11/11/2012, 11:46
ÖLDÜRÜLEN ŞAİRLER(94): TÂLİB
Mustafa CEYLAN
************
Asıl adı Ali Galib. 1884 Yılında Erzurum’da dünyaya gelmiş. 1928 yılında şapka kanununa tepki koymak ve halkı isyâna teşvik etmek suçundan asılarak idam edilmiştir.
*
Demiştir Ki:
“Bu dil-siyah bahtım yine başka hale düşdü
Tâlim-i hâl ederken bir nokta hâle düşdü
Erbâb-ı hâl buldu bu noktada kemâli
Şerhinde ehl-i zâhir bin kîl ü kâle düşdü
Kim oldu lâl ü hayrân vardı sücud u Hakk’a
Kim gâib etti aklın deşt ü cibâle düşdü
Zincir-i zülf-i yâre bağlandı pây-ı âşık
Buldu belâyı tâ ki çıkmaz hayâle düşdü
Ebrû-yı yâri gördüm okudum Bârek-Allâh
Hayırlıdır İnşâ-Allah nazarım hilâle düşdü
Tâlib de geçti artık efsâne-i hevâdan
Yüz kâre dest hâli der-i zü’l-Celâl’e düşdü.”
*
Küçük yaşlarda annesini ve babasını kaybedince eniştesi kaymakam Maksud bey’in yardımıyla öğrenimini tamamladı. Kadiri Şeyhi Hacı İbrahim Ruhi Efendi’ nin talebesi iken, şeyhi bir öğrenci grubuyla birlikte Tâlib’i de Hac’ca götürmüştür. Mekke ve Medine’de kalıp eğitimini sürdürdükten sonra Bağdat’a gider. Orada da eğitim görür ve nihayet İstanbul’a döner. İstanbu’da da Ayasofya Medresesinde okur. Memleketi olan Erzurum’a döner.
Erzurum, önce Ruslar, seonra da Ermeniler tarafından işgal edilince millî kuvvetlerin içinde yer alır ve düşmanlarla çarpışır. Ermenilerin çekip gitmesinden sonra hat sanatı öğretmeni olarak Muallim mektebi’nde göreve başlarsa da, devlet dairelerinde sarık giyme yasağı getirilince, şapka kanununa tepki gösterir, yargılanır ve 1928 Yılında idam edilir.
*
Demiştir Ki:
“Ehl-i dil rızkını Mevlâ-yı Ganî’den ister
Ehl-i dünya ise dünyayı denîden ister.
*
Mâlûmdur âlemlere Tâlib senin halin
Hal-i dilini eyleme tasvîre teşebbüs”
Mustafa CEYLAN
************
Asıl adı Ali Galib. 1884 Yılında Erzurum’da dünyaya gelmiş. 1928 yılında şapka kanununa tepki koymak ve halkı isyâna teşvik etmek suçundan asılarak idam edilmiştir.
*
Demiştir Ki:
“Bu dil-siyah bahtım yine başka hale düşdü
Tâlim-i hâl ederken bir nokta hâle düşdü
Erbâb-ı hâl buldu bu noktada kemâli
Şerhinde ehl-i zâhir bin kîl ü kâle düşdü
Kim oldu lâl ü hayrân vardı sücud u Hakk’a
Kim gâib etti aklın deşt ü cibâle düşdü
Zincir-i zülf-i yâre bağlandı pây-ı âşık
Buldu belâyı tâ ki çıkmaz hayâle düşdü
Ebrû-yı yâri gördüm okudum Bârek-Allâh
Hayırlıdır İnşâ-Allah nazarım hilâle düşdü
Tâlib de geçti artık efsâne-i hevâdan
Yüz kâre dest hâli der-i zü’l-Celâl’e düşdü.”
*
Küçük yaşlarda annesini ve babasını kaybedince eniştesi kaymakam Maksud bey’in yardımıyla öğrenimini tamamladı. Kadiri Şeyhi Hacı İbrahim Ruhi Efendi’ nin talebesi iken, şeyhi bir öğrenci grubuyla birlikte Tâlib’i de Hac’ca götürmüştür. Mekke ve Medine’de kalıp eğitimini sürdürdükten sonra Bağdat’a gider. Orada da eğitim görür ve nihayet İstanbul’a döner. İstanbu’da da Ayasofya Medresesinde okur. Memleketi olan Erzurum’a döner.
Erzurum, önce Ruslar, seonra da Ermeniler tarafından işgal edilince millî kuvvetlerin içinde yer alır ve düşmanlarla çarpışır. Ermenilerin çekip gitmesinden sonra hat sanatı öğretmeni olarak Muallim mektebi’nde göreve başlarsa da, devlet dairelerinde sarık giyme yasağı getirilince, şapka kanununa tepki gösterir, yargılanır ve 1928 Yılında idam edilir.
*
Demiştir Ki:
“Ehl-i dil rızkını Mevlâ-yı Ganî’den ister
Ehl-i dünya ise dünyayı denîden ister.
*
Mâlûmdur âlemlere Tâlib senin halin
Hal-i dilini eyleme tasvîre teşebbüs”