• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
ANTALYA'NIN KONUM VE FONKSİYONU
Dışarıda Nazmi Öner
Yetkili Şair
***
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesaj Sayısı: 117
Konu Sayısı: 113
 
#1
10/02/2016, 18:15
Antalya Orta kuşağın ortasına göre biraz güneyinde, Akdeniz iklim bölgesinde, kendi adıyla anılan körfezin kıyısındaki ovanın, Güneybatı ucunda kurulmuş bir kent. Kuruluş yerindeki düzlüğün iki tarafı denize sıfır olsa da, ortada falezler, denizle düzlük arasında bir basamak gibidir. Ve Kepezde ikinci basamakla, daha geniş olan ikinci düzlüğe çıkılır. 
Bu yüzden kentin yerinden dolayı bir deniz kenti, ikliminden dolayı Akdeniz iklim ve bitkileri –makiler-, kuruluş yerinin düz olmasından dolayı ızgara planı, raylı sistemleri, bisiklet yolları, su yolları olması beklenir. Arazinin genişliğinden dolayı da, sıkışık olmayan, yeşili bol, geniş yolları, meydanları olması gerekir.
Peki, Antalya böyle midir, derseniz; sanıyorum pek de böyle değildir. Bu coğrafi verilere dayanarak, Antalya’nın nasıl bir kent fonksiyonu üstlenmesi gerektiğini saptamaya çalışır ve bunu bulunduğu yerin coğrafi özellikleriyle karşılaştırırsak, Antalya için pek çok şeyin yanlış gittiğini görürüz.
Örneğin: Antalya’yı hiç görmeyen bir yabancı, onun harita üstündeki yerine bakarak, Antalya’nın bir deniz kenti olabileceğini, daha doğrusu, olması gerektiğini düşünür. Yine bu düşünceden hareketle, coğrafyada deniz kentleri için olması gereken kent planı aklına gelir.
Nedir bu derseniz, deniz kentlerinde yaşamın merkezi kıyı şerididir ve bu yüzden kent sokakları denize dik olarak dizilir. Yani bu yolla deniz etkisi içerlere dek sokulur. Denizde yoğun bir trafik olup, ulaşım büyük ölçüde deniz üzerinden sağlanmaktadır.
Kıyılarda gökdelenler değil, içkili gazinolar, restoranlar, eğlence yerleri ve ticaret merkezleri, hediyelik eşya dükkânları vs. vardır.
Oysa Antalya, hiç de böyle değildir. Kayseri gibi, Konya gibi bir bozkır şehridir. Denizle de uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur. Bırakın dünyanın deniz kentlerini limanlarını, Tuna, Tisa, Sava veya Ren Nehri kıyısındaki bir kasaba kadar bile suyollarından faydalandığı söylenemez.
Konya ve Kayseri’de kent içi ulaşım ve trafik ne ise, Antalya’da da aynıdır. Konya’nın Eskişehir’in planlanmasında deniz, ne kadar dikkate alınmışsa, Antalya’nın planlanmasında da daha fazla dikkate alındığı söylenemez.
Hatta yolların, parkların ağaçlandırılmasında bile iç Anadolu’nun, çamı, ardıcı çınarı nerdeyse yöreye özgü ağaçlarla başa baş gibidir.
Bu durumu 2004 Kasımında Amsterdam’a giderken uçak havalanınca fark etmiştim. Ve işte o geziyle ilgili notlarıma o günkü gözlemlerimi şöyle işlemişim.
“Uçak havalanınca, hemen tüm Antalya altımızda kaldı. Antalya’yı ilk kez, havadan bu kadar net bir şekilde gördüm. Önceki uçuşlarda hava uygun değildi, pek bir şey görememiştim.
Bir şehre yukardan bakmak beni her zaman heyecanlandırmıştır. Şu anda da, Antalya’yı havadan görmenin heyecan ve hayal kırıklığını yaşıyorum. Tepeden ilk göze çarpanlar denizin koyu mavisiyle kıyının karşılaşması, ama bir o kadar da, kentle denizin birbirine yabancılaşmasıydı.  Neden derseniz; falezlerin üzerindeki yüksek yapılar, kıyı boyunca, bir duvar gibi uzanıyordu.
Antalya bu haliyle, sanki denizden gelecek saldırılara karşı, surlarla çevrilmiş, bir ilk çağ kentini andırıyordu. Ayrıca bu, denize bir duvar çekilmiş gibi yapılaşmanın arkasında, yeşili bol, çok geniş bir boşluk vardı.
Hatta şehrin kurulduğu düzlüğün, sanki daha yarısı boş gibi görünüyordu. Kaldı ki burası dolsa bile, Kepezin üstünde çok daha geniş bir ova vardı. Bu da şehri bu denli sıkıştırmanın denize duvar örmenin, anlamsızlığını ortaya koyuyordu.
Zaten oldum olası Antalya’daki şehirleşmeye akıl erdirebilmiş değilimdir. Olayın bilimsel, kentsel, sosyal, kültürel ve ekonomik bir açıklaması olmadığı gibi, kent insanının ihtiyaçlarının karşılanmasıyla, hatta siyasal ve partisel çıkarlarla da fazla ilgisi olduğunu zannetmiyorum.
Kentleşmeye, rant, rüşvet ve yolsuzluğun en vahşi biçimde egemen olduğunu düşünüyorum. Ve kent bu rant rüşvet yolsuzluğunun çirkin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor elbette, diye düşünüyorum. 
Ama tüm bunlardan başka, kentin coğrafyası da, hala algılanabilmiş değil. Antalya’yı bu güne dek yönetenler kenti Konya, Ankara, Eskişehir, Kayseri gibi bir bozkır şehri olarak algılamışlar ve bir bozkır şehri için geçerli olabilecek yerleşme planları, ulaşım sistemleri ve bunlara uygun bir mimari sistem uygulamışlardır. Antalya’nın bir liman, bir kıyı kenti olduğu, denizden yararlanılabileceği hiç düşünülmemiştir.
Örneğin her 15 dakikada, ya da yarım saatte Aksu’dan Konyaaltı’na karşılıklı yolcu taşıyan gemiler neden olmasın. Denize dik uzanan caddelerin denizde bittiği yerlerde iskeleler, yolcuların asansörlerle çıktığı duraklar… Bu duraklardan insanların denize dik caddelerle, kentin iç kesimlerine dağılması gibi bir şeyler düşünülmüş müdür acaba?
Coğrafi anlamda ve dünya gerçeklerinde deniz kentlerinde hemen tüm önemli caddeler denize doğru uzanırlar. Çünkü yaşamın kaynağı, faaliyetlerin merkezi deniz ve kenarıdır. Oysa Antalya’da denizde hiçbir şey, hiçbir faaliyet olmadığından önemli caddelerin hepsi de denize paralel uzanır.
Ne acıdır ki, dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biri olmasına ve 700-800 bine yakın nüfusuna rağmen Antalya’dan deniz yoluyla, bırakın dünyanın önemli önemsiz başka bir kentine ulaşmayı, kendi ilçelerine bile deniz yoluyla ulaşamazsınız. Amatörce gezi gruplarını gezdiren yatlar ve balıkçı teknelerinin dışında öyle tarifeli seferlerle, Antalya’dan başka merkezlere yolcu taşıyan bir sistem hala yoktur.
İlk çağlarda Roma ve hatta karadan Antalya’ya geldiği için bir deniz kültürü olmayan Selçuklular bile, Antalya’nın coğrafyasına uygun bir kentleşme politikası izlenmiştir. Antik liman çevresi ve kale içi bunun en güzel göstergesidir.
Cumhuriyet Antalya’sı ise denize küsmüş, hatta denizle arasına, gökdelenlerden oluşan bir duvar örmüş, daha doğrusu sırtını denize dönmüş bir Antalya’dır. Ancak, örnek aldığı bozkır kentleşmesini de doğru dürüst başaramamış, her şey yolsuzluğa, kişisel ve siyasal çıkarlara feda etmiştir.
            Bu kente konumuna uygun ve coğrafi fonksiyonlarını yerine getirmesini sağlayacak ve kolaylaştıracak bir planlama maalesef yapılamamış ve hatta sanırım bu durum hiç kimsenin aklına dahi gelmemiş gibidir. Bundan sonra ne kadar değiştirilebilir, ne kadar düzeltilebilir bilemiyorum, fakat her şey bitmiş de değildir.
İstenirse denizin üstünde yürüyerek, yani ulaşım denize indirilerek, kentin denizle barışma süreci başlatılabilir. Denize dargın bir Antalya’da her ne yaparsanız yapın, Antalya’nın doğasıyla anlaşamayacak, kaynaşamayacak, sırıtacaktır.”
            2004 Kasımında gezi notlarıma düştüğüm bu Antalya fotoğrafı, maalesef, bugün 2008’de de aynen geçerlidir.
 
 
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  ANTALYA'NIN YERLEŞİMİ KONUM VE FONKSİYONUNA TERSTİR. Nazmi Öner 1 986 12/02/2016, 01:25
Son Mesaj: RefikaDogan
  KONUM VE FONKSİYONUNA GÖRE KENTLER Nazmi Öner 0 536 08/02/2016, 17:18
Son Mesaj: Nazmi Öner

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder