SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Bilim Dili ve Türkçe
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
26/04/2009, 19:13
Bilim Dili ve Türkçe
Prof. Dr. Süreyya Ülker
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji ABD
(Bu yazı Gastroenteroloji Derneği'nce Antalya'da düzenlenen 19. Ulusal Gastroenteroloji Haftası kapsamında 3 Ekim 2002 günü yapılan "Türk dili ve tıp" konulu açık oturumda sunulan bildiriden uyarlanmıştır).
Her dilin bilim dili olamayacağı yolunda yanlış bir kanı vardır. Bu, eski uygarlıkların genellikle tek bir bilim dilini benimseme geleneğinden kaynaklanan bir görüştür. Örneğin Akdeniz Havzası'nın en eski bilim dillerinden biri Yunancadır. Batı uygarlığının bilim dili olan Latince Yunan bilim dili üzerine kurulmuştur. Bugünkü çağdaş batı bilim dilleri de Latin bilim dili üzerine kurulmuştur. Batılıların Yunanlılara duydukları yakınlığın altında onları kendi uygarlıklarının kökü olarak görmeleri yatmaktadır. Doğu uygarlığının bilim dili Arapça da Yunan bilim dilinin etkisi altında gelişmiştir.
Çağdaş batı dillerinden İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Latin dilleridir. Dolayısıyla, bu dilleri konuşan ulusların bilim dilinin Latinceye yakın olması kökenlerinin gereğidir. Örneğin Yunancada mide anlamına gelen gaster sözüyle yine Yunancada benzer bildiren -oides sonekinden bozma Latince-itis sonekinden oluşan Latince gastritisin Fransızcası gastrite'tir.
İngilizce tümce kuruluşu bakımından bir Cermen dili olmakla birlikte İngiltere'nin eski sahipleri olan Britonlardan kalma çok sayıda Keltçe, İngiltere'yi istila eden Fransızlaşmış Normanlardan kalma çok sayıda Fransızca öğeyi de içerir. Dolayısıyla karışık bir dildir. Keltçe, Fransızca öğelerin ayıklanması bu dili Almancaya yaklaştıracaktır. Bu ise İngilizlerin istemeyeceği bir şeydir. Dolayısıyla Keltçe, Fransızca öğeler İngilizleri Almanlardan ayrı bir ulus yapan etmenlerin başında gelmektedir.
Cermen soyunun kök kavmi olan Almanların dilindeyse Latince birçok kavramın İngilizce ile Fransızcada bulunmayan ulusal karşılıkları vardır. Örneğin İngilizlerin Latince gastritis, Fransızlarınsa gastrite dedikleri mide iltihabına Almanlar Magenschleimhautentzündung derler. Bununla birlikte Alman bilim dilinin Latinceden tam anlamıyla bağımsız, mükemmel bir bilim dili olduğu söylenemez. Bunun altında iki neden yatmaktadır. Bunlardan biri Cermen dillerinin ekler aracılığıyla terim türetmeye elverişli olmaması, öbürüyse bu dillerin Latin dilleri gibi Hint-Avrupa dillerinden olmalarıdır. Ekler aracılığıyla terim türetmeye elverişli olmayan bu dilde ulusal adlandırma bileşik sözcük yapımına dayalıdır. Bu da terimleri uzun, kullanışsız kılmaktadır. Batının ortak bilim dili olan Latinceyle olan köken bağıysa o dilin bütünüyle yabancı bir dil olarak görülmesini engellemektedir.
Uzakdoğuda özgün bir uygarlık yaratan Japonların bilim diliyse Latinceden bütünüyle bağımsız olarak gelişir. Bunda Japoncanın Latinceyle ya da başka bir Hint-Avrupa diliyle hiçbir yakınlığının bulunmamasının rolü büyük olmuştur.
Arapçaya dayalı olarak 19. yy'da geliştirilen Osmanlı bilim dili de Almancada olduğu gibi bileşik sözcüklerin ağır bastığı bir dildi.
Türkçe, ekler aracılığıyla sözcük türetmeye elverişli bir dildir. Bu özelliğiyle Latinceye benzer. Dolayısıyla bilim dili olmaya çok elverişlidir. Dilimizin bu özelliğini ilk fark eden kişilerden biri ulu önderimiz Atatürk olmuştur. Askerlik, geometrik terimlerini dilimizin bu özelliğinden yararlanarak bizzat özleştirmiştir. (Tugay, yüzey, yatay, düşey, dikey gibi terimler bu anlayışın örnekleridir.)
