Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Bir başka destandır Çanakkale ( 2 )
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.


19.03.2015 GÜNÜN NESİRİ
*************************************


Bir başka destandır Çanakkale ( 2 )

[Resim: 493387-3-4-d882b.jpg]

Çanakkale Savaşları dünyanın en güçlü ve büyük destanlarından biriydi. Koca ordunun başında bir çok değerli paşalar vardı. Bunlardan biri de Mustafa Kemal Paşa idi. Mustafa Kemal Paşa ordularımıza hitap ederken bir sözünde şöyle diyordu:
" Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında başka komutanlar yerimize hakim olabilir.. Conkbayırı,  25 Nisan 1915.
 M.Kemal Paşa bunları söyler bir yabancı General komutan da şunları itiraf etmek zorunda kalıyordu:  
“ ….. Evet, insan ruhunu yenmek mümkün olmuyor. Dünyada hiçbir ordu bu kadar sürekli ayakta kalamaz. Sadece bugün 1800 şarapnel attık. Aylardan beri gece, gündüz savaş gemilerimiz mevzilerini bombalıyor. Son derece hırpalanmış Türkleri koruyan Cenab-ı Allah’dan ayırmak için başka bir çare yoktu...  Müttefik Ordula General Jean HAMİLTON
ÇANAKKALE deyip geçmeyin. Yaklaşık 253. 000 şehidimizin kanlarıyla kazanılan bu Mukaddes topraklarda, bugün hür ve bağımsız yaşıyorsak bu kahraman ve yiğit Mehmetçiklerimize borçlu olduğumuzu unutmamak gerekir.
1915 yılında bu toprakları işgale gelip Çanakkale Boğazı’nı geçmeye çalışan, ardından Gelibolu’ya asker çıkaran işgalci ordular, 25 Nisan 1915’den 1916’ya kadar Çanakkale Savaşları devam etmiştir. İnançla ve umutla ayağa kalkan savaş özellikle Mehmetçiğin gazabına uğradı. Bu kutsal topraklara düşmanlar ayak basmadı. Basıp geldi ise, geri dönmek ve ölmek zorunda kaldı.
Siz Kanlısırt, Kocaçimen, Kabatepe, Alçıtepe, Ertuğrul Koyu, 7. Bölük, 19. Tümen, 24. 27, 36. 55.Alay ve tarihe şan veren 57. Alay kahramanları, Anadolu’nun genç yiğitleri ve de Sedülbahir Şehitleri bu sabah sizleri bütün kalbimle askerce selamlıyorum. Aziz ve kutsal ruhlarınıza Fatihalar sunarak merhabalar diyorum. Bu savaşlarda kahramanlık gösteren bazı komutanlarımızın adını vermek istiyorum. Ne yazık ki çoğu zaman Çanakkale Zaferi’nden söz ederken, bunlar unutuluyor. Bu yazımda onları rahmetle yâd etmek istiyorum.
57. Alay Komutanı Albay Avni Bey, Anafartalar Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, Ünlü 27. Alay Komutanı Mehmet Şefik Bey, 36. Alay Komutanı Yarbay Cemil Bey, Sedülbahir’in yaralı aslanı Binbaşı Mahmut Sabri Bey, Edirne Sırtında Teğmen Mucip Bey, Binbaşı Halis Bey, Kumkale’ de Teğmen Halit Bey, Şehit Yedek Subay Ethem Bey ( Ezan okunuyordu Ethem Bey’i andığımda ), Nusret Yüzbaşı Hakkı Bey, Ezineli Yahya Çavuş, Havranlı Seyid Onbaşı, Bigalı Mahmut Çavuş, Yüzbaşı Hilmi Bey, Yine Binbaşı Mehmet Sabri Bey, Uşaklı Binbaşı Halil  Bey ve Sen Ey Maraşlı Ökkeş, Çorumlu Recep, Samsunlu İsa, Aydınlı Hasan, Adanalı Ahmet, Kırşehirli Mahmut, Erzurumlu Ömer, Mardinli Şeyhmus, Diyarbakırlı Bekir, Urfalı İbrahim, Antepli Cafer, Adıyamanlı Celal, Tuncelili Hüseyin, Erzincanlı Sadık, Ordulu Dursun, Bursalı Orhan, Vartolu Cemal, Rizeli Celal ve Denizlili