Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: İç Oğuz’a Dış Oğuz Asi Olup Beyrek’in Öldürüldüğünün Destanı (GÜLCE-BULUŞMA)
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
İç Oğuz’a Dış Oğuz Asi Olup Beyrek’in
Öldürüldüğünün Destanı (GÜLCE-BULUŞMA)

Üç Ok Boz Ok toplanıp buluşunca bir zaman,
Yağmalatır evini beylerin beyi Kazan.
Hatunuyla birlikte yağma olmadan önce,
Çıkarlardı dışarı yağmacılar gelince.
Sonra yağma yapılır sevinirdi yağmacı,
Gün geldi yağmalattı bulunmadı Dış Oğuz;
Aruz, Emen ve beyler işitip duydu acı:
‘Bugüne kadar birlik yağmalardık,’ dediler,
Gelmediler Kazan’a düşmanlık eylediler.

Gün oldu sordu Kazan yanındaki Kılbaş’a:
‘Her zaman gelen beyler gelmez sohbete aşa.
Neden gelmez Dış Oğuz sebebi nedir sence? ’
‘İç Dış Oğuz birlikte yağma yapardı önce,
Bilmez misin Han Kazan elbet bozuldu töre;
Son yağmayı yapanlar İç Oğuz’du sadece.’
‘Düşmanlık mı beslerler bizlere,’dedi, Kazan,
‘Dost mu yoksa düşman mı öğreneyim o zaman.’

‘Sen bilirsin var,’ dedi
‘Bin atına sür,’ dedi,
‘Dayım Aruz’u görüp
Nedir derdi sor,’ dedi.

Kılbaş birkaç adamla atlanıp çıktı yola,
Önce varıp Aruz’a vereyim dedi mola.
Altın gölgeliğinde oturmuştu Bey Aruz,
Sohbetteydi o sıra oğullarıyla yalnız.
Kılbaş verip selamı ‘‘Var, dayım gelsin,’’ dedi,
‘‘Başım dara düşmüştür haber et bilsin,’’dedi.
‘‘Üzerimde düşman var develerim bağırdı,
Soy atlarım kişnedi gelin, kızım dardadır;
Var dayıma haber et,’’ dedi ‘Kazan çağırdı.’
Diye, anlattı Kılbaş Aruz’da cevap verdi:
‘Üç Ok Boz Ok toplanıp yağmayı bir ederdi;
Suçumuz ne ola ki yağmada bulunmadık,
Son yapılan yağmadan payımızı almadık.
Ne zaman ki Kazan’ın başına bir iş gelsin,
Anadursun Aruz’u düşmanız belli bilsin.’
Kıl baş o an söyledi Hânım neler söyledi:

‘Aruz, Aruz bre densiz Aruz
Kalkıp Kazan Han yerinden doğruluverdi
Ala Dağda çadırını otağını dikti
Üç yüz altmış altı alp erenler yanına toplandı
Yemek içmek arasında Beyler seni andı
Üstümüze düşman falan gelmedi
Ben senin dostluğunu düşmanlığını denemeğe geldim
Kazana düşman imişsin bildim.’

Diyerek çekip gitti Aruz’u bastı keder,
Dış Oğuz beylerine acele saldı haber:

‘Alp Rüstem ile Bey Emen
Dönebilmez Dülek Evren,
Ve geri kalan tüm beyler
Atlanıp gelsinler hemen.’

Dış Oğuz beyleri toplanıp geldi,
Gök yüzüne ala otağ yükseldi.
Koyundan koç attan aygır kesilip,
Yiyip içip bütün beyler eğlendi.

Aruz dedi bu ara: ‘Beyler çağırdım sizi,
Bilir misiniz neden Kazan denermiş bizi.
Kılbaş’ı göndererek: ‘‘Dış Oğuz beyi nerde,
Dayım çabuk yetişsin bilsin ki başım darda.’’
Diye, haber salarak selamı geldi bana,’
Emen sordu Aruz’a: ‘Ne cevap verdin ona? ’

‘Dedim Kılbaş biz düşmanız Kazan’a,’
Emen dedi: ‘Hoş demişsin sen ona.’
Destekledi beyler Aruz Koca’yı,
‘Bize dost mu olur düşmansa sana.’

Aruz Kur’an getirdi bütün beyler el bastı,
‘Bizim de düşmanımız,’ diyerek ant içtiler;
Aruz’a uyaraktan dostu düşman seçtiler.
Aruz tutup beylere yenice kaftan verdi:
‘Beyrek güveyimizdir amma bağlı Kazan’a,
Diyelim Kazan ile aramızı hoş kılsın.
Gelince bize uysun yoksa kıyarız cana,
Beyrek’i kaldıralım Han’ın gücü kırılsın.

Haber uçtu Beyrek’e aracı olsun diye,
Atlanıp çıktı yola kırk yiğit uydu beye.
Dış Oğuz beylerini gelerek esenledi,
Aruz biraz telaşlı Beyrek’e şöyle dedi:
‘Biliyor musun Beyrek niye çağırdık seni,’
‘Sen çağırdın biz geldik neden istedin beni? ’
‘Biz, şu oturan beyler başkaldırıp ant içtik,
Sen de haberdar ol ki Kazan’ı düşman seçtik.
Sen de el bas Kuran’a ve sen de ant iç,’ dedi,
Beyrek de ant içerek, ‘Ben düşman olmam,’ dedi.
Söyledi ki burada Hânım neler söyledi:

‘Ben Kazan’ın ekmeğini çok yemişim
Bilmez isem gözüme dursun
Kara koç soylu atına çok binmişim
Bilmez isem bana tabut olsun
Güzel kaftanlarını çok giymişim
Bilmez isem kefenim olsun
Alaca büyük otağına çok girmişim
Bilmez isem bana zindan olsun
Ben Kazan’dan dönmem iyi bil.’

Aruz ani öfkeyle kavrayıp tuttu birden,
Sözleştikleri gibi Beyrek’in sakalını.
Kıyamadı ya beyler ses gelmedi bir erden,
Beyrek anlamış oldu Aruz’un dar aklını.
Niyetine söyledi Hânım neler söyledi:

‘Aruz bana bu işi edeceğini bilseydim
Kara koç soylu atıma binerdim
Sırtı pek demir zırhımı giyerdim
Kara çelik öz kılıcımı belime bağlardım
Alın başa sağlam tulgamı geçirirdim
Kargı dalı altmış tutam mızrağımı elime alırdım
Ala gözlü beyleri yanıma katardım
Sersem ben bu işi duysam sana böyle gelir miydim
Aldatarak er tutmak karı işidir
Karından mı öğrendin sen bu işi budala.’

Aruz: ‘Ant iç dese de
Beyrek geçmez Kazan’dan,
Dilinip yüz parçaya
Olacak olsa candan.

Aruz’un öfkesine
Yine aldırmaz beyler,
Kıyamazlar Beyrek’e
Kılıç kaldırmaz beyler.

Aruz vurdu kılıcı
Kara kana bulandı,
Uylukta derin yara
O an başı bulandı.

Beyler hemen davranıp
Beyrek’i bindirdiler,
Yanına adam katıp
Yurduna gönderdiler.

Beyrek döndü otağa
Dere tepe geçerek,
Beye haber gönderdi
Yiğitlerden seçerek:

‘Yiğitlerim yerinizden halkın
Ak boz atımın kuyruğunu kesin
Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aşın
Akıntılı güzel suyu delip geçin
Kazan’ın divanına koşup varın,
Ak çıkarıp kara giyin
Sen sağ ol Beyrek öldü diyin.’

‘Dönek Aruz dayından adam geldi.
Beyrek’i istemiş, o da varmış,
Dış Oğuz beyleri hep toplanmış,
Bilmedik, yeme içme arasında Kur’an getirdiler,
Kazan’a biz baş kaldırdık ant içtik,
Gel sen de ant iç dediler,
İçmedi, ben Kazan’dan dönmem dedi,
Dönek dayın hiddetlendi, Beyrek’i kılıçladı,
Kara kana bulandı darda kaldı,
Yarın kıyamet gününde benim elim Kazan Han’ın yakasında olsun
Kanımı Aruz’a koyarsa dedi, deyin.’

Evi geldi aklına
Can damardan düşerken,
Bir kez daha söyledi
Son anları yaşarken:

‘Yiğitlerim Aruz oğlu Basat gelmeden
Elim günüm yağmalanmadan
Katar katar develerimi bağırtmadan
Kara koç soylu atımı kişnetmeden
Akça koyunlarım meleşmeden
Akça yüzlü kızım gelinim ağlaşmadan
Akça yüzlü güzelimi Aruz oğlu Basat gelip almadan
Elimi günümü yağmalamadan
Kazan bana yetişsin
Benim kanımı Aruz’a koymasın
Akça yüzlü yavuklumu oğluna alı versin
Ahiret hakkını helâl etsin
Beyrek, Pâdişahlar Pâdişahı hakka vasıl oldu
Böyle bilsin.’

Acı haber ulaştı Beyrek’in babasına,
Ak otağı önünde feryat koptu derinden.
Kaza benzer gelin, kız ak çıkardı giydi kara,
Kan ağladı anası oturup kederinden.

Kara giyip sarınarak maviye,
Ak boz atın kuyruğunu keserek,
Elli yiğit vardırlar Kazan Bey’e,
Kanatlanıp rüzgâr gibi eserek.

El öpüp Kazan Bey’in
Ağladılar Beyrek’e,
Anlattılar olanı
Beyrek Bey öldü diye:

‘Dönek dayın hile yağmış
Çağırdılar biz de gittik,
Dış Oğuz tüm baş kaldırmış’
Dediler: ‘‘Biz yemin ettik.’’

‘İstediler Beyrek’ten
Sana asi olmayı,
Kabul etmedi Beyrek
Seçti sadık kalmayı’

‘Aruz çalıp kılıcı
Sağ uyluğu düşürdü,
Beyrek ölüm anında
Size haber aşırdı.’

‘‘Kanımı Aruz’da koymasın’’ dedi,
Duyunca haberi ağladı Kazan.
Oradaki beyler figan eyledi,
Kazan yasa girdi açmadı divan.

Yedinci gün onunda beyler toplanıp geldi,
Kara Göne ve Kılbaş Kazan’ı esenleyip
Dediler ki: ‘Bu yiğit seni yüzünden öldü;
Haklayalım düşmanı vasiyeti dinleyip.’

Kazan uygundur deyip hazırlıklar görüldü,
Davullar dövülerek tunç borular çalındı.
Gece gündüz demeyip dörtnala at sürüldü,
Aştılar dere tepe ırak yakın kılındı.

Bu arada Aruz’la Dış Oğuz haber aldı,
Çokça asker toplanıp onlar da boru çaldı.
Kazan’ı karşılayan yön verdi savaşçıya,
Üç Ok ile Boz Oklar geldi karşı karşıya.

Ünü sanı bilinen beyler kana susamış,
Aruz der: ‘Hasmım Kazan’ Emen der: ‘Ters Uzamış.’
Ene Koca’nın oğlu Okçu’yu Rüstem seçti,
Dış Oğuz İç Oğuz’a korkusuz savaş açtı.

Aruz indi meydana seslendi Kazan Bey’e:
‘Bre bunak hasmımsın vuruşalım gel,’ diye.
Kazan gönderi alıp varıp girdi meydana,
Dedi ki: ‘Alçaklığı göstereyim ben sana.’

Aruz sürdü atını kılıç çaldı tutmadı,
Zerre kadar kesmedi iğne kadar batmadı.
Sıra geldi Kazan’a altmış tutam gönderi,
Ta sırtından çıkarttı oldu meydan göl yeri.
Dedi Kara Göne’ye: ‘Kes de ayrılsın başı.’
Kara Göne Aruz’un başını vurup kesti,
Dış Oğuz attan indi rüzgâr tersine esti.
Ayağına kapandı bütün beyler Kazan’ın,
Kıymetini bildiler bedende duran canın.
Onlar af dilediler affetti Beyler Beyi,
Yağmalanıp Aruz’un talan oldu her şeyi.
Kazan yeşil çimene otağını kurdurdu,
Dolup taştı dört yanı beyler çadır durdurdu.
Dedem korkut gelerek neşeli hava çaldı,
Gazilerin başına neler geldi söyledi:

‘Hani dediğim bey erenler
Dünya benim diyenler
Ecel aldı yer gizledi
Ölümlü dünya kime kaldı
Gelimli gidimli dünya
Son ucu ölümlü dünya’

‘Ne yaparsan yap,
Uzun yaşın ucu ölüm, sonu ayrılık.’

Dua edeyim Hânım:

‘Ölüm vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın.
Ak sakallı babanın yeri cennet olsun.
Ak pürçekli ananın yeri cennet olsun.
Mevlâm seni alçaklara el açtırmasın.
Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun.
Âmin âmin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün.
Derlesin toplasın günahınızı Muhammed Mustafa “ya bağışlasın Hânım hey! …’

Osman Öcal