Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Keklik Daşda Ne Gezer
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
Keklik daşta ne gezer?

Folklorumuzda sembolleşmiş yerler, "kahramanlar" var. Bazen bir maral, ceylan, bazen bir ağaç bir güvercin, bir turna bir keklik olur. Bir başka anlatımla, Keklik halk kültürü ürünlerinde yerini almış. On'larca türküde, manide, şiirde, hikâyede, öyküde, atasözünde, deyimde ve efsanede keklikten söz edildiği görülmekte... Kekliğin kınalı ayakları ve kınalı gagaları hep güzellik sembolü olarak anlatılmış. Karacaoğlan pınar başına gelen güzelleri kekliğe benzetiyor:
"Üçü uzun boylu gözlerin süzer / Üçü orta boylu zülfünü düzer / Dedim akça ceyran gölde ne gezer / Al kınalı keklik indi pınara"
Âşık Ruhsatî: "Keklik gibi taştan taşa sekerek / Gerdan açıp gelişini sevdiğim." diye sevgilisinin yürüyüşünü kekliğin sekişine benzeterek anlatır...
Yine Karacaoğlan " Güvercin duruşlu keklik sekişli / Kıl ördek boyunlu ceren bakışlı / Tavus kuşu gibi göğsü nakışlı / Şöyle bir güzel ver gönül eğleyim" demekte.
Âşık Veysel ise bir şiirinde:
"Gezme yârim keklik gibi kayada / Sakın tellerini yoldurma yâda / Veysel'in aşkına al da bir bâde / Doldur ver içeyim içtiğin tastan" demiş. Denizli Acıpayam yöresinden bir türkünün sözleri de şöyle:
"Yaylalarda gezersin
Keklik gibi sekersin
Ak kayanın başında
Yanık yanık ötersin"
Keklik; sülüngiller ailesine mensup bir kuş. Gövdesi esmer ve kızıl, yanakları ve gerdanı pas rengi... Alnındaki siyah bant gözlerinden geçerek yanaklardan aşağıya inip gerdanlık biçiminde sonuçlanmış. Bazılarının göğüs kısmında at nalı şeklinde kahverengi bir leke bulunuyor. Gaga ve ayaklar gri veya kırmızı, parmakları çıplak... Ülkemizin hemen hemen her yöresinde kekliğe rastlanıyor. Boz Keklik, Çil Keklik, Beyaz Keklik, Kum Kekliği, Şam Kekliği gibi türleri var. Halkımız, kırmızı kekliğe taş kekliği, kınalı keklik ise dağ kekliği adını vermiş. En tanınmış türleri de bu ikisi. Kınalı kekliğin sırtı gri kahverengi, gerdanı beyaz, gerdan çevresi siyah ve şeritli alın çizgisi, gaga ile göz arası siyah, gaga ve ayakları kırmızı... Belki onun için Kars türküsünde: "Keklik daşda ne gezer / Galem gaşda ne gezer" sözleri yer oluyor.
Keklik, Nisan ayında 10-20 arasında yumurta yapar. Kuluçka süresi 20-24 gün arasındadır. Kuluçka sonunda 20 yavru çıkabilir. Üreme mevsimi dışında sürü halinde yaşarlar. Kışı birlikte geçiren keklikler, şubat ayı gelince çift çift ayrılırlar. Eş seçme zamanları kekliklerin en kavgacı oldukları zamandır. Keklik, erkek-dişi bir arada yaşar. Dişisi erkeğinden biraz daha küçüktür.
Ömürleri 6-7 senedir. Keklik, çok iyi işiten, çok hızlı koşan ve uçarken kanatlarının çıkardığı sesten dolayı gürültü bırakan bir kuştur. Çayır ve süpürge otları arasında, çıplak taşlık ve kayalık yerlerde yaşar. Tohum ve küçük meyvelerle beslenirler. Kışın filiz, tohum ve meyve, yazın da böcek, kurtçuk, yeşil yaprak ve bitki artıkları yerler.
Canlı olarak yakalanan keklikler kuş pazarında, besleyenler arasında veya kuşçu kahvesinde satılıyor. Erkek keklikler daha pahalı... Bunlar özel olarak yapılmış kafeslerde besleniyor. Kafesler tek veya iki gözlü. Erkeği ayrı, dişisi ayrı bölümlere konuluyor. Kafesin üzerine kafes örtüsü geçiriliyor. Bir yere götürüleceği zaman ise bohçaya sarılarak götürülüyor. Kafesteki kemlikler kuşyemi ile besleniyorlar. Keklik beslemek, kırsal kesimde başka bir uğraşı olmayan insanlarda can sıkıntısını gideriyor. Besleyen ile keklik arasında bir arkadaş yakınlığı doğuyor. Keklikler evcilleşmiyor. Kafesten çıktığında uçup gidiyorlar. Yarın Türk folkloru ürünleri içinde kekliğin yerinden söz edeceğim.