Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(46):AHİZÂDE HÜSEYİN(HÜDÂYÎ)
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.


ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(46):AHİZÂDE HÜSEYİN(HÜDÂYÎ)

Mustafa CEYLAN
*************



"İLÂHİ

Cümle eşya uykusundan uyandı,
Uyan, hey gözlerim, gafletten uyan!
Zikr ü tesbihünü kana boyandı…
Uyan, hey gözlerim, gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim, uyan!

Seller cuş eyleyüp bulanıp çağlar
Cennet misâl olmuş bahçeler bağlar
Seherde bülbüller ah edip ağlar…
Uyan, hey gözlerim, gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim, uyan!

Dosttan gel olduğun haber almışlar,
Şükûfe meclis-i bezme gelmişler,
Güller ele zerrin kadeh almışlar…
Uyan, hey gözlerim, gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim, uyan!

Nedir bu şöhret ü nedir bu izzet?
Nedir bu işret ü nedir bu lezzet?
Aç gözünü, kopısardır kıyâmet…
Uyan, hey gözlerim, gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim, uyan!

Hüdâyi! Bilirsin fânî cihânı,
Bâd üzre imiş eşk’âşiyânı,
Erişir her bahârın bir hazânı…
Uyan, hey gözlerim, gafletten uyan!
Uyan uykusu çok gözlerim, uyan!”

Hüdâyî

*

"Öldürülen üç Osmanl'ı şeyhülislâmından biri (İstanbul 1572-ay.y. 1634). XVII. Yüzyıl şairlerimizden. Fitnenin, fesadın ve hasedin kurbanı olmuş, padişah fermanıyla boğularak öldürülmüş bir şairimizdir.

Selim II devri bilginlerinden Ahizade Mehmed bin Nureddin Efendinin oğlu. Şeyhülislâm Hoca Sadeddin Efendiden ders gördü. Papazoğlu, Osman Pasa, Ali Paşa, Ismihan Sultan, lskenderzade, Şehzade gibi önemli medreselerde görev aldı.

Ocak 1605'te Bursa kadılığına gönderildi. Hızla terfi ettirilerek, buradan İstanbul kadılığına getirildi (1606). Sonra Anadolu kazaskeri, üç defa İstanbul kadısı, Rumeli kazaskeri tayin edildi (1623).

Nihayet, Hafız Ahmed Paganın katline sebep olan yeniçeri isyânı sonunda, Yahya Efendinin yerine şeyhülislâmlığa getirildi (12 şubat 1632). Fakat İstanbul'da meydana gelen bu hâdiseler sırasında yeniçeriler, şehzadeleri padişaha emniyet edemeyerek, hayatlarına dokunulmayacağına dair, Recep Paşa ile Ahizade'nin kefil olmalarını istediler. Bu istek Murad IV'ü şüpheye düşürdü. Bu sebeple sefer sırasında ve İznik yolu ile Bursa'ya giderken İznik kadısını astırdı. Bunun üzerine Şeyhülislâm Ahizade Hüseyin Efendi, Valide Kösem Sultan'a bir mektup yazarak, padişahın ilmiye ricaline karsı biraz daha hürmetkâr davranmasını tavsiye etti. Bu mektup Ahizade'nin düşmanları tarafından padişaha hemen bildirildi; Murad IV mektubun mahiyetini öğrenir öğrenmez İstanbul'a döndü, Ahizade Hüseyin Efendiyi, oğlu İstanbul kadısı Mehmed Çelebi ile birlikte, Kıbrıs'a sürdürdü. Hüseyin Efendinin bindiği gemi henüz Marmara'ya çıkmadan, Bostancıbaşı Duçe Mehmed Ağa vasıtasıyle ikinci bir ferman gönderdi. Bu fermanda, Şeyhülislâm'ın katli yazılı bulunduğu için, Mehmed Ağa, Hüseyin Efendiyi, Yedikule açıklarında karaya çıkardı ve Yeşilköy'ü geçtikten sonra Florya (Kalikratiya) köyünde, bir yeniçeri menziline indirip, orada boğdurdu (7 Ocak 1634). Cenazesi sahilde kumluğa gömüldüğü için, ölüsünü deniz aldı.

İstanbul'da, evinin civarında yaptırdığı Çukur Medrese bakımsız ve yanında bulunan türbesi de boş kaldı. Ayrıca Balat civarında bir kiliseyi cami haline getirmişti. Halk arasında bu camie sonradan Şüheda mescidi adı verildi. Hüseyin Efendi şiir yazar ve Hüdâyî mahlasının kullanırdı."(İnternetten alıntı)

*
"Zülfünle ârızın göreli dilberâ senin
Bir yerde itmez oldu dil-i mübtelâ karar.

Saldım bu zevrak-ı dili deryâ-yı aşka ben
Girdâb-ı gamda kaldı gönül nice rüzigâr."