Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: PLATONYA / Al Beni Sana
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
PLATONYA / Al Beni Sana


Yalnızlık bir ihtiyaçtı belki de onun için. Bir müddet mavi düşler sokağında kalacak, yalnızlığını yeşil yangını yüreğine kabul ettirmeye çalışacaktı. Oysa herkesi ve herşeyi alabildiğine seviyordu.

-Beş parmağın beşi de bir değil ya! Diye söylendi içinden.

Fakat nafile. Her elini uzatışında, sanki kolunu koparacakmış gibi davranıyordu yakınındakiler.

Islak bedenine sarılarak derin bir '-ahh' çekti.....
Artık saat gecikmiş zamanları vuruyordu. Fazla bekletmemeliydi düşler sokağını. Aradığı sıcaklığı hep orada buluyordu.
Hep başka zamanlara ısmarladığı mutluluklar gibi, düşler sokağını da başka bir zamana ertelemek istemiyordu.

-Eyvallah...dedi.

Mesaiden kalma yorgunluğunu ve gölgesini de yanına alarak, hızlı adımlarla uzaklaştı meydandan. Şehrin tenha sokakları kadar yalnız ve fakir mahallesinin yıkık toprak evleri kadar dağınıktı düşünceleri. Zümrüt gözlü Tanrı şahaserini, Şimal Yıldızı nı düşündü.

-Ya giderse, habersiz ayrılırsa şehirden.......sevdiğimi söyleyemeden. O zaman ne yaparım? Keşkelere yer veremem artık hayatımda. Artık bitmeli bu platonik rüya. Diyerek; bir kaç kararlı cümle yerleştirdi, aklının göz ucuna.

-Düşlerim kadar yakınımda olsa, anlatsam kendimi ona.

Bu düşüncelerle demirledi, mavi düşler sokağının kıyısına. Orada bulduğu ilhamlarla kalemini konuşturuyor ve yalnız orada seviyordu insanları. Çünkü orada insanlar kötülük yapmazlardı.
Saklı kalemini ve kağıdını bulunduğu yerden çıkardı. " Al Beni Sana " ile satırlarına başladı. Al beni sana diyerek, Şimal Yıldızı na haykırdı.

Al beni sana
Şiir gözlüm şairinim
Bırakma beni sensiz
Buralarda bir başıma
Özlemlerin denizinde
Sana yelken açmışsam
Islatmışsam yanağımı
Ve gördüğümde simânı
Ne var ne yok diye sorma
Sadece sarıl bana
Nisan akşamlarında
Loş ışıkta yahut karanlıkta
Ve bir ases çığlığında
Matemini tutarım yalnızlığın
Atmışım yüreğimi sevgi yoluna

Al beni sana
Yağmur gözlerinin hasret sağanağında
Güzelliğinin duruluğuyla
Ara sıra görün bana
Sevindir gözlerimi
Bana seni aratma
Hani seviyorum dedin ya
Ben de seviyorum bu şehri
Senin varlığında
Hani olur da
Karanlığın elleri üzerimden kalkarsa
Hani olur da
Hüzün tünelleri bir son bulursa
Hani olur da
Bir ayağım çukurdan çıkarsa
Belki söylerim sevdiğimi
Cesurca doya doya

Al beni sana
Tabiata rengini veren
O yeşilden de yeşil
Zümrüt gözlerin var ya
Eritir benliğimi
Bana her bakışında
Sevilmeye yasaklı
Sevinçlere saklı
Zahmetlerce zengin yaşantımda
Kendin kadar sevdirdin insanları bana

Ey kuzeyin kızı
Ey şimal yıldızı
Gideceksin doğduğun topraklara
O yeşilden de yeşil
Yaprak gözlerin var ya
Onlar da gidecekler
Onlar da bilmeyecekler sevildiklerini
Senin gibi
Onlar da gidecekler yakamozlar diyarına
Onlardır son veren
Dört mevsimdeki hazana

Al beni sana
En kalabalık caddelerde
En yoğun yalnızlıkları yaşadığım anlarda
Hep sen varsın
Hep o eşşiz güzelliğin var
Aklımda
Göz ucumda
Nimetlerden yoksun yaşam savaşımda
Yalnızlıklar adasının
Karanlıklar çıkmazında
Sonsuz mutluluklar görüyorum
O yeşilden de yeşil
Zümrüt gözlerinin parıltısında
Git diyemiyorum sana
Gittiğinde
Hüzünler dolacaklar yüreğimin zulasına
Geceler ellerimden tutacaklar
Onlar saklayacaklar gözlerimin buğusunu
Onlar kol kanat gerecekler bana
Onlar da arayacaklar seni
Olmadığın sokaklarda
Hanlarda evlerde ve yurtlarda

Al beni sana
Ya
Yüreğini koyuver avuçlarıma
Ya da
Bırak beni karanlığımla bir başıma


***************************************
tekil dünyalı / Yusuf Bozan