Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Mesenizli Süleyman Ağa ve Sadettin Şahin
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
Mesenizli Süleyman Ağa ve Sadettin Şahin
[Resim: 462127-3-4-9e3cc.jpg]
MESRENİZLİ SÜLEYMAN AĞA (EŞİ-OĞLU SADETTİN ŞAHİN VE KIZI ZATİNUR ŞAHİN)



Meseniz, şimdiki Söğütlü köyünün eski adıdır.Daha önceleri de Kızılbel, meseniz ve Koruköyü; tek bir köydü.Önce Koru köyü sahildeki ve yayladaki yerleşim alanıyla ayrı köy oldu, arkasından Kızılbel kendi başına köy oldu, sonunda Yürek mahallesi ile Meseniz de birleşeek ayrı bir köy oldu. Hoş şimdi üç köy de Fethiye’nin mahallesi diye anılmaya başladı ya.


Süleyman Ağa’nın bir kızı vardı.91 yaşında geçen ay öldü. İncirköylü Şoför Hasan’la evliydi. Bizim komşumuzdu. Ben okuldan geldiğimde, gelir kardeşi Sadettin’den haber sorar, >Meseniz'e gifip gitmediğini öğrenirdi. Gidip görecek gelmezse. Sadettin (1936 doğ.) saza meraklıydı. Tüm türküleri çalar söylerdi. 1954 ders yılı ortalarında "Aksu’dan kaçtı" dediler. İzmir’e gitmiş, İstanbul’a gitmiş, radyolara girmek istemiş. Bir ara Polis radyosunda türküler söylemiş. Olmamış Kendi adına bir topluluk kurup turneler tertiplemeye başlamış diye duyuldu. Bu arada güzel türküler söyleyen Gönül Engin Şahn’le evlenmiş, turnelerin birinde eski Fethiye Hal ve Pazar Yerinin köşesindeki otelin önünde buluştuk.Akşama konseri varmış, ben 50 kmlik Gürmedere’ye gideceğim, Şahin oraları çok iyi bilirdi. Çünkü onun köyüne yakındır Söğütlüdere çevresi, Ayrıldık, bir daha göremedim.


Plakları çıkmış diye duyuldu. O zamanlarda bulmak mesele. Sınıf arkadaşlarının da hiç birinde plağı kayda alınmış bir türküsü yoktur. Kimlerde var kim bilir. Sanırım 1969 yılında ben Eldirek köyünden Patlangıç’a geldiğim yıllarda öldüğünü duydıum Ne kadar üzüldüm bilemezsiniz.
O 1953 yılında Aksu köy Enstitüsü’nün ünlü kampanasının altında mandolinle tremola yaparken ne güzel bir fotoğrafımı çekmişti. O fotoğrafı  Karanlık Sokağı Aydınlatanlar (Aksu’nun eski adı) isimli kitap için gönderdim, adı geçen kitapta yer almış. 2011’de 17 Nisan günü kitabın tanıtımı için gittiğimde  kitaptan bana da armağan ettiler.


Babasını Aksu’ya gitmeden önce, annesini de ikinci sınıfta iken kaybetti. Kendisi okuldan kaçmasaydı şimdi belki aramızda olurdu ve başarılı bir öğretmen olurdu. Zira güzel çalgı aleti bilen öğretmenler çocukları çabuk etkiler ve sevilir. Eh öğretmenini seven öğrenci de derslere iyi çalışır.
1953-54 yıllarında İstanbul’da “Köyün Sesi” isimli bir dergi yayınlanıyordu. Benim adresime ilk sayıyı gönderdiler. Ben de bir şeyler yazıyorum o zamanlarda. Benim o dergide 6 tane yazım yayınlandı. Okuma odasına da bana fazla gelen dergilerden koydum. Dergide yazım çıktıkça İncirköylülerin (benim köy) çok olduğu bir üst sınıfın A Şubesine de bir tane götürüyordum. Sadettin bu dergiye bir türkü hikâyesi göndermişti. Adı. “CEMİLEM NE GEZERSİN Hayatta” yazının üstünde de vesikalık bir fotoğrafı vardı.Hani şu “Gaydırı gubbak Cemilem” türküsünün öyküsü. Türkü moda olduktan sonra herkes sahiplendi. Dergi ciltlerini karıştıverdim, yok. Denizli’de bir yakını öğretmen vardı, ona yazdım, ipe un serdi.Ben diyecektim ki; “Bu türküyü rahmetli Sadettin Şahin 1953 yılında İstanbul’da bir dergide yazmıştı. Siz o zaman neredeydiniz? Diyecektim, elimde dergi yoktu, diyemedim.


Geçen ay bir İncirköylü FETAV’ın kapısında selam verdi. Ne var-yok? Demeye kalmadan” Zatinur Yenge öldü” deyiverdi Geçen yaz İncirköy’de torununun düğününe gitmiştik. Allah rahmet eylesin Sadettin Şahin, Allah rahmet eylesin Zatinur Yenge. Sadettin Şahin’in Almanya’da turizmle uğraşan bir oğlu yaşıyor. Ona uzun ömürler diliyorum.


Yukarıdaki Fotoğraf: Sol başta Annesi Ayşe Şahin, yanında yakası mendilli oğlan çocuğu Sadettin Şahin, köstekli saatli Sadettin’in babası Süleyman Ağa, yanındaki kız çocuğu da Zatinur Abla.Bir yazımda da Süleyman Ağa'yı anlatacağım. Saygılarımla.