Gülce Edebiyat Akımı

Tam Görünüm: Nidayi Sevim: "Mezarlık kültürü bizim varlığımız"
Şu anda Hafif Görüntüleme modundasınız. Sayfayı normal görüntülemek için, buraya tıklayın.
Nidayi Sevim: "Mezarlık kültürü bizim varlığımız"

Güzin Osmancık

Nidayi Sevim bir gün Eyüp Sultan’da ki evinden Beyoğlu’nda ki iş yerine giderken Eyüp Sultan civarında Mihrişah Valide Sultan Mektebi kapısında gördüğü bir ilan ile işin içinde bulur kendini. Tarihimizin sessiz tanıkları mezar taşlarını okuma kursuna yazılmasıyla kapılar birer birer açılır kendisine. O, nemelazımcılığa karşıdır. Mutlaka gözler önünde harap olan, çalınan, sökülüp satılan tarihimize sahip çıkmak için bir şeyler yapması gerektiğini düşünür. Önce bir internet sitesi kurmakla işe koyulur http://www.mezartaslari.com ardından “Medeniyetimizin Sessiz Tanıkları” isimli Eyüp Sultan’da OsmanMezar Taşları ve Mezar Kültürümüz kitabını kendi imkanları ile yayınlar ve bu konudaki duyarlılığını bir adım daha ilerleterek Bir dernek kurarak bu alanda bir ilke imzasını atar. Kendisi gibi bu işe gönül verenler ile birlikte hemen işe koyulur. İşte ecdadımızın mezar taşları ve orada sessizce yatıp mezarlarının bulunmasını bekleyen tarihimize geçmiş ünlülerimiz. Onların mezarlarını arayıp bulmak, yıkılmaya yüz tutmuş mezar taşlarını onarmak ve daha birçok proje ile işe başlar. O bize bu çalışması ile “Ben tek bir birey olarak ne yapabilirim?” sorusunu insana hatırlatan bir gönül adamı. Gönlünü bu işe vermiş Sayın Nidayi Sevim’i çalışmalarından dolayı kutluyor ve yürekten verdiğimiz destek ile onu kucaklıyoruz.

OSMANCIK: Böyle bir işe gönül vermek nereden aklınıza geldi?

SEVİM: Eskiden beri kültürümüzün bir parçası olan ve geçmişten günümüze uzanan ecdat yadigarı medeniyetimizin tapu senetleri tarihi eserlerimize karşı merakım vardı. İşimden, ailemden arta kalan zamanlarımda ceddimizin bize bıraktığı medeniyetimizin kalıntıları olan çeşme cami medreseler ve bunların kitabeleri ilgimi çekiyordu. Hatta bu merak dolayısı ile bir müddet Arapça ve Osmanlıca eğitimi aldım halende devam etmekteyim. Bu iş zaten gönlümde olan bir şeydi.

Ben sadece Mezar taşları ile ilgilenmiyorum eskiden beri her türlü tarihi doku ile sorunları ile yakından ilgilenmeye çalışıyorum size bir örnek vereyim Beyoğlu’nda ki harap çeşmelerimizin Restorasyonu ile ilgili Beyoğlu Belediyesi’ne beş sene önce bir dilekçe vermiştim. O zaman cevap verilmişti ve bir plan dahilinde yapılacağı belirtilmişti bu günlerde Beyoğlu’nda yaklaşık yirmi çeşme onarılmaya başladı yirmi çeşmede gelecek yıl onarıma alınacak. Yani bir işin yapılmasını istiyorsanız zarar etmez beş sene olsun on sene olsun yeter ki olsun ama bunun için her insan ben ne yapabilirim benim katkım ne olabilir diye düşünmeli ve bir adım atmalı en azından bir dilekçe yazabilmeli. O zaman belki bir şeyler düzeltilebilir.



Ben her gün evimden yarım saatlik bir mesafeyi mezar taşlarının seyrederek yürüyerek geçiriyorum. Bir gün mezarlıkların içinden geçerken bir ilan dikkatimi çekti. İlanda aynen şöyle yazıyordu. “Dedenizin mezar taşlarını okumak ister misiniz” çok ilginç buldum zaten çok meraklıydım tarihe Türk İslam Sanatları uzmanı hocam Ömer Faruk Dere beyefendiden ders almaya başladım. Tabii farklı taşlar, farklı içerikler, farklı insanlar ve hayat hikayeleri vardı.


OSMANCIK: Bu mezar taşlarının üzerindeki yazıları herkes okuyabilir mi?

SEVİM. Son dönem taşları Osmanlı Türkçe si bilen insanlar okuyabilir. Taşların bir yazı dili var. Stilize edilmiş istifli hat yazısı olduğundan, ayrıca bazı taşlarda Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçe si beraber uygulandığından Çok fazla konuşulan bir dil değildir onun için her taşı herkes kolaylıkla okuyamaya bilir bunun için elbette tecrübe ve eğitim şart tabi birazda merak bulmaca çözmek gibi bir şey.

OSMANCIK: Mezarlıklar denildiğinde aklımıza ilk gelen Eyüp Sultan oluyor. Buranın sizce özelliği nedir?

SEVİM: Öz değerlerimizin harman olduğu, Osmanlı kültürünün yaşandığı bir yer Eyüp Sultan.
İstanbul kuşatmasında ordunun en kritik kırılma anlarında Allah Resulünün çok sevdiği bir zat “Eyyub El-Ensari Hazretleri” yıllar önce buraya gelmiş ve bu uğurda burada ruhunu teslim etmiş söylentisi ordu arasında yayılınca manevi motivasyonu yükselen askerler toparlanarak son darbeyi de indirerek İstanbul’un fethi mukadder oluyor.. bunun bilincinde olan Sultan Fatih Hemen savaş sonrası bu hazretin kabrinin tesbitini yaptırıp bir türbe cami medrese vs. yaptırıp hocası Akşemseddine de rica ederek burada ikamet etmesini sağlıyor ayrıca İstanbul’un üç kadılığından birini de buraya tahsis ediyor. Osmanlı’da yerleşim birimi cami eksenlidir. Bunu bilen insanlar hep bu manevi merkezin etrafında toplanmaya çalışmışlar devrinde önemli ilim, kültür, medeniyet merkezi olmasının yanında insanlar öldükten sonrada hep bu kutlu beldeye yakın olmak istemişlerdir onun için burada mezarlar türbelerden cami çevrelerinden taşmış bir açık hava müzesine dönüşmüştür.

OSMANCIK: Mezar taşlarını gördüğümüzde ne ifade ettiğini nasıl anlayabiliriz?

SEVİM: Sadece sarığın yüzlerce çeşidi var. çocuk mezarları küçüktür. Meselâ kadın mezar taşları çok süslüdür Osmanlıda kadına verilen değeri buradan anlayabilirsiniz. Osmanlı ölen bir kadının bırakın sağlığını ölümünde bile mezar taşında letafet ve zarafetini en güzel şekilde işleyerek göstermiştir. .
Başlıklı taşlar Erkek Mezar taşlarıdır. Devlet ve din adamlarının, askerı kurum mensuplarının, esnafın, sanatkarın, ilim adamlarının başlıkları birbirinden farklıdır. 16.yy Sokollu Mehmet Paşa türbeleri içerisinde bulunan burma sarıklı başlıklı mezar taşı örneği çoktur yine 16.yy Lala Mustafa Paşa mezar taşında da bu sarıklı mezar taşı vardır

Son dönem mezar taşlarında ise 2. Mahmut döneminde Mahmudi Fes, Sultan Abdül Aziz döneminde Azizi Fes, en son dönemde ise II Abdülhamid dönemi ve Hamidiye Fes vardır. Orada yatan zatın ülkenin başında hangi sultan varsa mezar taşında ona ait fes bulunur.


OSMANCIK: Zeyni mezar taşı diye adlandırdığınız mezar taşının özelliği nedir?

SEVİM: 14. asırda Zeyniye Tarikatına ait mezar taşıdır. Çok enteresandır. Şeyh Ebu Vefa Hazretleri’nin de müntesibi olduğu bir tarikattır Tasavvuf da zaten başlı başına semboller remizler deryasıdır hal böyle olunca bu mezar taşlarına da yansır bu tarikata ait mezar taşı da hazreti peygamberin ayak izine benzemektedir. Bana göre Hazreti Muhammed’in ayağındaki takunya bizim başımızın tacıdır demek istenmiştir. Bizim de başımızın tacıdır.

OSMANCIK: Eyüp Sultanda Sokollu Paşa türbesi var demiştiniz. Bu türbenin bir özelliği var mıdır?

SEVİM: En önemli özelliği türbeyi Sokullu Paşanın ölmeden önce kendisinin yaptırdığıdır. Hayatını okuyunca çok duygulandım, türbelere bakış açım değişti. Türbenin içimde tam 16 tane mezar var. Çocukları, torunları hepsi şehit olmuşlar ekin gibi biçilmişler. Üzerinde “Burası cennetten bir bahçedir” der. Doğrudur şehitler asla ölmez. Ölümü sadece ahirette tadacağız ama burası ölüm ve hayat, ahiret ve dünya arasında bir köprü olmuştur. Sokollu Mehmet Paşa üç padişah zamanında sadrazamlık yapmış. Dünyanın 4’te üçüne sahip bir mülkün başında olmasına ve de elinde bütün imkânlar olmasına rağmen elinde sadece cenazesini kaldıracak parayı bırakabilmiş. İşte bu türbeye baktığınızda ben bu işin neresindeyim diye düşünmeniz lazım.

OSMANCIK: Yazarlara, şairlere ilham olmuş bu belde için söylenen sözler var mı?

SEVİM: Bir İtalyan yazar Eyüp Sultanı seyrederken şöyle demiştir. “Dünyanın hiçbir yerinde ölümü bu kadar güzel tasvir eden bir yer görmedim.” Biraz incelediğiniz zaman sanki hepsi yaşıyorlar gibi.



SEVİM: Ortada bir medeniyet var ve bu medeniyetler binlerce yılda oluşuyor. Hazreti Peygamber “İstanbul bir gün fethedilecektir” diye bir başlangıç işareti vermiştir. Eyüp Sultan Hazretleri kendinden 700 sene sonra fethe işaret etmiştir. Buraya gelen insanlar farklı şeyler için geliyor. Kimi eş bulmak için, kimi iş bulmak için, kimi sağlığına kavuşmak için, kimi üniversiteye girebilmek için. Niyet tutmak için gelenler de var, Piyer Loti için gelenler de var. Efsunlu bir yerdir burası. Ve önemli olan Eyüp Sultanın bu mesajı vermiş olmasıdır. Bir kere Eyüp Sultan çok donanımlı bir insandır. İlim, irfan sahibidir. Ama zaten böyle ol dediğinde her şey olmuş olsa İstanbul’u bizati kendisi fethederdi. Cömertlik, mertlik, mücadele, fedakârlık onun şiarı olmuş. İstanbul’a fetih için geldiğinde 70 yaşın üzerindeydi. Emeklilik mezarda. İşte Fatih 21 yaşında “İstanbul’u ya fethedeceğim, ya fethedeceğim” diyor. Oralarda dolaşırken işte bunları düşünmek lâzım.

OSMANCIK: Eyüp Sultan’ı sevmek sizce ne demek?

SEVİM: Eyüp Sultan’ı sevmek demek, sabah namazını kalkıp Eyüp Sultan Camii’nde kılmak demek. Ben henüz Eyüp Sultan’ı sevenleri sevme makamındayım. Kimler sevmiş en çok Eyüp Sultan’ı? İşte burada yatan sessiz tanıklar sevmiş en çok.

OSMANCIK: Geçmiş zamanda insanların mezarlıklara bakış açısı neydi?

SEVİM: Geçmiş de insanlar bu mezar taşları ile barışıktı. Mezarların etrafında duvarlar bile yoktu. Ama günümüzde sahipsiz kaldılar ve ürkütücü gelmeye başladı.
Bu Mezar Taşlarının arkasında ki hayatları incelemek lâzımdır. Hani diyoruz ya bizim bilim adamlarımız hiç yok mu diye. İşte fizik ilmi ile dünyaya imza atmış Ali Kuşçu. Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u bilim merkezi yapmak ister. Aynı şu an Amerika’nın yaptığı beyin göçünü yapmak istiyor. Ali Kuşçu Fatih sultan Mehmet’e elçi olarak gelir. Tabii Fatih Sultan onun ilmi karşısında etkilenip çengeli ona takar. Ve Ali Kuşçu “Benim bir misyonum var yapamam” diye bu konuda direnir. Ama daha sonra görevini bitirip uzun hasan’dan müsaade alarak İstanbula Fatih Sultan Han’ın davetine icabet eder. O zamanlarlar bilim adamları geldiği zaman en büyük devlet adamı gelmiş gibi karşılanırdı. Üsküdar’dan karşılamaya başlanıyor. Düğünler alaylarla karşılanıyor. Ali Kuşçu bir deha, bir çok alanda kariyer sahibi yaptığı hizmetlerden bir örnek olarak verecek olursak o güne kadar İstanbul için ön görülen İstanbul’un enlem ve boylam değerlerinin koordinatlarını değiştiren bir fizikçi. İşte tarihimize imza atmış bir Zekayi Dede var. Onun yaptıklarını kitaplar almaz. Ama maalesef mezarı içler acısı.

OSMANCIK: Eyüp Sultan’da Zaro Ağa diye bir mezar var. Kimdir bu Zaro Ağa, özelliği nedir?

SEVİN: Bu gün Eyüp Sultandan aşağı inerken kesinlikle şanına yakışmayan içler acısı bir mezar taşı vardır Zaro Ağa’nın. Zaro Ağa bir hamal olarak gelmiş İstanbul’a. Birçok padişahlar, sadrazamlar görmüş ve 167 yıl gibi çok uzun bir ömür yaşamış. Şu anda birçok reklâmlarda ki fındık reklâmının da temelinde aslında Zaro Ağa vardır. İlham kaynağı olmuştur. O zaman Amerikalara kadar gitmiş reklâm amacı olar kullanılmıştır. Aslında üç böbreği olduğu söylenir.

OSMANCIK: Belediyelerin mezarlık taşlarının bir sayımı veya arşivlenmesi gibi bir faaliyeti var mı?

SEVİM: Varsa da ciddi bir şekilde olduğunu sanmıyorum. Bu iş Belediyelerin işidir. Biz de bu konu ile ilgili bir site kuralım istedik. Akademisyen, gönül adanı, araştırmacı yazar gibi birçok kariyer sahibi kişiler bizimle iletişime geçti. Bizde dedik o zaman bu işe gönül veren kişilerle bir dernek kuralım. Şimdi yer araştırıyoruz. Çok değerli kişiler var kurucular arasında. En başta Mehmet Nuri Yardım hocamız var. Bir kitap hazırlayacağız. Bu gün bu kitap gençliğin eline ulaşsın ki geçmişten geleceğe neler olmuş öğrensinler.

OSMANCIK: Biraz da bu derneğin tüzüğünde neler var anlatır mısınız?

SEVİM: İstanbul ‘da 8,5 milyon metre kare alana yayılmış üçyüze yakın mezarlık var. Tabi bu arada bir takım aksaklıklar olacaktır. Belediyelerimiz çok güzel girişimler yapıyor. Mesela bu sene mezarlıklara ayrılan bütçeyi üç misline çıkardılar. Mezarlıklar artık bundan böyle çiçek bahçesi gibi olacak. Ama biz biraz daha acele istiyoruz. Yeniler ihya edilirken eskiler tamamen kayboluyor.
Bu arada birincisi: Sivil toplum örgütlerinin vazifeleri de oluşan eksiklikleri takip edip bildirmek olacaktır.
İkincisi: Bu gün adı tarihimize mal olmuş devlet adamlarımız, tarihçilerimizin mezarlarını bulamıyorsunuz. Mesela Ziya Osman Saba’nın mezarını bulamadık, bulamıyoruz da. İşte bunlarla ilgili kitapçıklar yapılıp dağıtılması lazım. Osmanlı Devletinin yüzyıllarca hüküm sürdüğü ülkeler olan Suriye, Macaristan, İran gibi ülkelerde bulunan kümbet, türbe gibi eserlerin bulunup belirlenmesi ve bunların kitaplarla belirlenmesi lazım.

OSMANCIK: Mezar taşlarında neler var?

SEVİM: Mezar taşlarında bir çok meşhur hattatımızın hat eserleri, şairlerin şiirleri, nakkaşın oymaları gibi bir sürü sanat dalı var ve tarih ünlü bir tarihçinin dediği gibi unutmamak gerekir ki mezar taşları okunmadan yazılan tarih eksik kalmıştır.

OSMANCIK: İnsanların bu konuya olan duyarlılığı nasıldır?

SEVİM: Kısaca bananecilik veya nemelazımcılık diyebiliriz. İnsanlar bu olaya bizim işimiz değil, başkalarının sorunudur diye bakıyorlar. Veya resmi kurum ve kuruluşların kendiliğinden harekete geçmesini bekliyorlar. Bir kere bu bizim kültürümüz ve bizim varlığımız. Bu kültürün en önemli merkezi de Eyüp Sultan’dır. Çünkü tamamen Osmanlı kültürüne sahiptir. Kendi değerlerimizle harmanlanmış kültürümüzdür. Bu gün Eyüp Sultan mezarlıkları türbeleri, camileri ile meydana gelmiş bir konsepttir. Yüksek bir maneviyata sahip olan beldenin o maneviyata sahip olmasında mezarlıkların büyük etkisi vardır. İşte kurduğumuz bu dernek ile bütün Osmanlıdaki eserlerin derlenmesi söz konusudur. Bu işler nasıl düzeltilir, bu konuda aydınlatıcı bir kitap yazmak ve yazışmalar yapmak derneğimizin çalışmaları içindedir.

OSMANCIK: Çalışmalarınızda karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

SEVİM: Bir cami düşünün, caminin içi Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı. Türbeler Kültür Bakanlığına bağlı. Caminin yeri Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı. Sokak Yerel Belediyelere bağlı. Mezarlıklar Büyük Şehir Belediyesine bağlı. Mekânın içindeki ağaçlar Anıtlar Kurulu’na bağlı. Bir taşı kaldıramıyorsunuz ve hiçbir şey olmuyor. Yapılacak tek bir şey var. Sayın Başbakanımız Eyüp Sultan Cami civarında bulunan Osmanlı mezarlıklarının bu vehametini görecek. Bu bürokrasiyle hiçbir şey yapılmaz. Eyüp Sultan camive çevresi özelliklede hazireler Osmanlı dönemlerinden bu günlere kadar hep güçlü iktidarların olduğu dönemlerde tamir gördü, elden geçirildi Onun için bu iş ancak güçlü iktidarlar ile çözüme ulaşırlar. Ben buna yürekten inanıyorum ki sayın Başbakanımız buraların halini gördüğü zaman sabaha kadar gözüne uyku girmeyecektir. Bunun için iman lazım, aşk lazım. Güçlü iktidarlar kültürlerine, geçmişlerine, tarihlerine sahip çıkarlar.


Kaynak=ilesam.org.tr