• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Almanya'da Türkler ve Kültürel Etkileşim
Dışarıda Nazmi Öner
Yetkili Şair
***
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesaj Sayısı: 117
Konu Sayısı: 113
 
#1
16/12/2015, 11:32
 

Almanya’daki Türklerin sayısı ile ilgili kesin rakamlar bulmak oldukça zor. Çünkü Alman istatistikleri burada oturma izni olan Türk vatandaşlarını kapsıyor. Almanya’da doğanlar, Alman vatandaşlığına geçenler, kaçak ve iltica yoluyla gelenler bu miktara dahil değil. Buna göre Almanya’da oturan yabancı pasaportluların sayısı 8.2 milyon olup bunun 1,5 milyonu TC vatandaşıdır.
Federal Uyum Bakanı Aydan Özoğuz bir demecinde “Ülkemiz hiçbir zaman olmadığı kadar farklılıkları barındırıyor” diyor ve 16 milyonu aşan göçmen kökenlilerin çoğunun (9,7 milyon) Alman vatandaşı olduğunu belirtiyor.
 
Yani bakanın demeci ve istatistik verilerinin sonuçları göstermektedir ki, kökenine göre Almanya’da 16 milyon yabancı kökenli olup bunlardan 10 milyona yakını ya Almanya doğumlu ya da alman vatandaşlığına geçmiş durumdadır. Bu istatistiklerde, Türkiye Kökenliler de 1,5 milyon civarında olup yine 1,5 milyon kadar da Almanya’da doğan veya Alman vatandaşlığına geçenden söz edilmektedir.
Örneğin Almanya istatistik verilerine göre 2002’de Türk vatandaşlarının sayısı iki milyona yakın iken 2014’te bu rakam 1.500.000’e düşmüş olup gittikçe de Türk vatandaşlarının sayısı azalmaktadır. Çünkü Türklerin haklarının daha iyi korunması için, Alman vatandaşlığı Türkiye tarafından da desteklenmekte, Türk vatandaşlarının Alman vatandaşlığına geçmesi teşvik edilmektedir. Alman vatandaşlığına geçenlerin Türkiye’deki haklarını kaybetmemeleri için kendilerine mavi kart (nüfus cüzdanı) verilmektedir.
Bu yüzden Alman istatistiklerinde bir buçuk milyon olarak gösterilen TC vatandaşı miktarı, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin miktarını tam olarak yansıtmamaktadır. Bunu gezdiğim şehirlerde de açıkça fark ettim. Örneğin Nürnberg ve Duisburg kentlerinde yaşayan TC vatandaşlarının miktarı, kaynaklarda altmışar bin olarak görünüyor. Fakat Duisburg’da görüştüğüm insanlar “Biz burada belediye meclisinde çoğunluğu ele geçirme hesapları yapıyoruz. En az 120.000 Türk vardır derken, Nürnberg’de görüştüğüm insanlar da Nürnberg’de 120-130 bin civarında Türk olduğunu söyledi.
Gezdiğim diğer kentlerde de benim çeşitli kaynaklarda bulduğum TC vatandaşı miktarının iki katını söylediler ki, bu da Almanya’daki TC vatandaşı kadar Alman vatandaşlığına geçen Türkiye kökenli insan olduğunu göstermektedir. Buna Türkiye kökenli olmayıp Balkanlardan, Kıbrıs, İran, Irak ve Türk Cumhuriyetlerinden gelen Türkleri de eklerseniz, Almanya’da üç ile üç buçuk milyon arasında bir Türk nüfusun varlığından söz edilebilir diye düşünüyorum.
Fakat bunların ne kadarı Türklüğünü korumaktadır derseniz, orada bayağı epeyce sorun var. Ben gezdiğim tüm şehirlerde bu soruyu gördüğüm Türklere ve özellikle de geçlere sordum. Aldığım yanıtları birleştirince şöyle bir sonuç çıkıyor. Birinci nesil genelde Türkiye’den geldiği gibi duruyor. Bu yüzden bunlar bugünkü Türkiye’deki hemşerilerinin de gerisinde kalmış durumda. İkinci nesil Alman toplumuna daha uyumlu ve Türklük özelliklerini büyük oranda koruyor. Fakat üçüncü nesilde kopmalar başlamış ve görüştüğüm gençler arkadaşlarının yarı yarıya Almanlaştığını söylüyor.
Peki, Türkler Almanlaşırken, Anadolu Kültürünün Almanlar üzerine bir etkisi olabilir mi? Doğrusu yetmişli, seksenli yıllarda ben ve genelde herkes bunun olanaksızlığına inanıyorduk. Çünkü çağdışı Anadolu kültüründen çağdaş Alman kültürünün alabileceği hiçbir şey olamaz. Çağdaş Avrupa kültüründe Anadolu kültürü boğulup gider diye düşünülmüştü. Ama aksine Avrupa, Türklerden daha çok şey aldı denilebilir.
En başta yemek kültürü olmak üzere, yaşamın kapalı alanlardan dışarıya taşınması, katı disiplin anlayışının kısmen gevşemesi gibi çok çeşitli alanlarda Almanlar da göçmenlerden çok şey öğrendi. Başta Türkler olmak üzere, Yunanlılar ve Balkan Ülkeleri Almanya’ya orta doğu ve Akdeniz Kültürünü taşıdılar. Ben şu anda 2002’de geldiğim Almanya ile 2015 Almanya’sı arasındaki farkı, gezip dolaştığım her yerde görebiliyorum. Elbette ki, buraya 40-50 sene önce gelenler bunu daha iyi fark etmektedir.
Eskilerin anlattığına göre Almanların birkaç çeşit et yemeğiyle lahana ve patatesten ibaret oldukça fakir bir mutfağı varmış. Özellikle sebze yemekleri çok sınırlıymış. Türkler buraya Anadolu ve Akdeniz mutfağını getirmiş. Özellikle döner lezzeti ve fiyatıyla bugün Almanya’nın en çok tercih edilen yemekleri arasına girmiş. Ve dönercilik Almanya ve tüm dünyada %90 Türklerin tekelinde olduğu için, dil sıkıntısı çektiğiniz anda bir dönerci bulup yardım isteyebiliyorsunuz.
Ayrıca Almanlar eskiden restoran, bar ve birahane gibi kapalı yerlerde yaşarken, Akdeniz insanının açık alanlarda yaşama tarzını benimseyerek, restoran, bar ve birahaneler kaldırımlara, park ve bahçe gibi açık alanlara taşmış. Hatta sıkı kurallara rağmen Ortadoğu’nun rüşvet alışkanlığını bile az da olsa kapmış.
Almanya’daki Türkler ne kadar birlik ve bütünlük içindeler derseniz, bu konuda da pek çok sorunlar var. En büyük bölünme alanı din olup, camiler insanları bölmüş. Her cemaat ayrı bir cami yaptırıp veya satın alıp kendi camisine devam ediyor. Örneğin öbür kentlere göre oldukça az sayıda Türkün yaşadığı Remşayt’da bile yedi cami var ve sadece birisi diyanetin olup diğerleri hep ayrı cemaatlerin camileri.
Almanya’daki camilerin sayısı 1200’ü aşmakla beraber, bunlardan 870 kadarı diyanetindir. Zaten buradaki Türklerin en büyük sivil toplum örgütü de DİTİB, yani Diyanet İşleri Türk İslam Birliğidir. Ama yine de cemaatlerle işbirliği içine girememektedir.
Almanya’daki Türkler, Türkiye’ye ne kadar bağlılar derseniz, bu alan da çok karışık. Çünkü Almanya’da yaşayan Anadolu Kökenli insanların, devlet, millet ve memleket sevgisi kesinlikle Türkiye’de yaşayanlardan kat kat fazla. Ama Türkiye’ye gelip Türkiye’de yaşama konusunda ise genelde herkes isteksiz ya da en azından kuşkulu ve kararsız.
Ve en önemlisi ise eskiden bu durum ekonomi ve iş olanaklarıyla açıklanırken bugün Almanya’da da işsizlik hat safhada denilebilir. Çünkü 1990’ların başında Sovyetlerin dağılması, dünyanın yeniden yapılanmasına neden oldu. Çöken ve dağılan Sovyet ekonomisinin mamul madde üretiminden, ham madde satışına kayması, Avrupa’da madenlerin kapatılmasına ve önemli ölçüde işsizliğe neden oldu.
Arkasından Çin, dağılma korkusuyla çağa entegre olmaya ve bu amaçla ucuz iş gücünü dünya sermayesine açmaya karar verince, Avrupa sanayisinin büyük bölümünün Çin’e kaymasıyla işsizlik iyice büyüdü. Ama Türkler açısından Almanya’dan dönüşler azalmanın ötesinde, neredeyse Almanya’ya geri dönenler daha fazla olmaya başladı.
Çünkü Almanya’da yaşadığı entegrasyon sorununu, Türkiye’de daha fazla yaşamaya başlamıştı. Bir kere Türkiye onun bırakıp gittiği Türkiye değildi. Anadolu kendi kültür değerleri temelinde, bilim ve teknolojinin de zorlamasıyla büyük bir değişim geçirirken, o entegrasyon adı altında Alman kültür ve yaşamının etkisinde bir değişim geçirmişti. Bu yüzden memleketim diye yanıp tutuştuğu ülkesine gelince daha fazla yabancılık çekiyor ve üstelik Türkiye’de bu durum Alamancı diye yüzüne vuruluyordu.
Almanya’da çok zor koşullarda Türkiye’den aldığı emeklilik aylığıyla yaşayan ve Türkiye’ye dönse ekonomik olarak çok daha rahat yaşama olanakları olan pek çok insana, “O zaman neden dönmüyorsunuz Türkiye’ye” diye sorduğumda, çok ilginç yanıtlar aldım.
Genelde “Çocuklar burada, onlar Türkiye’de yapamaz” diye yanıtlasalar da biraz derine inince gerçek nedenin bu olmadığı hemen anlaşılıyor. Çoğu bunun farkında değil ama aslında Türkiye’de yapamayan kendileriydi. Bu durumu uzun söyleşilerin ardından yakalayabiliyordum. Ve bu durumu şöyle dile getiriyorlar.
Biz burada Türkiye özlemiyle yanıp tutuşuyoruz. Tatili iple çekiyoruz. Hayaller kuruyor, Türkiye’ye gidip gelince tüm sorunlarımız çözülecek gibi hisler içine giriyoruz. Ama Türkiye’ye varınca ikinci haftadan itibaren sıkılmaya başlıyoruz. Orada hayallerimizdeki Türkiye ve ilişkileri bulamıyoruz. Çünkü bizim Türkiye özlemimiz yaşadığımız eski Türkiye olduğundan, gidince onu bulamıyor ve ikinci haftada sıkılıyor, üçüncü haftanın sonunda Almanya’yı özlemeye başlıyoruz, diyorlar.
Sonuç olarak sorunlar bunlarla sınırlı değil, sorunlar çok ve gurbetçilik zor zanaat. Çünkü iki vatanlısın, ama ikisinde de dışlanıyorsun. 
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Almanya Gezisi Nazmi Öner 0 829 30/07/2015, 08:38
Son Mesaj: Nazmi Öner

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder