• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
aktüaryal
Dışarıda Site Yönetimi
Admin
*******
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesaj Sayısı: 12,518
Konu Sayısı: 11,588
 
#1
11/09/2011, 09:27
Doğru Yazalım Doğru Konuşalım



Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR

Eks, gayrisafi millî hâsıla, GSMH, LCV kısaltmaları, aktüaryel, olmaz­sa olmaz üzerine.



Eks

Bingöl depremiyle ilgili acı haberi özel televizyonlara önce yerel muhabirler ulaştırdı. ATV’nin bölgedeki muhabiri sabah 7.30’dan itibaren, depremde hayatını kaybedenleri sayarken “Bir çocuk eks olarak çıkarıldı” dedi. Muhabir eks sözünü birkaç kez daha kullandı. Peş peşe sarf edilen bu eks sözünü bildiğim kadarıyla doktorlar, kendi aralarında -muhtemelen ölüm olayını kapalı bir biçimde ifade etmek için- kullanırlar. Depremin olduğu günün sabahı bu acı haberler arasında geçen ve Bingöl yaylalarından televizyona yansıyan eks sözünü işitince doğrusu irkildim, hatta diyebilirim ki donakaldım. Lâtince kökenli exitus’un kısaltılmış biçimi olan, tıp terimi eks, Anadolu’nun doğusundan bütün Türkiye’ye yayılıyor. Dar bir çevrede geçen eks, böyle duyarlı bir ortamda, defalarca tekrar edilerek ekran başına toplanmış olanlara öğretiliyordu.

Lâtince kökenli exitus ile kökteş olan İngilizce exit kelimesinin “gitme, dışarı, çıkma” gibi anlamları arasında “ölüm” anlamı da bulunmaktadır. İngilizce sözlükler exit’in exitus’dan geldiğini yazarlar. Dilimizde ölüm, ölmek, vefat, vefat etmek gibi sözler varken eks sözünü, daha doğrusu kısaltmasını kullanmak, içinde yaşadığımız yozlaşmayı, dildeki bunalımı göstermesi bakımından ilgi çekicidir. İşin garip tarafı, bu tür kullanımlara karşı toplumumuzda herhangi bir tepkinin gösterilmemesidir.

Eskiden ölüm, ölmek hayvanlar ve bitkiler için kullanılırken insanlar söz konusu olduğunda vefat veya vefat etmek tercih edilirdi. Gözleyebildiğim kadarıyla son 20-30 yıl içinde ölmek, ölüm insanlar için de rahatlıkla kullanılmaya başlandı. Bununla birlikte gazetelerde ölüm ilânları yanında vefat ilânları da sıkça yer almaktadır.

Ülkemizde deprem, trafik kazası gibi çeşitli olaylar dolayısıyla sık sık yüz yüze geldiğimiz bu acı olay, Türkçede yaklaşık 70 sözle ifade edilir. Bu sözler, Türkçenin zengin bir dil olduğuna kanıt olarak gösterilebilir. Ancak bu durum, dünyanın bu orta kuşağında yer alan Türklerin yaşadıkları tarihî olaylara ve coğrafî konumuna bağlı kaderleri ile ilgili olsa gerek. Tarihin her döneminde ölümle burun buruna yaşayan Türk milletinin dilinde bu soğuk olayla ilgili zengin bir kelime hazinesi oluşmuştur. Şimdi bu zengin kelime kadrosuna bir de eks veya eks olmak eklendi.

Türkçede zengin bir kelime kadrosuyla karşılandığını göstermek için ölüm ve ölmek kavramını anlatan sözleri gruplandırarak vermeye çalışalım. Bu kavramı doğrudan anlatan örnekler:

Ölmek, göçmek, can vermek, kaybedilmek, hayatını kaybetmek, yaşamını yitirmek, hayatı sona ermek, gözlerini hayata kapamak, hayata gözlerini yummak, son nefesini vermek, canı çekilmek, ömrü vefa etmemek vb.

Bu sözlere günümüzde eskimiş olan irtihal etmek, fevt olmak, mürt olmak, mevta olmak gibi örnekleri de katabiliriz.

Bu kavramı anlatan sözlerimiz bu kadarla bitmiyor. Bunların bir bölümü de ağırlıklı olarak İslâm inançlarına dayalı sözlerdir:

Allah’ın rahmetine kavuşmak, ebediyete intikal etmek, öbür dünyaya göç etmek, ruhunu teslim etmek, vadesi dolmak, Hakk’a yürümek, şehit olmak, şehadet mertebesine ermek, dünyasını değiştirmek, eceli gelmek, vakti gelmek, vadesi dolmak, vadesi gelmek vb.

Ölümün çeşidine, oluş biçimine ve sebeplerine dayalı olan sözlerle de bir başka grup yapabiliriz:

Donmak, boğulmak, intihar etmek, asılmak, başını vermek, maktul düşmek, kurban gitmek, canı çıkmak, canı çekilmek, yüreğine inmek, çatlamak, duvağına doymamak, alı yeşili üstüne dökülmek, gözü açık gitmek, eceline (canına, kanına) susamak, kanıyla ödemek, emrihak vaki olmak, ahiret yolcusu olmak vb.

Ölümü anlatan bu tür sözlerin bir bölümü de ölenin hayattaki kişisel özel­liklerini yansıtacak biçimde türetilmiştir. Bunların bir bölümü kişiyi lânetlemek üzere kullanılır.

Hakk’ın rahmetine kavuşmak, aramızdan ayrılmak, ebediyete göçmek gibi normal türetmeler yanında zıbarmak, gümlemek, gebermek, kakırdamak, yuvarlanmak gibi sözler de bulunmakta, bunlar yeri geldiğinde argoda da kullanılmaktadır.

Bu kavramın argodaki öteki örnekleri de ilgi çekicidir. Birkaç örnek de argodaki kullanımlardan verelim:

Cavlağı çekmek, kalıbı değiştirmek, cartayı çekmek, zartayı çekmek, kuyruğu titretmek, nalları dikmek, postu vermek, bok yoluna gitmek vb.

Mezarlarda destek amacıyla ağaç malzemenin kullanıldığı dönemlerde bu kavram, bir de tahtalı köyü boylamak deyimi ile ifade edilmiştir. Ölünün taşındığı tabut dikkate alınarak bu kavram, dört kolluya binmek biçiminde de karşılanmıştır.

Beddualar yoluyla Türkçeye kazandırılmış ölüm kavramını anlatan kelimeler az değildir:

Başını yemek, iki kolu yanına gelmek, teneşire gelmek, sabaha çıkmamak vb.

Yukarıda sıraladığımız bu 70 söze şimdi bir de eks’i ekleyelim. Hiç olmazsa bu yönümüzle biraz batılı olalım.

Daha ayrıntılı ve derin bir tarama yapıldığında bu tür sözlerin Türkçede çok daha zengin olduğu görülebilir. Bu durum karşısında şimdi İngilizcede, Almancada, Fransızcada veya daha başka çağdaş bir batı dilinde bu kavramın Türkçedeki kadar zengin kelimelerle ifade edilip edilmediğini merak ediyorum. Belki bir batılı meslektaşımız bunu inceleme fırsatı bulur.

Gayrisafi millî hâsıla,GSMH, LCV

Doğu kökenli kelimelerden oluşan bu istatistik terimine ne yazık ki, uygun bir karşılık bulunup dile mal edilemedi. Aslında hukukla, ticaretle ilgili bu tür yabancı kelimelerden oluşan terimlerimiz pek çoktur.

Bu terimde yer alan Arapça gayri sözü bir ön edattır ve “başka, diğer” anlamına gelir. Bunun gayrı biçiminde uyuma sokulan ve halk ağzında kullanılan garik gibi daha başka biçimleri de vardır. Gayri’nin bir ön edat olarak kelime başında kullanılmasıyla oluşan 50 civarında hukuk, sosyoloji ve ticaret alanında geçen terimimiz bulunmaktadır. Gayriahlâkî, gayriciddî, gayriinsanî, gayriiradî, gayriaklî, gayriihtiyarî, gayrimuayyen, gayrimuntazam, gayrimümkün, gayrinizamî, gayrisıhhî, gayritabiî vb. Bunların başındaki gayri kimi kez gayriinsanî örneğinde olduğu gibi insanlık dışı biçiminde dışı sözü ile kimi kez de gayriahlâkî örneğinde olduğu gibi ahlâka aykırı biçiminde aykırı sözü ile karşılanmıştır.

Piyasada satılan bazı sözlüklerde gayri ile yapılmış kelimelerin yer almamasını bir bağnazlık örneği olarak belirtmek isterim. Gayrikanunî, gayrimenkul sözlerinin yasa dışı ve taşınmaz biçiminde karşılıkları var diye bu sözleri sözlüklere almamak doğru değildir. Sözlükçülükte gayrimenkul, gayrikanunî de yer alacak ancak gerektiğinde yasa dışı ve taşınmaz maddeleriyle ilişkilendirile­cektir. Yasa dışı ve taşınmaz karşılıkları, kullanmamız gereken biçimlerdir. Bu durum gayrimenkul ve gayrikanunî sözlerinin sözlüklerden çıkarılmasını gerektirmez.

Bu kısa açıklamadan sonra asıl söylemek istediğim konuya geleyim. Gayrisafi millî hâsıla kelimesinin kısaltması da var. Birkaç kelimeden oluşan bu sözün telâffuzunu zor bulanlar bu terimi GSMH kısaltmasıyla karşılamışlar. Türk Dil Kurumunca yayımlanmış olan İmlâ Kılavuzu’nda bu kısaltma bulunmaktadır. Buraya kadar itiraz edilecek bir durum yok. Sorun bu kısaltmanın okunuşunda. Türkçeye göre bu kısaltmanın ge, se, me, he biçiminde okunması gerekirken ci, es, em, aş biçiminde söylendiğini tespit ediyoruz. Batı kökenli TV kısaltmasını te ve dedirtmeye çalışırken, ti vi biçiminde söyleyenlerin bu telâffuzunu doğru bulmuyorduk. Şimdi çok daha ağır bir sorunla karşılaştık. Arapça kökenli, Osmanlı Türkçesinden kalma kelimeler de İngilizce kelimeymiş gibi ci, es, em, aş diye kısaltılarak ifade edilmeye başlandı.

Hürriyet gazetesi yazarlarından Yurtsan Atakan’ın Türk Dil Kurumunca düzenlenmiş olan “Türkiye’de İnternet (Genel Ağ)’in Onuncu Yılında İnternet ve Türkçe” konulu açık oturumda lütfen cevap veriniz sözünün kısaltması olan LCV’nin le, ve, ce, değil de, el si vi biçiminde kullanıldığını belirtmesi ve bundan rahatsız olması konunun bir başka örneğidir.

Bu olumsuzluklarla herhâlde yazarak mücadele edemeyeceğiz. Başka yollar aramamız gerekecek.

Aktüaryel

“65’ten 61’e düşürme aktüaryel dengeyi sağlamak üzere alınan önlemlerle de bağdaşmaz.” 29 Mart 2003 tarihli Hürriyet gazetesinin 18. sayfasında geçen bu cümlede yer alan aktüaryel dikkatimi çekti. Bu kelime emeklilik ya­şını düzenleyen kanunun Çankaya’dan dönüşünden söz edilirken kullanılmış.

Anlamını ve Türkçede böyle bir sözün var olup olmadığını araştırmak üzere Türkçe sözlüklere baktım, söz konusu kelimeyi bulamadım. Bu hususta öncelikle başvurulması gereken Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlük ve İmlâ Kılavuzu’nda da böyle bir kelimeye rastlayamadım. Aktüaryel’in imlâsı Türkçe söyleyişe uydurulmuş ama bu biçimiyle sözlüklerde yer almamış. İngilizce sözlüklerde actuarial biçiminde “sigorta risklerine ve istatistiklerine dayanan” anlamında geçmektedir. Dil bilgisi açısından sıfat olan actuarial kelimesinin zarfı ise actuarially imiş. Bu durum karşısında Türkçeyi artık İngilizce sözlüklere bakarak öğreniyoruz desek yerinde bir lâf etmiş oluruz. Demek ki, bu ka­nun Türkiye’deki sigortacılık sistemini dengede tutmak, zarara uğratmamak için Cumhurbaşkanlığından Türkiye Büyük Millet Meclisine yeniden görüşmek üzere gönderilmiş. Gazetelerden ve televizyon haberlerinden öğrendiğimize göre aslında burada söz konusu olan sigortacılıktan çok Emekli Sandığının riske sokulmamasıdır.

Bu cümle uzun zamandan beri Türkçede başlatılmış olan bir gelişmenin tipik bir örneğidir. Önce dikkat edilirse basın dilinin gereği olarak kısa anlatıma başvuruluyor. Ancak bu zarurette 65’ten 61’e düşürme örneğinde olduğu gibi aşırılığa gidiliyor. Öte yandan “Emeklilik yaşının 65’ten 61’e düşürülmesi emeklilik ve sigortacılık sistemindeki dengeleri, ödeme şartlarını riske sokuyor” biçiminde açık bir anlatım artık terk ediliyor ve sanki İngilizce düşünülüp Türkçe yazmaya çalışılıyor. Basın dilindeki bu üslûp değişikliğinin bir bilgi şöleninde masaya yatırılıp enine boyuna görüşülmesi gerekir. Öte yandan muhabirin bu tür bir sözü kullanmadan önce Türkçe Sözlük’e bakması, bunun sözlükte yer alıp almadığını kontrol etmesi gerektiği kanaatindeyim. Herkesten yabancı dil bilmesini, yabancı dillerin sözlüklerine bakmasını bekleyemeyiz. Geniş halk kitlelerine hitap eden gazeteler açık, anlaşılır bir dille yazılmalıdır. Tahmin ederim ki, bu husus iletişim fakültelerinde okutulur ve öğretilir.

Olmazsa olmaz

Çeviri yoluyla Türkçeye geçen kelimelerin sayıları bir hayli arttı. Bunlardan biri de bu ara sık kullanılan olmazsa olmaz sözüdür. Daha önce bu kavram vazgeçilmez sözü ile karşılanıyordu. Lâtince conditio sine qua non sözünün Türk­çeye aktarılmış biçimi olan olmazsa olmaz kavramı daha önceki dönemlerde siyasîler tarafından “ya (olacak) ya (olacak)” formülüyle de ifade edilmişti.

Bu sözün kullanımına gelince, yargı bildiren bir biçim olmasına rağmen yer yer bir isim gibi cümlede yer alıyor. Bir işin veya olayın olmazsa olmazı veya bir işin, bir olayın olmazsa olmazları, olmazsa olmazlarına biçimindeki kul­lanımlar alabildiğine yayılmaya başladı. Hâlbuki bu söz bir yargı bildirmektedir. Bunun dışında Millî Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik’in 16 Nisan 2003 tarihli genelgesinde “Ana dilimiz, millî birliğimizin, bağımsızlığımızın ve varoluşumuzun en önemli, olmazsa olmaz unsurlarından biridir.” kullandığı gibi sıfat görevinde cümlede yer almaktadır.

Görebildiğim kadarıyla bu tür her yeni sözün Türkiye’de modası çabuk geçiyor. Bir zamanlar “kıdemli” anlamındaki duayen dillerden düşmüyordu. “Başmuhabir” anlamındaki ankorman veya enkırmen, “binyıl” anlamındaki mi­lenyum, “yılaşırı” anlamında bienal de bir zamanlar yaygındı. Bereket ki, bütün bunlar çok geçmeden unutulup gidiyor.
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder