SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
aktüaryal
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
11/09/2011, 09:27
Doğru Yazalım Doğru Konuşalım
Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR
Eks, gayrisafi millî hâsıla, GSMH, LCV kısaltmaları, aktüaryel, olmazsa olmaz üzerine.
Eks
Bingöl depremiyle ilgili acı haberi özel televizyonlara önce yerel muhabirler ulaştırdı. ATV’nin bölgedeki muhabiri sabah 7.30’dan itibaren, depremde hayatını kaybedenleri sayarken “Bir çocuk eks olarak çıkarıldı” dedi. Muhabir eks sözünü birkaç kez daha kullandı. Peş peşe sarf edilen bu eks sözünü bildiğim kadarıyla doktorlar, kendi aralarında -muhtemelen ölüm olayını kapalı bir biçimde ifade etmek için- kullanırlar. Depremin olduğu günün sabahı bu acı haberler arasında geçen ve Bingöl yaylalarından televizyona yansıyan eks sözünü işitince doğrusu irkildim, hatta diyebilirim ki donakaldım. Lâtince kökenli exitus’un kısaltılmış biçimi olan, tıp terimi eks, Anadolu’nun doğusundan bütün Türkiye’ye yayılıyor. Dar bir çevrede geçen eks, böyle duyarlı bir ortamda, defalarca tekrar edilerek ekran başına toplanmış olanlara öğretiliyordu.
Lâtince kökenli exitus ile kökteş olan İngilizce exit kelimesinin “gitme, dışarı, çıkma” gibi anlamları arasında “ölüm” anlamı da bulunmaktadır. İngilizce sözlükler exit’in exitus’dan geldiğini yazarlar. Dilimizde ölüm, ölmek, vefat, vefat etmek gibi sözler varken eks sözünü, daha doğrusu kısaltmasını kullanmak, içinde yaşadığımız yozlaşmayı, dildeki bunalımı göstermesi bakımından ilgi çekicidir. İşin garip tarafı, bu tür kullanımlara karşı toplumumuzda herhangi bir tepkinin gösterilmemesidir.
Eskiden ölüm, ölmek hayvanlar ve bitkiler için kullanılırken insanlar söz konusu olduğunda vefat veya vefat etmek tercih edilirdi. Gözleyebildiğim kadarıyla son 20-30 yıl içinde ölmek, ölüm insanlar için de rahatlıkla kullanılmaya başlandı. Bununla birlikte gazetelerde ölüm ilânları yanında vefat ilânları da sıkça yer almaktadır.
Ülkemizde deprem, trafik kazası gibi çeşitli olaylar dolayısıyla sık sık yüz yüze geldiğimiz bu acı olay, Türkçede yaklaşık 70 sözle ifade edilir. Bu sözler, Türkçenin zengin bir dil olduğuna kanıt olarak gösterilebilir. Ancak bu durum, dünyanın bu orta kuşağında yer alan Türklerin yaşadıkları tarihî olaylara ve coğrafî konumuna bağlı kaderleri ile ilgili olsa gerek. Tarihin her döneminde ölümle burun buruna yaşayan Türk milletinin dilinde bu soğuk olayla ilgili zengin bir kelime hazinesi oluşmuştur. Şimdi bu zengin kelime kadrosuna bir de eks veya eks olmak eklendi.
Türkçede zengin bir kelime kadrosuyla karşılandığını göstermek için ölüm ve ölmek kavramını anlatan sözleri gruplandırarak vermeye çalışalım. Bu kavramı doğrudan anlatan örnekler:
Ölmek, göçmek, can vermek, kaybedilmek, hayatını kaybetmek, yaşamını yitirmek, hayatı sona ermek, gözlerini hayata kapamak, hayata gözlerini yummak, son nefesini vermek, canı çekilmek, ömrü vefa etmemek vb.
Bu sözlere günümüzde eskimiş olan irtihal etmek, fevt olmak, mürt olmak, mevta olmak gibi örnekleri de katabiliriz.
Bu kavramı anlatan sözlerimiz bu kadarla bitmiyor. Bunların bir bölümü de ağırlıklı olarak İslâm inançlarına dayalı sözlerdir:
Allah’ın rahmetine kavuşmak, ebediyete intikal etmek, öbür dünyaya göç etmek, ruhunu teslim etmek, vadesi dolmak, Hakk’a yürümek, şehit olmak, şehadet mertebesine ermek, dünyasını değiştirmek, eceli gelmek, vakti gelmek, vadesi dolmak, vadesi gelmek vb.
Ölümün çeşidine, oluş biçimine ve sebeplerine dayalı olan sözlerle de bir başka grup yapabiliriz:
Donmak, boğulmak, intihar etmek, asılmak, başını vermek, maktul düşmek, kurban gitmek, canı çıkmak, canı çekilmek, yüreğine inmek, çatlamak, duvağına doymamak, alı yeşili üstüne dökülmek, gözü açık gitmek, eceline (canına, kanına) susamak, kanıyla ödemek, emrihak vaki olmak, ahiret yolcusu olmak vb.
Ölümü anlatan bu tür sözlerin bir bölümü de ölenin hayattaki kişisel özelliklerini yansıtacak biçimde türetilmiştir. Bunların bir bölümü kişiyi lânetlemek üzere kullanılır.
Hakk’ın rahmetine kavuşmak, aramızdan ayrılmak, ebediyete göçmek gibi normal türetmeler yanında zıbarmak, gümlemek, gebermek, kakırdamak, yuvarlanmak gibi sözler de bulunmakta, bunlar yeri geldiğinde argoda da kullanılmaktadır.
Bu kavramın argodaki öteki örnekleri de ilgi çekicidir. Birkaç örnek de argodaki kullanımlardan verelim:
Cavlağı çekmek, kalıbı değiştirmek, cartayı çekmek, zartayı çekmek, kuyruğu titretmek, nalları dikmek, postu vermek, bok yoluna gitmek vb.
Mezarlarda destek amacıyla ağaç malzemenin kullanıldığı dönemlerde bu kavram, bir de tahtalı köyü boylamak deyimi ile ifade edilmiştir. Ölünün taşındığı tabut dikkate alınarak bu kavram, dört kolluya binmek biçiminde de karşılanmıştır.
Beddualar yoluyla Türkçeye kazandırılmış ölüm kavramını anlatan kelimeler az değildir:
Başını yemek, iki kolu yanına gelmek, teneşire gelmek, sabaha çıkmamak vb.
Yukarıda sıraladığımız bu 70 söze şimdi bir de eks’i ekleyelim. Hiç olmazsa bu yönümüzle biraz batılı olalım.
Daha ayrıntılı ve derin bir tarama yapıldığında bu tür sözlerin Türkçede çok daha zengin olduğu görülebilir. Bu durum karşısında şimdi İngilizcede, Almancada, Fransızcada veya daha başka çağdaş bir batı dilinde bu kavramın Türkçedeki kadar zengin kelimelerle ifade edilip edilmediğini merak ediyorum. Belki bir batılı meslektaşımız bunu inceleme fırsatı bulur.
Gayrisafi millî hâsıla,GSMH, LCV
Doğu kökenli kelimelerden oluşan bu istatistik terimine ne yazık ki, uygun bir karşılık bulunup dile mal edilemedi. Aslında hukukla, ticaretle ilgili bu tür yabancı kelimelerden oluşan terimlerimiz pek çoktur.
Bu terimde yer alan Arapça gayri sözü bir ön edattır ve “başka, diğer” anlamına gelir. Bunun gayrı biçiminde uyuma sokulan ve halk ağzında kullanılan garik gibi daha başka biçimleri de vardır. Gayri’nin bir ön edat olarak kelime başında kullanılmasıyla oluşan 50 civarında hukuk, sosyoloji ve ticaret alanında geçen terimimiz bulunmaktadır. Gayriahlâkî, gayriciddî, gayriinsanî, gayriiradî, gayriaklî, gayriihtiyarî, gayrimuayyen, gayrimuntazam, gayrimümkün, gayrinizamî, gayrisıhhî, gayritabiî vb. Bunların başındaki gayri kimi kez gayriinsanî örneğinde olduğu gibi insanlık dışı biçiminde dışı sözü ile kimi kez de gayriahlâkî örneğinde olduğu gibi ahlâka aykırı biçiminde aykırı sözü ile karşılanmıştır.
Piyasada satılan bazı sözlüklerde gayri ile yapılmış kelimelerin yer almamasını bir bağnazlık örneği olarak belirtmek isterim. Gayrikanunî, gayrimenkul sözlerinin yasa dışı ve taşınmaz biçiminde karşılıkları var diye bu sözleri sözlüklere almamak doğru değildir. Sözlükçülükte gayrimenkul, gayrikanunî de yer alacak ancak gerektiğinde yasa dışı ve taşınmaz maddeleriyle ilişkilendirilecektir. Yasa dışı ve taşınmaz karşılıkları, kullanmamız gereken biçimlerdir. Bu durum gayrimenkul ve gayrikanunî sözlerinin sözlüklerden çıkarılmasını gerektirmez.
Bu kısa açıklamadan sonra asıl söylemek istediğim konuya geleyim. Gayrisafi millî hâsıla kelimesinin kısaltması da var. Birkaç kelimeden oluşan bu sözün telâffuzunu zor bulanlar bu terimi GSMH kısaltmasıyla karşılamışlar. Türk Dil Kurumunca yayımlanmış olan İmlâ Kılavuzu’nda bu kısaltma bulunmaktadır. Buraya kadar itiraz edilecek bir durum yok. Sorun bu kısaltmanın okunuşunda. Türkçeye göre bu kısaltmanın ge, se, me, he biçiminde okunması gerekirken ci, es, em, aş biçiminde söylendiğini tespit ediyoruz. Batı kökenli TV kısaltmasını te ve dedirtmeye çalışırken, ti vi biçiminde söyleyenlerin bu telâffuzunu doğru bulmuyorduk. Şimdi çok daha ağır bir sorunla karşılaştık. Arapça kökenli, Osmanlı Türkçesinden kalma kelimeler de İngilizce kelimeymiş gibi ci, es, em, aş diye kısaltılarak ifade edilmeye başlandı.
Hürriyet gazetesi yazarlarından Yurtsan Atakan’ın Türk Dil Kurumunca düzenlenmiş olan “Türkiye’de İnternet (Genel Ağ)’in Onuncu Yılında İnternet ve Türkçe” konulu açık oturumda lütfen cevap veriniz sözünün kısaltması olan LCV’nin le, ve, ce, değil de, el si vi biçiminde kullanıldığını belirtmesi ve bundan rahatsız olması konunun bir başka örneğidir.
Bu olumsuzluklarla herhâlde yazarak mücadele edemeyeceğiz. Başka yollar aramamız gerekecek.
Aktüaryel
“65’ten 61’e düşürme aktüaryel dengeyi sağlamak üzere alınan önlemlerle de bağdaşmaz.” 29 Mart 2003 tarihli Hürriyet gazetesinin 18. sayfasında geçen bu cümlede yer alan aktüaryel dikkatimi çekti. Bu kelime emeklilik yaşını düzenleyen kanunun Çankaya’dan dönüşünden söz edilirken kullanılmış.
Anlamını ve Türkçede böyle bir sözün var olup olmadığını araştırmak üzere Türkçe sözlüklere baktım, söz konusu kelimeyi bulamadım. Bu hususta öncelikle başvurulması gereken Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük ve İmlâ Kılavuzu’nda da böyle bir kelimeye rastlayamadım. Aktüaryel’in imlâsı Türkçe söyleyişe uydurulmuş ama bu biçimiyle sözlüklerde yer almamış. İngilizce sözlüklerde actuarial biçiminde “sigorta risklerine ve istatistiklerine dayanan” anlamında geçmektedir. Dil bilgisi açısından sıfat olan actuarial kelimesinin zarfı ise actuarially imiş. Bu durum karşısında Türkçeyi artık İngilizce sözlüklere bakarak öğreniyoruz desek yerinde bir lâf etmiş oluruz. Demek ki, bu kanun Türkiye’deki sigortacılık sistemini dengede tutmak, zarara uğratmamak için Cumhurbaşkanlığından Türkiye Büyük Millet Meclisine yeniden görüşmek üzere gönderilmiş. Gazetelerden ve televizyon haberlerinden öğrendiğimize göre aslında burada söz konusu olan sigortacılıktan çok Emekli Sandığının riske sokulmamasıdır.
Bu cümle uzun zamandan beri Türkçede başlatılmış olan bir gelişmenin tipik bir örneğidir. Önce dikkat edilirse basın dilinin gereği olarak kısa anlatıma başvuruluyor. Ancak bu zarurette 65’ten 61’e düşürme örneğinde olduğu gibi aşırılığa gidiliyor. Öte yandan “Emeklilik yaşının 65’ten 61’e düşürülmesi emeklilik ve sigortacılık sistemindeki dengeleri, ödeme şartlarını riske sokuyor” biçiminde açık bir anlatım artık terk ediliyor ve sanki İngilizce düşünülüp Türkçe yazmaya çalışılıyor. Basın dilindeki bu üslûp değişikliğinin bir bilgi şöleninde masaya yatırılıp enine boyuna görüşülmesi gerekir. Öte yandan muhabirin bu tür bir sözü kullanmadan önce Türkçe Sözlük’e bakması, bunun sözlükte yer alıp almadığını kontrol etmesi gerektiği kanaatindeyim. Herkesten yabancı dil bilmesini, yabancı dillerin sözlüklerine bakmasını bekleyemeyiz. Geniş halk kitlelerine hitap eden gazeteler açık, anlaşılır bir dille yazılmalıdır. Tahmin ederim ki, bu husus iletişim fakültelerinde okutulur ve öğretilir.
Olmazsa olmaz
Çeviri yoluyla Türkçeye geçen kelimelerin sayıları bir hayli arttı. Bunlardan biri de bu ara sık kullanılan olmazsa olmaz sözüdür. Daha önce bu kavram vazgeçilmez sözü ile karşılanıyordu. Lâtince conditio sine qua non sözünün Türkçeye aktarılmış biçimi olan olmazsa olmaz kavramı daha önceki dönemlerde siyasîler tarafından “ya (olacak) ya (olacak)” formülüyle de ifade edilmişti.
Bu sözün kullanımına gelince, yargı bildiren bir biçim olmasına rağmen yer yer bir isim gibi cümlede yer alıyor. Bir işin veya olayın olmazsa olmazı veya bir işin, bir olayın olmazsa olmazları, olmazsa olmazlarına biçimindeki kullanımlar alabildiğine yayılmaya başladı. Hâlbuki bu söz bir yargı bildirmektedir. Bunun dışında Millî Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik’in 16 Nisan 2003 tarihli genelgesinde “Ana dilimiz, millî birliğimizin, bağımsızlığımızın ve varoluşumuzun en önemli, olmazsa olmaz unsurlarından biridir.” kullandığı gibi sıfat görevinde cümlede yer almaktadır.
Görebildiğim kadarıyla bu tür her yeni sözün Türkiye’de modası çabuk geçiyor. Bir zamanlar “kıdemli” anlamındaki duayen dillerden düşmüyordu. “Başmuhabir” anlamındaki ankorman veya enkırmen, “binyıl” anlamındaki milenyum, “yılaşırı” anlamında bienal de bir zamanlar yaygındı. Bereket ki, bütün bunlar çok geçmeden unutulup gidiyor.
Alıntı
Tweet
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder