SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Bir Kitap ve İçindeki Saklı Çığlık "SARIKAMIŞ"...
RefikaDogan
RefikaDoğan
Üyelik tarihi:
Feb 2008
Mesaj Sayısı:
2,701
Konu Sayısı:
1,516
#1
29/03/2016, 03:53
(Bu mesajı son düzenleyen: 29/03/2016, 22:21
RefikaDogan
.)
“Buzların Tutuştuğu Yer
SARIKAMIŞ “
Refika DOĞAN
“Sarıkamış sadece ağıt değildir;
Kırmızının ak’ la
Kanın karla seviştiği yerdir.
Buzların alev alev yandığı yerdir
Sarıkamış sadece ağıt değil
Sarıkamış bir destandır”
Öyle ya…
Sarıkamış, içimizi dağlayan bir ağıt olmakla kalmayıp yüz yıllarla anlamına anlam katan, bütün o içimizin üşümelerine inatla diriliğini muhafaza ederek destanlaşan ve dünya durdukça nesilden nesile aktarılacak olan tarihi ve insani gerçektir.
Gerçekleştiği dönemde bir başka örneği olmamış, yaşanmamış...
O Sarıkamış’ ki; bir milletin bağrında aynı anda hem yangın olup alev alev yakacak, hem keskin bıçak olup karakışlarıyla kanatacak… Ve yine de yeşerecek güne bakan “Yalnız Kardelenler” gibi.
İyi de…
Nedir bu Sarıkamış Faciası? Neden olmuş, neler olmuş, nasıl olmuş?
Diğer bir adıyla “Doksan Üç Harbi (93 Harbi) de denilen bu harekâtın galibi kim, mağlubu kim?
“93 Harbi (1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı) Rumi takvime göre 1293 tarihine rastladığından, “Doksan üç Harbi" diye anılmıştır.
Osmanlı Devleti, Almanya ile yapılan anlaşmanın ardından Birinci Dünya Savaşı’na girmek zorunda kalmıştır. Ancak Balkan Savaşı’ndan yeni çıkmış olması ve yeterli hazırlıkları yapma imkânı ve zamanı olmadığından dolayı savaşın ilerleyen dönemlerinde büyük olumsuzluklarla karşı karşıya kalmıştır.”(*)
Bazen felâket bize gelmez, biz gideriz ona doğru. Adeta çağırırcasına düşeriz kucağına basiretsizliğimiz, öngörüsüzlüğümüz ve dışa bağımlılığımızla. Oysaki attığımız adımda bangır bangır bağırır felaket, geliyorum diye. Başkasının ipiyle kuyuya inmenin dibidir Sarıkamış. Her ne kadar davul bizde olsa da, tokmak başkasının elinde ha bire dövmektedir içimizi dışımıza getirircesine…
“Osmanlı donanmasına bağlı Yavuz ve Midilli gemilerinin Sivastopol’u bombardımanının ardından 1 Kasım 1914 günü Rus Ordusu hududu geçerek baskın tarzında taarruza başlamıştır. Erzurum genel istikametinde ilerleyen Rus Kuvvetleri, 7-12 Kasımda Köprüköy ve 17-20 Kasımda cereyan eden Azap muharebelerini kaybederek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Savaşın ilk aylarında meydana gelen bu durum, Ordunun subay ve erleri üzerinde olumlu bir etki yaratmıştır. Ancak ağır zayiat veren 3’üncü Türk Ordusu, geri çekilen düşmanı takip edememiş; daha elverişli bir arazide toplanmak, takviye kuvvetlerinin gelmesini beklemek ve yeni bir Rus taarruzunu karşılamaya hazır olmak amacıyla 8-10 km kadar geri çekilmiştir.(*)
“…
Cepheden cepheye
Paşalarımız top yekün Alman!