TDK'nun dil devrimi sonrası yayımladığı çok sayıda terim sözlüğü dilimizi bilim dili durumuna getirmiştir. Kurum bu çalışmalara girişmeden önce Türkçenin söz varlığını belirlemiştir. Bu amaçla Türkçe yazılı kaynaklar Orhun Yazıtları'ndan başlayarak taranmıştır. Bu çalışma sonunda 1934 yılında tarama dergisi yayımlanmıştır. (6). Bunun ardından genel dilin, tarama dergisindeki veriler ışığında özleştirilmesine girişilmiş 1935 yılında cep kılavuzu yayımlanmıştır (2).
Cep kılavuzuna bakıldığında terimlere Türkçe kökten karşılıklar bulma çabasına girildiği gözlenir. Ancak kimi terimlerin öz Türkçe karşılıklarının yanı sıra Osmanlıcadan bozma biçimlerine de yer verilmiştir. Örneğin Osmanlıca eczahanenin öz Türkçesi olarak Türkçede ilaç anlamına gelen em sözünden türetilen emget önerilmiş ancak eczahaneden bozma eczaneye de yer verilmiştir. O gün için öz Türkçesi bulunmayan Osmanlıca terimler dilimize uyarlanarak yalınlaştırılmıştır. Örneğin siyasete siyasa, bağçeye bahçe denmiştir. Tarama dergisiyle cep kılavuzunun bir yıl arayla yayımlanmış olması, cep kılavuzunun ivedi olarak toplumun gereksinmelerini karşılamak üzere hazırlandığını, eksiklerin sonradan bütünlenmesinin düşünüldüğünü göstermektedir. Ancak, Atatürk'ün ölümünden sonra işin kolayına kaçılması yeğlenerek adı geçen kılavuzda geçici olarak dilimize Osmanlıcadan uyarlanan terimlerin öz Türkçe karşılıkları üzerinde kafa yorulmamış, hem öz Türkçesi, hem Osmanlıcadan uyarlanan karşılığı sunulmuş seçeneklerden genellikle Osmanlıcadan bozma olanlar yeğlenmiştir. Örneğin bugün eczahaneye emget değil, eczane diyoruz.
TDK'nun terim sözlükleri kırklı yıllarda yayımlanmaya başlanmıştır. Bu çalışmalar ellili yıllarda durmuş, 27 Mayıs 1960 devriminden sonra Atatürk devrimlerine dönüş sürecinde yeniden başlanmıştır. Kurumun 1963-1983 yılları arasında çok sayıda terim sözlüğü yayımlanmıştır. Bu sözlüklerin Türkçe terim varlığı 80.000'e yakındır. En çok terime sahip bir bilim alanı olan tıp bu rakamın içinde değildir. Dolayısıyla dilimiz artık bir bilim dili olmuştur. Ne var ki bu bilim dilini oluşturmakta gösterilen başarı yaygınlaştırmakta gösterilememiş, özellikle fen bilimlerinde Türkçe terimler yüksek öğretimden büyük ölçüde dışlanmıştır.
Bilim dilinin içinde en büyük yeri tutan tıp alanında da çalışmalar yapılmıştır. TDK'nca 1944-48 arasında bölüm bölüm yayımlanan "Türkçe hekimlik terimleri üzerine bir deneme" adlı 13.000 terimlik çalışma (4), o dönemin milli eğitim bakanının yönergesine karşın yüksek öğretimde kullanım alanı bulmamıştır. Bunda, çalışmanın sözlük olarak değil, deneme olarak nitelemiş olması da etkili olmuştur. Benim 1991 yılında yayımlanan 90.000 terimlik sözlüğüm (9) de gereken ilgiyi görmemiştir.
Atatürk'ün askerlikte geometri terimlerine başarıyla uyguladığı işlek eklerle terim türetme yöntemini hekimlik diline uygulayan, TDK kurucu üyelerinden Prof. Dr. Saim Ali Dilemre olmuştur, Sauvages'ca 18.yy'da Latinceye dayalı olarak oluşturulan uluslararası tıp dili de bu ilkelere dayanmaktaydı (7). Dilemre Latince -itis, hyper-, hypo-, dys-, eu- eklerinin Türkçe -ce, üs-, as-, yoz-, key- ekleriyle karşılanmasını önermiştir (3). Ben 1986 yılında yayımlanıp (8) 1991 yılında genişlettiğim sözlüğümde (9) bu yönteme bağlı kalmaya çalıştım. 1983 yılında yazdığım bir yazıda (10) Dilemre yöntemi olarak adlandırdığım bu yöntemi geliştirmeye çalıştım. Soğdakça key- yerine Türkçe iyi- önekini kullandım. Dilemre'nin ele aldığı 6 işlek eke coco-, normo-, ortho- öneklerini de ekleyerek bunları Türkçede kötü-, ola- önekleriyle karşıladım.
