Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: ANNEM ! SENSİZ YAŞAMAK ÖYLE ZOR Kİ...
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
ANNEM ! SENSİZ YAŞAMAK ÖYLE ZOR Kİ..
BOŞLUĞUNU KİMSE DOLDURAMIYOR


İşte yine bir Anneler Günü daha yaklaştı.

Ben nasıl dayanırım bugün, kimin gidip ellerini öpeceğim. Kimin o mis kokulu tenini çekeceğim içime. Kimin dizlerine yatacağım, kim şefkatli elleri ile okşayacak saçlarımı, kim dinleyecek dertlerimi. Hani bana devamlı “Yaşlar ilerlese bile çocuklar anasının dizinin dibinde her yaşta çocuktur” derdin. Meğer nasılda doğru imiş söylediklerin. Ben de ana olsam da halen anne şefkatine öyle muhtacım ki hem de çok…

Senden ayrılalı bilmem kaç mevsimler geçti. Toprakla buluştuğun günden beri yokluğuna bir türlü alışamadım anne. Yokluğuna alışmak istesem de, aradan yıllar geçse de sensiz soluk almak, sensiz yaşamak öyle zor ki, boşluğunu kimse dolduramıyor.

Biliyor musun, dün gece yine düşümde o nurlu yüzünü gördüm. Sıcacık kollarında buldum kendimi. Nasıl da soluğunu içime çekip nefesinle uyumuştum. Seher vakti baharın ilk ışıklarında kuş sesleri ile uyandığımda ne acı ki sen yanımda yoktun annem. Sen benim ekmeğim, aşım, soluğumdun. İlkbaharda açan çiçeğim, manolyam, gülümdün. Sensiz tabiatın bile yüzü gülmüyor annem. Sen gönül bahçemin ağacıydın, dalıydın, solmasaydı yaprakların ölümsüz olsaydın. Sensizlikte ne kolum kaldı nede kanadım. Şimdi ise kanadı kırık bir kuş gibiyim annem. Seninle aynı havayı solumayı, yanında olmayı öyle çok özlüyorum ki..
.
Geçenlerde çok hastalanmıştım, her nedense mide ağrısından sancılandığımda bilmem kaç kez “Anam, anam” dedim ama sen yine duyamadın beni, oysa duysaydın nasılda koşarak gelirdin yanıma “Sarı Gülüm” diyerek. Acı çektiğimde akan gözyaşlarımı silen olmadı anne. Ben acı çektiğimden çok sensizliğime ağladım. Sarı gülünün tomurcukları çoktan soldu. Anasız gül tomurcuk açar mı hiç. Şimdi sensiz geçen baharımda yazım da bana kıştır, hazan mevsimidir. Kurumuş bir yaprak gibi gibiyim sanki. Yüreğim sana hasret, her şeyini özlüyorum. Hiç kimse, hiçbir şey senin gibi yüzümü güldüremiyor. Varlığına muhtacım.

Sağlığında evlatlık görevlerimi yerine getirebilmek ve dualarını alabilmek için kardeşlerimden daha çok gayret ettim ve ne mutlu ki bana o güzel dualarını da aldım. Ama anam şimdi düşünüyorum da, yine de suçluyorum kendimi. Her şeye rağmen sana olan görevlerimi tam olarak yerine getirip getirmeme konusunda endişeliyim, kendimi sana karşı hizmetimde yeterli görmemenin ezikliğini, acısını yaşıyorum ve daha da çok kahroluyorum. Ne olur affet anne. Sen affetsen de ben kendimi hiç affetmeyeceğim. Bu kahırdan her gün yaşayan ölü gibiyim. Hayalin ile yaşadığım her dakikada, bütün mevsim gözlerimdeki sana akan ıslak buğu hiç bitmeyecek, oysa yokluğunun bu kadar acı vereceğini bilseydim bir dakika bile ayrılmazdım yanından. Seninle geçen dakikaların kıymetini tam olarak nasıl da bilemedik. Şimdi suskun ve gizemli gecelerde seher sensiz olmuyor, ruhum huzur bulmuyor. Canım babam olsaydı belki kokunu ondan alırdım. Ben ona da hiç doyamadım ki annem.

Sağlığında bana devamlı “Beni mutlu ettiğin gibi evlatlarında seni mutlu etsin” diye dualar etmiştin ama biliyor musun anam duaların kabul olmadı. Evlatlarım beni mutlu etmek şöyle dursun, kuşak mı değişti nedir, sadece kendilerini düşünüyorlar. Ne tuhaf ve acı değil mi? Benim onları mutlu etmemi bekliyorlar. Ben, sana acaba iyi evlat olamadım mı? diye endişeleniyorum ama şimdi öyle günlere geldik ki. Ana ve babalar saçını süpürge etse de bazı yeni kuşaklar ana ve babasına, büyüklerine ne yazık ki sevgi ve saygıda, şefkatte sınıfta kalmışlardır.

Canım annem sen olmasan da yanımda, senin ve tüm annelerin ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN. Babam da, sen de nur içinde yatın, mekânınız Cennet olsun annem.


SABİHA SERİN