“ BAK ”
Ne yazık ki sadece kalemime var etkim
Cepte mazbata yoksa mafiş kallâvi yetkim
Avcunda ne Tekel var, ne Telekom, ne Petkim
Aç gözünü vatandaş, talana bak talana

Geride kala kala Demirel'den GAP kalmış
Meleşen sürülere sürülecek şap kalmış
Bir de cinci hocanın üflediği hap kalmış
Milli servetlerinden kalana bak kalana

Dinlediğin martaval kulakta pas silince
Civcive ufak atan, yemliyor ince ince
Eşarp atölyesinde kurdela kesilince
Sanayimiz gelişmiş, yalana bak yalana

Çeyrek ekmek arası sermayenin döneri
Yap bağışı rahatla, insanca bir öneri
Haraminin emrinde denizlerin feneri
Yetimlerin hakkını çalana bak çalana

Ceride-i paçozlar gazeteye öykünür
Mecburen yandaş olur eşek değilse dünür
Artık terziler dahi yüksüğünden yüksünür
Çula bakma vatandaş, palana bak palana

Kıyak işler sonucu kalafatı yağlayıp
"Mushaf çarpsın, gemicik bu be" diye ağlayıp
On yaşında çocuğun kafasını bağlayıp
Buz pateni pistine salana bak salana

Velhasıl durmuyoruz hergün bir halt yemeden
Üç çocuk neyi emsin, gazı kaçmış memeden
Vallah-ül alil azim "destur" bile demeden
Milletin uçkuruna dalana bak dalana

Van münit'le avunmak yakışırsa şanına
Ağzı ayarsız hatip, okur elbet canına
Madem BOP başkanının amca gerek yanına
Bıyıklı mı, değil mi halana bak halana

Bir anlamı kalmadı tövbe ile haşanın
Kibar cımbız koyuldu ismi kaba maşanın
Söküldü apoleti tekavüt her paşanın
Mazlumların ahını alana bak alana

Bu vatan Malazgirt'ten beri tapulu evin
Kemküm etme, çık konuş; belli olsun türevin
Misak-ı Milli'mizi korumak tek görevin
Yıkılmış duvar varsa, malana bak malana

Bayrak ki, burçlarının en alımlı süsüdür
Emanet ettiklerin Siayey gözcüsüdür
Şeyh-ül muharrirlerin hükûmet sözcüsüdür
Mazgalından ok yağmaz kal'ana bak kal'ana

Kanına dokunmazsa duyduğun her hakaret
Kulağın ardı kalmaz, gitti gider bekâret
Al beş torba kömürü, ver sınırsız cesaret
Şehide "kelle" diyen falana bak falana

Gencecik evlatların solarken bir gül gibi
Sayın (!) eşkıyaların sıfatı ödül gibi
Susma yeter be sersem, dut yemiş bülbül gibi
Adına dil denilen palana bak palana

Genç Osman'lar boğulur, Deli İbrahim hünkâr
Hangi tarih sayfası edecek bunu inkâr
Gözlerin açık uyu, pusuya düşme zinhar
Dağlarda yitirdiğin balana bak balana

Bir sandıkta, bir çuval inciri berbat ettin
Oysa atasözünü dinle demişti ceddin
Hani Molla Gürani, nerede Akşemsettin
Sonunu görmek için, lalana bak lalana

Tayfun Erkan-Ozan Ertay
Alanya,01.Nisan.2011


Palan.....Eşeğin sırtına vurulan semer
Mala......Duvarcıların sıva gereci
Pala.......Bir çeşit kılıç türü
Kal'a......Kale
Bala......Çocuk, yavru
Lala......Şehzade eğitmeni
Siayey..CIA... Amerikan İstihbarat Örgütü


OZAN ERTAY"




Gördüm ki Ozan ERTAY, Türk Halk Edebiyatının önemli yapıtaşlarından"Yergi- Hiciv-Taşlama" sanatının günümüz temsilcilerinden muhteşem bir kalem!

Nutkum tutuldu bu her biri beynimin kuytularını delerek yüreğime mıhlanan dörtlükler ve nakışı mısralar karşısında! Sn. Ozan Ertay, belli ki gündemi, siyaseti, kişileri, sahne önünde ve ardındaki aktörleri, olayları ve olayların çıkış merkezi ile kişiler arasındaki bağıntılarını çok iyi gözlemlemiş, analiz etmiş ve olaganüstü söylemlerle mısralara nakışlamış!

Sözcükler gerçekten kifayetsiz kalmakta... Bu etkili söylemleri daha da etkin kılacak sözcük bulmakta naçar kalıyor özüm!

Şimdi daha çok sevindim, daha umutlandım. Artık yok olmağa yüz tutmuş, tam ehil kalemlerin çıkagelerek edebiyatımızın bu yüz akını temsil etme onurunu bir daha bizlere, nesle yaşatmayacağı düşüncesine kapıldığım;

Yetkin ve etkin bir kalemin bir daha da çıkmayacağı umutsuzluğuna kapıldığım bir anda böyle bir kalemle karşılaşmak gerçekten mutlu etti, umut yeşertti özümde yarınlar adına!

Bu ne muhteşemlik, hâlâ etkisi altındayım mısraların!

Her harf, her sözcük, her söylem ve mısra mısra her dörtlük vurdukça "düşünen, muhakeme eden insan yanımı" sarsıyor, şaha kaldırıyor duygularımı seller gibi...

"Yergi-Hiciv-Taşlama" derken, günümüzde bu kıymetli sanatımızı sadece küfür, hakaret, kişiye yönelik açık ad ve adresle taciz olarak yorumlayan nice kalem türedi, onaylamadığım! Oysa ki bu sanat, açık ad ve adres vermeksizin ve küfürü vurgulu ve özenli bir sanatsal örgü içerisinde estetik olarak söze döken, asıl amacının kişiye hakaret değil de söylemek istenilenin en etkili bir söylemle anlaşılmasının istendiği ve sağlandığı bir sanat dalı. Bugün böyle mi yapılmakta bu sanat? Tabii ki hayır!

İşte bu yüzden şaşırdım, sevindim umutla doldum Halk Edebiyatımızın bu olmazsa olmaz dalına su dökerek yeşerten kalemleri karşısında.

Güçlü olduğu kadar derin, bilge kaleme saygı ve dostlukla...