08/04/2016, 23:47
Uygarlık ilerledikçe şiirin işlevinin de buna paralel olarak sona ereceğini ve şiirin bir zaman sonra ortadan kalkacağını ileri sürenleri daha önce okumuş ve normal bir görüş olarak algılamıştım. Geçen gün, henüz taslak halindeki bir dergiye göz atarken, buna benzer bir yazıyı daha okudum. Şiir üzerine yazan bir yazar, yazısını bitirirken, ünlü birinden yaptığı alıntıyla, gelecekteki yüksek uygarlık düzeyinde şiirin olmayacağına ilişkin bir görüşe yer veriyordu. Aynı akşam TV' de Saraybosna 'daki bir pazar yerine Sırplar tarafından atılan bombayı ve paramparça olan insanları görünce insan denen yaratıktan nefret ettim. Evet, uygarlık!..Binlerce km'den tam hedefi tutturabilmek, masum insanları paramparça etmek ... Teknolojik gelişim? Uygarlık gelişince insanlık yok oluyor sanki. İnsanlık yok olduktan sonra, adalet olmadıktan sonra, sevgi öldükten sonra, teknolojik ilerleme, uygarlığın ne anlama geldiğini yeniden sorgulamak gerekmiyor muydu? İnsani değerlerden uzaklaşan bir dünyada, sadece teknolojik gelişim uygarlığın ölçütü olabilir miydi?
Bir yandan insanlar öldürülüyor, diğer yandan dünya devletleri sessiz seyrediyor bu vahşeti. Müdahale etmek isteyenler, güçlü devletlerden korkuyorlar. Teknolojik yönden gelişmiş olanlar, gelişmemiş olanlara ölümü layık görüyorlar.
Ve böyle bir ortamda şiir işlevini bitirmiş olacak öyle mi? Oysa şiirin asıl işlevi böyle zamanlarda önem kazanmıyor mu? Hoşgörüsüz, sevgisiz bir dünyada, insanlığını unutanlara insanlığını anımsatması gerekmiyor mu? En yüksek bir üstyapı etkinliği olan şiir yok olunca insan da yavaş yavaş robotlaşıyor ve dünya sevgisiz, duygusuz, insafsız, adaletsiz yaratıkların içinde yaşanmaz hale geliyor. Hele birbirine ilgisiz, duyarsız insanların içinde ne kadar çirkinleşiyor. CIMBIZLI ŞİİR 'inde Orhan VELİ sanki bugünleri betimliyor:
Ne atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bir elinde cımbız
Bir elinde ayna
Umurunda mı dünya!
Şiirin en büyük görevi, ölmeye yüz tutmuş insan duyarlılığını harekete geçirmek ve dünyanın neresinde olursa olsun bir olayı, bir acıyı, bir haksızlığı ilgi alanı içine çekmektir. Ve teknolojik gelişmeyi şiirin atmosferi içerisinde kontrol ederek,seçme hakkımızı kullanarak şiir güzelliğinde bir yaşama ulaşmalıyız.
Coşkun KARABULUT
Bir yandan insanlar öldürülüyor, diğer yandan dünya devletleri sessiz seyrediyor bu vahşeti. Müdahale etmek isteyenler, güçlü devletlerden korkuyorlar. Teknolojik yönden gelişmiş olanlar, gelişmemiş olanlara ölümü layık görüyorlar.
Ve böyle bir ortamda şiir işlevini bitirmiş olacak öyle mi? Oysa şiirin asıl işlevi böyle zamanlarda önem kazanmıyor mu? Hoşgörüsüz, sevgisiz bir dünyada, insanlığını unutanlara insanlığını anımsatması gerekmiyor mu? En yüksek bir üstyapı etkinliği olan şiir yok olunca insan da yavaş yavaş robotlaşıyor ve dünya sevgisiz, duygusuz, insafsız, adaletsiz yaratıkların içinde yaşanmaz hale geliyor. Hele birbirine ilgisiz, duyarsız insanların içinde ne kadar çirkinleşiyor. CIMBIZLI ŞİİR 'inde Orhan VELİ sanki bugünleri betimliyor:
Ne atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bir elinde cımbız
Bir elinde ayna
Umurunda mı dünya!
Şiirin en büyük görevi, ölmeye yüz tutmuş insan duyarlılığını harekete geçirmek ve dünyanın neresinde olursa olsun bir olayı, bir acıyı, bir haksızlığı ilgi alanı içine çekmektir. Ve teknolojik gelişmeyi şiirin atmosferi içerisinde kontrol ederek,seçme hakkımızı kullanarak şiir güzelliğinde bir yaşama ulaşmalıyız.
Coşkun KARABULUT