Bu yönteme göre stomatitis ağızca, hypertonia üsgerimce, hypotonia asgerimce, dystonia yozgerimce, eutocia iyidoğumca, cacogeusia kötüadımca, normotonia ola gerimce, orthocrasia olasuyukça olmaktadır.
Hekimlik terimlerinin tabanını oluşturan anatomi terimleri otuzlu yıllarda, başında Ord. Prof. Dr. Nurettin Ali Berkol'un bulunduğu bir yarkurulca özleştirilerek İstanbul Ü. Tıp. F. Anatomi Kürsüsü'nce yüksek öğretimde kullanılmaya başlanmıştır. Bu yarkurulun çalışmalarını 1946 yılında Ord. Prof. Dr. Zeki Zeren'ce sözlükleştirilmiştir (12). Bu çalışmalar, birtakım eksiklerine karşın genelde başarılıdır. Osmanlıcada occiput anlamına gelen Yunancadan bozma Arapça kafa sözünün cranium anlamında kullanılmış olması, Yunanca pankreasın Türkçesi olan uykuluk, Latince nasopharynxin doğal Türkçe karşılığı olan geniz sözlerine yer verilmemiş olması bu eksikliklere örnek gösterilebilir. Ancak bunlar İşcil-Elöve (4) ile Dilemre'nin (3) çalışmalarında önerilen terimlerle kapatılabilecek açıklardır. Nitekim cranium'a İşcil-Elöve'nin denemesinde sağrak denmesi önerilmiştir (4).
Özleştirmede çok tartışılan konulardan biri önerilecek terimlerin Türkçe kökten olmalarının gerekip gerekmediğidir. Örneğin, Latincede aero-önekiyle başlayan yüzlerce terim herkesçe bilinen Arapça hava sözüyle mi karşılanacaktır, yoksa bugün kimsece bilinmeyen eski Türkçe kalık sözüyle mi karşılanacaktır? Yani aero-önekiyle başlayan yüzlerce terim özleştirilirken Arapça hava sözüne dilimizde yüzlerce yeni kullanım alanı mı yaratacaktır, yoksa belleklerimizden silinmiş bir varlığımız olan kalık sözü bu vesileyle dirilecek midir?
Dil devrimimiz Türkçe köke dayanmayı ilke edinmiştir. Genel dilde çok tartışılan bu konu özellikle bilim dilinde daha az tartışmalıdır. Prof. Dr. Saim Ali Dilemre, terimlerin bir ulusun ölü sözcüklerini yaşattığı bir alan olduğunu belirtmiştir (3). Uluslararası tıp dilinin babası Sauvages'ın konudaki yaklaşımı açıktır. Yunanca ya da Latince kökten olmayan hiçbir söze yer verilmemesi Sauvages'ın ana ilkelerindendir (7). Latinceye dayalı tıp dilinde bugüne dek bu ülkeye titizlikle uyulmuştur. Yunanca ya da Latince olmayan terimler barbarizma olarak değerlendirilmektedir. Türkçe kökten olmayan sözlerin de bizim barbarizmamız olacakları açıktır. TDK'nun terim sözlüklerinin bu konuya yaklaşımı kırklı yıllarda oldukça titiz olmuş, 1960 sonrasında yapılan çalışmaların titizliğiyse yazarına göre değişmiştir. İşçil-Elöve ile Dilemre'nin hekimlik terimleri üzerinde yaptıkları çalışmalar Türkçe kökene bağlılık konusunda oldukça titiz olmuştur. Bu titizlik Altınkök (1), Mıhçıoğlu (5) ile benim çalışmalarımda da (8,9) sürdürülmüştür.
Hekimlik dili alanında bugüne dek yapılan çalışmaları toplarsak yüz binin üzerinde terim önerilmiş olduğunu görürüz. Bunun 90.000'ini benim sözlüğümde toplu halde bulabiliriz. Dolayısıyla bu alanda da dilimizin bilim dili olmasına yeterli gereç vardır. Ancak bu gereç meslek mensuplarınca bugüne dek verimli bir biçimde değerlendirilmemiştir. Bugün tıp topluluğuna Türkçe terimlerin yaygınlaşmasını sağlayacak bütün yollar tıkalıdır. Türkçe terimlerle yazılmış yazıları yayımlayacak dergi, kitapları yayımlayacak yayınevi, bildirileri kabul edecek kurultay düzenleme kurulu yoktur. Bütün bu engelleri kendiniz dergi çıkarıp kitap yayımlayarak aşarsanız karşınıza doçentliğinizi ya da profesörlüğünüzü, yayınlarınızın anlaşılmayan bir dilde yazıldığını ileri sürerek engelleyen seçici kurullar çıkacaktır.
Oysa dilimizin hekimlik alanında da bilim dili olması için bütün bu mekanizmaların ters yönde işlemesi gerekir. Atatürk ilkeleriyle devrimlerine bağlılık öğretim üyelerinde resmen aranan bir özelliktir. Oysa yukarda saydığım uygulamalar bunun açıkça çiğnenmesidir. Dilimizin bilim dili olabilmesi için Türkçe terimlerin yüksek öğretimde, uzmanlık tezlerinde , yayınlarda kullanılması teşvik edilmelidir.
Benim 1993 yılında akut apandisit konusunda kendi kitabımdan alınan bir paragraf üzerinde yaptığım çözümlemede bugün tıp fakültelerinde kullanılan dilin Türkçe terim oranının % 13.8 olduğunu, tutunmuş terimlerin kullanılmasıyla bu oranın % 74.7'ye çıktığını, tutunmamış önerilerin kullanılmasıyla % 100'e çıktığını belirlemiştim (11). Bu veriler, hekimlik dilimizde yaygın olarak kullanılan Türkçe terim oranını % 10'lardan % 75'in üzerine çekmemiz gerektiğini göstermektedir.
KAYNAKÇA
1) Altınkök M. Işınbilim terimleri sözlüğü IÜCTF. İstanbul, 1977.
2) Osmanlıcada Türkçeye cep kılavuzu, TDAK İstanbul, 1935.
3) Dilemre SA. Hekimlik dili terimleri. Ankara, 1945.
4) İşçil Şİ, Elöve AU Türkçe hekimlik terimleri üzerine bir deneme. TDK. Bursa 1944-48.
5) Mıhçıoğlu C. Türk hekimlik dili. Kültür Bak. Ankara., 1997.
6) Osmanlıcadan Türkçeye söz karşılıkları tarama dergisi. TDTC. İstanbul, 1934.
7) Terzioğlu A. Tıbbi terminolojinin tarihine ve esaslarına kısa bir bakış. Belleten 1986 (Aralık); CL (198) : 637-650.
8) Ülker S. Ülker tıp terimleri sözlüğü. İnkılap. İstanbul, 1986.
9) Ülker S. Ülker tıp terimleri sözlüğü. Bütünlenmiş 2. bakı. İnkılap. İstanbul, 1991.
10) Ülker S. Değişkin Dilemre yöntemine göre Türk dirgerlik dilinde kullanılan işlek terim ekleri. Dirgerin Seri 1993; 3: 14-18.
11) Ülker S. Türk dirgerlik dilinin 60 yıllık evriminin bir örnek metin üzerinde değerlendirilmesi. Dirgerin Sesi 1993; 3: 19-27.
12) Zeren Z. Latince-Türkçe-Osmanlıca anatomi sözlüğü ve Türk anatomi terimleri, İstanbul, 1946.
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
TÜRKÇE'YE KARŞI SORUMLULUĞUMUZ
Site Yönetimi
0
1,080
26/04/2009, 19:17
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Bilim,Teknoloji Ve Türkçe
Site Yönetimi
0
1,510
26/04/2009, 19:06
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
BİLİŞİM TERİMLERİ ile "TÜRKÇE" ÜZERİNE
Site Yönetimi
0
1,336
26/04/2009, 19:03
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Değindiği Toprağı Yurtlaştıran Dil: Türk Dili
Site Yönetimi
0
1,334
26/04/2009, 19:02
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Dünya Dili Türkçe
Site Yönetimi
0
1,332
26/04/2009, 18:57
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Bir imparatorluk dili: TÜRKÇE
Site Yönetimi
0
1,103
26/04/2009, 18:53
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Türkçe Dünya Dilidir
Site Yönetimi
0
1,179
26/04/2009, 18:50
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Türkçe için el ele!
Site Yönetimi
0
1,247
26/04/2009, 18:49
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Türkçe'nin Üstünlükleri
Site Yönetimi
0
1,284
26/04/2009, 18:42
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
TÜRKÇE VARSA BIZ VARIZ !
Site Yönetimi
0
964
26/04/2009, 18:41
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder