SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
adrese teslim
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
11/09/2011, 00:59
Doğru Yazalım-Doğru Konuşalım
Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR
Çörbilim, stok, blok, adrese teslim, Azerî, Azerbaycan, dikkatleriniz için teşekkürler, hanımlar ve beyler üzerine.
Çörbilim
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Süreyya Ülker, hazırladığı kitabına Çörbilim Terimleri Sözlüğü adını vermiş. Çörbilim terimini patoloji yerine kullanıyor. Türkçe Sözlük’te patoloji teriminin tanımı verilmemiş, hastalıklar bilimi karşılığı ile yetinilmiştir. H maddesinde ise hastalıklar bilimi alınmamış.
Doç. Dr. Süreyya Ülker, çalışmasından ve yaptığı açıklamalardan anlaşıldığı üzere Türkçeye gönül vermiş bir bilim adamı. O, sözlüğünün ön sözünde “Osmanlıca terimler kullanımdan kalktığından beri dirgerlerimiz yetmiş yılı aşkın bir süredir Lâtinceye dayalı terimlerle yetişmekte, bunların Türkçelerinin bulunamayacağı gibi yanlış düşünceler belleklerde yer etmiş bulunmaktadır.” diyerek bir gerçeği vurguluyor. S. Ülker, burada dirger’i hekim, doktor yerine kullanıyor. Türkçe Sözlük’te yer almayan dirger terimi, Çörbilim Terimleri Sözlüğü’nde “Medikal otopsi, tıbbî otopsi” anlamında dirgersel ölü açımı teriminde geçiyor.
Dirger, Türk Dilini Tetkik Cemiyetince 1934 yılında yayımlanan Osmanlıcadan Türkçeye Söz Karşılıkları Tarama Dergisi adlı sözlükte dergir biçiminde geçer. Söz konusu sözlüğün tabip maddesine bakıldığında atasagun, emçi, ongaltıcı, dergir gibi karşılıklar görülür. Dergir, bu çalışmaya Radloff’un ünlü sözlüğünden alınmıştır. Bu terim, Radloff’un sözlüğünde dergir biçimindedir ve buna arzt (doktor) anlamı verilmiştir. (3. C., 1973. s.)
Dergir Kazak ve Kırgız Türkçelerinde doktor anlamında geçer. Ahmet B. Ercilasun’un başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanan Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü’nde (180. s.) doktor’un Kazak Türkçesindeki karşılığı deriger, Kırgız Türkçesindeki karşılığı ise dariger olarak verilmiştir.
Farsça sözlükleri araştırdığımızda kelimenin Türkçe olmadığı, Farsça ilâç anlamındaki dâru (Ë—«œ
ile ger (rÖ) den oluştuğu görülmüştür. (ger, -cı/-ci anlamındadır.)
Cumhuriyet Dönemi boyunca, sağlığımızı emanet ettiğimiz uzmana Türkçe bir ad ararken en sonunda Fransızca doktor’da karar kılmışız. Türkler yüzlerce yıl Arapça kökenli tabip ve hekim kelimelerini kullanmışlardır. Bunların başkanına, büyüğüne, yöneticisine sertabip demişler. Sertabip zamanla yerini başhekim, baştabip sözlerine bırakmış. Baştabip, başhekim benimsenmiş ki, kimsenin aklına başdoktor demek gelmemiş. Tabip ve hekim terimlerinden hekim ses uyumuna uygunluğu sebebiyle biraz daha yaygınlaşmış ve benimsenmiştir. Önceleri familya hekimi diye kullanılan terimde de birtakım aşamalar kaydedilmiştir. Familya hekimi; aile hekimi, aile tabibi son olarak da aile doktoru olmuştur. Bütün bu hızlı değişmeler içinde şimdi de doktor’a, dirger demek ve kökeni bilinmeyen bir terimi ileri sürmek doğru değildir. Unutmamak gerekir ki, bulunacak karşılığın yaşayan bir köke dayanması gerekir. Elli yıllık deneyim ve elde edilen sonuç bunu göstermiştir. Buna özen gösterilmediğinde önerilen karşılığa itibar edilmiyor.
Hekim sözünün geçtiği atasözlerinden birkaç örnek verelim:
Hâkimsiz, hekimsiz memlekette durma. Hekimden sorma çekenden sor. Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder. İyi olacak hastanın hekim ayağına gelir. Hekim hekim değil, başına gelen hekimdir.
Tabip terimi bu ölçüde bir kullanım sıklığında değildir.
Doç. Dr. S. Ülker, çalışmasına bu adı koyarken geniş bir kaynak araştırması ve taramalar yapmış. Anadolu ağızlarında ve eski Türkçe metinlerde çör’ün geçtiğini, Türkçe olduğunu savunmuş; Çorlu ilçesinin adını, söz konusu çör ile ilişkilendirmiştir.
Doç. Dr. Süreyya Ülker, bu söz için Amerikalı R. Dankoff’un “Türkçedeki Ermenice Kelimeler” adlı İngilizce makalesine de bakmış, onun ve Hasan Eren’in, çor kelimesini Ermenice olarak göstermelerini kabul etmemiştir.
Çor’un eskiden Ermenilerin yaşadığı Anadolu illerinde ve ilçelerinde kullanıldığına bakıldığında bu kelimenin Ermenice olabileceği ihtimali artıyor. Nitekim bu kelime Bitlis’te bir birleşik kelime olarak lıhçor sözünde de geçmektedir. Lıh, lığ’dan bozulmuştur. “Çamur, pislik” demektir. Azerbaycan sahasında lığ biçiminde geçer. Lığçor veya lıhçor eli ayağı temiz olmayan, pislik içinde bulunan veya pislik içinde yaşayan için kullanılan bir sıfattır. Bu sıfat, bir iş için de kullanılır. Görüldüğü gibi kelimenin Türkçe olma ihtimali zayıftır. Öte yandan söz konusu bilim adını yazarken halk bilimi, sağlık bilimi terimlerinde olduğu gibi çör bilimi terimi de ayrı yazılmalı ve sonuna iyelik eki eklenmelidir.
Burada üzerinde durulacak asıl husus, önerilecek karşılığın tutunup tutunmamasının iyi hesap edilmesidir. Yoğun bir çabaya rağmen, iltihap için eski metinlerde geçen ve tartışmasız Türkçe olan yangı dile yerleşmezken ve tıp dilinde yerini almazken; çör, dirger gibi Türkçe olup olmadığı tartışmalı terimlerin yerleşmesini beklemek boşuna sarf edilmiş bir çaba olur.
İçinde en çok yabancı kelime bulunan tıp terimlerinin Türkçeleştirilmesi bir hekimin veya bir dilcinin tek başına yapacağı bir iş değildir. Tıp alanındaki bilginler bir araya gelir, bir uzlaşma ortamı oluştururlarsa ve dilcilerle de iş birliği sağlarlarsa işte o zaman bazı olumlu adımlar atılabilir. Bu da ana dile saygılı bir ortamın sağlanmasıyla mümkün olur.
Stok, blok
Türkçeyi kurallarına uygun bir biçimde yazma ve okuma yolunda savaş veren Sayın Cem Moretti, dikkatimi stok ve blok gibi kelimelerin stoğu, bloğu biçiminde söylenmesine ve yazılmasına çekiyor.
Stok İngilizceden (stock), blok ise Fransızcadan (bloc) Türkçeye geçmiştir. Tek heceli oldukları için ünlü (sesli) ile başlayan ek alınca son sesleri değişmez. Türkçenin bu kuralı tok, tokuz, yok, yokum örneklerinde olduğu gibi asıl Türkçe kelimelerde geçerlidir. Stokumuz, blokunda örnekleri de bu kurala uyar; söz konusu kelimelerin son sesleri ünlü ile başlayan ek aldıklarında değişmez.
Burada denebilir ki aynı yapıdaki Türkçe çok‘un nasıl oluyor da çoğu, çoğumuz biçiminde son sesi değişiyor? Gök, göğe örneğini de buna ekleyebiliriz. Kural dışı gibi görünen bu örneklerin son seslerinin yumuşaması tarihî gelişmeye, uzun ünlü bulundurmaya bağlı bir husustur.
Tek heceli kelimelerin son seslerinin değişmemesi yalnızca k sert sesiyle sınırlı değildir. p, ç, t son seslerinde de bu durum söz konusudur. Stop ünlü ile başlayan ek alınca son sesteki p, b olmaz. Bunun gibi streç, rest kelimeleri de ünlü ile başlayan ek aldıklarında son seslerindeki ç ve t sesleri değişip c, d olmaz; streçi, resti olur. Dilin bu incelikleri okul programlarına girmezse, bu tür sorunlar çeşitli zeminlerde söz konusu edilmezse, imlâda ve söyleyişteki bu sorunlar giderek büyüyecektir.
Adrese teslim (gol)
Futbol karşılaşmalarını yorumlayan Ömer Üründül 19.9.2002 tarihinde tam isabetli bir atış veya isabetle elde edilmiş bir gol anlamında adrese teslim (gol) sözünü kullandı. Spor programlarında ara sıra duymaya başladığımız bu sözün yeni bir kullanım olduğu açıktır. Anlaşılan bu söz bir başka dilden çevrilerek kullanılıyor. Adrese teslim İngilizce delivery to the adress sözünün Türkçeye çevrilmiş biçimine benziyor. Ancak buna da şükretmek gerekir. Ya doğrudan delivery to the adress deselerdi ne yapacaktık? Türkçede bu kavramı anlatacak bir söz olup olmadığını düşünürken aklıma askerde atış sırasında kullanılan tam isabet sözü geliyor. Kişinin bildiği İngilizceden hareket ederek Türkçeyi çeviri yoluyla da olsa yabancılaştırmaya hakkı olmasa gerek. Böyle bir kavramın Türkçe nasıl söylenebileceğini düşünüp bulmalıyız. Bu durumda isabetle atılmış bir gol, hedefine ulaşmış bir gol gibi sözlerle bu tespit, bu gözlem adlandırılabilir.
Azerî, Azerbaycan
Geçen 26 Eylül günü Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresince düzenlenen etkinlikler sırasında sunucu Azerbaycan kelimesini sürekli olarak Azarbaycan biçiminde ses uyumuna sokup telâffuz etti. Azerbaycan özel adının Azarbaycan biçiminde söylenişi yalnızca bu bayan sunucuya özgü değil, pek çok kimse söz konusu kelimeyi Azarbaycan biçiminde telâffuz ediyor. İlk hecedeki ünlünün kalın oluşu ikinci heceyi de etkiliyor; ikinci hecedeki ince e sesi kalın a olarak söyleniyor. Öte yandan kelimenin ilk hecesi uzundur; bu özellik de dikkate alınmıyor. Aynı durum Azerî sözünün ilk hecesinde de söz konusudur. Pek çok şanlı şöhretli aydınımız, Azeri biçiminde kelimenin ilk ve son seslerini kısa telâffuz ediyor.
Düzeltme işaretinin (^) uzun heceyi göstermek üzere kullanılması kaldırıldığından ve bu durum işitmeye, kulak yoluyla öğrenmeye bırakıldığından bu yana Türkçede uzun hecelerin kısa söylenmesi giderek yaygınlaşmış; günümüzde uzun heceyi kısa okumanın örnekleri epeyce artmıştır. Bu durum toplumumuzda baş gösteren ikili imlâ gibi, ikili söyleyişe de yol açmıştır.
Dikkatleriniz için teşekkürler, hanımlar ve beyler
Bir topluluğa hitap eden konuşmacı, konuşmasını bitirirken dinleyicilere ne demeli, kürsüden ayrılırken nasıl bir söz kullanmalıdır? Kongre ve konferanslarda hep bu hususa dikkat ediyorum. Aslında oturmuş, kalıplaşmış bir sözümüz yok. Genel olarak “Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.” deniyor. Konuşmacı alçak gönüllü bir tavır içinde ise, “Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.” cümlesiyle yetiniyor. Yalnızca saygılarımla sözü ile konuşmasını bitirenler de var. “Sözümü burada noktalıyor, saygılar sunuyorum” biçiminde bir veda sözüyle konuşmasını tamamlayanlara veya “İlginize teşekkür ederim.” diye kısa bir söz kullananlara da rastlıyoruz. Bu örneklerin yanı sıra son yıllarda “Dikkatlariniz için teşekkür” sözünü de duymaya başladık. Bu ara konuşmacılardan duymaya başladığımız bu sözün Azerbaycan Türkçesinden dilimize geçtiği kanaatindeyim. İstisnasız her Azerbaycanlı bilim adamı kongrelerde sözünü “Dikketleriniz için teşekkür edirem.” sözü ile bitiriyor. Bana kalırsa, bu da Rusçadan kelimesi kelimesine aktarılmış spasibo za vinimaniye biçimindeki çeviri bir sözdür. Bilindiği gibi İngilizcede de aynı anlamda “Thank you very much for your attention.” sözü kullanılır. Bu durum biraz da kendi dilimizi iyi bilmememizden, inceliklerini tanımamamızdan kaynaklanıyor. Dilimizde bu tür sözleri kalıplaştıramadığımızdan, bunlarda bir birliğe varamadığımızdan çeviri sözlere meylediyoruz.
Burada hatırlatılması gereken bir başka hitap kelimesiyle sözümüzü bitirelim. Konuşmaya başlarken Hanımlar ve beyler veya hanımefendiler ve beyefendiler biçimindeki söz de İngilizceden aktarıldı. Bu da ladies and gentleman’in karşılığıdır. Dilin var olan söz varlığını kullanmayıp çeviri sözlere itibar etmenin sınırı nereye kadar varacak?
Yapacağımız işler arasında bütün bu tür sözleri ele alıp değerlendirmemiz bulunmaktadır. Çok katılımlı bir toplantıda bu örnekleri ortaya koyup bazı esaslar üzerinde birleşmeliyiz.
Alıntı
Tweet
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder