21/11/2014, 21:10
KILIÇDAROĞLU VE EKONOMİ

Sabit İNCE

Chp Genel başkanı Kılıçdaroğlu partinin 91. yıl dönümünde yeni inciler ortaya atmış, önce napolyan gibi Ekonomi, Ekonomi, Ekonomi deyivermiş. Bir de özel sermaye yok, devlet yapacak başka seçenek yok buyurmuşlar.
1920 li yılların üreten ekonomi modelini beğenerek üretirseniz,güçlüsünüz buyurmuşlar. Doğru üretirsek güçlü oluruz ama nasıl üreteceğiz. Devletin üretime müdahale ettiğinde ve üretime soyunduğunda 1920 li yıllar hariç, ekonomi hep yokluk, kıtlık ve karne görmüştür. Evet 1920 li yıllarda özel sermaye yoktu ortada sadece devlet vardı ve devlet öncülük etmek, yani üretime girmek, yeni fabrikalar kurmak zorundaydı. Ama o zaman ne sermaye, ne de özel sektör vardı. sadece ortada imkansızlıklar içinde bir devlet vardı.
Ama sonradan buralar iktidarların çiftlikleri haline gelerek verimsiz, devlete yük ve devamlı desteklenen, bütçeden para aktarılan kötü yönetilen tesisler olarak tarihi hafızamızda duruyorlar. Bu kötü örneklerle nasıl üretecek Kemal bey anlamıyorum. Çünkü ben 1945 li yılları görmedim ama annemden dinledim, ne yokluk ve kıtlık içinde yaşanıldığını, devletin köylünün elinden öşür adı altında nasıl ürettiğini zorla aldığını anlatır durur hep. Sonra 1977 li yılları kuyrukları ve benzin bidonları ile bir litre benzin aradığım o kötü yönetilen Turkiye'yi unutmam mümkün değil.
Şimdi ülkede sermaye de var, güçlü bir devlet de var. Devlet büyük ve sosyal yatırımları, yol, köprü, baraj, havaalanı v.s gibi büyük yatırımları yaparken, özel sektörde dünya devleri ile yarışacak, uluslararası ihaleleri kazanacak hale gelmiştir. Şimdi bu özel sektörü devletleştirip herkesin varlığına el mi koyacak kılıçdaroğlu acaba? Bu özel sektör ne yapacak, her işi devlet yaparsa bu sermaye ne yapacak merak ediyorum.
Neyse şimdi başka neler, ne inciler dökülmüş Kemal Beyin ağzından bakalım:
"Kılıçdaroğlu, CHP’nin 91. yıl dönümünde CHP milletvekilleri ve Parti Meclisi üyeleri ile Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Tören, ‘Geçmişini Bilmeyen Geleceğe Bakamaz’ adlı film gösterisi ile başladı. Daha sonra CHP Parti Meclisi üyesi Ece Akar, ‘9 Eylül Bildirisi’ni okudu. Parti Meclisinde görev alacak iki genç yanında bulunduğu halde konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki her aileden bir CHP’li olduğunu söyleyerek, aynı amacı gerçekleştirmek zorunda olduklarını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, “Üreten Türkiye modelinin 1920’lerde hayata geçtiğini görüyoruz. Bir ülke nasıl güçlenir, bir ülkenin saygınlığı nasıl artar? Üç tane yolu var. Ekonomi, ekonomi, ekonomi. Üretirseniz güçlüsünüz, üretirseniz çalışkansınız, üretirseniz satarsınız, üretirseniz istihdam yaratırsınız, üretirseniz gençliğe umut olursunuz, üretirseniz genç üniversiteyi bitirdiğinde ‘ben iş bulacağım’ der. Üreteceğiz. Daha Ulusal Kurtuluş Savaşları’nın hemen sonrasında İzmir İktisat Kongresi toplanıyor. İzmir İktisat Kongresi önemli bir kilometre taşıdır. Devletçilik politikası, Anadolu’nun her tarafına fabrika kuruldu. Özel sermaye yok, devlet yapacak, başka seçenek yok” ifadelerini kullandı."
İşte nasıl bir Türkiye ve nasıl bir üretim yapacağını herhalde siz de anlamışsınızdır. Ben böyle anladım ve böyle de üretilemeyeceğini bu ülke gördü ve eski yılları ben de yaşadım. Artık Türkiye geriye gidemez, devamlı ileri ileri..
Üretmek ama adil paylaşımla, işçinin hakkını vererek, devletin işçinin hakkını koruduğu bir serbest ekonomi de üretim daha hızlı, verimli ve kolay olacaktır.

Sabit İNCE

Chp Genel başkanı Kılıçdaroğlu partinin 91. yıl dönümünde yeni inciler ortaya atmış, önce napolyan gibi Ekonomi, Ekonomi, Ekonomi deyivermiş. Bir de özel sermaye yok, devlet yapacak başka seçenek yok buyurmuşlar.
1920 li yılların üreten ekonomi modelini beğenerek üretirseniz,güçlüsünüz buyurmuşlar. Doğru üretirsek güçlü oluruz ama nasıl üreteceğiz. Devletin üretime müdahale ettiğinde ve üretime soyunduğunda 1920 li yıllar hariç, ekonomi hep yokluk, kıtlık ve karne görmüştür. Evet 1920 li yıllarda özel sermaye yoktu ortada sadece devlet vardı ve devlet öncülük etmek, yani üretime girmek, yeni fabrikalar kurmak zorundaydı. Ama o zaman ne sermaye, ne de özel sektör vardı. sadece ortada imkansızlıklar içinde bir devlet vardı.
Ama sonradan buralar iktidarların çiftlikleri haline gelerek verimsiz, devlete yük ve devamlı desteklenen, bütçeden para aktarılan kötü yönetilen tesisler olarak tarihi hafızamızda duruyorlar. Bu kötü örneklerle nasıl üretecek Kemal bey anlamıyorum. Çünkü ben 1945 li yılları görmedim ama annemden dinledim, ne yokluk ve kıtlık içinde yaşanıldığını, devletin köylünün elinden öşür adı altında nasıl ürettiğini zorla aldığını anlatır durur hep. Sonra 1977 li yılları kuyrukları ve benzin bidonları ile bir litre benzin aradığım o kötü yönetilen Turkiye'yi unutmam mümkün değil.
Şimdi ülkede sermaye de var, güçlü bir devlet de var. Devlet büyük ve sosyal yatırımları, yol, köprü, baraj, havaalanı v.s gibi büyük yatırımları yaparken, özel sektörde dünya devleri ile yarışacak, uluslararası ihaleleri kazanacak hale gelmiştir. Şimdi bu özel sektörü devletleştirip herkesin varlığına el mi koyacak kılıçdaroğlu acaba? Bu özel sektör ne yapacak, her işi devlet yaparsa bu sermaye ne yapacak merak ediyorum.
Neyse şimdi başka neler, ne inciler dökülmüş Kemal Beyin ağzından bakalım:
"Kılıçdaroğlu, CHP’nin 91. yıl dönümünde CHP milletvekilleri ve Parti Meclisi üyeleri ile Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Tören, ‘Geçmişini Bilmeyen Geleceğe Bakamaz’ adlı film gösterisi ile başladı. Daha sonra CHP Parti Meclisi üyesi Ece Akar, ‘9 Eylül Bildirisi’ni okudu. Parti Meclisinde görev alacak iki genç yanında bulunduğu halde konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki her aileden bir CHP’li olduğunu söyleyerek, aynı amacı gerçekleştirmek zorunda olduklarını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, “Üreten Türkiye modelinin 1920’lerde hayata geçtiğini görüyoruz. Bir ülke nasıl güçlenir, bir ülkenin saygınlığı nasıl artar? Üç tane yolu var. Ekonomi, ekonomi, ekonomi. Üretirseniz güçlüsünüz, üretirseniz çalışkansınız, üretirseniz satarsınız, üretirseniz istihdam yaratırsınız, üretirseniz gençliğe umut olursunuz, üretirseniz genç üniversiteyi bitirdiğinde ‘ben iş bulacağım’ der. Üreteceğiz. Daha Ulusal Kurtuluş Savaşları’nın hemen sonrasında İzmir İktisat Kongresi toplanıyor. İzmir İktisat Kongresi önemli bir kilometre taşıdır. Devletçilik politikası, Anadolu’nun her tarafına fabrika kuruldu. Özel sermaye yok, devlet yapacak, başka seçenek yok” ifadelerini kullandı."
İşte nasıl bir Türkiye ve nasıl bir üretim yapacağını herhalde siz de anlamışsınızdır. Ben böyle anladım ve böyle de üretilemeyeceğini bu ülke gördü ve eski yılları ben de yaşadım. Artık Türkiye geriye gidemez, devamlı ileri ileri..
Üretmek ama adil paylaşımla, işçinin hakkını vererek, devletin işçinin hakkını koruduğu bir serbest ekonomi de üretim daha hızlı, verimli ve kolay olacaktır.