SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Bakanlığa Giden Metin
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
25/12/2008, 23:14
(Bu mesajı son düzenleyen: 25/10/2014, 15:07
Site Yönetimi
.)
GÜRLER İLKÖĞRETİM OKULU MÜDÜRLÜĞÜNE
KIRIKKALE
İlgi: Kırıkkale İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 07 Ekim 2008 tarih ve B.08.MEM.4.71.00.02-510/17400 sayılı yazıları.
Türk Edebiyatında ‘Gülce Edebiyat Akımı’ olarak; yeni şiir türleri deneyerek, Türk şiirine nefes aldırmak ve aruz, hece, serbest şiir kavgasına karşılık bu nazım türlerini barıştırıp kaynaştırmak istiyoruz.
Bu amaçla yazdığımız şiirlerin Türk Dili ve Edebiyatı derslerinde işlenebilirliğini veya faydalanılabilirliğini düşündüğümüzden; şiirlerin özellikleriyle beraber bazı örneklerini bilgilerinize arz ederim.
Gürler İlköğretim Okulu 14.10.2008
2-A Sınıfı Öğretmeni
Kırıkkale Osman Öcal
Ek: 36 sayfa çalışma raporu
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI ÇALIŞMALARIMIZA ÖRNEKLER
ARZUMUZ;
-Türk Edebiyatında yeni şiir türleri deneyerek, yeni nefes alanları yaratmak. Bu arada hemen belirteyim ki, hece, aruz ve serbest olarak yazılan Türk şiirine zarar vermek, kalıplarıyla oynamak, bu nazım türlerini geri plana atmak değildir.
Aksine hep kavgalı olan aruz, hece ve serbest nazım türlerini barıştırıp kaynaştırmaktır amaç.
Yazdığımız yeni nazım türlerinden bazıları önceleri denenmiş olabilir, ama biz yenilerini yazarak bu tür nazım türlerini GÜLCE EDEBİYAT AKIMI olarak benimsiyor ve destekliyoruz.
1- BULUŞMA adını verdiğimiz YENİ NAZIM TÜRÜ
HECE şiiri ile SERBEST şiirin BULUŞMASI...
HER İNSAN ve BEN
Her insan, her insan birazcık deli
Ben sana deliyim, hem de zırdeli.
Hep seni görürüm ne yana baksam
Hep seni ararım gittin gideli...
Gittin gideli ne haldeyim,
Sorsan bir, arasan bir; ne olur...?
..............Hasret dağlarının Ferhatıyım
...........................Tek sana, tek sana sevdalıyım...
Her insan, her insan birazcık aşık
Ben sevdanı saran çılgın sarmaşık.
Yıktım duvarları, bahçeyi, çiti
Bu sebep yüzünden başım dolaşık...
Işık...
......Işık...
..........Işık...
...........Sonsuzluk türküm, bitmeyen ışık....
Yoksun işte, yoksun yanımda, canevimde
Özledim nefesini, sesini
....................Dava açtım mevsimlere
.......................Kışların kapısındayım
....................................Firardayım....
Her insan, her insan düşkün paraya
Ben sana düşkünüm, bak şu yaraya
Olmazsa derdime derman gözlerin
Döner deli gönlüm yıkık saraya...
Varlık sen, yokluk yine sen
Ötesi sadece boşluk,
.................Yosun gözlerinle bir bak istersen...
.....................Acılarımla başbaşayım;
...........................Işık* hızıyla sana koşayım
..................................................'Gel! ' dersen...
Her insan doğduysa, mutlak ölecek
Ölsem sevdan ile kim ne bilecek..?
Kırıp aynaları, durgun suya bak
Gözlerin benimle orda gülecek...
Gülüm,
..........Gülüm...
...................Gülüm...
..............Ve sana kavuşmaksa ölüm
......................Dünden razıyım her şeye, hazırım inan..!
.............................Gece yarısında suya indiğinde bir ceylan
.................................Mor menekşe buselerle avuçlarına
....................................Avuçlarına düşeyim; mutlu olurum o an...
.............................................Bitsin bu zulüm,
................................................................Gülüm,
....................................................................Gülüm...
...........................................................................Gülüm...
Mustafa CEYLAN
Medet Ey Hicran
Bir saçlarıma bak bir akan yaşa,
Umutlar silkele kadersiz başa.
Üstüme üstüme yağma be hicran!
Çevirdin yazımı dönülmez kışa.
..Her günüm buza sargın, her gecem zifir;
..Zemheri karanlık
……Zemheri ayaz
……….Zemheride kanatlar ıslak,
…………..Ne varsa helak
………………Bir fidan bir fidan düşün ki;
Filizleri solmuş, dökülmüş yaprak.
Tenha köşelerde ekilen benim,
Kurşuni kızağa çekilen benim.
Affet vuslatımı medet ey hicran!
Eğilmez çınarken bükülen benim.
..Uyan ey gönlüm darıl zamana;
…..Barış yap hicranla
……….Kapansın yaran
……………Gülmek bir umut
………………..Belki başka bahara
Kopsun tüm zincirler, kırılsın halka.
Duyan yok feryadım nedense bilmem,
Ağlayan gül ise ben daha gülmem.
Sen de vefasızsın duy bre hicran!
Tövbe bu dünyaya bir daha gelmem.
..Doğmadı güneşim bir kez, tutmadı yıldız
..Ne sarayım oldu, ne de bir şahım.
……Şu yalan âlemde
……….Bitmeyen çile
………….Durulsun sular,
……………..Değmesin güle
Yükledim omzuma tüm içtenliğimle
…………………..Neyse günahım,
Ezelden ebede yürüsün ahım….
21.09.2008
Osman Öcal
Ukde
Hasan,,
Ha da sen..
Ülkemin güzel çocuğu
Beraber büyüdük bu sokaklarda
Kolkola gezerdik hatırlar mısın
ÇayIrlar plajdi kızılırmakta
Balıkdık, yüzerdik hatırlar mısın
Fakirdik..
Sokaklarımız çamurdu.
Televizyonla tanışmamıştık henüz,
Donardı camlarda geceki buhar
Çigdemli nevruzlu gelirdi bahar
Kolye niyetiyle alıcı zahar
İpliğe dizerdik hatırIlar mısın
Hasan,
Seni hiç unutmadım..
Ne güzel arkadaştık biz.
Güvercinlere sevdalıydık
İkimiz..
Uçan güvercinler bize huzurdu
Dağ,tepe mutluluk göze huzurdu,
Kuşları seyretmek göze huzurdu,
Çakılı nazardık hatırlar mısın
Güvercin süzülür, biz süzülürdük
Doruklara sıçrar idi sevgimiz..
Dışımız nasılsa
Oydu içimiz..
Musluk,maşrabamız,leğenimiz bir
Soframız aynıydı, öğünümüz bir
Cenazemiz birdi, düğünümüz bir
Halaya sızardık hatırlar mısın
Kaynardı kanımız
Davul zurnayla
Çınlardı adeta tey teylerimiz
Dost doluydu
Dört yanımız
Hem salıncak hem atlataç ipimiz
Bir servetti sanki naylon topumuz
Şölen türbünüydü sanki kapımız
Oynardık,azardık hatırlar mısın
Çember cevirdigimiz
Yolları düşün..
Uçurtmamız kavaklara takıldı
Topacımızın vınlayışında
Çocuklugumuz kaldı
Güvercinlerimizi kediye kaptırdık..
Yıl Bin dokuz yüz yetmiş altı…
Ağır ağır iklimimiz değişti
Sargın kollar birbiriyle boguştu
Kocaman memleket sanki koğuştu
Gölgeye kızardık hatırlar mısın
O nasıl iklimdi
Nasıl cendere
Düşman olmuş idik
Göz göre göre....
Girdi aramıza ayaz duvarlar
İnsanlık öldüren o yoz duvarlar
Neler çekti bizden beyaz duvarlar
Slogan yazardık hatırlar mısın
Cücecik bilgiyle
Fikir sahibi...
Farkedemdik
Boynumuzdaki ipi
Konuşmayı, dialoğu bırak
Hayvan adetince
Koklaşamadık bile
Kestik selamı sabahı..
Köreldi kökünden sevgi kurnamız
Hiddet üfülerdi ağız, burnumuz
Türkülerden bile ağrır karnımız
Çalana kızardık hatırlar mısın
Bölündük
İğneden ipliğe
Sözde
Halk için çalışıyorduk.
Oysa düşman yapmazdı
Yaptığımızı...
Savaş alanıydı vatan velhasıl
Almanyaya kactım ben usul usul
Diyeceğim o ki gardaşim asıl
Ayaklı mezardık hatırlar mısın
Halbuki gardaş
Derinimde seni seviyordum
Seve seve
Düşman görünüyordum.
Bir bilsen içimi
Kendi kendimi yiyordum
Gene de aradaki barikatları aşamıyor
Yanımdaki sana ulaşamıyordum
Otuz yıl görmedi Sentezi seni
Barikattan değil hayat nedeni
Dağ eyledim içimdeki sevdanı
Zaten hep hazırdık hatırlar mısın
Ukde yırtar oldu
İçimi gayri
Ezdim ufaladım
Suçumu gayri
Şimdi duy
Su gibi berrak
Kar gibi ak
Sevgilerim Hasan diye akacak..
Seni sevdim hep sevdim
Hep seveceğim
Gayrı aramıza hiç bir güç
Barikat sokamayacak
İnmeyecek sevgi adına dikilmiş bayrak
Yeşerecek bu toprak.....
Ozan SENTEZİ
Dağlara Söyledim (BULUŞMA)
Dağlara söyledim şarkılarımı
Aksinden dinledim ah-u zârımı
Dayadım başımı serin bağrına
Dağlarla paylaştım her efkârımı
…………..……..Dağlara söyledim
……………….………....karlar ağladı
………………….……..dağları dinledim
……………………………….beni dağladı.
Kader, dağla beni böyle bağladı.
Dağlara benzedim hayli yoruldum…
Her avcıya hedef oldum. Vuruldum!
Dağlarla bekledim Sur’un sesini
Zaman sarkacında öyle kuruldum
………………….Dağlara benzedim
………………………….yol oldu bağrım.
…………………………..Dağlar kadar oldu
……………………..…………başımda ağrım.
Dağların başından sanadır çağrım.
Dağın da benim de gözümüz yârda
Gözyaşımız vardır soğuk pınarda
Ne gamım azalır, ne hicran biter
Anladım kavuşmak başka diyarda.
………..………….dağlar baharı özler
…………..………..…..ben seni özlerim
………………….…….Dağları uyku basar
……………..…..…………ben seni gözlerim.
Açık gitse kabre yorgun gözlerim.
Ekrem Yalbuz
AH BİR GELSEN! ...
Ne vakit güllerin dalına baksam;
Ne vakit yanağın alına baksam;
Razıyım bir ömür kulun olmaya;
Ne olur gözünden kalbine aksam….
......................Arzuma arzuhal isteme gönül
..........................Kalemim yüreğimin divitine batırır
..............................Gözyaşıdır satır satır taşınan sevdamızda
..........Her bakış alıp götürür beni
.......................Yüreğinin gecelerine
.................Hüküm verir neylersin
Sevdamın şu öksüz hecelerine….
Geliver başımın dumanlı dağı;
Seninle şenlensin bahçesi, bağı;
Zaman bu su gibi akıp gidiyor;
Elimden akıyor şu gençlik çağı…
..........................Resimler…
............................Sararmış-solmuş resimler
...............................Duvarda asılı duran bu boş çerçeve
............Ne zaman çalsam kapıyı
....................Sensizlik açar
Ve hüzün dolar sensiz bu eve…
Haber ver matemim huzura ersin;
Yoluna mor sümbül gülleri dersin;
Ne olur ne olmaz diyerek bakma;
Sen benim kalbimde damlayan tersin…
..........................Sevda,
.............................Cehennem narına düşse de
...................................Ezberlemiş bir kere dilim adını
...............Tövbeler tövbesi unutamaz
Ve seven yese de en ağır şamarı sevdiğinden
Sözünden dönmez…
................Bu ateş yüzyılların narını taşır yüreğinde
Ha deyince sönmez….
Ali ALTINLI – 01/10/2008
İnsan Dediğin
Bir küçük pencere, bir çizgi ufuk
Yedi renkli gözdür insan dediğin,
Yedi deniz, yedi dağ, dip ve doruk
Ortasında sözdür, insan dediğin.
……….Açılır çenesi, uzanır dili
…………Bir dil ki; yumruk kadar yüreğin kandili
…………..Kendi yanar, yandıkça yakar…
…………….Olgun başaklarca eğilmez başı
………………Tepesine lapa lapa düşer
………………..Yağar da yağar
………………….Kar…
Ilıca kar suyu, damarında kan
Baş parmak ucunda efsunkâr cihan
Süslü kaftanların bakma süsüne;
Kabuk değil, özdür insan dediğin.
……….Kabuk ne ki, kırılır; düşünce gider süsü?
…………Beşerin bin çilesi, canın içinde özü…
…………..Kanadıkça kanatır; yaralı için közü!
…………….Hem otar hem sağaltır, özün darası erdem
………………Suyu içtiğin gözü
………………..Görünmeyene
………………….Merhem…
Bir yasak elmanın tadındadır zan
Akıllı yüreğin kabındaki can
Kökleri hava, dalında mürmer
Okunmamış cüz’dür, insan dediğin.
……….Açılan sayfada görünür suret
…………Sureti bezeyen kemik ile et
…………..Kemiğin içinde iliğe hürmet
…………….Karanlığa doğan ışık hüzmesi
………………Bengi su akıtır çeşmesi rahmet
…………………Diyerek erdiğin sır
……………………Bu değil mi?
Varırsan menzile, arşa yedi kat
Görünen sureti, sırda hakikat
Mülkün sahibine kâinat ayna;
Aynada ki yüzdür, insan dediğin.
……….Yetmiş iki millet görünen orda
…………Kimi kârun gibi, kimi de zârda
…………..Kimi iblis kimi Cebrail melek
…………….Türlü don içinde gezinir felek
………………Kimi mürşit kimi münkir, nedâmet
………………..Hırkasını giyen değil mi
………………….İnsan...?
Bir nefesle doğan güne merhaba
Daha emeklerken vedâ sahaba
Koşarken göremez, karanlık her yan
Geceyle gündüzdür, insan dediğin.
……….Çınar olsa ne yazar! Kırılır, düşer, bezer,,
…………Duyulur zelzelesi, yele gider selesi..
…………..Yıkılası dağlar hey! Bu seste neyin nesi?
…………….Ezel- ebed âdemin, canda pişen kafesi..
………………Aramazsan zahiri, görürsün düzde özü
…………………Mânâdan anlayana;
……………………Kısasa kısas sözü..
Refika Doğan
2-TOKMAK adını verdiğimiz YENİ NAZIM TÜRÜ
Şairin kendini veya yakınlarını-dostlarını taşlamasına-hicvetmesine biz bu yeni edebi akımımızda 'TOKMAK' adını verdik.
Ancak, TOKMAK'ın şekil ve kafiye özellikleri bakımından şiirin diğer türlerinden ayrılan özellikleri de vardır.
GENEL YAPISI:
-Hece vezni ile yazılmaktadır.
-Artan veya azalan hece dizini bulunmaktadır. Bu artış veya azalışa göre de 'söylem' artmakta veya azalmaktadır.
-Batı Edebiyatının 'sone' si ile Türk Edebiyatının 'koşma'-'türkü' türü arasında yeni oluşturulmuş bir terkip niteliğindedir. Ancak her kuplenin son mısrası hem şekil hem de söylem olarak bağımsız olabilmektedir.
AŞAĞIDA YER ALAN BİR 'TOKMAK' IN ŞEMASI ŞÖYLEDİR:
----(4+4+5=13 Hece) -a
----(4+4+5=13 Hece) -b
----(4+4+5=13 Hece) -a
----(4+4+5=13 Hece) -b
----(4+4+5=13 Hece) -b
----(4+4+5=13 Hece) -b
....................................................(4+4+5=13 Hece) -b
*
---(6+6=12 Hece) -c
---(6+6=12 Hece) -d
---(6+6=12 Hece) -c
---(6+6=12 Hece) -d
---(6+6=12 Hece) -e
---(6+6=12 Hece) -e
................................................(6+6=12 Hece) -e
*
---(6+5=11 Hece) -f
---(6+5=11 Hece) -g
---(6+5=11 Hece) -f
---(6+5=11 hece) -g
---(6+5=11 Hece) -h
---(6+5=11 Hece) -h
............................................(8+5=11 Hece) -h
*
--(5+5=10 Hece) -ı
--(5+5=10 Hece) -k
--(5+5=10 Hece) -ı
--(5+5=10 Hece) -k
--(5+5=10 Hece) -m
--(5+5=10 Hece) -m
.......................................(5+5=10 Hece) .......m
*
--(4+5=9 Hece) --n
--(4+5=9 Hece) --o
--(4+5=9 Hece) --n
--(4+5=9 Hece) --o
--(4+5=9 Hece) --p
--(4+5=9 Hece) --p
...............................(4+5=9 Hece) ........p
VE ÇINAR DEVRİLDİ
Sonbaharda bekliyorken sevgi yağmuru
Dolu yağdı, esip geçti karla fırtına.
Deli gönül boşboşuna atar son turu
Erteleyip umutları gelmez yarına...
Yarına ey! Yarına hey! Gelmez yarına
Atın beni boz toprağın şom efkârına
...................Düşeceğim nasıl olsa dost'un nâr'ına...
*
Dipsiz kuyularda puslu ay ışığı
Cangıl cungul kervan, yol dağa dolanmış.
Sanmayın bu yeni gelin ayrılığı
Bir yetim ıslığı dudağa ulanmış.
Gelmesin kabrime yakından yakınım
Üç beş şiir işte kalacak çıkınım
.....................Bire bin vermedi tarlada ekinim...
*
El gülüp oynarken yoğruldum dertle
Bir günden bir güne gülmedi yüzüm.
Sardım acıları sırta kementle
Davacı olurken gecem gündüzüm...
Alın sizin olsun neyim var ise
Giden insan ruhu, gitmez ki kese.
....................Üstünde ot biten ses vermez sese...
*
Ne kavim kardeş, ne evlâd ıyâl
Yalandır hepsi, tek bana yalan.
Som altın düşler, zehirden hayâl
Gel gel! Demişti: Biraz oyalan...
Oyun bitti bak, zulüm yağıyor
Yağıyor da can, sanki boğuyor.
................Zikreden lâle boyun eğiyor...
*
Yamuk tahta parmak parmak iz
Orman olur aslına dönse.
Orda burda parça parça biz
Anlamadım gitti nedense...
Susar Ceyhun, kurur da pınar
Giden atlı arzuyla yanar.
.............Ve devrilir yerlere çınar...
Mustafa CEYLAN
Günahın Şahı
Gün batımı yıldızlarla efkar yüklenip,
Vardığımda divanına gökler yer idi.
Bir hoş seda duyurmadın derde diklenip,
Ülger neden kızıl kaynar kavil bir idi.
Hüzün açtı kara sevda hani zer idi?
Kaynayan sır damla damla düştü eridi.
……………Aşka gözden aşı vuran elbet pir idi.
*
Durulmuş sevdaydı buzlara bandığın,
Çölü kurutunca üşüttün serabı.
Hani ahdin vardı kim idi yandığın,
Rotasız gemiyle uçurdun şarabı.
Erdi mi göklere kaf dağında başın?
Battığın denizi boğandır gözyaşın.
……………Ölünür uğruna er olan yoldaşın.
*
‘Ağır ağır akar’ derdim duru su,
‘Zibili toplayan nahoşça çağlar.’
Sen kolayı seçtin sevda kurusu,
Buluta güvenip ağlamaz dağlar.
Hazanın vurduğu bağlar ölüdür,
Seherde savrulan aşkın külüdür.
……………Bülbülün yandığı kendi gülüdür.
*
Ismarlamaymış gülüşün hile,
Faturadaki her harf karalı.
Ar damarında büyük zelzele,
Aşk namesini koymuş yaralı.
Hak almaz düşün sarnıcı derin,
Dost otağında bulunmaz yerin.
……………İblis köleye çeker aferin.
*
Vuslatî der uçarım sanma,
Varsın ama kanatlar naçar.
Zar atıp da yine aldanma,
Viran kuşu virandan uçar.
Hamal olan taşır her ah-ı,
Tekrar vursan günahın şahı.
…………....Dosta dönmez dostun silahı.
19.09.2008
Osman Öcal
Mazide Dünler
Resimlere baktım yine daldı gözlerim
Kaçardım hep evden annem beni arardı
Geçmişdeki günlerimi nasıl özlerim
Babaannem şaçlarımı okşar tarardı
Bol paçalı pantolonlar nasıl bir tarzdı?
Radyo eski, televizyon siyah beyazdı
...................Yazlar güzel, kışlar çok sert buzlu ayazdı
Alın terindendi verilen emekler
Sohbetlerle konu komşu bilinirdi
Mangalda pişerdi güzelim yemekler
Övünçle, iştahla, zevkle yenilirdi
Hayvan sevgisiğle dolardı kucaklar
Okşamazdı kuşu kafeste çocuklar
.................Bir ayrı tüterdi sevgiğle ocaklar
Eski evimizse toprak kerpiçti
Maziye baktıkça beni anarlar
Şelale saçlarım zamanı içti
Gözümün önünde tüter pınarlar
Verdiğim meyvelar tohuma geldi
Ilık ılık esen maziden yeldi
...............O eski günlerim nede güzeldi
Gözlerim şimdi melül bakarlar
Dünleri sefer tasına koydum
İçinde günler bakır kokarlar
Soludukça o maziye doydum
Sağlıklıydık hep yataksa yünden
Kaç mevsim geçti bilmem üstünden
................Anılar kaldı hediye dünden
Mevsiminde karlar yağardı
Bu zamanda her şey değişti
Onbeşinde saçlar ağardı
Sırtında yük boynunda işti
Her şekilde bu hayat yürür
Tane tane bitiyor ömür
..............Yaradanım buna da şükür
04.10.2008
Gülten Ertürk
Bir Tufansın Bin Fırtına Yüzbin Karayel
Bilir misin ayrılığın yakan korunu?
Hasretinle doldum taştım,oldum deli sel
Çağla da gör, mutluluğun gerçek sırrını?
Sana benzer gördüğüm yüz,tuttuğum her el.
Öncesi yok,sonrası yok; sevdan taşkın sel.
Bir tufansın,bin fırtına,yüzbin karayel.
Özletmeden,söyletmeden çık ta hemen gel.
Bekler erguvanlar senli sabahları,
Günlerim kapkara.geceler zindandır.
Dönmese vuslata hasret baharları,
Ezberimde adın, bitmeyen duamdır.
Ha varsın ha yoksun bu dünya dönecek,
Yokluğun beni de birgün bitirecek.
İşte o gün ruhum,uzlete girecek.
Bilirsin, bilirsin hicranı, derdi,
Anlarsın sevgili ikbal ne demek?
Aşk değil aslında, zulmet kaderdi,
Hüzzamdı yanıp da sana seslenmek.
Bu yüzden dökülür ilahi yaşlar;
Artık çatılmasın gönlümde kaşlar,
Her buhran sonunda inzivam başlar.
duygulu duygusuz/tekil dünyalı
260908sınırkent
Yusuf Bozan
3- 'TEKİL' adını verdiğimiz YENİ NAZIM TÜRÜ'nün
Şematik yapısı şöyledir:
.......................3 Hece
...........................5 Hece
...............................7 Hece
....................................9 Hece
..........................................11 Hece
..............................................13 Hece
...................................................15 Hece
Veya bunun tersi de olabilir.
Ayrıca;
Şair tekil hece mısraları oluşturarak; sırayı bozmamak kaydıyle dilediği mısradan başlatabilir şiirini.
Değişik şekillerde TEKİL NAZIM TÜRÜ oluşturulabilir. Kafiye konusu tamamen şairin insiyatifi ve şiirin gelişine bırakılmıştır.
ELLERİN SABAH ISLAKLIĞI
Nice bir vakittir aklına gelmem neden?
Bakışın yamaçların sarplığıdır,
Elllerin sabah ıslaklığı
İçimi üşütürsün
...............Rüzgâr mısın ki?
Kahkahanı duydukça yad-yaban balkondan
Ölür kelebekler, güvercinlerim
Başıma dolanır cinlerim...
Git aklımdan! Gitmezsin
...............Efkâr mısın ki?
Hangi denizde
Saltanat kayıkların?
Boğuluyorum dalgandan
Çevrende tur atar tayfalar. Helâl! ..
İpekte kılıcı duran
...............Hünkâr mısın ki?
Git, haydi git, git! ..
Hiç geçme sokağımdan
Bırak beni, bendeki bana! ..
Kaç bahar,yaz geçti gelmem aklına
Düşlerine bile giremem...
...............Var mısın ki? ..
Bilsem kim var altında göz kapaklarının?
Işıması kime dudaklarının?
Yarının gece bekçisi ben
Umut fenerlerini
...............Yakar mısın ki?
Biliyor musun ölüm neden korkutucu?
Sana saltanat kaybı, bana hasret...
Ruhum, kuru ot yanışında
Gönlüm, uyanışında...
...............Bakar mısın ki?
Debdeben boşa,
İnat etme, gel, anla!
İç musikin bitti bitecek
Gör hesabını Ceylan'la son defa
'Sazlar çalsın çamlıda'...
...............Çıkar mısın ki?
Saç uçlarında
Duru mavi kar suyu
Dizgin tanımaz zaman atı
Havan, yürüyüşün alfıranga
Bir gün bencileyin kefen
...............Kokar mısın ki?
Mustafa CEYLAN
Özlerim
Özlerim…
Nemli gözlerim.
Rüyama girdin oğul!
Gir, göreyim seni elbette;
Sordum tertibine, dedi; nöbette.
Vatan sevdası candan ötedir derdin ya…
Ah bir asker olsam, muradına erdin ya…
Nöbet bitmedi mi hala nerdesin,
Belli ki çok uzak yerdesin.
Zaman akıyor oğul!
Yolu gözlerim,
Özlerim…
Özlerim…
Dalgın gözlerim.
Tertibin koşar oğul!
Gelenler var sanki uzaktan;
Dediler; şehit şehit var tuzaktan;
Dilim lal, dizim küt, gelenler hep yaralı…
Gidip dönmemek miydi sevdanın kuralı?
Şafak sökmekte sen hala gelmedin
Biliyorum ki sen ölmedin.
Şehit diyorlar oğul!
Kanlı gözlerim,
Özlerim…
10.10.2008
Osman Öcal
BÜTÜN TANRIÇALARIN TANRISIYIM
Sevdaların başıyım
Sevdalıların göz yaşıyım
Bir sevdayla sarhoş olmam bilirsin
damardan kırmızı şarap versin kanıma
Gülce’nin bir gülüsün
Ben senden, sen benden delisin
Kanımı kanlar içinde bilirim
ne kadar mikrop var ise sürsün kanıma
Davar gibi sağılma
Damlanın içinde boğulma
boşa kulaçlamasın deryaları
Erecekse eğer gelip ersin kanıma
Benim gibi yanarsan
dağın yamacında pınarsan
araya, araya yolunu bulup
Şu gönlümün ırmağında varsın kanıma
Yettiniz be canıma
Şehvet ile gelin yanıma
Bütün tanrıçaların Tanrısıyım
aranızdan en dişisi girsin kanıma
Harun Yiğit
01.10.2008 Hannover/Köthenwald
…………………………………………………
Efsane Gül
Uçacağım; kanat yok
Çıkacağım; güç yok, takat yok
Bir kul için bundan acı tokat yok..
Doruklarda açmış; bana efsane gülüm...
Zevali çok yakındı
Sayılı an günde ikindi
O can seher vakti bende ikindi
Kan döker guruba al,al baksana yolum..
Bağrı yanık olarak
El sallıyor Sentezi´ye bak
Artık baykuş gelir konuk olarak
Döndü sürü girmiş bağa,bostana halim..
Ozan Sentezi
3-GÜLİSTAN YENİ NAZIM: Aruzla hecenin bir arada kullanılmasıdır.
GÜLİSTAN
-I-
Şair dostum, umutsuzluk uzaklaşsın gönüllerden
Kalem coşsun, bizim gülden doğan elbet; gülistandır.
Susuz kalmış pınar, gök gözlerin, yağmur gözetlerse
Yüreklerden, bulutlardan sağan elbet; gülistandır.
Açar gülcem, güneşlerden ışık toplar sevinçiyle
Şiirlerden seçip bir gün, yığan elbet; gülistandır.
Yürek derler kaînattan büyük, fındık kadar yüktür
Bilirsin can, Yunuslaştır, sığan elbet; gülistandır.
Gümüş sözler di susmaz, duygu destandır tutulmaz ki
Semâlardan, doruklardan yağan elbet; gülistandır.
Beşikteyken gülümser bak, henüz doğmuş bebektir o;
Eğilmezmiş, o başlardan eğen elbet; gülistandır.
Çıkar, yorgun yokuşlardan tutar ilham dalından hem
Buse dersen, bulutlardan değen elbet; gülistandır.
Seven herkes,bu yıldızdan ışık alsın güzelleşsin
Horuldarmış karanlıklar, boğan elbet; gülistandır.
-II-
Saat on üç: Gülistandan gelir en ulvi ses; dinle!
Yiğit şâir sesîdir, sen de duy, yan ağla derdinle..
Kulak ver, çınlıyor; kalbinde goncâlar açar; dinle!
Huzur çağlar, barış destan olur bir anda kalbinle...
Sazın bağrında tellerden mübârek sevda var; dinle
Onu duysan, güzellikler tutarsın hep, kemendinle
Ozan Osman Öcal derler, duman olmuş, yanar dinle
İşit, ilham alırsın bak, yaşarsın sen de sevginle:
'En büyük arzum idi seni haktan dileğim,
Gamzeler düşmüş yere nazar mı var meleğim?
Ömrümün iksirisin sen gül ki ben güleyim.
……….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……….Dokunan seher yeli kokusunu saçmalı.'
O mahzun bakışların yakışmıyor gözüne,
Hangi can dayanır ki sevdiğinde hüzün’e?
Yüreğinden dökülüp gül damlasın yüzüne.
……….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……….Çiçekler arasında kelebekler uçmalı.'(*)
-III-
Saat ondört: Kırılsın ayna, düşsün yelkovan birden
Zaman gitsin başımdan, kırlaşan saçlarda cümbüş var
Umut eksem, yürek yangınlarım âlevlenir birden
Yazan yazmış, kader derler; geçip gitmez yalan yıllar
Ozan susmaz ki, derdim dağların üstünde dert sanki
Sazından, yer ve gökler dillenir, çatlar sabır ve nar
Büyük aşkın çiçeklenmiş avâzından yanar teller
Gülistandan açar güller gülün tartar, alır kantar:
'Çöllerin ortasından zemzem gibi akardın,
Ağustosta gönlüme yağan bembeyaz kardın,
Zemheride kor gibi dokununca yakardın.
……….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……….Bala susamış bu can nektarını içmeli.'
Alev alsın aşkımız bulutlarla ıslansın,
Büyüsün sürgünleri yıldızlara yaslansın,
Sevdamızın izine her mevsimde rastlansın.
……….Güldüğünde yüzünde narçiçeği açmalı,
……….Bakıp yıldız falına nazar senden kaçmalı.' (*)
-IV-
Saat on beş: Gülistandan sesin gelsin gülüm artık
Senindir söylenen destan, senindir çığrılan türkü..
(Mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün / mefâ'îlün)
Mustafa CEYLAN,
Vay Gönül (GÜLİSTAN- Yeni Nazım Önerisi)
Bir zamanlar, derdi dinmez, körkütüktün hey gönül!
Hep sorardın, her gecenden, yağsa gündüz mey gönül.
Kâh zarından, kâh yaşından, cemre düşmez güllere,
Bir çilingir yok ki açsın, sürgülüydün, huy gönül.
Keşmekeşlik sardığından, muzdariptin velhasıl,
Düşlerinden verdiğin pay, hep canımdan say gönül.
Kahrı bitmez merhemin var, kadri olmaz arsızın,
Her sakinin bardağından yandı lebler doy gönül!
Kahvesinden, garsonundan öç alırken meydanın,
Toz köpürten, dar mekândan kopmamıştın bey gönül!
Demli çaylar zevke kaynar, pek sayılmaz kahvane,
Loş karanlık, Şevki bekler, sen düşerdin duy gönül!
İçmeden mey, sarhoşuydun kalbe kispet türkünün,
Ah çekerken, derde kırgın, dinliyordun ney gönül.
‘Bir yanardağ fışkırması
Benim gönlüm deli gönlüm.
Ceylanların hıçkırması
Benim gönlüm deli gönlüm
Dost dağının büyük çığı,
Çiğdemlerin hıçkırığı,
Su köpüğü, gün ışığı
Benim gönlüm, deli gönlüm.’*
Kirli bardak doldu artık, çekmeliydin bir yudum,
Şevki bekler, uçlu efsun tüttürürken, çay gönül.
Tuşta parmak, türkü bitmez, tekrarından bıkmadan
Tüm saatler, aynı dilden harcanırken hay gönül!
Bir ozandır, telde tutmuş, Pir Ceylan’ın nabzını,
Bak ne söyler, anla artık, var tez elden yay gönül!
‘Neye yarar çok ile az?
Biraz sevda, biraz da naz
Yunus’ a can, Veysel’ e saz
Benim gönlüm, deli gönlüm.’*
Gurbetin zor, bir zalimden, muskasından kop dedim,
Eğle kendin, gonca gülden yâr mı yoktur cay gönül!
Dinledin söz, yol kat ettik çölde kavruk taş gibi,
Sır kokuttun, hasretinden harlı yandın toy gönül.
Sürdü düşler, gün darılgan, ay karanlık, Şevki yok!
Bir kasetten ayrı kalmak, ‘zor’ dedin sen, buy gönül!
Çok direndim, gerçi hakkın, saygı duydum aşkına,
Gözde yaşlar, bıkmadık hiç, dinlemekten bay gönül.
‘Yükseklerde harman olur,
Dertlilere derman olur,
Aşk denince ferman olur
Benim gönlüm, deli gönlüm.
Kanatlanıp göğe uçar,
Kendisinden kendi kaçar,
Hasret hasret çiçek açar
Benim gönlüm, deli gönlüm’*
Ben güvendim, sen de sevdin,sevdasından mahrumuz,
Vuslatî der; tek kazancım: Kabre hasret vay gönül!
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
08.10.2008
Osman ÖCAL
Yarınla Efkarın Mazinde Kalsın
Bilmez gönül,çağlar yürek dinmez gözümden yaşlarım.
Sırrımla hicranlar büyür, efsunludur yaz kışlarım.
'........................................Gönül bu can senin, senin yuvandır;
..........................................Melul şiir yazan aşık olandır...'
Özlem yürür, isyan yürür kalbimde her gün her gece;
Aklımda kül yangınlarım, hisler yakar kan ağlarım.
'........................................Zulüm eder düşün, çıkar mı kalpten?
..........................................Huzur veren sesin, uzak mı hepten? '
Bitmez kahır, sancım büyür, hüzzamla başlar her hecem;
Bir yazgıdır, aşklar hayattır, suskudur eyvahlarım.
'.......................................Biter bu hicranım sesin duyarsam,
.........................................Kapanmadan gözüm senin olursam.'
Aydır; güneşten şavk alır, aydınlatırken çehremi,
Çehrem görülmez yol olur, kanlım olur güz aylarım.
'........................................Güneş kadar sıcak, senin bu sevgim.
..........................................Yolum senin yolun,şiar şu ezgim.'
Ayrıl gönül, sıyrıl karanlık sisli kibrinden; bırak!
Boşver geçer aylar, yarınlardır müreffeh anların.
'.........................................Bırak da ey gönül zaman utansın,
...........................................Yarınla efkarın mazinde kalsın.'
duygulu duygusuz/tekil dünyalı
071008sınırkent
Yusuf Bozan
5-YİĞİTCE, 4+4=8 Hece vezni ile yazılmıştır.
Kafiyeler mısranın baş tarafına alınmış olup, şematik olarak şöyledir:
a--
b--
(Serbest) -
b--
c--d
c--d
c--
b--
e--f
e--f
e--
b--
g--h
g--h
g--
b--
ı--i
ı--i
ı--
b--
j--k
j--k
j--
b--
ASKER OĞUL!
Anaların ağıdını
Dindir gayri asker oğul!
Dağ başından paçavrayı
İndir gayri asker oğul!
Boyanmadan şafak güne,
Dayanmadan ay göğsüne
Uyanmadan kahpe düşman
Bindir gayri asker oğul!
Uslu durmaz bu hainler,
Yaslı yollar seni dinler.
Paslı çarkı tut tersine
Döndür gayri asker oğul!
Ülken hayran inan sana
Gölgen bile yeter ona!
Bölgen bir bir temizlensin
Sindir gayri asker oğul!
Kucağıma doğsun da nur
Bucağıma gelsin huzur.
Ocağıma nefes eyle
Yandır gayri asker oğul!
Bilsin tarih destanını,
Silsin dağın her yanını.
Bulsun balyoz tepesini
Kondur gayri asker oğul!
Mustafa CEYLAN
Yarın Bayram
Çoluk çocuk açık çıplak,
Doyur beyim yarın bayram!
Felek binmiş omzumuza,
Kayır beyim yarın bayram!
Şart koymuştuk neler neler,
Dert düşmüşse yürek meler.
Sırt taşımaz yüküm ağır,
Sıyır beyim yarın bayram!
Kuşak oldu ter sineye,
Başak esir yer süneye.
Vaşak sırtlan eşiğimde,
Uyur beyim yarın bayram!
Bil eyledim mertçe sözüm,
Dil eyledim yolda gözüm.
Gel eyledim, bize zaman
Ayır beyim yarın bayram!
Karaladım duy halimi,
Sıraladım ahvalimi.
Araladım kapımızı,
Buyur beyim yarın bayram!
T op silaha sürülmeden,
Kop, defterin dürülmeden.
Kap, feleğe arzuhalim
Duyur beyim yarın bayram!
Der Vuslatî ahımızdan,
Bir ses çıkmaz şahımızdan.
Her günümüz düğün mü ki,
Hayır beyim yarın bayram!
24.09.2008
Osman Öcal
6- GÜLCE NAZIM TÜRÜ
Japonların HAİKU diye 5+7+5 hece ölçüsüyle yazılan şiirinden, (tam ona benzemese de) esinlenerek kaleme alınmıştır. Ve biz ona GÜLCE adını verdik.
Mısralarımız dikkat edilecek olur ise, sırayla
1. Mısra=5 hece
2.Mısra=7 hece
CAN
Acılarımın
Çiçeğini sulardım
Kendi halimde,
Menekşelenirdi su...
İşin doğrusu
Oyuncağımdı zaman...
Gecelerimin
Büyüsüne kapıldım
Bilemedim ki
Geceler gözlerinmiş;
Öyle derinmiş
Boğuldum, kayboldum can...
Mustafa CEYLAN
GÜL (Gülce-Yeni bir Nazım Önerisi)
Gülüşlerini,
Bohçaladım sineme
Unutmak ne ki;
Yıldızlarda izledim,
Gelecek dedim
Kapalıydı gözlerin…
Sevişlerini,
Omuz saydım aşkıma
Düştüm izine;
Yürüdüm gecelerde,
Sır hecelerde
Açılmadı gizlerin…
Gelişlerini,
İmdat ile bekledim
Düşmedi tokmak;
Varıp düşlere kızdım,
Bir şiir yazdım
Lalasıydı bizlerin…
23.09.2008
Osman Öcal
Evham
Birisi anam,
Başlangıcım ilk yâr’ım.
Diğeri karım,
Beni tamlayan yarım.
Anlatayım da
Dostlar, geçsin efkârım
Biraz geciksem,
Evham sarar onları.
Sevgiden elbet,
Fakat farklı tonları.
Ayrı düşünür,
Aynı yanar canları.
Eve geç kalsam..
Karım der ki bak kesin
Belki sarışın,
Belki de bir esmerin,
Fakat mutlaka
Koynunda bir dilberin.
Anam söylenir..
Başına bir dert aldı.
Bir yardan uçtu,
Suyun dibine daldı.
Belki uyudu,
Kamyon altında kaldı.
Tüm bunlar evham.
Üzüntüler boşuna.
Anamınkiler,
Aman düşman başına.
Karımınkiler,
Dostlar benim başıma.
İhsan Ertem
KALP YARASI
Cam kırıkları
Yüreğime batıyor..
Dertli şarkılar
Hep seni anlatıyor.
Parça parçayım
Lime limeyim sanki
Hasretinden yâr,
Ölüyorum inan ki…
Ay ışımamsın
İçimin dehlizinde
Aşk fırtınamsın
Gönlümün denizinde.
Yapayalnızım
Gurbet ellerde sensiz.
Parça parçayım
İnliyorum çaresiz.
Kaynağındasın
Özlem ırmaklarının.
Oylum oylum sen,
Delta delta ayağında
Irmakların ben…
Parça parçayım ey can! …
Anla halimi
Türkülü gözlerimden…
Zindan karası
Geceler ve gündüzler.
Yoksun yanımda
Eksik sol yanım işte
Mesafeleri
Erit, yollara düş de.
Parça parçayım
Çarem gülüşlerinde…
Kalp yarası bu
İflâsta Lokman Hekim.
Yaralarıma
Ellerini beklerim…
Zeytin dalında
Serin rüzgâr ıslığım…
Kör kuyularda
Adındır hıçkırığım…
Berrin Stammer
İHSAN ERTEM ŞİİRLERİ
SARHOŞTUR GECELERİM
Dudaklarımda
Bilmediğim bir hicran
Yarası gezer
Öyle mahzun ve garip
Bildiğin gibi
Bildiğin gibi değil
Kadehlerimde
Gecelerim sarhoştur
Gündüze inat
İçtiğim bu kaçıncı
Zehir-zıkkımdır
Yar elinden bal diye
Bal diye bilmem
Bu kaçıncı ölümdür…
Ali ALTINLI – 01/10/2008
CAN GÖZÜ
Öylesine can
Güzeldi ki gözleri,
Seyrettiğim ben
Ayna misali onda;
Benden daha da
Duru saf ve masumdu.
Ayşenur Ökten İZGİN/İZMİR
-Gülce-
Neden bilmem ki
Bana hep gece geldin
Bundan mıdır hep
Hasretim gözlerine.
Neden bilmem ki
Beni hep gizli sevdin
Bundan mıdır hep
Yalvardım sözlerine
Neden bilmem ki
Bana hep gülüm dedin
Bundan mıdır hep
Rengimin solgunluğu.
Neden bilmem ki
Tükendi mürekkebin
Bundan mıdır hep
Şiirinde yoktur adım.
Neden bilmem ki
Düşmanım vedalara
Bundan mıdır hep
Ellerimin kırıklığı
Neden bilmem ki
Gönlünün soğukluğu
Bundan mıdır hep
Sevda limansız gemi
SERAP HOCA
Bİ-MEKÂN
Hava Celâli
Nazarında titriyor
Kuru dal budak
Urbalanmış ahali
Ve açıkta baş
Omuzumda vebali
Neredeyim ben
Duygularım sürgülü
Papucum sıcak
Yastığım kuş tüyünden
Aklım acıyor
Ruhumdaki düğümden
Ümran Tokmak
Güller Ve Çiçekler
Salınıyorlar
Meltemin nağmesine
Yaslanaraktan
Güneşi bölüşürken
Şad olaraktan
Matemi siliyorlar
Seviniyorlar
Rengini kokusunu
Şarkıya verip
Nazenin dokusunu
Şiire serip
Sevmeyi biliyorlar
Ümran TOKMAK
Son Mihenk Taşım
Son mihenk taşım
Un ufak.. parçalandı…
Nereye gidiş,
Kimeydi bu direniş,
Beni kim gömdü?
Elâ gözlü kalem kaş…
Ömür kumaşım
Lime lime yırtıldı;
Tutmuyor dikiş!
Dışarı zemheri, kış…
Zaman söküldü
Toprağa karıştı düş…
Refika Doğan
AŞK DENİLEN BİLMECE (Gülce)
Karanlık gece,
Yolcu gidermiş nice?
Sonsuz romanmış
Aşk denilen bir hece.
Varda yok olmak;
Baştan sona bilmece! ! !
Yıldızlar döner,
Ay güneşi kovalar.
Hasret yakar da
Köpük sahili yalar.
Taşlar aşınır
Büyür kara sevdalar.
Kelebek uçar,
Kuzu iner pınara.
Her bir sarmaşık
Dolanır bir çınara.
Derya ne yutar,
Neyi atar kenara?
Kara büyü mü,
Aşk denen neyin nesi?
Bedeli cansa
Nedir çeken herkesi?
Hem inler bülbül
Hem de ister kafesi! ! !
Ekrem Yalbuz
Özlem Yağmurlarıyla Gel
Ay ışığımdın!
Şavkındı aydınlatan
Gecelerimi.
Sendin; tabiatımın
Ruhuma sinen
Toprak kokusu,nemi.
Maviliğimsin!
Gel n'olur ey sevgili.
Sırılsıklamım
Özlem yağmurlarında.
Gel beyaz melek,
Bitir siyah günleri.
duygulu duygusuz/tekil dünyalı
140908sınırkent
Yusuf Bozan
7-ÇAPRAZLAMA YAZIM ŞEKLİ
7+7=14 HECE ölçüsüyle kaleme alınmış bu şiirde, KAFİYE dizilişini
gösterebilmek maksadıyla, kafiyeler, özellikle BÜYÜK HARFLERLE yazılmıştır.
a-
-b
-a
b-
-c
d-
c-
-d
GÜLŞEN
KIŞ gecesi soğuğu gönül dalında rüzgâr
Kar yağıyor başıma delirdim YOLLARDAYIM.
Biliyorum kabrime uzanan yol KISALMIŞ
DARDAYIM be Gülşen'im,seni aramaktayım.
Zamanı parçalayan zaman çıktı DIŞARI
DELİTAYIM vuruldu,susmaz ki susturayım?
SAPSARI bir korkunun giyindim gömleğini
Nerdesin be Gülşen'im,seni ARAMAKTAYIM.
BİR tutsam ellerini, kokunu ciğerime
Nikotin gibi çeksem, inan ki KURTULURUM.
Leyla'yı Mecnun'undan ayıranları BİR BİR
VURURUM be Gülşen'im, tetikte,parmaktayım.
İçimdeki türbenin gökyüzüydü KUBBESİ
AYIM, güneşim düştü,yer altında yıldızım.
HEYBESİ ağıt dolu yolcular arasından
Çek çıkar be Gülşen'im; işte YALVARMAKTAYIM
YANKILANIR beynimde ayrılığın depremi
Yetişsin imdadıma hayat veren gül SESİN
Tutmaz elim, ayağım; deliler beni TANIR
NERDESİN be Gülşen'im,seni aramaktayım.
Ses ver gayri sesime, n'olursun dene SONKEZ
VARMAKTAYIM galiba uçurum sarayıma...
BİLMEZ, kimseler bilmez,sorsalar da söylemem!
Bir bilsen be Gülşen'im,dert akan IRMAKTAYIM.
Mustafa CEYLAN
Hicran Düştü Sevdama
HUZME inmiş yüzüne gamzeler kadeh kadeh,
Damladı yüreğime közünde açtı GONCA.
Yanaklar nar sureti dudağı baldan SÜZME,
YONCA rengi gözleri serap oldu düşüme.
Sardı gönül kervanı yükü bitimsiz SEVDA,
YORULDUKÇA yol aldık bir hayal âleminde.
ŞEYDA halimle tüttü damarımda her baca,
Kan doğurdu gözlerim yeniden VURULDUKÇA.
HİCRAN düştü sevdama umutlar kırık dökük,
Bu kader nasıl kader Ya Rab neydi GÜNAHIM?
Vuslatî’ yem aşkımdan şu ömrüm oldu VİRAN,
AHIM ummandan taşar sürer mahşere kadar.
20.09.2008
Osman Öcal
Git
YORMA kendini boşu boşuna
Adını bile ANMAYACAĞIM
Tek bir kelime istemem SORMA
KANMAYACAĞIM yaptıklarına
VURMA başını azgın taşlara
Al mazini de işte kapın GİT
İki lafınla senorya KURMA
VAKİT artık çok geç biliyorsun
AKIN kalmadı kapkara yüzün
Bir daha sakın karşıma ÇIKMA
Bana değil ol Allah'a YAKIN
YIKMA bir daha gönül evimi
03. 10. 2008
Gülten Ertürk
Sen Varya Sen!
Gözlerimden dökülen iki damla gözyaşı;
Geri verme istersen kalırsa sende kalsın….
Sakın ola alınma dert satar, sözlerimden…
Çalsın artık şarkımız bu gece bize çalsın…
Bu şehrin ışıkları birer birer sönerken;
Yanıyordu kalbimde usul usul geceler;
Dönerken bir bir giden senden gayri geriye;
Yalnız kalmış yüreğim sessizce kanıyordu…
Ali ALTINLI – 04/10/2008
8- ÜÇGEN YENİ NAZIM ŞEKLİ
-Yeni Nazım türü önerilerimizden birisi daha..-
1-Hece vezni esas alınarak yazılmaktadır.
2-Bir hece ile başlamakta, istenilen heceye kadar da uzatılabilmektedir.
3-Önemli olan iki özellik, şiirin, 1,2,3,4,5... heceler ile mısra yapısının oluşturulmasıdır. Bu özelliği nedeniyle (üçgene benzediğinden) üçgen ismini almıştır.
4-Değişik üçgen şekilleri olabileceği gibi, çok değişik üçgen şiirleri de yazılabilir.
GİTME KAL!
Sen
Gelir
Gidersin
Çiçeklenir
İçimdeki dal
Gerçeğe döner düş
Gerçeğe döner masal...
Kokun, nefesin, sesin
Odamı doldurur...
Tez biter zaman
Susar saat
Diyemem
Gitme
Kal! ...
Kal...
Canım,
Kal gülüm
Kal n'olursun,
Biraz daha kal...
Uzat ellerini
Öpeyim, koklayayım
Haydi sarıl boynuma
Bitsin yetimliğim
Ah bile demem
Çiçeğimi
Dalından
Kopar
Al...
Mustafa CEYLAN
Yanıp Dayanacağım (ÜÇGEN-Yeni Nazım Önerisi)
Ey!
Aşkı
Öldürüp,
Diriltenim;
Diyen kadınım!
Vurma vurma artık,
Cansız bırakma yeter!
Çırpınan sevda düşlerim
Dolmasın karanlık dehlize.
Mahpusta çürümeye razıyım,
Gardiyan sen olduktan sonra, inan
Gün görmeyen odamda harlanacağım
Toprak dolana dek yıldız döken gözlerin
Mecnun gönle yaslanıp, tutsağı kalacağım…
Ah!
Karam,
Mor dutum,
Gönül kuşum.
Durul ve şahlan,
Kulaç vur buluta!
Ağlasın sevda sevda,
Islansın mor dudakların
Gamzelere yürüsün pembe
Ve bir daha ve bir daha asla;
Hicranım olmasın, kadehe dolan
Yoksa, ölüme kadar hep yanacağım.
Mecnun sevdasıyla yanıp, dayanacağım,
Yağmur yüklü ismini,sensiz anmayacağım…
-1
-2
-3
-4
-5
-6
-7
-8
--9
--10
--11
--12
--13
--14
-1
-2
-3
-4
-5
-6
-7
-8
--9
--10
--11
--12
--13
--14
21.09.2008
Osman Öcal
-GÜLCE EDEBİYAT AKIMI-Büyük ÜÇGEN-Yeni Nazım Önerisi-
DUR GİTME!
Bir
Tufan,
Gümbürtü…
Kopup gelen
Yüreğimizden...
Acılarımızı
Bala sürdük be gülüm…
Şimdi küsmüş gidiyorsun
İnanmam, inanamam asla
Hatırı yok mu geçen günlerin?
Hem ağladık, hem de güldük be gülüm!
Tel tel olduk, hep döküldük be gülüm!
Hüzün bulutunu göğe savur
Bırak çantayı otur şöyle
Kahven nasıl olsun söyle…
Hani çile kaymaktı?
Gelecekti bahar
Gül açacaktı…
N’oldu şimdi?
Dur gitme!
Gitme
Can! ..
Harun YİĞİT
Gönül Sızım
Buz
Gibi
Kesildim
Nefes bile
Alamadım ki
Seni gördüğüm an
Damarımda durdu kan
Sancılandı tek yaram
Sevmek bana haram
Gönül sızıma
Senden sonra
Yıllarca
Bastım
Tuz
Kör
Olsun
Bakarsan
Demiştin ya
Bir başkasına
Bunca sene sonra
Söyle Allah aşkına
Neden çıktın karşıma?
Unutmuştu gözler
Sönmüştü közler
Bu gözlerle
Bak yine
Közler
Kor
03. 10. 2008
Gülten Ertürk
Gül Fidesi
Dün
Güne
Gelince
Bitmek bilmez
G ü n ü n çilesi
Hüzün olup akar
Yerleşir yüreğine
Hesabı uzar geçmişin
Nedense gelmez gidesi
Oysa gün gül fidesi
Görünce güneşi
Açar pembe al
Dalında bal
Gün bugün
Günde
Kal
Hülya Ekmekçi
Gelme Yar
Sen
Artık
Gelme yar
Kararsızlık
Yakışmaz sana
Bilirim kalbinde
Bitmeyen savaşların
Eşsiz sığınakları var
Haksızlık ederken kendine
Ruhumu Araf’a sürükledin
Ne cennette ne cehennemdeyim
Görünmez bir cenderedeyim
Boşluklarda dolansam da
Razıyım yokluğuna
Bildiğim, seninle
Çıktığım yolda
Sensizlik var
Yar gelme
Yürek
Har
Hülya Ekmekçi
KUM
Uçsuz bucaksız bir kumsalda yürüyorum
kumsal toz duman kızıl gün batımında
arkamda bıraktığım ayak izlerim yok
dalgalar yalıyor mahkum yüreğimi,
gözyaşımın tuzunda yanılgılarım,
hıçkırıklarımda pişmanlıklarım,
salyangoz kabuğunun içinde
geçmişin sesleri kaoslarım,
bir dalgaya esir düşmüş
kumdan kale yaşantım,
savrulan saçlarımın
kokusunda ben,
uçuş uçuş kum
tanelerinde
sen.....
ağlamıyorum
gözüme kum kaçtı
RENGİN ALACAATLI
GEL
Sesin
Uzaktan
Uzaklardan
Çalar kapımı
Kesilir nefesim
Titrer elim ayağım
Gözlerimde yağmur başlar
Kirpiklerim öksüz kalır
Öldürürken hasretin
Adını korkarak
Zikreder şu dilim
Sensizliğimde
Saklayamam
Korkarım
Korkma
Gel…
Ali ALTINLI – 01/10/2008
9-DÖNENCE YENİ NAZIM ŞEKLİ
Kafiye düzeni:
a……..
……..a
………..b
b………-cinaslı
BAHANE
Güz elleri okşarken ağaran saçlarımı
Bıraktım takvimlerin koynuna güzelleri.
Saydıkça, günahlarım dökülür her gözeden,
Göz eden ay bakışlar affetmez suçlarımı.
Gün, ah eder, ben suskun; dolanır söz dilime
Saat döner, çark döner, tayfun olur her günah...
Mısralarım ses verir: “Ben değilim çare siz...”
Çaresiz son yokuşta balyoz iner belime...
'Gelin! ..' diye çağırsam yaban olur dostlarım
Kimi iç güveysidir, kimisi olur gelin.
Nerde cerenler nerde, soran yok ki derdi ne?
“Derd ine dizlerine, her şey kalmışken yarım...”
Bir inciydi makamım, mevkim, şanım, şöhretim
Döndükçe koltuklarım diplomam birinciydi.
Her dönüşte umuttum, ey dönekler dünyası!
Dün, yası bıraktım da şimdi boşa gayretim.
Kırat topal içimde, kulede şom pervane
Dönsün kendi kendine, gönlüm diyor ki: kır at!
Küsmem alın yazıma, böyle yazmış Yaradan
Yaradan kan sızacak, ötekiler bahane…
Mustafa CEYLAN
Bedduanı Sal Gayri
Kar ayazı değil bu beni yakıp kavuran,
İstemsiz sırtladığım değişmez karayazı.
Gönül ermiyor ise var yarama dil ersin,
Dilersin; gazele dön, şarap olsun savuran.
Ak saydın menzilini yolunda taş değilim,
Murat olup gönlüme çağlayarak aksaydın.
Kapına dek gelmişken elimde gül demedi,
Gül demedi kaderim gözünde yaş değilim.
Yarasızlar hal bilmez vurur tekmeyi iter,
Her mevsimde yeniden açtığın yara sızlar.
Kendin için bahçemden gül koparıp alsana,
Al sana yakışmaz mı karalar bana yeter.
Gülerken her duanız kabul olsun sıradan,
Ben dikene razıyım solmayasın gül erken.
Nerde görsem kelebek kanatları benekli,
Ben ekli yanaklara gamze koysun yaradan.
İçerim kan ağlarken bedduanı sal gayri,
Vuslatî’yem sunduğun aşk zehrini içerim.
En büyük günahım ki ölüme derd ekerim,
Derde kerim olacak bulamadım yol gayri.
22.09.2009
Osman Öcal
10-AKROSTİK YENİ NAZIM ŞEKLİ
ÖZELLİKLERİ
1-Akrostiş şiir tekniğinin yeni bir anlayışla ileriye götürülmesini amaçlar.
2-AKROSTİK' de HARF dizini 1-2-3-4... diye gitmektedir.
3-İster hece, ister aruz vezniyle veya serbest yazılsın fark etmiyor. Önemli olan harf dizilişidir. Maksadımız AKROSTİŞ'i yeni bir anlayışla daha ileri noktalara götürmektir.
Hazan (AKROSTİŞ-Yeni Nazım Önerisi)
H…..1……………………………..H….1
A…..2….A….2…………………....A….2
Z…..3………….Z….3……………Z…..3
A…..4……………...........A….4…..A…..4
N…..5………………………….......N….5
(H) azan inmiş yüzüne, bak geldiğin şu (H) ale
(A) ğlasın (A) k saçların, ay düşmez bu (A) hvale
(Z) alimsin ey (Z) ülalim, yüreğin dingin, (Z) iyan
(A) vunma çare olmaz, (A) rtık gözünden (A) kan
(N) asıl olacak dönmek mümkün mü ki (N) ihale
17.09.2008
Osman Öcal
ŞİİR
(Ş) iir gözlerinde ihtilâl olur,
Bakışın (İ) çime yazar ismini.
Vuslat yeşilinden (İ) zin okunur,
Dumansı gözlerden çektim®esmini...
Mustafa CEYLAN
İşte bu dörtlükte görüldüğü gibi AKROSTİK' te,
Ş
..../(İ)
..../..../(İ)
..../..../..../®
düşünülmüştür.
11-NAZIM TÜRÜ: TRİYOLEMSİ
********************
1-Batı Edebiyatı nazım türlerinden olan 'Triyole' nin değişik bir versiyonudur.
2-Mısra yapısı şu şekildedir
..............................................................(1-a)
..............................................................(2-b)
..............................................................c
..............................................................c
..............................................................c
..............................................................(1-a) -Mısra aynen
...............................................................d
...............................................................d
...............................................................d
...............................................................(2-b) mısra aynen
3-Burada a-b-c-d kafiyeleri göstermektedir.(1 ve 2) de mısranın baştan sona tamamını göstermektedir.
Yani ilk mısra hiç bir değişikliğe tabi tutulmadan, BİRİNCİ MISRA BİRİNCİ DÖRTLÜĞÜN DÖRDÜNCÜ MISRASI olmakta;
İKİNCİ MISRA DA İKİNCİ DÖRTLÜĞÜN GENE DÖRDÜNCÜ MISRASI OLMAKTADIR.
4-Genellikle 8+8=16 hece ölçüsü ile yazılırsa da, bu mısra yapısına bağlı kalmak kaydıyla, şair dilerse 7+7=14, 6+5=11 veya başka ölçü ve kalıplarda da değişik 'Triyolemsi'ler yazabilir. Önemli olan ilk-BEYİT'-teki iki mısranın aşağıdaki dörtlüklerde aldığı yerdir.
5-Şair dilerese, ilk BEYİT'in mısralarını da kendi arasında kafiyeli yapabilir.
Nazım Türü: TRİYOLEMSİ
*********************
SULTANIMA
Kapamadan gözlerini aynalara bakıversen
Aşkın ile semah döner; su köpüğü, gün ışığı...
Ağlayan tüm saatleri, iplik iplik öreceksin
Gönül yaram kanadıkça, melhemini süreceksin
Günaydınım, sevdiceğim yüreğimi göreceksin
Kapamadan gözlerini aynalara bakıversen...
Sana olan kara sevdam, söyleniyor bak dillerde
Geceyi çıkar üstünden, aç sabahı perde perde
Bilmez misin a sultanım, unuttuğun sahillerde
Aşkın ile semah döner; su köpüğü, gün ışığı...
Mustafa CEYLAN
*SON İMTİHAN (Triyolemsi)
Âşıkların kaderi yollarda terk-i candır
Zira ki divaneye vuslat zor imtihandır.
Hilâli görmek için yıldız titrer gecede
Türaba düşen dane mutludur işkencede
Tandırda huzur bulur, hamur da neticede
Âşıkların kaderi yollarda terk-i candır.
Şeker suda su olur gayesidir muhtacın
Cennetleri görmemek izahıdır mi’racın
Pervane şemde yanar gereğidir mizacın
Zira ki divaneye vuslat zor imtihandır.
Ekrem Yalbuz
12-NAZIM TÜRÜ: SONE'M
******************
1-Batı edebiyatındaki 'Sone' nin değişik bir versiyonudur. Kuple oluşumu Batı Edebiyatındaki 'sone' ile aynıdır.
2-Hece vazniile yazılmakta ve hecenin 7+7=14 ölçü-kalıbı kullanılmaktadır.
3-SONE' M'in şekli ve Kafiye şeması şöyledir.
--a
--b
--b
--a
--c
--d
--d
--c
--e
--f
--f
--e
--g
--g
İblis'in Gelinine Dumandan Sone'm
Masmavi göklerdeyim, alevinden kopmuşum
Kader mi çizdi sandın, alnıma bu karayı?
Çatılarda sarıp ta bağrımdaki yarayı
Kanat çırpıp yükselen, duman duman bir kuşum.
Kıvrım kıvrım, iç içe tüttükçe kaybolurum,
Görürsün tutamazsın, ruhuyum Mecnunların.
Sancını taşıyorum, bulamazsın ki yarın;
Göğsümde sıcaklığın; derdimle kahrolurum.
Bana vuran piyango, elbet sana da vurur
Yağmur olup dönerim saçlarına unutma
Senden çıkan dumanım, el âlemle bir tutma...
Ey İblis'in gelini, rengin güllerde durur!
Duyarım kahkahanı, yakılırsın, yanarsın
Bacalarda bedduam, mahşer günü donarsın...
Mustafa Ceylan
13-NAZIM TÜRÜ: SERBEST ZİNCİR
************************
Alıntı
Tweet
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder