SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Anadoluculuk fikrinin öncüsü: Nurettin Topçu
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
05/05/2008, 15:57
Anadoluculuk fikrinin öncüsü: Nurettin Topçu
Mehmet Nuri Yardım
Günün çözdüğü bağdan
Sökülüp gitti kuşlar;
Gökte gerilen ağdan,
Dökülüp gitti kuşlar!
Dağları duman sardı,
Seçilmez oldu ardı,
Dağ başlarını yardı,
Bükülüp gitti kuşlar!
Bu şiir kimin biliyor musunuz? Nizam Ahmed’in. Nizam Ahmed’i tanımazsınız değil mi? Ben de bilmezdim. Ta ki, Lütfü Şehsuvaroğlu’nun Nurettin Topçu kitabını görüp okuyuncaya kadar. Bu güzel eserin son sayfasında yer alıyor bu mısralar. Şiirin sonunda şöyle bir not düşülüyor: “Nurettin Topçu, Nizam Ahmed mahlasıyla şiirler de yazmıştır. Topçunun birkaç naif şiirinden biri de Kuşlar’dır. Kuşlar, Hareket Dergisinin yıl: 1, Sayı: 7, İkinciteşrin 1939 sayısında yayınlanmıştır.”
Topçu’nun hikâyeleri “Taşralı”da toplanmış, “Reha” isimli romanı da vefatından sonra yayınlanmıştır. Ama o daha çok bir aydın, bir düşünce adamı ve ülkemizin meseleleri hakkında çözümler üretmiş bir mütefekkir olarak tanınmıştır. Bütün eserlerinin 20’ncisi olan “Amerikan Mektupları Düşünen Adam Aranızda”nın arka kapağında çok manalı bir hâtırası var. Onu okumak lâzım:
“Çamlıca’ya doğru yürüyüş yapıyorduk. Toprak bir yokuşun üstünde yolu tıkayan bir kaya parçasını kazma ile kırarak yolu açan bir adama rastladık. Önce bunu bir amele zannettik. Arkadaşım, siyah sakallı, tatlı, güler yüzlü, oldukça iri ve dinç cüssesiyle çalışan adamı selâmladı. “Amele misin?” Yalnız mı çalışıyordu?” diye sordu. Kazmasına dayanarak bir gazali andıran derin, siyah gözleriyle bizi süzen kahraman Türkmenin heyecanlı, gür sesini dinlerken kulaklarıma inanamıyordum: “Ben arabacıyım, na şu karşı kulübede oturuyorum, amele değilim. Allah için bu yolu yapıyorum.” Bizim şaşkınlığımıza bakıyordu. Biz sormadan o devam etti. Lâkin gözleri dolmuştu, sesi titriyordu. Serbestçe ağlıyabilen bir kahramana benziyordu:
“Babam Çanakkale’de şehit oldu, bir helva pişiremedim. Evlâdımı İstiklâl Harbi’nde kurban verdim. Bir Mevlit okutamadım. Ruhlarına gönderecek bir şeyim yok. İşte bu hayrı yapıyorum.” Hemen kazmaya sarıldı ve “Allah!” diye başladığı işine devam etti. Ben bu vicdan azametinin karşısında o gün bugün secdeye kapanıyorum.
TÜRK DÜŞÜNCE HAYATININ YILDIZI
Türk düşünce hayatının yıldızlaşan isimlerinden Nurettin Topçu’yu unutmamak gerekiyor. 20. yüzyıl Türkiyesi’nde 1909-1975 yılları arasında yaşayan bu fikir sakası ve çile taşıyıcısını yine bir temmuz günü Hakka uğurlamıştık. O okuyan bir aydın, düşünen bir beyin, üreten bir münevverdi. Hayatı mücadele ile geçen, ilmî hayatını Batı’da tamamlarken Doğu ile gönül bağını ve temasını kesmeyen, dünya çapında filozoflarla birlikte iken bile şark âlimlerinin önünde diz çökebilen bir irade ve ahlâk numunesi. Hallac-ı Mansur’dan Yunus Emre’ye, Fuzûlî’den Bediüzzaman’a, Âkif’ten Celâl Hoca’ya ve nihayet Abdülaziz Bekkine’ye uzanan maneviyat çizgisinde gönlüyle ve gözüyle tanıdıkları ile yol haritasını bulan bir tefekkür adamı…
Batıda psikoloji, ahlâk, sanat tarihi, ruhiyat, bediiyat, umumî felsefe, mantık, muasır sanat tarihi, içtimaiyat ve ahlâk, arkeoloji alanlarında kıymetli hocalardan dersler aldı. Doktorasını Paris’te Sorbon Üniversitesi’nde tamamladı. Üniversite hocaları, makalelerini anlamaktan âcizken o liselerde öğretmenlikle yetindi. 40 yıl boyunca felsefeye mesafeli duran Türk çocuklarına bu ilmi sevdirmeye çalıştı. Aydınlatıcı bilgilerini dergilerde kaleme aldığı makalelerle topluma ulaştırmaya çalıştı.
Nurettin Topçu, “isyan ahlâkçısı”ydı. Ama onun isyanı mistik düşünceden şualanan bir kıyamdı. Dolayısıyla isyandan ziyade iman. “İman kaynaklarımıza” bütün hücreleriyle teslim olmuştu. İslâm’a ruh kökünden bağlıydı. Bir çok dernekte faaldi, bir çok mecmuada yazdı. Ama önce ve her zaman Hareket’le anıldı. Hareket onun İzmir’de bulunduğu sıralarda 1939 yılında yayınlamaya başladığı fikir dergisiydi. Ara dönemlerde kapanan, ama yeniden yayımlanan bu fikir çeşmesi, 80’li yıllara kadar en gür hâliyle akmaya devam etmiş, çevresinde kümelenen millî ve yerli kaynaklara bağlı idealist aydınların susuzluğunu gidermiştir. Orhan Okay, Ercüment Konukman, Gökhan Evliyaoğlu, Ahmet Tabakoğlu, Ferruh Bozbeyli, Mustafa Kutlu, İsmail Kara, Ali Birinci, Mehmet Doğan, İsmail Dayı, Beşir Ayvazoğlu, Mustafa Özel, Ayhan Yücel, Emin Işık, Hüsrev Hâtemi, Ezel Erverdi ve Mustafa Kara gibi münevverler, onun manevi sofrasından beslenenlerden sadece birkaçı.
Topçu, düşünmeyi sevmeyenlere felsefenin ışıklı yolunu işaret etmiş bir deniz feneridir. Ön yargılarına mahkûm aydınlarımızın esaret zincirini kırmaya çalışmış bir akıncıdır, halkıyla arasında uçurumlar açmayı mârifet sanan devletlulara doğru yolu göstermiş bir ulu bilgedir.
Dergâh Yayınları’ndan çıkan her eseri bir dâvet, bir çığlık, bir ikazdır: İsyan Ahlâkı, Yarınki Türkiye, Türkiye’nin Maarif Dâvâsı, Büyük Fetih, Var Olmak. Kimi eserleri tecessüs, merak ve keşiftir: Bergson, Mehmed Âkif, İslâm ve İnsan, Mevlâna ve Tasavvuf gibi.. Bazı eserleri bir tespit, bir inşa, bir imardır: Varoluş Felsefesi, Hareket Felsefesi, İrâdenin Dâvası, Devlet ve Demokrasi, Ahlâk Nizamı... Bazı eserlerinde ise sanat kıvılcımı çakmıştır. Taşralı, Reha... Bu sefer düşünce, sanatla kanatlanmış ve okuyucusunu beyaz atının üstünde engin vadilerde güzelliklere uçurmuştur.
O, mütemadiyen “Müslüman Türk insanı” ve “Müslüman Türk toplumu”nun nasıl olması gerektiğinin arayışı içinde olmuş bir hakikat avcısıdır. Modernleşme döneminde aydınlar Batıya yüzlerini çevirip bütün ilhamlarını ve aşklarını oradan devşirirken Anadolu insanının irfanına, izanına ve imanına güvenerek geleneğe yaslanıyor, engin ufuklara açılabileceğimize inanıyordu. Tenkidin ve düşüncenin dostu, ama gerçeğin de tâkipçisiydi. Batının teknik öncülüğüne rağmen, medeniyetimizin üstünlüğünün şuurundaydı. Haysiyetli bir duruş gösterdi ve esaslı bir tavır koydu. Hem isyanın haysiyetini, hem de ahlâkın zarafetini şahsında topladı.
Fikir mücadelesi, siyasete ve politikacılara bakışı, aydınlarla münasebeti ve farklı tavırları ile Cumhuriyet Türkiyesi’nin özel, çok önemli ve seçkin bir simâsıdır Nurettin Topçu. Geniş kesimler onu okumamış olsa bile müstesna bir hayran kitlesi ve tâkipçisi hep olmuştur. Okumuş-yazmışlardın çoğu onu tanımaz, eserlerinden ve fikirlerinden mahrumdur ne yazık ki. Zaten bu acıklı durum, entelektüel hayatımızın kuraklığından anlaşılmıyor mu? Türkiye’nin bugün meseleleri üzerinde kafa yorduğunu sanan ve genelde çözüm bulamayarak arayışlara giren yarı aydınlar, gerçekten bu ülke yararına hayırlı ve faydalı düşünceler üretmek istiyorlarsa, Topçu gibi bu ülkenin erdemli vasıflarını benimsemiş ve yaşamış mütefekkirleri tanımak zorundalar. Bu topraklardan, büyük iman, fikir ve sanat adamı olarak yetişmiş ve temayüz etmiş bir çok âbide şahsiyet vardır ki, aydınlarımız ne yazık ki onlardan habersiz, gaflet uykusunda uyumaya devam ediyor. Türkiye’nin gerçekten aydınlığa kavuşması, huzuru bulması, refaha erişmesi ve yoksulluğu yenmesi bu kalın ve o oranda derin ölüm uykusundan uyanması ile mümkün değil mi?
Türk edebiyatı ve düşünce hayatının temel eserleri yayımlanıyor ama, bana göre bugüne kadar üzerinde hakkıyla durulmamış ve fikirleri lâyıkınca ele alınmamış değerli mütefekkirlerimizden biri de Nuretin Topçu’dur. Gerçi Topçu’nun bütün eserlerini neşreden Dergâh Yayınları, yazarın 20. kitabı olan “Amerikan Mektupları-Düşünen Adam Aranızda”yı da çıkardı. Ama onun kamuoyuna özellikle aydınların gündemine gelebildiğini söylemek zor. Bu eserlerin üzerinde etraflıca durulduğu, tartışıldığı söylenemez ne yazık ki. Hele üniversitelerde bu hususta ciddi araştırmaların yapılmadığı o kadar âşikâr ki...
Son kitap, yazarın bugüne kadar yayımanan eserlerine girmemiş yazılarının bir kısmını ihtiva ediyor. “Amerikan Mektupları” başlığını taşıyan birinci kısım Ocak 1948 ile Şubat 1949 tarihleri arasında Hareket dergisinde, aynı başlıkla çıkan 12 imzasız mektup-yazıdan meydana geliyor. Mektuplar, İstanbul’a gelmiş bir Amerikalı’ın yine İstanbul’dan bir arkadaşına yazdığı metinlerdir. Mektuplarda İstanbul’daki sosyal hayat, tipler, insanlar arasındaki münasebetler, iş dünyası, meslekler, sokaklar, tarihî binalar, dinî hayat ve sosyal yapı tenkitçi ve zaman zaman hayıflanan bir gözle anlatılıyor. İkinci bölüm “Düşünen Adam Aranızda” Eylül-Ekim 1964 tarihlerinde Düşünen Adam dergisinde neşredilen 4 uzun yazıdan oluşuyor. Birbirini tamamlayan metinlerde, bir medeniyet ve kültür şehri olarak İstanbul’a düşkün, tabiat sevgisi büyük bir Türk aydınının nasıl bir şehir, insan ilişkileri manzumesi ve sosyal hayat arayışı içinde olduğunun izlerini bulmak mümkün. Nurettin Topçu, daha çok okunmalı ve anlaşılmalıdır.
Sözü fikir hayatımızın usta mimarı Topçu’nun gençliğe yaptığı ve onlara yol gösterici mahiyette olan bir konuşması ile bitirmek istiyorum. “Yarınki Türkiye’nin kurucuları, yaşama zevkini bırakıp yaşatma aşkına gönül verecek, sabırlı ve azimli, lâkin gösterişsiz ve nümayişsiz çalışan, ruh cephesinin maden işçileri olacaklardır. Bu ruh amelesinin ilk ve esaslı işi,insan yetiştirmektir. Hünerleri hep fedakârlık olan bu hizmet ehli gençler, hizmetlerinin mükâfatını da hizmet ettikleri insanlardan beklemeyecekler, sonsuzluğa sundukları eserin sesinin akislerini yine sonsuzluktan dinleyeceklerdir.”
NURETTİN TOPÇU KİMDİR? (Dergâh Yayınları’nın internet sitesinden alınmıştır.)
(İstanbul 1909-1975)
Nurettin Topçu baba tarafından Erzurumludur. Ailesi Topçuzâdeler diye tanınır. Dedesi Osman Efendi, Erzurum'un Ruslar tarafından işgali sırasında Türk ordusunda topçuluk etmiş; bu lâkap oradan kalmıştır. Babası Topçuzâde Ahmet Efendi ailenin tek evladıdır. Küçük yaşta yetim kalır. Alaftarlık (tahıl alım satımı) yaparak aileyi geçindirmeye çalışır. Bu arada Erzurum'un tanınmış zenginlerinden Gülü Bey'in yardımını görür. Canlı hayvan ticaretine başlar. Doğu Anadolu ve bilhassa Erzurum yöresinden topladığı koyunları İstanbul'a satarak işini genişletir. İstanbul'da bir yazıhane tutar. Zamanla Tahtakale'de bir han (Erzurum Hanı) satın alan Ahmet Efendi, İstanbul'a yerleşir. İlk evleri Süleymaniye Deveoğlu Yokuşu, Hatap Kapı sokağında bir ahşap binadır. Nurettin Topçu Süleymaniye'deki bu evde doğar (7 İkinci teşrin 1909). Topçu'nun ninesi Eğinlidir. Ahmet Efendi İstanbul'a yerleştikten sonra birinci hanımı vefat eder. Bu hanımdan olma iki oğlu da Balkan Harbi'nde şehit düşerler. Ahmet Efendi daha sonra yine Eğinli olan Kasap Hasan Ağa'nın kızı Fatma Hanım ile evlenir. Bu hanım Nurettin Topçu'nun annesidir.
Harp yılları Ahmet Efendi'nin işlerinin bozulmasına ve iflâsına yol açar. Aile Süleymaniye'deki evden ayrılıp Çemberlitaş'ta, bir ahşap eve taşınır. (Şatır sokaktaki bu ev daha sonra yıkılacak yeniden Nurettin Topçu tarafından yaptırılacaktır, 1970).
Nurettin Topçu altı yaşında Bezmiâlem Valide Sultan Mektebi'nin ana kısmına yazılır. Burayı bitirdikten sonra Büyük Reşit Paşa Numune Mektebi (şimdiki İstanbul Lisesi civarında)ne verilir. Mektebi birincilikle bitirir. Babası Ahmet Efendi Çemberlitaş'ta kasap dükkânı işletmeye başlamıştır.
Reşit Paşa Mektebi'nin sarıklı hocası Osman Efendi bir gün babasına "Osman Nuri -Nüfus kağıdında ismi bu şekilde geçer- büyük adam olacak" deyince çok az gülen babası hayli mütehassis olur. Bu sıralarda sakin, biraz içe dönük bir mizaca sahiptir. Küçük bir sandıkta kitap ve gazete biriktirmek merakı vardır. İmlâ öğretmeni Nafiz Bey, Nurettin Topçu'nun hayatı boyunca sürecek Mehmet Âkif sevgisini uyandıracaktır.
Daha sonraki yıllarda Osman Nurettin, Vefa İdadisi'ne devam eder. Birinci sınıfta babasını kaybeder. Evlerinin bir katını kiraya verirler. Ağabeyi Hayrettin Topçu mektepten ayrılarak ailenin yükünü omuzlar. Topçu Vefa İdadisi'nde de sınıflarını birincilikle geçer. Felsefeye bu sıralarda meyletmektedir. Edip Bey, tarihçi Memduh Bey, Celâl Ferdî ve ulûm-ı diniyye hocası Şerafettin Yaltkaya'dan ders alır. Son sınıf Haziran imtihanında Arapça hocası (Sıfırcı) Salih Bey'den kalır. Bu vaka ona çok tesir etmiştir. Bütün yaz çalışır. İdadi tahsilini İstanbul Lisesi'nde 1927-28 ders yılında edebiyat bölümünü pekiyi derece ile tamamlar.
Liseden mezun olan Topçu, kendi kendine Avrupa'ya tahsil imtihanlarına girer, kazanır (1928). Hamdi Akverdi, Vehbi Eralp, Ziya Somar gibi şahıslarla birlikte Fransa'ya gider. Daha önce giden Remzi Oğuz Arık, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Cevdet Perin, Bedrettin Tuncer Paris'tedirler. Daha sonra bu şahıslarla, bilhassa Remzi Oğuz ve Ziyaeddin Fahri ile görüşmeleri olacaktır. Topçu önce Bordo Lisesi'ne nakledilir. İlk yazı denemelerini burada kaleme alır ve üye olduğu Sosyoloji Cemiyeti'ne gönderir. Moris Blondel'i bu lise döneminde tanır. Daha sonra mektuplaşırlar. Burada psikoloji sertifikasını verir. İki sene sonra Strazbourg'a geçer. Üniversitede felsefe tahsil eder. Ahlâk kurlarını tamamlar, sanat tarihi lisansı yapar.
Nurettin Topçu'nun Fransa'da aldığı lisans dersleri:
1. Ruhiyat ve bediiyat (Haziran 1930)
2. Umumî felsefe ve mantık (İkinci teşrin 1932)
3. Muasır sanat tarihi (İkinci teşrin 1932)
4. İctimaiyat ve ahlâk (Haziran 1933)
5. İlk zaman sanat ve arkeolojisi (İkinci teşrin 1933)
Topçu'nun Avrupa'daki hayatı okul, ev, kütüphane çerçevesi içinde geçer. Ancak hafta tatillerinde derneklerin tertip ettikleri toplantılara gider. Aynı toplantılarda Samet Ağaoğlu, Ömer Lütfi Barkan, Besim Darkot gibi zatlar da bulunmaktadırlar. Topçu bu arada Tasavvuf tarihçisi Luis Massignon ile tanışır. Dr. Adnan Adıvar'ın Türkçe dersi verdiği Masignon'a daha sonra bu dersi Topçu verecektir. Strazbourg'da doktorasını hazırlayan Topçu, Sorbon'a gider, doktorasını verir: "Conformisme et révolte". Bu üniversitede felsefe doktorası veren ilk Türk öğrencisidir. Bu tez Paris'te kitap halinde yayınlanır (Paris 1934). 1990 yılında da tıpkı baskısı Kültür Bakanlığı'nca Ankara'da yapılır.
1934'de yurda döner. Galatasaray Lisesi'nde felsefe öğretmeni olarak görev alır (1935).
Hüseyin Avni Ulaş ailenin baba dostudur. Çemberlitaş'taki eve sık sık gelir gider. Topçu küçük yaştan beri bu zatın tesiri altında kalmıştır. Yurda döndükten sonra H. Avni Ulaş'ın kızı Fethiye Hanım'la evlenir. Düğün gününün akşamı İzmir Atatürk Lisesi'ne tayin emri gelir. Galatasaray Lisesi Müdürü Behçet Bey, o sene Haziran imtihanından geçmesini istediği altı kişilik bir öğrenci listesini Topçu'ya teklif etmiştir. Nurettin Topçu bu teklife karşı "Eğer bunlar çalışkan talebelerse elbette geçerler"' cevabını verir. Neticede talebelerin bir kısmı imtihanda kalır. Ankara'nın tepkisi ani olur ve Topçu'nun tayini İzmir'e çıkar.
Nurettin Topçu Hareket dergisi'ni İzmir'de bulunduğu yıllarda yayımlamaya başlar (1939). Dergi İstanbul'da basılır. Bu arada eşinden ayrılır. Hareket'te yayınlanan "Çalgıcılar yine toplandı" isimli yazıdan dolayı açılan soruşturma üzerine Denizli'ye sürgün edilir. Denizli'de bulunduğu yıllarda Said-i Nursi ile tanışır, o sırada yapılan mahkemelerini takip eder. Daha sonra Haydarpaşa Lisesi'ne tayin edilir. Bir müddet sonra da Vefa Lisesi'ne geçer.
Çocukluk arkadaşı Sırrı Bey vasıtasıyla devrin manevi büyüklerinden Hasib ve Abdülaziz Efendilerle tanışan Topçu, bu kişilerden hayatı boyu sürecek etkiler alır, Nakşî şeyhî Abdûlaziz Bekkine Efendi'ye intisab eder. Topçu, Celâl Hoca (Celâl Ökten)dan da İslâmî ilimler yönünden faydalandı. Daha sonra İmam-Hatip okullarının kuruluşu sırasında Celâl Hoca ile mesaî arkadaşlığı yaptı.
Son olarak İstanbul Lisesi'ne tayin olunan N. Topçu buradaki görevinden emekli oldu (1974).
N. Topçu, bir süre Edebiyat Fakültesi'nde H. Z. Ülken'in kürsüsünde eylemsiz-doçentlik yaptı. "Bergson" konusunda doçentlik tezi hazırladı. Fakat kendisine kadro verilmemiş ve muhtelif entrikalarla üniversiteye alınmamıştır. Doçentlik tezi Bergson daha sonra kitap halinde yayınlandı.
27 Mayıs 1960'a kadar uzun yıllar Robet Kolej'de tarih okuttu. 27 Mayıs'tan sonra devrim alehtarı bulunurak buradaki görevine son verildi.
Fikri faaliyetlerini Türk Kültür Ocağı, Türk Milliyetçiler Cemiyeti, Milliyetçiler Derneği ve Türkiye Milliyetçiler Derneği'nde sürdürdü.
1975 Nisanında hastalandı. Hastalığının teşhisinde güçlük çekildi. Pankreas kanserine yakalandığı ameliyatta belli oldu. Topçu, 10 Temmuz 1975'te vefat etti. Fatih Camiinde kılınan namazdan sonra Topkapı'da Kozlu kabristanına defnedildi.
1939'dan itibaren çeşitli aralıklarla yayımladığı Hareket dergisi ile bir dünya görüşü mücadelesini şuurla yürüttü. 1939-42 Hareket dergilerindeki yazılarıyla, ruhçu ve mistik düşünüşün felsefî temellerini araştırdı. Teknik ve makina medeniyetine duyulan şuursuz ihtirasın asrın insanını boğduğunu, bu yüzden kendi benliğinden uzaklaşan insanın kurtuluşunun ancak özbenine kavuşmasıyla mümkün olabileceğini vurguladı. İnsan ruhunu demir pençeleriyle felce uğratan materyalizm, pozitivizm, sosyolojizm, pragmatizm akımlarına karşı çıkarken, akılcılığın bile ancak kalbîlikle değer kazanacağını belirtti. Kalb ahlâkı ve irade felsefesini ortaya koymaya yöneldi. Hüseyin Avni Ulaş ve Fransa'da tanıştığı Remzi Oğuz Arık'ın tesiriyle benimsediği Anadoluculuğun âdeta ruhî, içtimaî programını yeniden çizdi. 1947-49 Hareket 'lerinde bu çerçevedeki düşüncelerin İslâmi temellerini açıklığa kavuşturdu. Türk milliyetçiliğin İslâm dâvasından ayrılamayacağını, milletle dinin iç içe kavramlar olduğunu ortaya koydu. Ancak, İslâmiyetin hâmisi ve müdafii olarak görünen sahtekârlarla ve menfaatperestlerle mücadeleden de geri kalmadı.
1952-53 Hareket 'lerinde Nurettin Topçu, değişen toplum yapımızı da batılılaşma karşısında, inancımızı ve tarihimizi savunurken, kapitalist ve komünist iki kamp arasında cemaatçi bir nizamın zaruretini öngören "yeni nizam"ın ana hatlarını çizdi. 1966-1975 Hareket 'lerinde ise, daha önceki dönemlerde ileri sürdüğü düşünceleri, bütün fikir hamulesiyle yeniden kuvvetle ortaya koydu. İslâmiyetin, bu Allah'ın insanlar için seçtiği nizamın, cemaatçi yönünü cesaretle belirtti.
Son yazıları harp ve harp sonrasıyla alakalıdır.
Yayınevimizce yayımlanmış külliyatındaki eserleri:
Ahlâk Nizamı
Bergson
İradenin Davası - Devlet ve Demokrasi
İslâm ve İnsan-Mevlâna ve Tasavvuf
Büyük Fetih
İsyan Ahlâkı
Kültür ve Medeniyet
Mehmet Âkif
Reha (Roman)
Taşralı (Hikâye)
Türkiye'nin Maarif Davası
Var Olmak
Varoluş Felsefesi - Hareket Felsefesi
Yarınki Türkiye
Millet Mistikleri
Sosyoloji
Mantık
Psikoloji
Felsefe
Ahlâk
Amerikan Mektupları-Düşünen Adam Aranızda
(
http://www.dergahyayinlari.com
’dan alınmıştır)
Alıntı
Tweet
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2023
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder