Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Tarihimizin Güler Yüzü
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
Tarihimizin güler yüzü


Ahmet ÖZDEMİR
***************

Mehmet Akif Ersoy, "Tarih tekerrürden ibaret diyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür eder miydi" derken, bize tarihten ibret almayın, demek istemiyor. İbret almadığımızın eleştirisini yapıyor.

Tarihi iki yönüyle ele almak gerekir. Birinci yönü, vakanüvislerin kaleminden çıktığı gibi olayları okumaktır. Okuduğumuz metinler, nakledenlerin bakış açısıyla görünümün anlatımdır. "Her egemen kendi tarihçisini bulur ve ona yazdırır" yargısına hak vermek gerekir. Tarihin ikinci yönü ise, felsefesidir. İçinde tarihin amacı ve mantığı vardır. Buradan hareketle geleceği, (eski deyimle) tahayyül edebiliriz. Tarihten ibret almak veya alamamak felsefesini kavrayıp kavrayamadığımızla orantılıdır.

Gönül dostlarım bilirler. Sohbet toplantılarında içinde bulunduğumuz ay içinde kaybettiğimiz sanat adamlarını anarım. Onlarca değerli kişiyi bu iş için ayırdığım onbeş yirmi dakika içinde sıralar, kiminden uzun, kiminden kısa söz ederken, bir nostalji iklimi oluşturmak isterim.

Geçtiğimiz haftalarda bir toplantımda karşımdaki dinleyicilerimin yaş ortalaması yetmişin üzeriydi. Ben dakikalarca ölenlerden söz ediyordum. Birden karşımdaki yaşlı sanatseverlerin gözlerinde, hüzünle korkunun sarmalındaki donukluğu fark ettim. İçimden "Eyvah! Ben ne yapıyorum?" sorusu geçti. Hemen orada, bundan böyle bu toplantılarda o ay içinde doğanlardan söz edeceğimi açıkladım. Hoş, her doğan elbette bir gün ölümü tadacaktı.

Sözü tekrar tarihe getireyim. Bizde tarihin hep acı ve kanlı yüzü gösterilmiştir. Tarihin soğuk olmasının nedeni de bu olsa gerekir. Hâlbuki tarihimin güler yüzü de vardır. Bu yüzü görmek, belki de ibret alınmasını kolaylaştırmakla kalmayacak, sağlayacaktır.

Sevgili Mehmet Nuri Yardım'ın Nesil Yayınları arasında çıkan "Tarihimizin Güler Yüzü"nü okurken bu düşünceler kafamdan geçti.

Tarihimiz Güler Yüzü'nde uzak, orta ve yakın geçmişimize damgasını vuran ünlü kişilerin hayatlarından enstantaneler, içerisinden pay çıkarabileceğimiz nükteler yer alıyor. Bu kadar mı? Yarının tarihi olacak günümüz sanatçılarının, düşünürlerinin ve politikacılarının da nükteli anekdotları derlenmiş, düzenlenmiş ve "Tarihimizin Güler Yüzü" içine serpiştirilmiş.

Kitabın içeriğini, kitabın kapağındaki tanıtım yazısından aktarmak istiyorum:
"Geçmişte bizim kültürümüzde nükteler çok sevilmiş ve anlatılmıştır.

Günümüzde ise mizah dünyamızın çok fakir kaldığını üzülerek gözlemliyoruz. Hele bir de tarihimize nükteleri, okuyanları hem düşündüren hem güldüren, hakikatleri en kolay ve kalıcı halde zihinlere yerleştiren mizah erbabı şahsiyetlere kulak verdiğimiz zaman bu fakirliği tüm benliğimizle hissediyoruz.

Bu fakirliği zenginliğe çevirme gayesi böyle bir kitabın temelini teşkil ediyor. Ve yazar bu kitabıyla okuyan herkesi "Nükteler Dünyasında" eğitici ve alabildiğine eğlenceli bir yolculuğa davet ediyor. Bu yolculukta sizi karşılayacak tam 326 nüktedan var. Bazıları şair, bazıları edebiyatçı, bazıları ilim adamı, bazıları alim, bazıları paşa, bazıları komutan, bazıları Padişah..."

Kitabın içeriğindeki 326 nükteden rast gele biri şöyle:

"Fuat Paşa'ya gerçek dostlarının kim olduğu sorulunca şu cevabı vermiş:
'Şimdi dostlarımın kimler olduğunu bilemem. Zira ikbâldeyim (iktidarda), ikbâlde olmadığım zamanlar beni arayanlar gerçek dostlarımdır.'"

Buyurunuz, size sayfalara sığmayacak bir ibret vesikası. Acaba kaç ikbâl sahibi düştüklerinde çevresinde dost bulabilmiştir? Günün dostu ile gönül dostunu ayırabilenlere ne mutlu.