Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Divanü Lügat-it Türk / Öge-Altun Kan Efsânesi(GÜLCE-Bahçe)
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
Divanü Lügat-it Türk / Öge-Altun Kan Efsânesi(GÜLCE-Buluşma)



Kaşgarlı Mahmut’un kardeşiyim ben
Yazdığım her şiir ondan hatıra.
Dünyanın en güzel dili Türkçe’mle
Cihanı doldurdum birkaç satıra.

Yeryüzüne ilim irfan öğrettim
Bilim kürsüsünde yazılı adım.
Işıkla yoğruldum, aşkla sabrettim
Yırtmak karanlığı asıl maksadım.

Güngörmüş bilgeler, Korkut Atalar
Her dönem bağrımda sanki meş’ale.
Dualar, âminler içindeki yâr:
Masmavi çinide zikreden lâle.

Kaşgarlı Mahmut’un kardeşiyim ben
Dünya haritası benden sorulur.
Kubbeler, sebiller; minarelerden
İnancımın altın mührü vurulur.

Yürürüm omzumda alıç heybesi
Çin’den Viyana’ya doğru yürürüm.
Divan-ı Lügât’ın sesimde sesi
Sır çözülür, gözsüz bile görürüm

Efsâneler gönlüm, destanlar ruhum
Türküler söylerim, Anadolu’da.
Milletim ben sana kurban olurum
Öpeyim elinden şöyle bir dur da.

Gençlerim var, büyük sözü dinleyen
Kardeşim Kaşgarlı anlattı bana
Bir müfreze gençin tam ortasına
Töremizdir
Giderken savaşa tecrübe gerek,
Bir “Öge” konulmalıdır.
Zafer akıllının, zafer tekniğin
Zafer bilimin, birliğin zafer.
Kulak verelim ay oğul
Bakalım neymiş Öge ve Altun kan
Kardeşim Kaşgarlı anlatsın
Biz dinleyelim:

“Öge: Akıllı, olgun
Güngörmüş bir kişidir.
Nice gençin içinde
Hakanın kardeşidir.

Tegin’den bir kademe
Aşağıda durandır.
Düşmana darbesini
Korkusuzca vurandır.

Bu adın kökenini sizlere anlatayım;
Verin, zamanı verin, Zülkarneyn’e atayım.

Zülkarneyn’in ordusu Çin’e ulaştığında
Kim tutar ırmakları, kabından taştığında?
Ve bayraklaştığında Türklük denen o deha
Yıldırımdır, tayfundur; eşi gelmez bir daha.

Toplandı genç erkekler
Yiğitler bir müfreze.
Nerde yaşlı bir Öge?
Önder olsun herkese.

Savaş meydanlarında
Tecrübeli bu kişi
Kılıç çala, ok ata
Çarpışmayı bilişi.

Savurdular, bozdular öncü birliklerini
Nice mezar kazdılar, yapıp bildiklerini.
Döndü kılıç havada, bacak, kelle kopardı
Askerlerden birinin koca karnını yardı.
Meğer ki er, beline sarmış para kesesi
Al kan ile karışık çıktı paranın sesi.
Çil çil altın döküldü, kanla karıştı para
Tüm dikişler söküldü, tarihin göğsü yara.
Ertesi gün meydanda, görenler manzarayı
Merakla soru sordu, bırakıp oku, yayı.
İçlerinden bir yiğit demiş: “Bu altun kandır,
Gayri bu dağın adı, söylene Altundağ’dır.

Altındağ’da Altınordu at bine;
Atlarımız
Ala baharda
Albayrakla
Akça güzel ay balam...
Akça kız mı?
Hiç sormayın aman bana!
Bir Uygur güzeli ki o
Anlatılmaz, anlatamam.

Kaşgarlı Mahmut’un kardeşiyim ben
İki dil diyenler lânetim size.
Ne istiyorsunuz memleketimden?
Çekin ellerinizi üzerimizden
Bırakın, bırakın bizi bize...

Mustafa CEYLAN