15/02/2013, 10:20
Bir kavme benzemeyin ikazını bir kenara bırakmışız.
Benzemeye çalıştığımız kavimleri ve onların adetlerini uygulamada geri bırakmışız.
Yani kraldan çok kralcı olmuşuz.
Bu gün ne yaptığını bilmeyen bir topluluk,
Niye yaptığını hiç bilmeyen bir toplum,
Kime kulak vereceğini kestiremeyen bir güruh haline gelmişiz.
Şimdilerde 14 şubat gününü dayatıyorlar.
Kökeni, Roma Katolik Kilisesi’nin inanışına dayanan bir gün.
Milattan öteye gidiyor.
Ta 4. Yüzyıla.
Her yıl düzenlenen bir festivalde kura çekilerek çiftler eşleşiyor.
Romalılar döneminde yapılan bir festivalde kadınlar aşk mektupları yazar ve bunları bir vazoya koyarmış. Romalı erkekler de bu mektupların üzerine isimlerini not düşer ve böylece çiftler birbirine aşklarını ilan ederlerdi.
"Lupercalia" adı verilen ve Sevgililer Günü'nün atası sayılabilecek bu festivalde sokaklarda çırılçıplak koşmaya kadar çılgınlıklara varılınca bu festival daha sonra yasaklanmış.
Hani iş örtünmeye gelince geçmişi uygulamak yobazlık ya.
Ama açılmaya gelince milattan öteye de geçiyoruz, bunun adı ilericilik oluyor.
14 şubatın anlamı, bir dahaki kura çekme gününe kadar bu çiftler birbirinin sevgilisi oluyor.
Hikaye bu.
Milattan önceki bu çıplaktan rahatsız olan zamanın İmparatoru Cladius bu durumu yasaklamış.
Sebep !
Bu durumda bir olan gençler iyi savaşamıyormuş.
Bizler yirminci yüzyılda bu durumdan rahatsızlık duymuyoruz.
O gün de duymayanlar vardı.
Ortaya bir papaz çıkıyor. Valentine.
Papaz Valentine bu duruma itiraz ediyor.
İtirazın sonucunda imparator Cladius da papazı 14 şubat günü idam ettirmiş.
Valentine, idam edilmeden önce yattığı hapishanedeki gardiyanın kızına aşık olmuş.
İdam edilene kadar bu kıza aşkını ilan etmiş, ona mektuplar yazmış.
"Aşkın azizi" olan bu meçhul rahibin notları, bugünkü sevgililer günü mesajlarının da atası oluyormuş.
İşte sevgililer bu papaza hayat veriyor.
Her yıl onun adına bu gün kutlanıyor, kutsanıyor.
Kutlamakla kalsa iyi.
Bakın daha neler yerleşmiş bu topluma.
Nefsine hakim olamayan akıla hurafeler sahip çıkmış.
• Sevgililer Günü'nde eldiven bulursanız, gerçek aşkınız şu andaki sevgiliniz değilmiş. Hemen sevgili değiştirmek gerekiyormuş.
• Sevgililer Günü'nde bir kadın gökyüzünde bir ardıç kuşunun uçtuğunu görürse denizciyle evlenirmiş. Serçe görürse fakir bir adamla evlenir, ama çok mutlu olurmuş. Eğer saka kuşu görürse bir milyonerle evlenirmiş. Güvercin görenin huzurlu bir yuvası olurmuş. Diğer kuşlara sıra gelmemiş demek daha.
• Evlenmeyi düşünebileceğiniz 5-6 kişinin ismini aklınızdan geçirin ve elinize bir elma alın. Elmanın sapını çevirmeye başlayın ve bu sırada isimleri söyleyin. Elmanın sapı koptuğunda hangi isim aklınızdan geçiyorsa onunla evlenirmişsiniz.
• Kadınlar daha gün doğmadan kalkıp pencereden bakmaya başlasın. Çünkü, dışarıdan geçen ilk erkeğin hayatlarının erkeği olacağına ve 1 yıl içinde evleneceklerine inanılırmış.
Şubat ayını geçirince sırada Mart ve Nisan ayları geliyor.
Mart ve Nisan ayı gelende yapılması muhtemel işler de bellidir.
Paskalya, Hıristiyanlar tarafından kutlanan bir bayram. Bizler bunu da kutlamaya hazır bir milletiz.
Ancak kelime kökeni İbranice’ye dayanan paskalya “dokunmadan geçmek” anlamına geliyormuş.
İsrailoğulları’nın Mısır’daki kaçışını ifade eder.
Bu anekdot da Hıristiyanlarla Yahudiler arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyor.
Hıristiyanlar için en önemli bayram olan paskalya bayramında, İsa’nın çarmıha gerildikten üç gün sonra dirilişi kutlanırmış.
Yakında Brezilya’nın Rio karnavalını da İstanbul’da kutlar hale gelirsek hiç şaşırmamak lazım.
Ördeğin şaşkını kıçın kıçın yüzermiş.
Bu millet şaşkın ördek gibi önüne gelen adetleri uygular hale getirilmiş.
Günahı var mı,
Sevabı var mı,
Sağlığa zararlı mı,
Bu milleti yolundan alıkoyar mı düşüncelerini bir kenara bırakmış.
Bu nezih nesili bozmak için uydurulmuş günlere ayak uydurmak en büyük gafletimiz olsa gerek.
Mevlam bu milleti bu uykudan uyandırsın tez zamanda.
Senin için tutuşup yanıyorsa bu yürek
Ey cananım sevgimi sunmaya gün mü gerek
Göz göze geldiğimiz seninle bir an demek
Sevgilerimi sunar can veririm uğrunda. (Dermanî)
Benzemeye çalıştığımız kavimleri ve onların adetlerini uygulamada geri bırakmışız.