Ömer ve daha niceleri bir hilâl uğruna, bir araya gelmişlerdi. Vatan için ölmek vardı, dönmek yoktu. Türk’ü, Kürd’ü, Laz’ı, Arab’ı, Çerkez’i, Boşnak’ı hep aynı inançla omuz omuza vermiştiler. Çanakkale sırtlarında. Aynı kazanda yemek yediler, lokmaları kardeşçe paylaştılar. İngiliz’e, Fransız’a karşı savaştılar. Gözlerini bir saniye bile kıpırdatmadan ve geriye bakmadan kahramanca savaştılar. Yiğitçe öldüler. “Çanakkale Geçilmez” dediler. Tarihe altın harflerle yazdılar ve destanlaştılar.( 1 )
Yüzbaşı Hilmi Bey, savaş sırasında kahraman erlerimize yaptığı bir konuşmada:
“…Vatanımız için buralara geldik. Geri dönmek yok. Yaralılara, şehit olanlara dokunmayınız,. Bende yaralanırsam veya ölürsem üstümden geçin. Unutmayınız ki bizim için zaman çok kıymetlidir. ” Kurmay Albay Mehmet Şefik Bey’de aynı görüşü paylaşıyordu...
Yine Kurmay Yarbay bir başka konuşmasında ve bir başka cephede yine heyecan dolu bir konuşma yapmıştı. Tarih: 3 Mayıs 1915’ de Arıburnu Sırtları’nda şunları vurgulamıştı: “
Benimle beraber burada muharebe eden bütün askerler kesin olarak bilmelidir ki, bize verilen namus görevini eksiksiz olarak yapmak için bir adım geri dönmek yoktur. Uyku, dinlenme aramanın, bu dinlemeden yalnız bizim değil, bütün milletimizin sonsuza kadar mahrum kalmasına sebep olacağını hepinize hatırlatırım. ” diyordu. İşte askerlerimiz bu emirler doğrultusunda büyük bir inançla savaştılar, şehit gazi oldular. Destanlaştılar.
Çanakkale savaşı kolay kolay kazanılmadı. Kahraman ordumuzun tüm komutan ve erlerimizde bir inanç, güven, birlik, beraberlik ve vatan sevgisi vardı. Gittiler, kahramanca savaştılar, ama hiç bir zaman geri dönmeyi düşünmediler..
Çanakkale Zaferimizin 100. yılı münasebetiyle bir kez daha başta Gazi Mustafa Kemal Paşa olmak üzere, tüm şehitlerimizi şükranla ve saygıyla yad ediyor, cümlesine Allah'tan rahmetler diliyorum. Mekanları cennet olsun diyorum.. ..
Sözlerimi Milli ve şairimiz Mehmet Akif ERSOY'un şu veciz dizeleriyle bağlamak istiyorum. Çünkü Çanakkale Şehitleri deyince Mehmet Akif Ersoıy'u da unutmamak gerekir. Çünkü Çanakkale Destanı M.Akif Ersoy yazmıştır.
Vurulup  tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu  topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnın değer,
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi... 
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
" Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.
Her cümele ettiğin edvara da yetmez o kitap,
Seni ancak ebediyetler eder istiap.
" Bu taşındır  ! " diyerek Kabe'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına,;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle 
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;
.............................................................
..............................................................
Ey şehitoğlu şehit, isteme benden makber,
Sana avucunu açmış duruyor peygamber..


Mehmet  Akif  ERSOY
 
1- Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı ( İnceleme- Araştırma ), Abdülkadir GÜLER
Söke Cumhuriyet Mattbaası 4. baskı, 2008