SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
“ EVE GELEN BABA ” Yazısına Yorumum
RefikaDogan
RefikaDoğan
Üyelik tarihi:
Feb 2008
Mesaj Sayısı:
2,701
Konu Sayısı:
1,516
#1
10/09/2012, 01:12
“ EVE GELEN BABA ”
Onu ilk olarak bir şiir şöleninde tanımıştım. Öndeki iki dişi çekilmiş ve yerine yenisi yapılmamış olduğundan bir mağaranın kapısını andıran boşluktan arada bir ıslık çalar gibi çıkan sesi ile okuduğu şiiri, dinleyicilerin büyük çoğunluğu anlamamış ama yine de alkışlamışlardı. Yüzünde; yaşından büyük izler, alnında; sıkıntılı bir hayatın kırışıklıkları vardı. Bu manzarayı dikkatle izleyen her insanın, hayattan sürekli olarak darbe yediğini söyleyen bu adamın neler yaşadığını tam olarak bilemese de bir şeyler sezinlemesi mümkündü. Her sigara nefesinde, dünyanın tüm dertlerini içine çeker gibi bir hali vardı. Verdiği her nefeste ise adeta bedeninden canını atıyor gibiydi. Şiir şöleni bitince, geldiği ile geri döndü Akif Ağabey. Çok fazla konuşamamış, sohbetimiz esnasında sadece bir şeyler yazmaya çalıştığımı söylemiştim.
Aradan birkaç yıl geçtiğinde, iyi bir şair ve edebiyat öğretmeni olan Ali Ağabey; “Akif ve birkaç arkadaşı edebiyat dergisi çıkarıyorlar. Birkaç şiir ver de gönderelim. Eğer beğenilirse yayınlarlar. Zaten senin şiirlerini beğenmeyeceklerini sanmıyorum” deyince itiraz etmedim. Diskete yüklediğim birkaç şiiri kendisine verdim ve internetten göndereceğini söyledi. Üç-beş gün sonra Ali Ağabey ile karşılaştık. Beni görünce yüzü tuhaf bir hal aldı ve ben bir şey sormadan söze girdi: “Senin şiirleri beğenmemişler ama neden beğenmediklerini anlayamadım.”
Ben ise çok da umursamamıştım. Zaten hiçbir gün şair olduğumu iddia etmemiştim ve yazma amacım sadece rahatlamaktı. Bu düşüncelerimi Ali Ağabey’e de söyledim. O ise halen neden yayınlanmadığı konusunu düşünüyordu.
Yine aradan geçen bir-iki yılın ardından, Akif Ağabey’in yaşadığı şehre yolum düştü. Önce aynı şehirde başka bir şair ağabeyimi aradım ve onun telefon numarasını aldım. Sonra da onu arayıp yerini sorduğumda şehir dışında bir bölgeyi tarif ederek orada fotoğrafçılık yaptığını söyledi. Bu şehre daha önce birkaç kez gelmiştim ama hiçbir yerini bilmiyordum. İnsanlara sorarak bana verilen adrese nasıl gideceğimi öğrendim ve beni oraya götüreceği söylenen dolmuşa bindim. Yaklaşık 15-20 dakika sonra tarif ettiği durağa gelmiştim. Arabadan indiğimde orada beklediğini gördüm.
Kısa süren “Hoş geldin!” faslının ardından işyerine geldik ve sohbete başladık. Şiir şöleninden, Ali Ağabey’den ve diğer dostlardan bahsederken bir ara içeri gireceğini işaret ederek: “Benim içeride içeceğim var. İstersen sana da bir bira açayım” dedi. Kendisine teşekkür ederek, alkol ile barışık olmadığımı, haddim olmasa da kendisinin de bırakması gerektiğini söyledim. Akşama doğru işyerini kapatarak, beraberce dolmuşa bindik ve şehir merkezine döndük. Bir lokantada yemeğimizi yedikten sonra genellikle edebiyata gönül veren insanların geldiği bir kafeteryaya gittik. Tanıdığımız diğer şairleri de aradık ve onların da gelmesinin ardından güzel bir sohbet başladı. Gecenin geç saatlerine kadar devam eden sohbetin ardından diğer şair dostların hepsi de geceyi kendilerinde geçirmem için ısrar ettiler ama Akif Ağabey’in cevabı netti: “Boşuna uğraşmayın, bu gece bende kalacak.” Ben ise bir otele gitmek istediğimi, kimseyi rahatsız etmeye hakkım olmadığını söylüyordum ama aldığım karşılık; “Bak seni döverim çocuk!” oluyordu.
Yanımda getirdiğim çanta ve yolumuz üzerindeki tekel bayiinden kendisi için aldığımız birkaç bira ile ara sokaklardan evine yöneldik. Çok geçmeden de eskiden yapıldığı belli olan bir evin merdivenlerinde buldum kendimi. Yukarı çıkıp kapıyı açtıktan sonra odayı gösterdi.
Odanın kapısını açarak içeri girdim ve etrafı gözlemlemeye başladım. İçeride iki kanepe, televizyon, kitaplar, film CD’leri, CD çalar ve ufak tefek eşyalar vardı. Odada yalnız yatacağımı düşünmeye başlamıştım ki kapı açıldı ve elindeki bira poşeti ile kendisi de içeri girdi.
Anlaşılan onun için gece henüz bitmemişti. Ne tür filmlerden hoşlandığımı sordu ve polisiye-macera türü bir film aramaya başladı. Aslında hem sohbet edip, hem de film izlemek çok mantıklı değildi ve bunu kendisine söylediğimde film aramaktan vazgeçti.
İlk birasının yarısını içtiğinde iyiden iyiye sarhoş olmuş, gündüzden beri içtiklerinin etkisi yeni yeni belli olmaya başlamıştı. Arada bir de; “Ben sarhoş değilim. Sen ağabeyini sarhoş oldu da o yüzden böyle konuşuyor zannetme” diyordu. Sohbet esnasında konudan konuya geçerken, duvarda asılı duran ve bir çocuğun yaptığı her halinden belli olan resmi gösterdi. Peşinden de sorusu geldi: “Sen bu resimde ne görüyorsun Mustafa?”
Doğrusu o resim, bir insan silueti, elinde tuttuğu çantaya benzer nesne ve bir bina ile adeta okula giden veya okuldan dönen öğrenciyi andırıyordu. Ben de o şekilde cevap verdim. Bir geminin yelkenlerini rüzgâr ile doldurmak istemesi gibi derin bir iç çekti, gözleri yağmur yüklü bir bulut şekline büründü ve konuşmaya başladı: “O resmin adı: Eve Gelen Baba. Elindeki de kızına ve eşine getirdiği çikolata ve pasta türü yiyecekler. O resmi yapan ise benim biricik kızım.”
Sahi, Akif Ağabey evli idi. Peki, gecenin bu saatinde neden eşinin yanında değil de benim ile bu odada kalıyor ve bir yandan da içiyordu? Onu kırmadan bunu öğrenmek istiyordum. Ama nasıl bir soru soracağımı bilmiyordum. Bu sıkıntılı halim fazla sürmemiş, ben sormadan kendisi anlatmaya başlamıştı.
Akif Ağabey doğma-büyüme buralıydı. Çocukluğuna, gençliğine, sevdasına, sevinçlerine ve üzüntülerine bu şehir tanıklık etmiş, sessiz çığlıklarını hep bu şehrin beton duvarları yutmuştu. Ve en önemlisi “İnce Kız”ı bu şehrin sokaklarında tanımış, ona büyük bir aşkla bağlandığını ilk bilen de yine bu koca şehrin ıssız sokakları olmuştu. Ömründe ilk ve tek olarak “İnce Kız”ı sevmiş, onunla evlenmiş ve bu evlilikten bir de kızları dünyaya gelmişti. Evlenmiş derken, bu evlilik çok da kolay olmamış, aileler arasındaki görüş ayrılıkları onların evliliğine yansımış, en sonunda gerek kendi, gerekse “İnce Kız”ın ailesinin baskıları sonucu kalben olmasa da cismen ayrılmak zorunda kalmışlardı. Şimdi ise hem ciğerinin parçası olan kızına hem de İnce Kız’a özlemini bu resme bakarak gidermeye çalışıyordu.
Metin olmaya ve ağlamamaya gayret ediyordu. Belki ağlasa şu anki durumundan daha az acınacak bir hale bürünürdü. Ama büyük ihtimalle kendisi bunun farkında bile değildi. Sıktığı dişlerini güç bela aralayıp başı ile yan odayı işaret ederek orada yattığını söylediği annesini kasten; “Benim hayatıma bu sebep oldu. İnce Kız bu dünyada başıma gelen en güzel şey idi ama o güzel şey bu lanet kadın yüzünden hayatımın kâbusu oldu.” diyebildi ve ardından yine dişlerini sıktı.
Bir süre, ben de ne diyeceğimi şaşırmış kalmıştım. Bir insan annesine böylesine kin duyarken ona söylenecek her kelime yanlış mecralara gidebilirdi. O yüzden en mantıklısı susmaktı ve ben de öyle yaptım. Bu sessizliğim, akmak isteyen bir suya yol verir gibi olmuştu. Yine derin derin soluk alıp verdikten sonra annesini kastederek konuşmaya başladı: “Sadece bu mu bize engel oldu sanıyorsun? İnce Kız’ın annesinin de en az bunun kadar suçu var. Kayınvalidem olacak o kadına dökmediğim dil kalmadı. ‘İkiniz bir olup yuvamızı yıkıyorsunuz. Bize karışmayın, birbirimizi seviyoruz!’ dedim ama dinleyen kim? İki lanet kadın, iki taraftan bizleri ayırmak için yapmadıklarını bırakmadılar. Sonunda da emellerine ulaştılar. İnce Kız’dan ve kızımdan bana kalan ise; şu gördüğün resim ve birkaç fotoğraf ile kadere ettiğim isyanlar oldu.”
Sözleri bittiğinde daha fazla dayanamadı. Gözlerine hâkim olamıyor, yaşları engelleyemiyordu. Ağlaya ağlaya gözlerinden yaş değil, içindekiler dökülmüş olmalıydı ki; yatmadan önce gözlerini duvardaki resme dikip, diğer geceler olduğu gibi yüksek sesle duasını etmeye başladı: “Allah’ım, ben günahkâr bir kulunum. Benim dualarımı kabul etmesen bile hiç olmazsa günahsız olan yavrumun şu duvarda duran rüyasının gerçek olması için onun dualarını kabul et. Ne olur benim adım ‘Eve Gelen Baba’ olsun.”
10.07.2008
NOT: Ne yazık ki Akif Ağabeyi 19 Kasım 2011 günü kaybettik. Yaşadığı şehirde olduğunu zannediyordum ama Akif Ağabey; Kıbrıs’a, İnce Kız’ın yanına gitmişti. Ve belki de dünyada istediği tek şeye ulaşmıştı: “Eve gelen baba” olup İnce Kız’ın yanında son nefesini vermek…
Ölümünden yaklaşık 40 gün önce yazdığı şiir ise bir şairin ölümden bile ilham aldığını gözler önüne serer gibiydi:
Ölümü Özlemek
Seni ben çok özledim
Gel bana bütün güzelliğinle
Ya ebedi huzurum
Veya günahkârlığım olacaksın
Gel çok özledim seni
İnancım tutuyor beni
Sancılarım yorumsuz
Tutarsız sorumsuz
Hallerdeyim
Al beni bırakma bu boşluğa
Yanılıp yansaydım
Seslenseydin bana
Şu uykudan uyansaydım
Özledim
Yolunu gözledim
Yaşamak bu asırda
Zulüm
Seni çok özledim
Gerçek sevgilim
Gel çok özledim
Ölüm…
08.10.2011/Lefkoşa
_SIR_ "
Sevenleri neden ayırırlar, anlayamıyorum? İki yetişkin insan, iki sevdalı yürek ve bir de bunun meyvesi ortada iken... Ve her şeye, her güçlüğe dirençle yuvalarını kurmuşken; yakın çevrenin bu bencil, bu baskın, bu sığ dayatmalarını anlayamıyorum! Hele ki, yıkan iki kadın, iki anne ise! Bir yuva söz konusu olan ve bir minik çocuk, o çocuğun vazgeçilmezi ana-baba, aile ortamı… Bunu görmezden gelerek yıkıcı bencil dayatmalarını hangi gerçeğe, hangi haklı gerekçeye dayandırdıklarını ve vicdanlarının sesini nasıl olup da duyamadıklarını; duyuyor iseler, nasıl olup da huzur içinde uyuyabildiklerini anlayamıyorum gerçekten!
Çok merak ediyorum; şimdi o yuvayı, seven o iki yüreği ve o iki yüreğin biricik meyvesini ayıranlar mutlu, mesut mu? Vicdanları rahat mı? Bir insanı yaşarken öldürüp, diri diri gömmelerini ve en nihayetinde de -acıya daha fazla dayanamayan bitmiş tükenmiş ciğeriyle- gerçek ölüme göndermeleri karşısında rahat mı vicdanları? Ne geçti ellerine, sorarım?
Kim olursa olsun; sıfatıyla, mesleğiyle, eğitimiyle, menşeiyle, inancıyla…
İki yetişkin insanın sevdasına, tercihine saygı duyamayan, tahammül edemeyen bencil, sığ, çorak yüreklere yürek mi, insanlık mı demeli? Bilemiyorum!
Yaşamın içinden bir kesit olan bu gerçek öyküyü ilk okuduğumda içim doldu, boğazım düğümlendi ve yazamadım! Bıraktım, çıktım siteden! Şimdi daha duruldum ve akıl ve vicdan penceresinden bakarak, objektif düşüncelerimi paylaşmam gerektiğine inanarak girdim sayfaya yeniden, okuyup yazdım…
Hep derim; insanlar hakkında peşin hükümlü olmayalım… İnsanları ( yüz kızartıcı suçları, sağlıksız kişilik yapıları dışında) şu bu nedenlerle ayırıp savurmayalım… Farklılıklara saygı ve tahammül göstermenin bir olgunluk, bir erdem olduğunun bilincine varalım ve; insanların dış yapısıyla, makam mevkii sahipliğiyle, diploma ile değerlenen eğitim seviyesiyle, aynı cenahta duruyor görünümüyle, aynı dili konuşuyor olmasıyla değil; aynıları paylaşırken, aynılarla örtüşürken, farklılıklara ne kadar saygı, ne kadar tahammülkâr, ne kadar uyumlu ve ortak paydalarda ( bunlar elbette sadece millî ve ananevî paydalar değil) ne kadar ortak bir dili konuşup buluşabiliyorlar insanlık çıtasında? Bunlara bakılarak değerlendirilmeli o iki insan! Ben beğenmedim, sevmedim diye, diğer beğenip seven insanın tercihine müdahale ne kadar doğru ve adildir? Ah insanoğlu ah…
Değerli yazarımıza çok teşekkür ediyorum! Böylesine toplumsal ve sosyal yanıyla bir vaka özelliğini taşıyan, çokça yaşanan hatta coğrafyamızın belli bölgelerinde daha vahim sonuçlara sebep olan düğüm düğüm boğazımıza dolanmış böyle bir gerçeği son derece etkili, samimi, yalın bir dille ve kendi insani düşün ve duygu renklerini de serpiştirerek, bizlerle paylaştığı için. Yine, değerli yazarımız çok da başarılıydı nesirde de. Bu demektir ki; böylesi paylaşımları, gözlemleri ve tanıklıklarını yer yer nesire dökerek kalemini güçlendirmeli ve geleceğe hazırlamalı, yazarımız!
Saygı ve dostlukla…
Her nefeste Gülce...
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
" Bir Yanı Yangın, Bir Yanı İmtihandır; Aşkın! " Şiirine Yorumum
RefikaDogan
3
2,913
30/07/2013, 06:55
Son Mesaj
:
elnurə
"YÜREĞiNDE DAĞILIYORUM! .." - Hikmet Çiftçi 2 Şiirine Yorumum
RefikaDogan
1
2,167
10/12/2012, 23:10
Son Mesaj
:
osman7159
- Ay Işığı Sonatı " Rengin ALACAATLI Şiirine Yorumum
RefikaDogan
1
2,079
10/12/2012, 22:52
Son Mesaj
:
osman7159
“ EL DEYİŞTİRDİ ” Şiirine Yorumum
RefikaDogan
0
1,571
11/09/2012, 00:13
Son Mesaj
:
RefikaDogan
“ DİLİNİZE SAHİP OLUN ” Şiirine Yorumum
RefikaDogan
0
1,434
11/09/2012, 00:11
Son Mesaj
:
RefikaDogan
“ Pandora'nın Kutusu ” Şiirine Yorumum
RefikaDogan
0
1,509
10/09/2012, 17:11
Son Mesaj
:
RefikaDogan
“ Aşk-ı Bahar ” Şiirine Yorumum
RefikaDogan
0
1,594
10/09/2012, 17:08
Son Mesaj
:
RefikaDogan
“ SABÂH DUÂSI ” Şiirine Yorumum
RefikaDogan
0
1,914
10/09/2012, 16:59
Son Mesaj
:
RefikaDogan
“ Çınar İzleri ” Şiirine Yorumum
RefikaDogan
0
1,620
10/09/2012, 16:42
Son Mesaj
:
RefikaDogan
“ DERE SUYUN NEREDE? ” Yazısına Yorumum
RefikaDogan
0
1,600
10/09/2012, 16:33
Son Mesaj
:
RefikaDogan
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder