Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Arif Nihat Asya' nın ATATÜRK ŞİİRİ var mı?
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
M Güner Demiray Arif Nihat Asya'nın Atatürk üzerine yazdığı bir şiir var mı? Bir de Dağlarca'nın Çanakkale ve İstanbul'u Fetih destanları üzerine bir yazı yazmanız mümkün mü acaba?...

Ahmet Özdemir Sevgili hocam, öncelikle ilginiz için bütün içtenliğimle teşekkür ediyorum. Minnet duygularımı, saygılarımı sunuyorum. İki gazetede günlük, bir gazetede iki günlük, haftada bir radyo programı ve kıramayacağım dergi yazı talepleri ve sunduğum yönettiğim programların hazırlıkları karşısında ne yazık ki en az onbeş günlük yedekli yazmak zorundayım. Bazen bir aylık yazımı yayın organlarına gönderiyorum. Günü gelince yayınlanıyor. Araya girip yazı eklemem veya değiştirmem zor. Ama önerileriniz bana ışık tutuyor, en azından beş on gün sonraki yazı için konu bulmamı kolaylaştırıyor. Arif Nihat Asya Atatürk için şiir yazmış mıdır? Yazmaması mümkün değil. Maalesef kaderin cilvesi farklı kulvarlara itilmiş olsa da her şeyden önce Cümhuriyet Türkiyesi’nin öğretmeni. 
Mesela, bazı manevi değerlerimize karşı Atatürk’ün ardına gizlenip, savaşan kesimlere, Ulu önderin ulusumuza bıraktığı emanetlerin tek sahibi olduğunu zanneden, oysa Gazi'nin kemiklerini sızlatan, hakkaniyet ve özgürlük duygularını başka gayelere kurban etmiş sözde ilericilere için yazılmış bir Arif Nihat Asya şiiri var: 
DEĞiL
Kutsal konuları inananlara bırak..
Onlar senin maskaran değil;
Memleket îmânı
Senin yaygaran değil.
Ve Türk'ün îman ateşi
Senin sigaran değil.
Kitabımı yırtmışsın..
Kitabım senin paçavran değil,
Dinlemesini bilen anlar sözümden
Çıldıran değil, saldıran değil, kuduran değil!
Döndürüp durma elinde devrimleri;
Devrimler senin makaran değil.
Şehitlerden söz etme;
Onlar senin kadavran değil.
Yaklaşma türbelerle mezarlara..
Kutsal yerler senin kamaran değil.
Temiz eller kurmuştur bu memleketi,
Senin zembereğini kuran değil.
Ağzına alma Atatürk'ü..
Atatürk senin gargaran değil.

Arif Nihat Asya’nın 1946 yılında düzenlediği bir 10 Kasım programı için kaleme alıp okuduğu bir şiir var. Nerdesin başlığını taşıyor: 

“Nerdesin Atatürk, Nerdesin...
İşte biz, bugün bu saatte, burada
Seninle randevu verdiğimiz yerdeyiz...
Sen nerdesin? Heykellerde mi,
mezarlarda mı, taşlarda mısın?... 
Bu sararmış yüzler, bu yerlere çevrilmiş gözler,
bu hıçkırıklar, bu gözyaşları nedir?...
Boğulan hıçkırıklarda mı, dökülen yaşlarda mısın?...

Yurdumun yine baharı yeşil, mavi, pembe...
Yine kışı hırçın, beyaz. Mevsimler bıraktığın gibi...
Yerliyerinde... Ve senin Adana'n,
yine senin bakışların kadar ılık...
Sen yazlarda mı kaldın, baharlarda mı, kışlarda mısın?...

Gözlerimiz yollarda kaldı, sen yollarda kaldın;
gelemedin. Uzat elini:
İnişlerde mi, yokuşlarda mısın?

Gözlerimizi yumunca görünüyor, açınca kayboluyorsun...
Kimden soralım, nerde bulalım seni:
Hayallerde mi, düşlerde misin?...

Şu kubbelerde, şu tavanlarda senin için “Yaşa!” seslerinin
Ve ışıklarının çınlayıp taştığı günler biliriz...
Yine alkışlarda mı, eller üstünde mi,

gözlerde mi, gönüllerde mi, başlarda mısın?
Senin kumandanla yürüyor,
senin kumandanla duruyor orduların...
Sesin kulaklarda...
Sen yürüyüşlerde mi, duruşlarda mısın?

Boruların çınlıyor çın çın...
Davulların, trampetlerin vuruluyor gümbür, gümbür... Söyle:
Borularda mı, vuruşlarda mısın?

Destanlara geçen masallara karışan bir adın var;
manilerin söylendi, şiirlerin yazıldı...
Sen ATA oldun ve sözlerin ATASÖZÜ oldu;
fakat kendin nerde kaldın?...
Atasözlerinde mi, manilerde mi, deyişlerde misin?

Akşam yine sofranı kurduk, sevdiğin şeyleri dizdik;
seni sevenler toplanıp oturduk, bekliyoruz,
Sen nerdesin? Sen ki iki elin kanda olsa gelirdin,
Yoksa bizden gizli, bize müjdeler getirecek
muhteşem işlerde misin?

Sağda aradık, solda aradık;
bir düne çevirdik başımızı bir yarına baktık.
Bilmem ki geleceklerde mi, geçmişlerde misin?

Heryerin süsü, her işin âşinası idin.
Sorduk: Ankara'dadır dediler, senin için...
Nerdeysen oraya gelelim... Söyle:
Güreşlerde misin, yarışlarda mısın?

Yazdığın kitabı heceliyor, heceliyor, sökemiyoruz;
kitabından okutmaya gel bizi...
Ses ver bize... Sesimize cevap verirdin nerde olsan...
Yoksa yine sınır boyu manevralarda mı,
savaşlarda mısın?

Dilimizde sevdiğin havalar...
“Alişim”i çalıyoruz: “Allı Yemeni”yi, “Dağbaşı”nı,
“İstiklâl Marşı”nı söylüyoruz.
Sesin sesimizden ayrı değil, fakat sen nerdesin...
Şarkılarda mı, türkülerde mi, marşlarda mısın?

İşte biz bugün, bu saatte, burada
seninle randevu verdiğimiz yerdeyiz.
Sen heykellerde mi, mezarlarda mı, taşlarda mısın?
Yazdığın kitabı heceliyor, heceliyor, sökemiyoruz;
kitabından okutmaya gel bizi...
Ses ver bize... Sesimize cevap verirdin nerde olsan...
Yoksa yine sınır boyu manevralarda mı, savaşlarda mısın? 

Arif Nihat ASYA (10 Kasım 1946, Adana)


[*]M Güner Demiray Teşekkür ederim sayın Ahmet bey. Sağ olun.