst.1955,Dizerkonca Matbaası.
Sitemiz kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.
Copryt©
***********
Dünya tarihinde kendilerini şiir ve destanların mevzuu haline getirebilmiş devlet büyükleri vardır. Fakat, muayyen bir devirde, kendi şahsiyetini bir şairler ordusunun mevzuu yapabilmekten yana ATATÜRK benzersizdir.
Oysa ki kendi haklarında destanlar, kasideler yazdıran devlet büyükleri, bunu büyük menfaatleri seferber ederek, kıt'a başına altınlar satarak yaptırabilmişlerdir. ATATÜRK'ümüz için şiir yazanlara bir bakınız. Bunların içinde, büyük insana duydukları sevgiden başka hiçbir duygunun harekete getirdiği bir tek şiir zekâ ve anlayışına rastlıyamazsınız.
Büyük ATATÜRK bu bakımdan, şiire mevzu olabilmiş tabiat ve insana ait hadiselerin üstündedir.
Eski devirlerin büyük hükümdarlarından çoğu halkın çok ehemmiyet verdiği şairliği de kendi şahsiyetlerine bir kuvvet olarak eklemişlerdi. ATATÜRK'ümüz şiiri sevmek, ona karşı saygı göstermekle beraber şair değildi. Şair olmamakla da ne kadar hakkı varmış diyeceğimiz geliyor.
Öyle ya, kendisini bütün şiir mevzularının ön safına geçirebilecek, b irkaç şiir neslini kendisine bağlayan ve gelecekleri de bağlamakta devam edebilecek kudrette bir insan, şair olup da ne yapacaktı?...
Vecdi BÜRÜN
**
MUSTAFA KEMAL'İN ŞAİRLİĞİ
Gençlik günlerinde Mustafa Kemal, Namık Kemal ve Tevfik Fikret'in vatanperverlik hislerini terennüm eden gizli şiirlerini ezberler, arkadaşları arasında her fırsatta tekrarlardı. Mustafa Kemal, bu şairlerin tesiri altında şiirler de yazmıştı.
İşte o denemelerden birini 24 kasım 1908 tarihli (Şanlı Ordu) gazetesinde neşretmişti. İstibdadın bir hicvi mahiyetinde olan bu şiiri aşağıya alıyoruz :
KASİDE-İ İSTİBDAT
VEYA
KIRMIZI İZLER
Bir köhne kadit parçası, bir çehre-i menhus
Zulmetler içinde mütereddid, mütelâşi,
Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
Efkârı sakimane ile âleme karşı
Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
Âmali harisanesini eyledi tezyit...
Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
Tırnaklarını aileler kalbine saplar;
Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,
Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...
Birçoklarımız mahpes ü menfada süründük
Ey gazii mecruhu vega dideye döndük
Ey kanlı eliyle vatan âmmaline hail,
Ey enmilei sürbu cinayata delâil
Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr
Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,
Ey varlığı bir millet için bâdii zillet,
Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet
Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,
Zinciri esaretle bütün hisleri dondur.
Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler...
Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler..
Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken
Âtimizi dendanı harisin kemirirken
Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.
Mustafa KEMAL
(1908)
------------------------
KAYNAK:
Hiciv Edebiyatı Antolojisi, Sayf:15/18, İst.1955,Dizerkonca Matbaası.
Sitemiz kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.
Copryt©