Yani kraldan çok kralcı olmuşuz.
Bu gün ne yaptığını bilmeyen bir topluluk,
Niye yaptığını hiç bilmeyen bir toplum,
Kime kulak vereceğini kestiremeyen bir güruh haline gelmişiz.
Şimdilerde 14 şubat gününü dayatıyorlar.
Kökeni, Roma Katolik Kilisesi’nin inanışına dayanan bir gün.
Milattan öteye gidiyor.
Ta 4. Yüzyıla.
Her yıl düzenlenen bir festivalde kura çekilerek çiftler eşleşiyor.
Romalılar döneminde yapılan bir festivalde kadınlar aşk mektupları yazar ve bunları bir vazoya koyarmış. Romalı erkekler de bu mektupların üzerine isimlerini not düşer ve böylece çiftler birbirine aşklarını ilan ederlerdi.
"Lupercalia" adı verilen ve Sevgililer Günü'nün atası sayılabilecek bu festivalde sokaklarda çırılçıplak koşmaya kadar çılgınlıklara varılınca bu festival daha sonra yasaklanmış.
Hani iş örtünmeye gelince geçmişi uygulamak yobazlık ya.
Ama açılmaya gelince milattan öteye de geçiyoruz, bunun adı ilericilik oluyor.
14 şubatın anlamı, bir dahaki kura çekme gününe kadar bu çiftler birbirinin sevgilisi oluyor.
Hikaye bu.
Milattan önceki bu çıplaktan rahatsız olan zamanın İmparatoru Cladius bu durumu yasaklamış.
Sebep !
Bu durumda bir olan gençler iyi savaşamıyormuş.
Bizler yirminci yüzyılda bu durumdan rahatsızlık duymuyoruz.
O gün de duymayanlar vardı.
Ortaya bir papaz çıkıyor. Valentine.
Papaz Valentine bu duruma itiraz ediyor.
İtirazın sonucunda imparator Cladius da papazı 14 şubat günü idam ettirmiş.
Valentine, idam edilmeden önce yattığı hapishanedeki gardiyanın kızına aşık olmuş.
İdam edilene kadar bu kıza aşkını ilan etmiş, ona mektuplar yazmış.
"Aşkın azizi" olan bu meçhul rahibin notları, bugünkü sevgililer günü mesajlarının da atası oluyormuş.
İşte sevgililer bu papaza hayat veriyor.
Her yıl onun adına bu gün kutlanıyor, kutsanıyor.
Kutlamakla kalsa iyi.
Bakın daha neler yerleşmiş bu topluma.
Nefsine hakim olamayan akıla hurafeler sahip çıkmış.
• Sevgililer Günü'nde eldiven bulursanız, gerçek aşkınız şu andaki sevgiliniz değilmiş. Hemen sevgili değiştirmek gerekiyormuş.
• Sevgililer Günü'nde bir kadın gökyüzünde bir ardıç kuşunun uçtuğunu görürse denizciyle evlenirmiş. Serçe görürse fakir bir adamla evlenir, ama çok mutlu olurmuş. Eğer saka kuşu görürse bir milyonerle evlenirmiş. Güvercin görenin huzurlu bir yuvası olurmuş. Diğer kuşlara sıra gelmemiş demek daha.
• Evlenmeyi düşünebileceğiniz 5-6 kişinin ismini aklınızdan geçirin ve elinize bir elma alın. Elmanın sapını çevirmeye başlayın ve bu sırada isimleri söyleyin. Elmanın sapı koptuğunda hangi isim aklınızdan geçiyorsa onunla evlenirmişsiniz.
• Kadınlar daha gün doğmadan kalkıp pencereden bakmaya başlasın. Çünkü, dışarıdan geçen ilk erkeğin hayatlarının erkeği olacağına ve 1 yıl içinde evleneceklerine inanılırmış.
Şubat ayını geçirince sırada Mart ve Nisan ayları geliyor.
Mart ve Nisan ayı gelende yapılması muhtemel işler de bellidir.
Paskalya, Hıristiyanlar tarafından kutlanan bir bayram. Bizler bunu da kutlamaya hazır bir milletiz.
Ancak kelime kökeni İbranice’ye dayanan paskalya “dokunmadan geçmek” anlamına geliyormuş.
İsrailoğulları’nın Mısır’daki kaçışını ifade eder.
Bu anekdot da Hıristiyanlarla Yahudiler arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyor.
Hıristiyanlar için en önemli bayram olan paskalya bayramında, İsa’nın çarmıha gerildikten üç gün sonra dirilişi kutlanırmış.
Yakında Brezilya’nın Rio karnavalını da İstanbul’da kutlar hale gelirsek hiç şaşırmamak lazım.
Ördeğin şaşkını kıçın kıçın yüzermiş.
Bu millet şaşkın ördek gibi önüne gelen adetleri uygular hale getirilmiş.
Günahı var mı,
Sevabı var mı,
Sağlığa zararlı mı,
Bu milleti yolundan alıkoyar mı düşüncelerini bir kenara bırakmış.
Bu nezih nesili bozmak için uydurulmuş günlere ayak uydurmak en büyük gafletimiz olsa gerek.
Mevlam bu milleti bu uykudan uyandırsın tez zamanda.
Senin için tutuşup yanıyorsa bu yürek
Ey cananım sevgimi sunmaya gün mü gerek
Göz göze geldiğimiz seninle bir an demek
Sevgilerimi sunar can veririm uğrunda. (Dermanî)