Yayin Tarihi 17 Kasım, 2008 Kategori ATATÜRK
ATATÜRK’ÜN SU VE DENİZ SEVGİSİ
Su ve Temizlik
Dünyanın en büyük medeniyeti temizlik medeniyetidir. Onun’da göstergesi su ve sabundur. Atatürk çocukluğundan beri temizliğe ve iyi giyinmeye meraklı idi. Bazı sıcak günlerde iki üç defa yıkandığı olurdu1. Harp esnasında en sıkışık cephelerde bile ne yapıp etmiş her gün yıkanabilecek bir yer sağlamıştır2.
Derne’de, bir vahadan çamur gibi toplayıp, süzerek ve güneşten uçmasın diye başlarının altına sakladıkları içme suyuyla susuz kalmak tehlikesini göze alarak her sabah yüzünü yıkadığı anlatılmaktadır. Aralıksız, İngiliz bombardımanının altında kaldığı Anafartalar’daki küçücük kulübesinde bir banyo koydurtmuştu3. Ruşen Eşref Ünaydın4, yatak ve su için Atatürk’ün hiçbir zorluk önünde vazgeçemeyeceği bir konfor geleneği olduğunu bildirir5. “Savaş meydanında top ateşleri altında bile, dinlenmek için çadırına çekildiği zaman dahi soyunup dökünmeden yatmazdı ve yıkanıp, giyinip kuşanmadan çadırından çıkmazdı. Muharebelerin en kızgın günlerinde bile tıraşlı, itinalı giyinmiş bir centilmen idi6.”
Ankara’ya geldikten sonra önce Ziraat Mektebi’ne, sonra daha emniyetli görülen istasyon binasına taşınır. Binaya taşındığının ertesi günü emir çavuşuna:
“Çocuk banyo işini ne yapacağız, bir çare bul” der. O zamanlar Ankara’da bir banyo tertibatına yetecek malzeme bulunması imkânsızdı. Ankara’da bulunan bir Alman mühendisin fikri alınır ve bizzat Atatürk’ün çizdiği krokiye uygun Demir Yolları ustalarının yardımıyla bir banyo yapılır. Banyo adî bir ocağın üzerine konan, bidonla sacdan yapılmış bir küvetten ibarettir7. 31 Ağustos 1925 günü Kastamonu dönüşü Çankırı’ya uğrar8. Bir gece kalacağı anlaşılınca bir tenekeci ustasına bir banyo tenekesi yaptırılır. Hastanenin büyük semaveri getirilir, yanına da bir kazan su koyulur. Vali tenekeyi boyatır, fakat kurumadığı içinde sildirir. Kokusu giderilmemiştir. Atatürk’e derme çatma banyo olduğu söylenince çok sevinir. Banyo hazırlığında semavere, kazana bakıp gülüyordu.
Arkadaşı Nuri Conker’e:
“Nuri, banyo var, ben gireceğim” diyerek girer9. Son hastalığında karın ponksiyonu yapıldıktan sonra doktorlara “banyoya girebilir miyim?” diye sorar, doktorlar aralarında görüştükten sonra “zararı yok” derler. Banyoyu çok sevdiğinden, öyle sevinir ve canlanır ki, doktorlar hastalığından şüphe ederler10.
Sabah yataktan kalktıktan sonra sabah kahvesini ve sigarasını içer, sonra da tıraşını olurdu. Berberi itina ile Atatürk’ü tıraş eder, bundan sonra masajını yaptırır, banyosunu alır, giyinir, çalışma odasına geçerdi11. Bazı geceler baloya gitmesi gerektiği zaman akşamları da ikinci kez tıraş olurdu. Hizmetindekileri sakallı görünce çok kızardı12. Atatürk: “Giyimine dikkat etmeyen insanın ne kendisine ne de topluma saygısı yoktur” derdi13.
Deniz Sporları
Atatürk sporu sever, ekseriye hafif jimnastik eksersizleri yapardı14.
Atatürk, İstanbul Florya’da bulunduğu zamanlarda her gün denize girmekte, kürek çekmekte, halkla haşır neşir olmaktadır15.
İsmet İnönü’nün yüzmeyi öğrenmesi Atatürk’ün direktifiyle olmuştur.
Atatürk Florya’da yüzerken Başbakan İsmet İnönü gelir.
Atatürk Seslenir:
“İsmet gel! Gelde yarışalım” der
İsmet İnönü kollarını açarak
“Paşam, ben yüzme bilmem ki “
Bunu duyan Atatürk
“Sana bir hafta süre. Bir hafta sonra birlikte yarışacağız” der
İsmet İnönü Heybeliada’daki Deniz Askeri Lisesi Sınıf Subayı Ulvi Tekeş’le tanışır. Kısa bir süre içinde yüzme öğrenmek istediğini bildirir.
Heybeliada ile Kaşıkadası arasındaki derin bir yere deniz motoru ile gidilir. Ulvi Tekeş dalar İsmet İnönü’ye
“Sayın Paşam atlayın” der
“Nasıl atlayacağım”
“Çivileme atlayacaksınız”
İsmet İnönü anlatıldığı şekilde çivileme atlar. Bu İsmet İnönü’nün meşhur çivilemesidir. İlk atlayışıdır. Suyun yüzüne çıkınca kendini subayın kollarında bulur. Çırpınmaya başlar. Sonrada yüzme kurallarına uyarak birkaç gün içinde yüzmeyi öğrenir ve Florya’nın yolunu tutar16. 6 Eylül 1936 Pazar günü Moda koyunda yapılan yelken ve kürek yarışlarını Türkiye’de bulunan İngiltere Kralı VIII Edward ile birlikte Ertuğrul yatından izlemiştir17.Florya plajında denizde mayo ile çekilmiş fotoğraflarını gazetelerde yayınlatarak halkımızı denizden yararlanmaya çağıran ilk insan da toplumumuzda Atatürk olmuştur. Atatürk’ün bütün bu hareketleri, hep hesaplı, hepsi bir amaca yöneliktir. Türk halkını kendi öz benliğine kavuşturmak, küsmüş bulunduğu doğa ile barıştırmak, hayatın anlamını daha fazla tanımasını sağlamaktır18. Köşk’teki kürek çekme kondisyon aleti şimdi, Anıtkabir müzesindedir19.
Florya Deniz Köşkü
Florya Deniz Köşkü Atatürk için İstanbul Belediyesi tarafından yaptırılmıştır. Projeler Y. Mimar Seyfi Arıkan tarafından hazırlanmıştır. Florya Deniz köşkü sahilden 70m ileride kazıklar üzerindedir. Köşk bir iskele yolu ile kıyıya bağlanmıştır20. Atatürk 1936 yılı Haziran ve Temmuz aylarında burada kalmış birçok siyasi ve ilmi toplantılarını burada yapmış ve su sporlarıyla21 meşgul olmuştur.
Ayrıca 15-16 Haziran 1937 günlerinde Atatürk 2 gün, 28 Haziran- 25 Temmuz 1937 tarihlerinde 25 gün Florya deniz köşkünde istirahat etmiştir.
En son Florya’yı ziyaret ettiği tarih 28 Mayıs 1938’dir.
Eren AKÇİÇEK
(Ege Üniversitesi Su ürünleri Dergisi 2005)
1 Kılıç Ali, Atatürk’ün Hususiyetleri İstanbul, 1955, S.74
2 Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar Cilt I, İstanbul 1973, S.11
3 Ruşen Eşref Ünaydın: Atatürk’ü Özleyiş.Hatıralar, Birinci Kitap, Zafer, Ankara, 1957, S.114
4 Ruşen Eşref Ünaydın (1872-1959) Gazeteci, Yazar,
5 Ruşen Eşref Ünaydın: A.g.e., S.114
6 R. Hüsrev Gerede: “Atatürk”, Belleten, Cilt XX, Sayı 80, Ekim1956, S.565
7 Ziya Oranlı: Atatürk’ten Şimdiye Kadar Yayınlanmış Anıları, (Anlatan: Ali Metin, Atatürk’ün Emir Çavuşu), Ankara, 1967, S.57-58
8 Utkan Kocatürk: Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Ankara, 1999, S.328
9 Talat Onay: “Atatürk Çankırı’da”, Türk Dili, Cilt VI, Sayı 62, Kasım 1956, S.71
10 Bedi Şehsuvaroğlu: Atatürk’ün Sağlık Hayatı, İstanbul, 1981, S.86-87
11 Kılıç Ali: A.g.e., S.75
12 Cemal Granda: Atatürk’ün Uşağıydım, İstanbul, 1973, S.49
13 Sabiha Gökçen: Atatürk’ün İzinden Bir Ömür Böyle Geçti, İstanbul, 1982, s.Fotoğraflar
14 Yakınlarından Hatıralar: Anlatan: Cevat Abbas Gürer, İstanbul, 1955, S.62
15 Ahmet Niyazi Banoğlu: Atatürk’ün İstanbul Hayatı II, İstanbul, (1933-1937), 1974, S.189
16 Nazım Dündar Sayılan, Atatürk’ün Sporculuğu, Türk Dili, Sayı 581, Mayıs 2000, S.418 -419
17 Cem Atabeyoğlu: Atatürk ve Spor, Ankara, 1989, Hikmet Özdemir: Atatürk ve İngiltere “Bir Barışmanın Diplomatik Tarihi” Ankara 2004, s. 197
18 Enver Ziya Karal: Atatürk ve Devrim (Konferans ve Makale) 1938-1978: Ankara, 1998, S.149
19 Nazım Dündar Sayılan, A.g.m., S. 418 -419
20 Mehmet Önder, Atatürk Eveleri, Atatürk Müzeleri, Ankara 1970, S.121
21 Utkan Kocatürk, A.g.e., S.532-534