Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Fazilet Adaları Yerel Basın
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
Fazilet Adaları Yerel Basın

[Resim: ahmet-ozdemir.jpg&w=125&h=125]
Ahmet Özdemir


Türkiye’de bugün Edirne’den Ardahan’a 81 il ve yüzlerce ilçede 2000’i aşkın yerel gazete yayınlanıyor. Osmanlı döneminde eyalet sisteminden vilayet sistemine geçişte, vilayet merkezlerine birer matbaa kurulmuştu. Bu matbaalarda Vilayet gazeteleri yayınlanmaya başladı. Yerel gazetelerin ataları, “vilayet” gazeteleriydi.. 1900’lerin arefesinde Osmanlı vilayetlerinde 24 “Vilayet Gazetesi” yayınlanmaktaydı.

TÜİK tarafından hazırlanan yazılı medya araştırması sonuçlarına göre, gazete ve dergilerin yüzde 58,9’u yerel, yüzde 5,2’si bölgesel ve yüzde 35,9’u yaygın yayın yapıyor..


Türkiye’de yerel basının halkla bütünleştiği ve en etkin olduğu dönem ise şüphesiz Kurtuluş Savaşı yıllarıydı.  Büyük önder Atatürk’ün “Fazilet Adaları” olarak tanımladığı yerel gazeteler, bu dönemde hem kurtuluş hareketinin öncülüğünü yapmış hem de Anadolu’nun düşman işgali karşısında gösterdiği direnişin sesi olmuştu. Atatürk, mücadelesini her zaman bir yayınla desteklemiş, mesajlarını ve Anadolu insanının desteğini o dönemin olanaklarıyla yayımladığı gazetelerde duyurmuştu.
Batılı ülkelerde yerel medya, yaygın medyanın önünde yer alıyor. Örneğin Almanya’da 50 milyon olan toplam gazete tirajının 20 milyonu yerel gazetelere aittir.
Bugün Japonya gibi uzak doğunun gelişmiş bir ülkesindeki gazete okuma alışkanlığına baktığımızda, Türkiye’nin bu konuda ne kadar eksik olduğu görülecektir. Japon gazeteleri 1000 kişiye düşen 584 gazete ile dünyada en yüksek dağılım oranına sahiptir.


Türkiye’de yerel basının, gazete okuma oranının düşük olması, halkın isteklerine cevap verilmemesi, yetersiz tirajlar, teknolojilerden yararlanılamama, nitelikli iş gücü bulamama, içerik temini edememe, yaygın basının verdiği bölge ekleri gibi birçok sorunundan söz edebiliriz.


Ancak, “Fazilet Adaları” yerel basınımız için sorunların başında ekonomik sıkıntılar gelmekte…


Basının gelir kaynaklarını genel olarak iki şekilde toparlayabiliriz; birisi ilân ve reklam gelirleri, diğeri satıştan elde edilen gelirler.


İlân ve reklam gelirleri önemli bir yer tutuyor. Daha çoğunu elde etmek için inanılmaz mücadeleler veriliyor.


Yerel Gazeteler içinde, gazete olmanın bütün niteliklerini taşıyan, gazete gibi gazete olanlar elbette var. Onlar, demokrasinin, çoksesliliğin, basın özgürlüğünün çok önemli bir eksenini teşkil ediyor. Her biri gazeteciliğin gerçek okulu olarak yarınların meslektaşlarını yetiştiriyorlar.


Ne yazık ki kimi gazeteler var ki,  yalnızca resmi ilan almak için çıkıyor. Çıkaranların bir bölümünün asıl işi matbaacılık.  Matbaa işi almak için bir araç olarak kullanılanlar var. Bu durum düzeyli, yetenekli, ciddi gazete ve gazetecilere karşı haksızlık olsa gerek…


Özellikle yerel basınımızın kaderini resmi ilânlara dayandırarak, hayatiyetini devam ettirmesi son derece zor bir olay… Resmi ilân kader değil.


Resmi ilanlar, yerel gazetelerin tek gelir kaynağı olarak kabul edilmemeli… Gazeteler ilan ve reklam yayınından umulan amacı sağlayacak kaliteye ve okuyucuya ulaşması halinde,  kamu kuruluşlarının özel ilan ve reklamları ile birlikte özel kişi ve kuruluşların da reklam harcamalarından pay alacakları kesin.


Yüzölçümü artan, kalifiye elemanların çalıştığı, milli, mahalli haber ve yorumlara ağırlık kazandıran, mahalli sanatlara; edebiyat, folklor ürünlerine yer veren, mahalli spor, turizm, tarih, kültür konularında bilgilendirici, özendirici, dış görünüşü itibarıyla cazip hale gelmiş mahalli basın daha çok okunacaktır. Okunan gazeteye de özel ilân ve reklam kendi kendine gelecektir. Yani gazeteniz okunursa, sizin gidip, falanın kapısını çalmanıza, bana da reklam ver demenize gerek olmayacaktır.