23/09/2012, 23:49
Evet, Türk Aşıklık geleneğinin en güzide şairlerinden, ağabeyim, dostum, sırdaşım SAMSUNLU AŞIK KEMALİ BÜLBÜL' de Hakk'a yürümüş. Çok üzgünüm...
Daha geçen gün Manavgat Çolaklı'da şair kardeşim BİZİM YUNUS dediğim, YUNUS KULAK kardeşimizi toprağa vermiştik. Ondan önceki günlerde de Kütahya Simav'dan Asım KISBETİ...
Ben, hep HAZİRANLARI sevmezdim ki haziranlar bugüne kadar sevdiğim şairlerimizi ve dostlarımızı benden koparmış, aramızdan söküp almıştı. Fakat bu sene Eylül, 2012' nin Eylül'ü yaptı yapacağını.
Samsunlu AŞIK KEMALİ BÜLBÜL...
Ah ki ahhh!!!
Daha geçenlerde telefonla konuşmuş, uzun uzun sohbet etmiştik. Önümüzdeki 2013 yılında Antalya'ya çağıracaktım. Öyle karar vermiştik.
*
İlesam'ın açıklaması aynen şöyle :
"Bu sabaha karşı Samsun'un güzide şairi değerli üyemiz Kemali Bülbül hayatını kaybetti. Değerli Üyemize Cenab-ı Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı diliyoruz. Edebiyat dünyamızın başı sağolsun.
Merhumun cenaze namazı 23 Eylül 2012 Pazar günü (Bugün) öğle namazını müteakip Samsun'da Büyük Camide kılınacak ve sonrasında Kıran Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Başımız sağolsun.
İLESAM Genel Merkezi
*
Kemali Bülbül Kimdir?
1928 yılında Kavak’ın Kozansıkı köyünde doğdu. Asıl adı Kemal Bülbül’dür. İlkokulu köyünde okudu.
Şiirle küçük yıllarda ilgilenmeye başladı. Köylerine gelip giden aşıkları dinleyerek zamanla aşıklık geleneğini öğrendi. Böylelikle kendi de oldukça küçük denecek yaşlarda şiir yazmaya başladı. Henüz 18 yaşındayken, 1946 yılında »Kırık Sesler« adlı ilk kitabı yayımlandı.
Konya Aşıklar Bayramı ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde düzenlenen şenliklere katıldı ve birincilik de olmak üzere değişik ödüller aldı.
Şiirlerinde insan sevgisinden dine dek değişik konuları işleyen Aşık Kemali, birçok radyo ve televizyon programına katıldı. Şiirleri çeşitli dergi, gazete araştırmada yeraldı. Ayrıca Samsun’da bir süre »Torun« ve »Vicdan Sesi« gazetelerini çıkardı.
1975 yılında Halk Ozanlarını Tanıtma ve Eserlerini Yaşatma Derneği kurucuları arasında yeraldı ve ilk başkanı seçildi. Derneğin yayınları arasında da çeşitli aşıklara ilişkin kitapların yayımlanmasını sağladı.
Değişik zamanlarda başka aşıklarla karşılaşma fırsatı da bulan Aşık Kemali’nin bugüne dek 8 kitabı yayımlandı."
*
Ankara şiir ufuklarının 1970'den 2000'li yıllara kadar en parlak ve birbirine en çok yakın yıldızlarından sayılıyorduk. Benden çok yaşlı olmasına rağmen, çoğu konuda benimle yarış ederdi. Arada bir yorulunca da "fırtına" der, "gene fırtınalığın tutmasın, valla Ahmet abey'e(Ahmet Tufan şentürk'e)şikâyet ederim seni.." derdi. Onun bu ikazı üzerine azcık da olsa frene basardım. Rahmetli Halil SOYUER üstadım ve Aşık Kemali Bülbül ve ben, Ankara Ulus semtinde, Valiliğin arka taraflarında bir büroda arada bir buluşur, şiire dair derin sohbetler yapar, arada bir dem de çekerdik.
Bülbül, saz çalmazdı, sazsız ozanlarımızdandı. ya da ben saz çaldığını hiç görmedim... Ama atışma dahil, muamma çözümlenmesi dahil, aşıklık geleneğiyle ilgili her ne varsa, hepsini muhteşem bir şekilde yerine getirirdi.
Benimle şakalaşmadan duramaz, bana takılmadan, lâf etmeden geçemezdi. Halil Soyuer ağabeyim de aynen öyle idi. Her ikisi de hazır cevap, zeki, pratik zekâlı ve çok büyük edebiyat kültürüne sahiptiler. Senelerce GÜZİDE TARANOĞLU annemin yayınladığı GÜLPINAR DERGİSİ' nde şiirlerimizi yayınladık. Sonra, FEYZİ HALICI üstadın düzenlediği FASIL BAR ŞİİR GÜNLERİnde buluştuk... İsa KAYACAN, Ayhan İNAL, Kaya ÖZDEMİR, yaşar Faruk İNAL, Yahya AKENGİN, Yavuz Bülent BAKİLER ve daha birçok şair, Ankara şiir etkinliklerinde hep vardık; bir ve beraberdik. Rahmetli SAMİ ATEŞ, ben ve İsa KAYACAN ağabey, her ay bir şiir etkinliği veya anma günü düzenlerdik ki Başkentin en büyük salonlarını doldurur taşırırdık. Aşık KEMALİ BÜLBÜL, o günlerden can evimin, yüreğimin en nadide köşkünde oturan büyüklerimden, büyüklüğü bırakın, benim en yakın dostum, sırdaşım, çile arkadaşlarımdan birisiydi...
Son yıllarda, ben Antalya'ya, o da doğduğu yöreye Samsun'a göçmüş, Ankara'dan ayrılmıştık. gayri, telefonlarla haberleşiyor, arada bir sohbet ediyorduk. Son yazdığı şiirleri okuyor ve telefonla benim görüşlerimi alıyordu. Halâ aynı ruh, halâ amatörce ve dostça davranış sergiliyordu. Biliyorum benim her sesimi duyduğunda en az 20 yaş sildiğini söylüyordu ve ben buna inanıyordum. Ses tonundan anlıyordum...
*
Memleket sevgisi ile dolu yüreği, millî ve mânevî değerlere bağlı kalemi vardı. Korkusuzca taşlamalar yazardı. uzun soluklu BAŞKENT ŞAİRLERİ ne yazdığı "hoşlamalar" pek de meşhur olmuştu.
Kaderci, alın yazısına inanan, biraz yoksul, ağır başlı ve vakur bir duruşu vardı. Küçük, cırcırlı siyah bir çantasını koltuğunun altından hiç ayırmaz, şiirlerini orada taşırdı.
*
Vay Halime Vay
Gözümle gönlümün arası açık
Kavgaya dönerse vay halime vay
Dünya geniş olmuş kabir daracık
Kandilim sönerse vay halime vay
Gözler bedenimde gönül de bende
Birisi yaşarken biri ölende
Ömrümün çilesi benden de önde
Gün günü yenerse vay halime vay
Dağı dev mi deldi Ferhat değil de
Piri kim uçurdu kanat değil de
Kaybolan insan mı sanat değil de
Can kuşum tünerse vay halime vay
Halıdan yumuşak gelir teneşir
Kimi ağlaşır kimi söyleşir
Kemali Bülbül’ü dört kişi taşır
Kurtulmak hünerse vay halime vay
Samsunlu Aşık Kemali BÜLBÜL
--------------------------------------------------------------------------------
Anam
Ağzım duman dolu içim yanıyor
Vaktiyle benim de bir anam vardı
Bekaya göçüne kalbim kanıyor
Ben ona yar idim o bana yardı
Muhterem karnıydı göründüğüm yer
Dokuz ay on günü barındığım yer
Sıcak kollarıydı korunduğum yer
Ne yaz ne kış ne ilk ne sonbahardı
Elli yıl okşadı sıcak eliyle
Cesaret verirdi müşfik diliyle
Anadan evlada olmazmış hile
Hayır dua için avuç açardı
Kemali Bülbül’üm neye dayanam
Bir gözüm babamdı biri de anam
Artık bakar körüm adım atamam
Güneşim tutulup ayım karardı
Samsunlu Aşık Kemali BÜLBÜL
*
*
Sevmiyorum, Eylülleri de... Üstüme kara bulutlar gibi çöktü bu sene Eylül... Üzgünüm..Kaybettim Bülbülümü... Ağlasın gayri Akif'in bülbülüyle kendi yurdunda öksüz kalan benim kaderim, ağlasın hüzünle kırılan dal uçlarında...
Ustamı, ağabeyimi, pirimi, sohbet arkadaşımı kaybettim. Ülkemin yetiştirdiği en güzel ozanlardan birisi daha gitti...
Mekânı Cennet olsun, kabri nur dolsun...
23/24.09.2012
Mustafa CEYLAN
Daha geçen gün Manavgat Çolaklı'da şair kardeşim BİZİM YUNUS dediğim, YUNUS KULAK kardeşimizi toprağa vermiştik. Ondan önceki günlerde de Kütahya Simav'dan Asım KISBETİ...
Ben, hep HAZİRANLARI sevmezdim ki haziranlar bugüne kadar sevdiğim şairlerimizi ve dostlarımızı benden koparmış, aramızdan söküp almıştı. Fakat bu sene Eylül, 2012' nin Eylül'ü yaptı yapacağını.
Samsunlu AŞIK KEMALİ BÜLBÜL...
Ah ki ahhh!!!
Daha geçenlerde telefonla konuşmuş, uzun uzun sohbet etmiştik. Önümüzdeki 2013 yılında Antalya'ya çağıracaktım. Öyle karar vermiştik.
*
İlesam'ın açıklaması aynen şöyle :
"Bu sabaha karşı Samsun'un güzide şairi değerli üyemiz Kemali Bülbül hayatını kaybetti. Değerli Üyemize Cenab-ı Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı diliyoruz. Edebiyat dünyamızın başı sağolsun.
Merhumun cenaze namazı 23 Eylül 2012 Pazar günü (Bugün) öğle namazını müteakip Samsun'da Büyük Camide kılınacak ve sonrasında Kıran Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Başımız sağolsun.
İLESAM Genel Merkezi
*
Kemali Bülbül Kimdir?
1928 yılında Kavak’ın Kozansıkı köyünde doğdu. Asıl adı Kemal Bülbül’dür. İlkokulu köyünde okudu.
Şiirle küçük yıllarda ilgilenmeye başladı. Köylerine gelip giden aşıkları dinleyerek zamanla aşıklık geleneğini öğrendi. Böylelikle kendi de oldukça küçük denecek yaşlarda şiir yazmaya başladı. Henüz 18 yaşındayken, 1946 yılında »Kırık Sesler« adlı ilk kitabı yayımlandı.
Konya Aşıklar Bayramı ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde düzenlenen şenliklere katıldı ve birincilik de olmak üzere değişik ödüller aldı.
Şiirlerinde insan sevgisinden dine dek değişik konuları işleyen Aşık Kemali, birçok radyo ve televizyon programına katıldı. Şiirleri çeşitli dergi, gazete araştırmada yeraldı. Ayrıca Samsun’da bir süre »Torun« ve »Vicdan Sesi« gazetelerini çıkardı.
1975 yılında Halk Ozanlarını Tanıtma ve Eserlerini Yaşatma Derneği kurucuları arasında yeraldı ve ilk başkanı seçildi. Derneğin yayınları arasında da çeşitli aşıklara ilişkin kitapların yayımlanmasını sağladı.
Değişik zamanlarda başka aşıklarla karşılaşma fırsatı da bulan Aşık Kemali’nin bugüne dek 8 kitabı yayımlandı."
*
Ankara şiir ufuklarının 1970'den 2000'li yıllara kadar en parlak ve birbirine en çok yakın yıldızlarından sayılıyorduk. Benden çok yaşlı olmasına rağmen, çoğu konuda benimle yarış ederdi. Arada bir yorulunca da "fırtına" der, "gene fırtınalığın tutmasın, valla Ahmet abey'e(Ahmet Tufan şentürk'e)şikâyet ederim seni.." derdi. Onun bu ikazı üzerine azcık da olsa frene basardım. Rahmetli Halil SOYUER üstadım ve Aşık Kemali Bülbül ve ben, Ankara Ulus semtinde, Valiliğin arka taraflarında bir büroda arada bir buluşur, şiire dair derin sohbetler yapar, arada bir dem de çekerdik.
Bülbül, saz çalmazdı, sazsız ozanlarımızdandı. ya da ben saz çaldığını hiç görmedim... Ama atışma dahil, muamma çözümlenmesi dahil, aşıklık geleneğiyle ilgili her ne varsa, hepsini muhteşem bir şekilde yerine getirirdi.
Benimle şakalaşmadan duramaz, bana takılmadan, lâf etmeden geçemezdi. Halil Soyuer ağabeyim de aynen öyle idi. Her ikisi de hazır cevap, zeki, pratik zekâlı ve çok büyük edebiyat kültürüne sahiptiler. Senelerce GÜZİDE TARANOĞLU annemin yayınladığı GÜLPINAR DERGİSİ' nde şiirlerimizi yayınladık. Sonra, FEYZİ HALICI üstadın düzenlediği FASIL BAR ŞİİR GÜNLERİnde buluştuk... İsa KAYACAN, Ayhan İNAL, Kaya ÖZDEMİR, yaşar Faruk İNAL, Yahya AKENGİN, Yavuz Bülent BAKİLER ve daha birçok şair, Ankara şiir etkinliklerinde hep vardık; bir ve beraberdik. Rahmetli SAMİ ATEŞ, ben ve İsa KAYACAN ağabey, her ay bir şiir etkinliği veya anma günü düzenlerdik ki Başkentin en büyük salonlarını doldurur taşırırdık. Aşık KEMALİ BÜLBÜL, o günlerden can evimin, yüreğimin en nadide köşkünde oturan büyüklerimden, büyüklüğü bırakın, benim en yakın dostum, sırdaşım, çile arkadaşlarımdan birisiydi...
Son yıllarda, ben Antalya'ya, o da doğduğu yöreye Samsun'a göçmüş, Ankara'dan ayrılmıştık. gayri, telefonlarla haberleşiyor, arada bir sohbet ediyorduk. Son yazdığı şiirleri okuyor ve telefonla benim görüşlerimi alıyordu. Halâ aynı ruh, halâ amatörce ve dostça davranış sergiliyordu. Biliyorum benim her sesimi duyduğunda en az 20 yaş sildiğini söylüyordu ve ben buna inanıyordum. Ses tonundan anlıyordum...
*
Memleket sevgisi ile dolu yüreği, millî ve mânevî değerlere bağlı kalemi vardı. Korkusuzca taşlamalar yazardı. uzun soluklu BAŞKENT ŞAİRLERİ ne yazdığı "hoşlamalar" pek de meşhur olmuştu.
Kaderci, alın yazısına inanan, biraz yoksul, ağır başlı ve vakur bir duruşu vardı. Küçük, cırcırlı siyah bir çantasını koltuğunun altından hiç ayırmaz, şiirlerini orada taşırdı.
*
Vay Halime Vay
Gözümle gönlümün arası açık
Kavgaya dönerse vay halime vay
Dünya geniş olmuş kabir daracık
Kandilim sönerse vay halime vay
Gözler bedenimde gönül de bende
Birisi yaşarken biri ölende
Ömrümün çilesi benden de önde
Gün günü yenerse vay halime vay
Dağı dev mi deldi Ferhat değil de
Piri kim uçurdu kanat değil de
Kaybolan insan mı sanat değil de
Can kuşum tünerse vay halime vay
Halıdan yumuşak gelir teneşir
Kimi ağlaşır kimi söyleşir
Kemali Bülbül’ü dört kişi taşır
Kurtulmak hünerse vay halime vay
Samsunlu Aşık Kemali BÜLBÜL
--------------------------------------------------------------------------------
Anam
Ağzım duman dolu içim yanıyor
Vaktiyle benim de bir anam vardı
Bekaya göçüne kalbim kanıyor
Ben ona yar idim o bana yardı
Muhterem karnıydı göründüğüm yer
Dokuz ay on günü barındığım yer
Sıcak kollarıydı korunduğum yer
Ne yaz ne kış ne ilk ne sonbahardı
Elli yıl okşadı sıcak eliyle
Cesaret verirdi müşfik diliyle
Anadan evlada olmazmış hile
Hayır dua için avuç açardı
Kemali Bülbül’üm neye dayanam
Bir gözüm babamdı biri de anam
Artık bakar körüm adım atamam
Güneşim tutulup ayım karardı
Samsunlu Aşık Kemali BÜLBÜL
*
*
Sevmiyorum, Eylülleri de... Üstüme kara bulutlar gibi çöktü bu sene Eylül... Üzgünüm..Kaybettim Bülbülümü... Ağlasın gayri Akif'in bülbülüyle kendi yurdunda öksüz kalan benim kaderim, ağlasın hüzünle kırılan dal uçlarında...
Ustamı, ağabeyimi, pirimi, sohbet arkadaşımı kaybettim. Ülkemin yetiştirdiği en güzel ozanlardan birisi daha gitti...
Mekânı Cennet olsun, kabri nur dolsun...
23/24.09.2012
Mustafa CEYLAN