Gülce Edebiyat Akımı

Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
HACI BAYRAM-I VELİ’NİN SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYATTAKİ ROLÜ

Hacı Bayram-ı Veli herşeyden önce bilim ve tasavvufu birleştirmeyi başarmış bir sufidir.İslamiyeti ilmi açıdan ele alarak iyice anlamış, önce profesör olarak medresede öğrenci yetiştirmiş sonrada tasavvuf hayatına adımını atmıştır.Tasavvuf felsefesi bakımından kendinden öncekilere göre bir yenilik getirmemiştir.Ancak mutasavvıf olarak dünyayı red ve terk yerine, onu imara yönelmiş etrafındakileri de teşvik etmiştir. Hacı Bayram-ı Veli’nin bu yanı devrine göre çok ileri görüşü simgeler.

Hacı Bayram-ı Veli’nin etrafında okuma yazma bilmeyenler ve o devrin her çeşit meslek gruplarından insanlar bulunduğu gibi başta Akşemseddin olmak üzere Germiyanoğlu Şeyhi,Eşrefoğlu Rumi,Ahmed Bican,Yazıcıoğlu Muhammed gibi bilimadamları da bulunuyordu.Bu kadar farklı kültür gruplarını aynı potada eritmesi de büyük bir başarıdır.

Müridlerini el emeği ile geçinmeye yani toprağı işlemeye ve el sanatlarına yönlendirmiştir.Kısacası herkese çalışma tavsiyesinde bulunmuş kendisi de buğday, arpa, burçak yetiştirerek onlara yaşayan örnek olmuştur.Bu şekilde müridlerini toprağa bağlı yaşamaya teşvik ederek Anadolu’ya Orta Asya’dan gelen Türk göçerlerin yerleşik hayata geçmesini sağlamış Anadolu’da kalıcı Türk birliğinin sağlanmasında ve Osmanlı Devletinin medeniyet yolunda aşama kaydetmesinde önemli rol oynamıştır.

Hacı Bayram-ı Veli’nin koyduğu imece usulü yani hasadı bütün köylülerin katılımı ile ortaklaşa toplama yöntemi bugün bile hala Anadolu’da uygulanmaktadır.Anadolu’da ondan başka aynı etkiyi sağlamış bir mutasavvıf gösterilemez.

Hacı Bayram-ı Veli ‘ye göre toplum iki ana kesime ayrılır.Zenginler ve yoksullar..Bu iki grubun arasındaki köprü kurulması ve yoksulların sosyo ekonomik güvenliğinin sağlanması görevini yaşadığı dönemde Hacı Bayram-ı Veli gerçekleştirmiştir.Mübarek aylarda müridleriyle beraber Ankara’nın ticari merkezlerinde dolaşır, dükkan sahiplerinden isteyenler zekat ve sadakalarını dervişlerin taşıdığı büyük bir torba içine atarlardı.Bu paralar bir yardım sandığında toplanır kimsesiz yaşlılara, dul bayanlara, öksüzlere, evlenemeyecek kadar fakir genç kızlara ve erkeklere, kitap alamayacak kadar fakir öğrencilere kısacası tüm ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı.Görüldüğü gibi günümüzün Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Bağkur gibi sosyal yardımlaşma organizasyonlarının temeli bundan beş buçuk asır önce Hacı Bayram-ı Veli tarafından atılmıştır.

Hacı Bayram-ı Veli Hz’nin güzel adetlerinden biri de tekkesinde sürekli bir kazan kaynatmasıdır ki bu adet kök olarak Orta Asya tasavvuf geleneğine Hoca Ahmet Yesevi Hazretlerine dayanır.Tekkesindeki bu kazanda sürekli gece gündüz burçak çorbası kaynar ; gelen geçen, zengin fakir, büyük küçük, kadın erkek herkes içerdi.

Hacı Bayram Camii tekkesinde hergün sabah ve yatsıdan sonra zikir meclisleri kurulur , öğle namazından önce ve sonra başta müridler olmak üzere her gruptan insana tefsir, fıkıh, hadis, kelam hatta felsefi ağırlıklı tasavvuf dersleri verilirdi.Bu şekilde toplumun eğitimi de gerçekleştiriliyordu.

Hacı Bayram-ı Veli Anadolu’da dil ve kültür birliğinin sağlanması için Türkçe eserler yazılmasında Leme’at ve Gülşen-i Raz gibi eserlerin Türkçeleştirilmesinde etkili olmuş kendisi de halkın anlayacağı dilden, Ahmet Yesevi geleneğine uygun olarak şiirler yazmıştır.Devrinde Arapça ve Farsça eser vermek revaçta iken, Hacı Bayram-ı Veli ‘nin halk ile diyalog kurabileceği Türkçeyi tercih etmesi belli bir misyona delalet eder.Bu misyon Anadolu’da dil birliğinin sağlanması ve Türk kültürürün hakim olmasıdır.

Türkçecilik akımı müridlerini de etkilemiş bu sufiler özellikle Türkçe eserler vermişlerdir.Yazıcıoğlu Muhammed, Ahmet Bican, Eşrefoğlu Rumi gibi öğrencilerinin Envaru-l Aşıkin, Muhammediye, Müzekki’n Nüfus gibi eserleri Anadoluda yıllarca kolaylıkla okunmuştur halkın elinden düşmemiştir.

---------------------
KAYNAK:hacibayramveli.com