Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: DİLÂVER CEBECİ' Yİ YOLCULARKEN...(“Türkiyem” ağlıyor )
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
sayın Kemal Çapraz' ın DİLÂVER CEBECİ İLE İLGİLİ SON YAZISIDIR:




29 Mayıs 2008 Perşembe


“Baş koymuşum Türkiye"min yoluna

Düzlüğüne, yokuşuna ölürüm,

Asırlardır kır atımı suladım.

Irmağının akışına ölürüm.

….



Sevdalıyım, yangın yeri bu sinem

Doksan yıldır çile çekmiş hep ninem.

Pınarlarda su doldurur Eminem

Mavi boncuk takışına ölürüm.”



Değerli sanatçı Mustafa Yıldızdoğan"ın seslendirdiği bu güzel türkünün yazarı Dilaver Cebeci"dir. Dilaver Cebeci kitleler tarafından bu şiirle tanındı, ama onu, edebiyatla şiirle ilgilenen herkes çok iyi tanırdı. Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi ismiyle yazdığı mizahi tarzdaki yazılarıyla bir neslin gönlünü fethetmişti. Dilaver Cebeci"yi lise taa yıllarımda takip etmeye başlamıştım. Daha sonra aynı gazetede birlikte çalışma şerefine eriştim. Düğünümde yazdığı “Düğünü Turan-i Şöleni Hayrani” yazısını aile albümümün ilk sayfasına yerleştirmiştim. Dilaver ağabeyle birlikte İzmir"e Türk Kurultayı"na gidiyorduk. Bütün dostlar aynı otobüsteydi. Şiirler okunuyor, konuşmalar yapılıyordu. Otobüsümüz Manisa yakınlarında devrildi. İşte ne olduysa o kazada oldu. Kazayı herkes ufak tefek yaralarla atlattı sanmıştık. Ama yaklaşık bir yıl sonra o kazanın izleri Dilaver Cebeci"de acı biçimde ortaya çıktı. Söz konusu kaza sonucunda, kafasında bir çatlak oluşmuş ve beyinde kan pıhtılaşması meydana gelmiş. Dilaver ağabey çeşitli ameliyatlar geçirdi, ancak geçmişe dair hiçbir şeyi hatırlamaz olmuştu, belleğini yitirmişti. Bu korkunç sıkıntılara rağmen mücadele etti. Ailesinin desteğiyle hayata tutundu. Ama bu defa da kalbine yenik düştü. Dilaver Cebeci, çok yönlü kişiliğiyle üniversitelerde üzerine tezler yapılacak önemli bir şahsiyettir. İyi bir şair, iyi bir edebiyatçı, bütün bunların yanı sıra “Adam gibi adamdı”

Türkiye Yazarlar Birliği, “Ustalara yaşarken Saygı” toplantıları arasında Dilaver ağabey için de özel bir gün düzenlemişti. Bu güzel günü değerli genç arkadaşım Bayram Akcan"ın kaleminden Ufuk Ötesi Gazetesi"nde yayınlamıştık. Bu yazıya çok memnun olmuştu büyük usta.

Üniversite yıllarından beri Dilaver ağabeyin edebi kişiliğini çok iyi yansıtan önemli bir şiirini hep yanımda bir emanet olarak taşıdım ve hâlâ taşıyorum. Bu şiirin özelliği Dilaver ağabeyin bizzat kendi daktilosunda yazarak bana hediye etmesiydi. Her ortamda zevkle okuduğum “Dönence” isimli bu harika şiiri burada okuyucularıma sunmak istiyorum. Şiirde geçen “Apakayım” kelimesi Altay Türkçesinde “Karıcığım” demektir.



Hani kısrak memelerinden ufukları sağardık,

Esrik dolunaylar öperdi çekik gözlerinden.

Gökten firuze yağardı hep, firuze yollara düşerdik;

Böyle kirli değildi maviler,

Denizler böyle soluksuz…

Topla çadırları apakayım buradan gidelim.



Bir divâne kirmene sarardık sonsuz mesafeleri,

Alperen dağlara yaslanırdık korkulardan âzâde.

Uçmaktan ırmaklar gelir, çimerdik sularında.

Önce kubbeler yıkıldı üstümüze,

Gökler çökecek birazdan.



Sallanır dururdu güneş bir tuğun saçaklarında,

Göğçek ormanlarda göğerirdi sevdamız.

Oturur bengütaşlara adımızı vururduk,

Böyle sert değildi kayalar,

Uçurumlar böyle dipsiz…

Giyindir çocukları apakayım buradan gidelim.



Bir yaz gecesinde çıkalım saman yoluna,

Ata bergüzar yıldızlara konalım.

Bir ince yağmur yağsın, uyansın kervansaraylar.

Böyle ürkek değildi bakışların,

Kirpiklerin böyle ıslak…

Haydi sil gözlerini apakayım buradan gidelim.





Bu güzel insan, büyük yazar-şair ve dava adamını ebedi istirahatgâhına uğurlarken, vatan sevdalısı, bayrak sevdalısı, Türklük sevdalısı bu büyük insan için bütün okurlarımızdan bir “Fatiha” istiyorum. Ruhu Şad, Mekânı Cennet olsun, aziz ağabeyimin…