Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Sol İdeolojinin Tepegözü
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
Sol ideoloji içerisinde filizlenip bu ideolojinin omuzlarında yükselerek belli bir büyümeyi gerçekleştirdikten ve belli bir evreden geçtikten sonra aslına dönerek Türkiye’yi terör batağına çekip yıllarca tüm kurum ve kuruluşlarıyla uğraştıran ve on binlerce cana mal olduktan sonra basiretsiz yönetim tarafından muhatap kabul edilen sol ideolojinin tepegözü. Diğer bir adlandırma ile solun, anasına ihanet eden gayrimeşru çocuğu, terör örgütü…

Türkiye’de solun zirve yaptığı dönemler; yani şöyle otuz beş yıl gibi geriye dönüp baktığımızda, o yılların gençleri olarak, sol bölüngü içerisinde Kürt etnik kökenli örgütlerin olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Sol ideolojiyi benimsemiş gibi görünen bu örgütlerin içerisinde sayısal olarak çok az miktarda elemanı olan terör örgütü PKK diğer Kürt kökenli örgütleri de bünyesinde toplayarak bir kimlik değişimine gitmiştir.

Türkiye solu bu terör örgütünün beslenip büyümesinden birincil derecede sorumlu olmasına rağmen örgütün kimlik değişimine sanki çanak tutarak kendi tepegözünü de yaratmıştır. Terör örgütü ise beslenip büyüdüğü ideolojinin omuzlarında daima daha ileriye doğru yürüyerek bütün ırkçı ve bölücü eylemlerinde solu kullanmıştır.

Kullanıldığının farkına varan bazı sol kesim örgütle olan bağlantısını koparmış ama ne yazık ki bir kısım sol görüşlü insanlarımız hala terör örgütü ile olan bağlantısını sürdürmektedir. Bunun, tarafımızdan haklı görülmeyen değişik nedenleri var elbette.

Olayların gelişimine baktığımızda bunu net olarak görmek mümkündür. Özellikle Güney Doğu Anadolu bölgesinde faaliyetlerini sürdüren örgütün ve diğer etnik örgütlerin mücadelesi seksen ihtilalı öncesinde bölgenin feodal yapısıyla ilgili idi. Dolayısıyla ağalık düzeni ve ağalarla mücadele içinde bulunuyorlar ve Türk askeri ile çarpışmalar yaşanmıyordu. İhtilaldan sonra bütün etnik kökenli örgütler tek çatı altında birleşerek bir kimlik değişimi yaşadı ve mücadele alanı değişti. Dolayısıyla sol örgüt görünümünden ırkçı ve ayrılıkçı örgüt konumuna geçti.

Gerek doğuş ve beslenme, gerek büyüyerek ırkçı ve ayrılıkçı terör örgütü konumuna geçiş döneminde olsun Türkiye solunu hep kullandı ve onun omuzlarında hayat buldu. Hala solun hayat damarlarından besleniyor. Oysa Türkiye solu o görkemli zamanını yaşarken bahsi geçen terör örgütü sayısal olarak bir bölüngü oluşturacak kadar bile elemen sayısına sahip değildi. Sol kendisini tükettikçe bu terör örgütünü besleyip büyüttü. Terör örgütünün kimlik değişiminin farkına varamayan ve günümüz itibariyle halkların kardeşliği gibi sloganlarla gündemde kalmaya çalışan ve terör örgütünün ırkçılığını anlayamayan bazı sol görüşlü insanlar hala solu kullandırmaya devam ediyorlar.

Diğer taraftan mevcut yönetimin izinden ayrılamayan basın yayın kuruluşları da bu duruma yardımcı olma çabası içerisindeler. Son yıllarda üniversitelerde meydana gelen öğrenci eylemleri karşıt görüşlü öğrenci eylemleri olarak haber yapılıp halka duyuruluyor. Halkın belleğinde karşıt görüşlü deyince ilk akla gelen ülkücü ve devrimci öğrenciler geliyor. Oysa terör örgütü mensupları bu olayların hemen hemen tamamında varlar.

Terör örgütü elemanları bu olaylarda dahi solun maskesini giyinerek eylemlerini sürdürüyor. Tabi ki eylem birliği yaptıkları sol görüşlü öğrenciler de mevcut. Türkiye solu ya besleyip büyüttüğü tepegözünden tamamen kendisini soyutlayarak Türk solu haline gelecek ya da kendisini kullandırmaya devam ederek işlenen günaha ortak olacak. İşlenen günaha ortak olduğu sürece ve son gelinen noktaya göre de mevcut yönetimin en azından bayramı beklemeden elini öpmesi gerekecek.

