Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Anadolu Efsâneleri-Gazianteplinin Mavzer Berdeli (Gülce-Buluşma) ; Yorumum
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.


" Anadolu Efsâneleri-Gazianteplinin Mavzer Berdeli (Gülce-Buluşma)

'Bu resme iyi bakınız.
-Resim:1'
.......................Mehmet Nacar
*

Anlatırken ağlıyordu:

Ben oniki yaşında
Çıraktım babamın tüfekçi dükkânında
Bir adamcağız gelirdi arada bir
Ve büyük bir hürmetle babam
Ayağa kalkar, yemeğini yedirir,
Harçlığını da verir,
Yolcu ederdi.

“Baba bu adam kim ki? ” dedim;
Dedim ya gök boşaldı sanki üstüme
Hüzün güvercinlerinin kanat sesleri
Doldurdu mor ufuklarımı baştanbaşa.

“Sen O’ nun Antep harbinde yaptığını bilsen
Yanında hiç oturmazdın oğul,
Oturamazdın
Böyle rahatça.”

Dedi ve anlattı

Anlatırken ağlıyordu:

Harp içinde bir gün
Yanıma geldi bu gördüğün adamcağız
Tepeden tırnağa öfke doluydu.
Alıp avuçlarına koca dünyayı
Un ufak edecek sandım.
Bakışları bıçak, dudağı yanardağdı
Göğsünün hareketi,
Nefes alış verişi
Kaygı ırmağıydı kabından taşan,
Çatallaşan sesiydi alev alev tutuşan
“Namus günü gelende Antep’in” diyor
Başka bir şey demiyordu

“Ağa dedi, Ağa!
Allah için, vatan için, Antep için
Ben de,
Ben de dövüşeceğim!
Ama tüfeğim yok,
Satacak hiçbir şeyim de kalmadı.
Bana bir tüfek ver Ağa!
Bana bir tüfek ver! ” diyordu.
Yalvarıyordu...

“Allah kahretsin!
Yok ki ne vereyim? ” dedim.
Hançer yemiş bir kurt edasıyla terk etti dükkânımı
Gözlerinde çaresizliğin kar iklimi
Öte dünya aklığı yüzündeydi.

“Ne yapmış biliyor musun?

Ne yapmış? ”deyip ağlıyordu babam.

Babamı hiç böyle görmemiştim,
Babam bu! Ağlamaz sanıyordum.
Nasıl ağlıyorsa yüce dağlar
Uzun Anadolu ırmakları...
Aynen öyle ağlıyordu babam,
Ve anlatmaya çalışıyordu.

Sonra yutkundu babam,
Boğazına bir düğüm oturup kaldı
Dokunsak patlayacaktı dilinden sözcükler
Sildi elinin tersiyle yanaklarını
Ve ekledi:


“Bir kızı vardı
Güzeller güzeli
Su perisi bir kızı
Sen de yedi,
Ben diyeyim dokuz yaşındaydı.

İşte bu gördüğün adam var ya bu adam
Bir güzel giyindirmiş, süslemiş kızını
Öptürmüş annesinin elini
Zor ayırmış ana kızı birbirinden

Bağırmış su perisi, melek çocuk
“Bırakma ellerimi anam, bırakma
Burada yanında öleyim
Babam uzak diyarlara, dağlar ardına
Bir silah parasına
Evlâtlık verecek beni ana!
Sarıl bana, al göğsüne, sar beni sar
Yalvarıyorum ana, n’olursun
Gül anam benim
Kâbe kokulum, her şeyim, varlığım
Ellerimi bırakma! ”

Ağlamış ana,
Ağlamış gülce kız
Gök ağlamış, yer ağlamış
Serçe kuşları çığlık çığlığa doluşmuş pencerelere
Baba çekmiş, ana sarılmış
Kıyamet kopanda
Ya da deprem olanda
Yangın çıkanda manzara ne ise
Ana kız aynen öyle yanmış oğul!

Sonunda
Bu gördüğün
Bu garip adam
Götürmüş Halep’e
Gözbebeği kızını..
Çocuksuz bir aileye
Evlâtlık vermiş beş altına..

Ve dönmüştü omzunda bir mavzer
Ulaşmıştı hedefine nihayet
Girişini görmeliydin şu dükkâna...
Fişek aldı bolca sürdü gitti siperlere
Allah için, vatan için, kızı için
Vurdu, vuruştu işte bu adam.

Babam ağlıyordu anlatırken
Babalar ağlamaz bilirdim
Yanılmışım...

Mustafa Ceylan "




İşte tam da bu noktada derinlik kazanıyor VATAN; yüklendiği ifadesi zor o güzeller güzeli anlamıyla!

Tam da budur adanmışlık, kendinden vazgeçiş…Er Kişinin Harcıdır Adanmışlık...

Vatan, kişideki( moral değerler sarmalında -ulusal anlamda) aidiyetlik duygusunun şahikasıdır! Bilinir ki; o olmadan aidiyetlik tam olmaz… Onsuz yetim kalır hava, toprak, su… Düşler yetim, hayaller, çocuklar ve masallar…

Bilinir ki; kırılan kol kırıldığıyla kalıp yaşam devam etse de; vatansız yaşam, vatansız kol; kanadı yolunmuş kuş misali çıplak, savunmasız, anlamsızdır. Vatan öz’ dür! Özü olmayan nefes, özü olmayan adres tanımsız, anlamsız, yârsız, yârensiz… Adsız, sahipsizdir! Bayrak ve dil özü besleyen temel besindir; biri olmadan diğerinin gelişemeyeceği, tamamlayan/tamamlanan bir bütün…

Kahramanlarının; çocuk, babası ve babasının dükkânına gelen adamın olduğu bu öykülü Kahramanlık şiirine destansı bir ifade katan şair;

Duyduklarını –kahramanlarının ağzından- doğrudan (dolaysız) bir anlatımla aktarıyor okura.

Küçük kızın bir mavzer bedeline evlatlık verildiği dizelerle vatan kavramına yüklenen anlam ( şiirin can alıcı kısımları olarak);
(değerler/değerlilik/değerbilirlik babında) üst düzey bir anlatımla, şiire olağanüstü bir ifade katıyor. Duyguların en üst perdeden etkilendiği,
Ulusal kavramların yüceltildiği;

Bu kavramların temeli olan “Vatan” a duyulan o eşsiz duygunun -yeri geldiğinde- bireysel beklentilerin önüne geçebilecek kadar güçlü bir duygu olduğunun vurgulandığı;

Duru, yalın dil, gözlem ve betimlemeleriyle etkileyici bir kahramanlık destanı.

Güzel ülkem, yedi coğrafyasıyla böyle nice kahramanlıklar yazmıştır, sessiz sedasız…

Gerçeği söylemek gerekirse; Destanlar, Efsaneler Gülce ile bambaşka bir duygu esintisi yarattı…

Usta kaleme saygıyla…