Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Kilim Pazarlama Usulu
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
Kilim Pazarlama Usulu

[Resim: ahmet-ozdemir.jpg&w=125&h=125]
Ahmet Özdemir







Folklor araştırmacısı Emin Kuzucular’ın Şarkışla köylerinde derlediği, kilimini pazarlayanların övücü sözlerinden bazılar şöyle:

Su sızdırmaz. Ayakta durur. Kilim değil acem halısı, ayna gibi sıfatını gösterir. Yedi dağın çiçeği. Erişi  kirişi gibi, yün değil ipek, solma bilmez, gelinlik kız, yüzüne güler, gül gibi yanar, ay gibi doğar, sırmalı gelin, al beşe koy başa, kilimde hüner olmaz yapana bak yapana ..
Bir de kilimi almak isteyenlerin yarattığı kusur anlatan deyimler var. İşte bir kaçı:


Sinek geçer, elek gibi, yoğun elek valası, herk tarla, çiçek bozuğu, çil çarpar, sirkeli, erişi sırıtıyor, nakış değil katır izi, kilim mi çul mu?
Kilim pazarlaması manilerimize de girmiş:




“Nakışın başı bende
Gelinin aşı bende
Gez dolaş Şarkışla’yı
Kilimin hası bende…


Âşık Sefil Selimi, kilimi şöyle anlatıyor:




Yöremiz Şarkışla konunuz kilim.
Sanat el sanatı, el elden üstün
Kirkit vurmak; ilmik atmak bir ilim
Sanat el sanatı, el elden üstün.
Masurada ipler ipe renk katar
Örnekler çok canlı gözlere akar
Desenler nizamın aklını yutar
Sanat el sanatı, el elden üstün.
Çorap öğnük heybe şal ve ağızbağ
Çağlar boyu yaşar hiç de ölmez sağ,
Bazı bir gökyüzü, bazı deniz dağ,
Sanat el sanatı, el elden üstün.
Ölmez yitmez olan sanat kâr eder
Dokunuldukça bir güzellik var eder
Bir nakış ki rengi renge var eder
Sanat el sanatı, el elden üstün.
Sefil Selimi der hatıra bize,
Halıdan kıymetli gelinlik kıza
Yıllar eskir o hep durur taptaze
Sanat el sanatı, el elden üstün.




Kilim, oldukça zengin bir folklor kaynağıdır. Çeyizlik kilimlerin imece usulü ile dokunulduğunu söylemiştik.


Ev sahibi imecelere öğle zamanları yemek verir. Su yemek molası aslında dinlenme saatidir. Yemek verilmese de karınlar aç sayılmaz. Çünkü başta “çedeneli kavurga” olmak üzere türlü yemişler ve çerezler yanlarından eksik olmaz. Çedeneli kavurga (Kenevir tohumlu buğday kavurması) biterse hep bir ağızdan bir türkü duyulur:


“Çıt çıt çıt çedene del Sar bedeni bedene/ Dünya dolu mal olsa/ Alacağım bir tane .. ”




KİLİM HALAYI


Yemeğe çıkan kızlar karınlarını doyurduktan sonra


bir iki tur halay çekmeden edemezler. İşte bu halaylardan birinin sözleri şöyle:




Duman bastı Gökçebel’in ardını
Üşütüyor kekliğini kurdunu
Seviyorsan eloğlunun merdini
Üğrünür üğrünür kızlar üğrünür
Al yeşil çuhaya boydan bürünür
Kilim ıyar ak elleri allı yar,
Kirkidinin ucu gümüş pullu yar,
Şimdi geçer al yeleği güllü yar,
Üğrünür üğrünür kızlar üğrünür
Al yeşil çuhaya boydan bürünür
Odasına vardım kilim döşeli
Masuranın nakışları köşeli
O yar benim şu gönlüme düşeli
Üğrünür üğrünür kızlar üğrünür
Al yeşil çuhaya boydan bürünür.




Kilimcilik giderek azalmasına rağmen bugün de köylerimizde, kasabalarımızda genç kızlarımızı kilim tezgâhları başında bulmamız mümkün. Tezgâhlarda nice türküleri derlemek repertuarlarımıza katmak imkânları var.