Ey Türk kökenli devrimciler; sizlerinde hoş görmediği başta ABD olmak üzere birçok emperyalist güç tarafından desteklenen tepegözün sadece ve sadece Kürt ırkçılığına dayalı söylemlere sahip olması ve yaptıkları ırkçı-bölücü hatta Anadolu’yu işgalci eylemleri sizleri aydınlatamıyor ise bizim bu yazımızın aydınlatmasını beklemiyoruz tabi ki.

Osman Öcal
Yazınızın temel söylemine katılmakla birlikte, şu önemli ayrıntıyı da eklemeden edemeyeceğim Osman Bey.
Ülkemizde din olgusu menfaat çarkıyla öğütülüp siyasete alet edildiği,

Vatan topraklarının belli bir bölgesi diğer bölgelerden soyutlandırılarak ekonomik-sosyal-kültürel-sağlık ve eğitim gibi bir çok yaşamsal olanaklardan geri bırakıldığı,

Ve kendisiyle aynı düşüncede, aynı çizgide olmayan ya da kendisine kulluk etmeyen vatandaşına sürgün yaşatacağı bir ceza sahası olarak düşünüldüğü sürece;

Pek tabii ki orada aklın alamayacağı kadar kırıklar, yanlışlar, adaletsizlikler, çarpıtmalar, dayatmalar, yanıltmalar olacaktır! Olmasını sizin bizim gibi hazımlı, kendi halinde ve olan bitenin farkında vatansever insanlar istemez elbette. Ancak, sizle bizle bitmiyor bu iş! Siyaset, tahterevalli misali yürütüldü. İki ucunda da toplumu kışkırtan, geren, yanıltan hilebazlığıyla...Birisi "vatan elden gidiyor veya din elden gidiyor ya da her ikisi de birden kullanılarak"...Bu iki uç da diğer bir başka ucu sivriltti, kışkırttı, korkuttu ve asıl korkulması gerekenin kucağına itti sağı da solu da! Biri "Komünizm diğeri Faşizm korkusu...

Oysaki vatan, sağın da solunda tarafında olan ve sadece fikirlerini, siyasi tercihlerini özgür iradeleriyle dile getiren -ki; bundan daha doğal bir şey olamaz- insanlarımızın/gençlerimizin ortak paydası, ortak sevdasıydı. Ama, istismar edildi her zaman, yukarıda vurguladığım gerekçelerle.

Siyasetçiler, dini ve yurt sevgisini kötü amaçlı kullanmak ve içeride de dışarıda da karanlık odaklara maşa olmak yerine doğu ve güneydoğudaki feodal yapıyı ortadan kaldıracak düzenlemeleri yapsaydı ve tabii bunun da öncelikle toprak reformu ile olacağı gerçeğini gözardı etmeseydi; haksızca pıtrak gibi türeyen ağaların-şeyhlerin bölge halkına zulmünü engellemiş olacağı gibi, ülkenin batısı ile eşit koşullara sahip halkın sağ duyusuyla bölge gelişecek, önünü daha net görebilecek, attığı adımların onu nereye taşıdığını hesap edebilecek; böylece , bugün içinde bulunduğumuz bu olumsuzluklarla, bu terör belasıyla uğraşıyor olmayacaktık! Zira P.K.K, doğudan (Sovyet) ve batıdan (Amerika ve Avrupa) her zaman desteklenmiş, kendi içimizdeki yanlış politikaların da etkisiyle (sizin de vurguladığınız gibi) daha çok marjinal sol' da taraftar bulmuştur. Merkez sol, ilk başlarda belki iyi niyetle ve yukarıda belirttiğimiz nedenlerle destek vermiş gibi görünse de, bu hatasından geri dönüşü de bir o kadar erken olmuştur.

Şu önemli noktanın altını çizmezsek olayların bugün bu noktaya gelmesindeki gerçek de tam olarak anlaşılamamış olacaktır. Çok partili yaşama geçiş sürecinden başlayarak hiyerarşik bir biçimde, yetmişlerdeki darbeler de dahil; sağ sol -alevi sünni gibi yapay kışkırtmalarla kamplara ayrıştırılan ve kardeşi kardeşle kendi içinde bölünme noktasına getiren dış ve iç mihraklar, 12 Eylül' le tavan yaptı. Ve dikkat edilirse, her sonlandırılan terör örgütünün ardından farklı ad, farklı mekân ve işlevlerde yenileri türetilerek şaşırtmacalı bir oyunun içine çekilmek istendi gerek asker gerek siyaset gerekse halk. Bu pis oyunun farkına varan her kesimden ve her meslekten aydınlık ve duyarlı adaletli yürekler dışlandı, fişlendi, işlendi bir şekilde...

Ve geldik bugüne! Bugün gördük anladık ki (her zamanki gibi); en büyük düşman kendimiziz kendimize yaptığımız kötülükle, takındığımız at gözlükleriyle...

Kişisel tercihlerimiz, beğenilerimiz, idollerimiz ne nasıl olursa olsun; ay yıldızın altında dil birliği, kırmızı çizgileri ve ortak kültürel değerlerleriyle bir ve bütün olarak tanımlayıp sahiplendiğimiz ve vatan bellediğimiz bu canım ülke içerden ve/veya dışardan olası bir tehlikeye maruz kaldığı anda bizler bütün farklı şapkalarımızı, tercihlerimizi bir kenara bırakarak ve sadece VATANIN korunup kollanması ülküsünde birleşerek ülkemize, vatanımıza olan gerçek sevdamızı, duyarlılığımızı, sorumluluğumuzu ve gücümüzü gösterebiliriz.

Bu ülke, bu vatan, bu cumhuriyet sağıyla soluyla, Alevi'si Sünni'siyle bizim ve ancak bizlerin yüreğindeki temiz duygularla, akli selim yaklaşımlarla düzlüğe çıkabilir, bir takım ( açık ya da gizli) karanlık odaklara karşı dimdik ayakta tutulabilir! Tabii, bunu idrâk edebilene! Geçmişle hesaplaşalım! Fakat, kendimizle hesaplaşmadan, kendimizle yüzleşmeden, öz eleştiride bulunmadan, sadece geçmişle hesap adı altında kendimiz dışında suç ve suçlu aramakla da tabii ki bir yere varamayız!
Değerli Osman Hocam, güzel can;

Her satırıyla irdelenmesi, paylaşılması gereken önemli bir yazıydı okuduğum...
Duyarlılığınıza teşekkürlerimle, dostlukla...
Bu yazı geçmişin sadece bir yüzü idi Refika hanım. Diğer yüzünde de inanç bağlamında bir kesimin desteğini alan ya da barındırılan bir diğer kesimin ise şu an Türkiyeyi yönetiyor olması bir kesimin ise dünya imparatorluğu kurup Amerika'dan yönetiyor olması durumu var. Burada Türkiye solunu eleştirirken içinde yetiştiğimiz grubu atlamış değilim. Sadece farklı başlıklarda incelenebilir diyebilirim. Saygılarımla.
Evet Osman Bey,

Siz parça parça ele almayı düşünürken, sanırım bunun devamının gelmeyeceği düşüncesiyle ben genel değerlendirme yaptım, affedersiniz! Fakat öyle de olsa böyle de olsa gerçek değişmiyor tabii. Yani olan bu millete, bu ülkeye ve verilen emeklere oluyor sonuçta. Keşke her kesimden insanımız, vatandaşımız bu öz eleştiriyi yaparak duyarlılık gösterse sizin gibi, keşke!

Ben sizin söylemeye çalıştığınız her bir sözün derinliğini, anlamını, iyi niyetini ve gerekliliğini anlıyor olsam da; zahmet edip yine de bilgilendirdiğiniz için teşekkürler değerli dost...
Sayın Osman Hocam.
Ele aldığınız konuda verdiğiniz bilgi ve görüşlerinize katılıyorum. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Bu konunun halli okadar kolay değil, Kökü yıllar öncesine dayanan, Avrupa emperyalizminin hala elini üzerimizden çekmediği, Amerikanın, Rusyanın güçlü olan devletlerin rol oynadığı bir dünyada, başarılı olmamız için bir birimize düşmek değil, birlikten kuvvet doğar deyip sarılmamızın vaktidir diyorum.
Hz. Ömerin Resulullahı öldürmek için evinden çıktığını biliyoruz. İslamı kabul edince Dini İslama en büyük destek Resulullaha en büyük yardımcı olmuştur. Kim olursa ne olursa inananlar kardeştir. Bir olalım birlik olalım. Emperyalizmin oyununa gelmiyelim. Kurtyluş bundadır diye düşünüyorum. ALİ GÖZÜTOK