İçimiz Alman
Dışımız Alman
El âlemin tokmağıyla davullar çaldık
Çıkan sesi kulağımız duymuyor gayri
Alaman’ dan generaller, paşalar aldık
Anahtar paslı kilide uymuyor gayri
……….Arka taker ön tekere uymuyor gayri
……….Yabancılar yakamızı koymuyor gayri
…”
Bir yönetici ya da komutan düşününüz ki; bir başka devletin karşısında güç kaybına uğramış yabancı bir devlete (!)destek amacıyla ve yine yabancı bir devletin(Almanya’ nın) başkomutanının etkisiyle kendi ordusunu ateşe atsın…
"Avrupa’da savaşın mevzi harbine dönüşmesi ve Galiçya’da Avusturyalıların Ruslar karşısında zor durumda kalmaları üzerine Başkomutan Vekili Enver Paşa, müttefiklerin Avrupa’daki yükünü hafifletmek için ”Alman Başkomutanlığının da etkisiyle” Doğu Cephesi’nde Rusların imhasını hedef alan büyük ölçüde kuşatıcı bir taarruza karar vermiştir.”(*)
“…
Enver Paşa savaşı
Bir gün sürecek sandı
Bakıp karlı dağlara
Geçit verecek sandı
Askerler tüm setleri
Yıkıp geçecek sandı
Düşmanlar mevzilerden
Çıkıp kaçacak sandı
Bardız Yaylası’ nda
Çığır açacak sandı
Enver Paşa başını
Göğe erecek sandı.
Kar solur Mehmet dağda, karanlıkta Kars eli
Kars olursa esir; can erir, akar kar seli
…
Ay azaldı, geceler sırt dönüp aya küstü
Ayaz alır bedeni, ölüyor ayaküstü
Döşünde bin çiçek söyleşir diye
Duymuşum adını Bardız Yaylası.
Alnımda yazıyı bana hediye
Saymışım adını Bardız Yaylası.
…
…
Can verir geceler nazlı seherden
Onbaşılar türkü ister neferden
Kar yangınlarının düştüğü yerden
Soymuşum adını Bardız Yaylası.
Sarıçiğdeminle benzersin yâr’ a
Bu kış mevsiminden götür bahara
Öpüp koklayıp ta şöyle kenara
Koymuşum adını Bardız Yaylası.”
“Enver Paşa, icra edilecek bir taarruzla 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) Doğu Anadolu’da kaybedilen toprakların (Kars, Batum, Artvin ve Ardahan) geri alınmasını ve müteakiben harekâtın Kafkasya’ya aktarılmasını mümkün görüyordu.” (*)
Ah… Memed’ im, Seyid’ im ah, Halil’ im, Veysel’ im ah…
Taşeronluğa razı değilim, değilim ama; taş olan vicdanlardan da medet umamam ki!
Anlaşılan o ki, Enver Paşa bu hırsıyla yakıp dağlayacak yüreklerimizi!
“Enver Paşa, bu amaçla 14 Aralık 1914’te İstanbul’dan Köprüköy’e gelmiştir. Taarruzun bahara bırakılmasını öneren 3’üncü Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa’yı görevinden alarak 3’üncü Ordu Komutanlığını kendi üzerine almıştır.
Bu harekâtı icra edecek 3’üncü Ordu; 9, 10, 11’inci Kolordular ve 2’nci Süvari Tümeninden oluşuyordu. Cephedeki Rus mevcudu 100.000, 3’üncü Ordunun mevcudu ise 120.000 idi. Türk ordusu sayıca fazla olmasına rağmen Ruslar, ağır silah, topçu ve donatım bakımından kesin bir üstünlüğe sahiptiler.”(*)
“…
Ah be gardaş ahh!
Bir ateş düştü yanar oldum
Ellerimden, ayaklarımda
Çekildi canım
Fena soğuklamışım” dedi Veysel.
İçi cızz etti Halil’ in
Araladı
Gömleğinin yakasını Veysel’ in
Sarmıştı boynunu
Kırmızı mercimek gibi lekeler
Tifüs dedikleri buydu
Halsizleşen hasta, bitkin vücudu
Daha fazla taşıyamadı Veysel’ I
Çöktü yolun kıyısına kesilmişti sesi soluğu…
…
…
Hemen oracığa
Seriliverdi yol kenarına
Çokları donarak ölürken
Ateşler içinde
Yanarak öldü Veysel…”
*
İçinde bulunulan koşullar, kısıtlı olanaklar, etrafımızı çevreleyen ateş çemberi, coğrafyanın engebeli yapısı ve ağır kış koşulları hesaba katılmaksızın boyundan büyük işlere balıklama atlamanın bedeli de ağır olur. Adeta kendi evini kendi eliyle ateşe atıp tutuşturmak gibi…
İşin askeri, idari boyutu başka, ekonomik ve coğrafik boyutunun kat be kat yüklediği külfet ve bunun sonucunda verilen zayiat başka. Savaş bu! Şakası olmayan acımasız, tokat gibi gerçek…
Elverişsiz kış koşullarının yanında tifüs gibi sağlık sorunları ve çetin coğrafyanın keskin bıçak gibi kanattığı o gencecik bedenlerin kuşatıldıkları çemberdeki çırpınışları, varlık çabaları unutulur mu?
“...
…
Savaş bu, değildir basit bir oyun
Ölüm ensemizde afsız, duraksız
Şehit düştüm ana, haberim duyun
“Kalmasın diyerek vatan bayraksız.”
“22 Aralık 1914 - 15 Ocak 1915 tarihleri arasında cereyan eden Sarıkamış muharebelerinde Türk Ordusunun uyguladığı plan, bir kolorduyla düşmanın cepheden tespitini, iki kolorduyla kuzey kanadından kuşatılarak düşman cephesinin 30-35 km kadar gerisindeki Sarıkamış’ın ele geçirilmesiyle büyük düşman kuvvetlerinin imhasını öngörüyordu.”(*)
Öngörüyordu ama…
Hâyâlle gerçek her zaman aynı noktada aynı ölçüde buluşup kesişmeyebiliyordu. Beş duyunun algılayabileceği şey vardır, algılayamayacağı şey vardır! Bazen zekâ kadar “öngörü “ denilen sezgisel gücün etkisiyle ne hayatlar, savaşlar, ülkeler kurtarılabilmekte...
Bazen de aksine…
“…
Nöbet tutar beyaz ölüm
Kısım kısım, bölüm bölüm
Bir şehit çiçeği gülüm
Sarıkamış Dağlarında.
Paşalar asker öğütler
Hava soğuk donmuş gök, yer
Ak kefende koçyiğitler
Sarıkamış Dağlarında…”
“Tamamen karlarla kaplı, çok yüksek dağlık ve yolsuz bir arazide o günün koşulları altında kış donatımından yoksun yaya ve atlı birliklerle yapılan bu harekât çok riskli idi. Özellikle 10’uncu Kolordu birlikleri, Allahuekber Dağları’nı aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar gerekse mevcut silahlar yönünden çok zayiat vermiştir. Nitekim Türk kuvvetlerinin büyük bir kısmı soğuktan donarak ölmüştür.”(*)
Allahüekber’ in yamaçlarına bir umutla tutunmuş o gencecik fidanları, ana kuzusu o canları, Memedleri, Seyitleri dizim dizim dizili ölüm uykusunda düşünmek ne feci! Bir değil iki değil, üç değil dört değil… Binlerce beyaz melek, kefensiz…
“Ne uğruna? Kim uğruna?” sorularının hiçbir yanıtı, hiçbir karşılığı yoktur yazık ki! Tepeden tırnağa vatandı ruhlarını sarıp sarmalayan…
“…
Dizim dizim dizilmişler
Şehit diye yazılmışlar
Şafaklardan süzülmüşler
Sarıkamış Dağlarında
…
…
…Son mektubumda
Gecenin buz soluyan vaktinde
Düştün aklıma nereden bilmem
Böyle apansız
…Zamansız
…”
“Sarıkamış’a girebilen 300 kişilik bir kuvvet de Ruslar tarafından geri atılmıştır. Bu başarısızlık karşısında Enver Paşa, 10 Ocak 1915’te 3’üncü Ordu komutanlığını Tuğgeneral Hafız Hakkı Paşa’ya devrederek İstanbul’a dönmüştür.”(*)
“…
Ve bilinmeyen
Meçhûl savaş meydanlarında
Çakır Hasan
Seyitlerin Mustafa ve Ben
Ve Anadolu’ nun ücra yerlerinden
Yiğitler gelmiş
Adı adlarına
Boyu boylarına
Kiminin de
Huyu huylarına çok benzeyen
Kiminde lâstik ayakkabı
Bu havada
Killi toprakta
Sabun gibi kayar burası
…”
Elbette yeri zamanı geldiğinde bizim yiğitlerimiz de bilir savaşmasını, canını feda etmesini vatana, bayrağa, milletine! Fakat bir terslik vardı bu işte, yolunda gitmeyen…
Bu muharebe bizim muharebemiz miydi gerçekten? Kendimizden çok başkalarına can simidi olmak ve bir kişinin hırsına yenik düşmek gibi bir duygunun ağırlığı altında kalarak savruldular birer kuğu gibi karbeyazı ölümün kucağına…
“Bu muharebelerde Rusların zayiatı 30.000, Türklerin zayiatı ise 60.000 kadardır. Ruslar; Türklerden 200 subay, 7000 eri esir, 20 makineli tüfekle 30 topu ganimet olarak almışlardır. Bu muharebeler sonucunda Doğu Anadolu, Rusların işgaline maruz kalmıştır.
Bilahare 3’üncü Türk Ordusu, taarruzdan önce işgal etmiş olduğu Azap mevziine (Tutak-Narman hattı) çekilmiştir. Takviye kuvvetler alarak Rus taarruzlarını bu hatta karşılamaya hazırlanmıştır.”(*)
Hâyâlleri vardı her birinin, umutları türlü türlü…
Biliyorlardı ki yürüdükleri bu karanlığın illâ ki bir son noktası, aydınlığı vardı. Bu yüzden hiç korkmadılar, bakmadılar arkalarına!
Allahüekber kadar yüceydi, yüksekti umutlarını kökleyen duyguları, değerleri…
Döneceklerdi ardında bıraktıklarına, döneceklerdi illâ ki…
Kiminin anası, babası, gardaş, bacısı… Kiminin yavrusu, yâri, yavuklusu…
Bir gün döneceklerine inanaraktandı vedâsız ayrılıkları… O derece imân doluydu kalpleri başarı yolunda, ama…
Demiri eriten o güç, buzu eritemedi yazık ki!
“Üç bin metre yüksekten yürüyordu askerler
Dağlar düşmandan yaman, geçit verir mi sandın?
Karla kaplı ıssız vadi, yamaçlar beton duvar
Mehmedimin kırıp geçtiği buzlar erir mi sandın?
Dağ erir,
Demir erir,
İnsandaki yürek erir…
Kırarak geçtiği buzlar
Erimez ay oğul erimez…"
*
Ölüm…
Ne soğuk bir sözcüktür ölüm. Buz nedir ki ölüm karşısında?
Kar sıcak, can sıcak…
Ölümü buz saracak...Belki de buzu ölüm...
Acı dolanmış can’a, kenetlenmiş sımsıkı…
Can ki, acıyla gider… Can gider, acı gider…
Kalırsa, acı kalır can’ a can gibi dolanıp…
*
“…
Tokluğun açlığı yendiği yerde
Donmuş yaprak gibi
Kırılır düşer
Kiminin parmağı
Kiminin kulağı
Soğuk, açlık, düşman, kalsan arada
Ateş yaksan yaktırmazlar burada
Kan buza dönmüş sargısız yarada
Acının dindiği yerde
Acı, gidenle biter
Kalana ölümden beter…”
“Sarıkamış Harekâtı ile ilgili haberler, ancak sonradan kamuoyu gündemine geldiğinden burada olup bitenler çok sonraları açıklığa kavuşturulmuştur.”(*)
Ölüme direnmek…
Direnmek özgürlükse; şüphesiz karla karışıp toprağa, yeşermek de var ilkyazla…
Düşmana değil, gökyüzüne bakarken başak doluluğuyla toprağa eğilmek vatan için…
“Toprağın sırrını çözdün mü Mehmet
Taneyi başağa dönüştüren o
Vatan savunması tek istikamet
Bizi özgürlüğe eriştiren o”
“Sarıkamış Kuşatma Harekâtı; düşman kuvvetlerinin arkasına düşmeyi hedef alan başarılı bir plandı. Ancak stratejinin faktörlerinden zaman ve iklim şartları iyi değerlendirilemediği için bu sonuç kaçınılmaz olmuştur.”(*)
Bazen gökyüzü kadar mavi olsa da hâyâller, dilekler…
Nereden geldiğini bilemediğimiz gri bulutların içinde tutsak, yoğun şimşek çakımlarıyla alt üst oluşlara maruz kalabiliyor o hâyâller…
Ve üşür ruh da beden gibi…
Memedler üşürken, uzaklarda buz tutar, kasılır, titrer, erir yavaş yavaş yürekleri anaların…
“…
Ben üşürüm
Anam ağlar
Ben donarım
Yârim ağlar…
Göğsümde yâr mendili var
Titresem tenimi ovar
Sus ey sesim! Anam duyar
Sarıkamış Dağlarında
…
…
İçimizde işin aslı
Kim demiş ki asker yaslı?
Konya, Ilgın ve Sivaslı
Sarıkamış Dağlarında
…”
“Sarıkamış, Türk harp tarihinin en acı muharebelerine sahne olmuştur. Türk Ordusu, ağır koşullar altında yapılan bir muharebede kahramanca savaşmıştır. Türk Ordusunun kayıplarındaki asıl etkenler, çetin arazi ve şiddetli kış şartları ile teçhizat eksikliği ve ikmal yetersizliğidir. Çok ağır koşullar altında kahramanca savaşan Türk askeri, muharebenin sonuna kadar direnmiş, vatanını korumak ve başarıya ulaşmak için sonsuz gayret göstermiştir. Sarıkamış Harekâtı, Türk milletinin vatanı ve kutsal varlıkları uğruna neler yapabileceğinin bir delilidir.”(*)
“…
Gittiğimiz düğün zaten,
Kalk borusu zar zor öten.
Yâr gülüşü gözde tüten
Sarıkamış Dağlarında.
… “
*
Neler kaldı neler Sarıkamış dağlarında…
Kar altına süpürülmüş yâr gülüşleri, bohçalı…
Vuslatı düşlerken, biriken özlemlerin öksüzlüğü…
Özlemler ki, ayrı düşmesin…
Sarıp sarmalasın Sarıkamış yamaçlarında yalnız açan kardelenleri…
Ve “Ağzı süt kokan karanfiller” incinmesin düşlerimizde…
*
“Dağ yamaçlarından, dere kenarlarından
Suların çağıltılarından
Kardelenler açtığı zaman
Ve taş kesildiğinde memleketimin yüreği
Ayazı giyindiğinde tozlu yollar canım oy!
Ağzı süt kokan karanfiller girer düşlerime
Siz girersiniz…”
*
Siz ki; kan kırmızı çiçeklerdiniz karbeyaz toprağımda…
Ve filiz filiz çoğaldınız Sarıçam Ormanı’ nda hür…
Gökyüzünde siz,
Nefesimizdesiniz…
Dünümüzde siz,
Bugünümüzde siz,
Yarınımızdasınız…
*
Gülce Edebiyat Kitapları Serisi’ nin devamı olan ve “Mavi Kitap Yayıncılık” imzasıyla çıkan
“Buzların Tutuştuğu Yer SARIKAMIŞ”
kitabının değerli yazarı Harun YİĞİT’ i ve katkıda bulunan yazın dostlarımızı kutluyor, bol okurlu paylaşımlarla başarılar diliyorum...
“Yakın tarihimizde yaşanan bu trajik olayı gelecek kuşaklara aktarırken, önemli bulduğum kahramanlık öykülerini şiirsel bir dille yeniden yazmak ve daha okunur kılmaktı amacım.”
diyor Sevgili Harun YİĞİT.
Kitap kapağı ve içeriği, -aynı zamanda ressam olan- yazarın kendi çizimleriyle desteklenmiş, her bir başlıktaki şiire görsel bir zenginlik katılmıştır.
İyi niyetli, ciddi bir emeğin ürünü olan kitap; kapak, biyografi, teşekkür yazısı, indeks, giriş yazısı, içerik ve son sayfadaki kaynakça ile toplam iki yüz yirmi dört (224 s.)sayfadan ibaret olup, Gülce Edebiyat Akımı’ nın on dokuz başlıktan oluşan şiir türleriyle çeşitlendirilerek kaleme alınmıştır.
(*)Kaynak:
http://www.urlaweb.com/haber-dt/sarikamis/sarikamis_olayi.html
Her nefeste Gülce...
Alıntı
Asuman Soydan Atasayar
Yetkili Şair
Üyelik tarihi:
Mar 2016
Mesaj Sayısı:
9
Konu Sayısı:
4
#2
29/03/2016, 09:19
Değerli Arkadaşımız Harun Yiğit'in emek emek işlediği bilgi ve duygu harmonisi Gülce uslubuyla sunulmuş. Duygu yoğunluğuyla okudum. Arkadaşımızı tebrik ediyor okuyucusunun bol olmasını diliyorum.
Alıntı
osman7159
Site Yönetimi
Üyelik tarihi:
Sep 2008
Mesaj Sayısı:
1,772
Konu Sayısı:
555
#3
29/03/2016, 22:12
Sarıkamış dağlarında açan kar çiçeklerinin ruhları şad mekanları cennet olsun. Değerli şairimiz Harun beyi ve eseri üzerinde olumlu bir değerlendirmede bulunan yine değerli şairimiz Refika hanımı kutlar nice güzel eserlere imza atmalarını dilerim.
http://vk.com/club35666845
Alıntı
Mustafa Ceylan
Site Yönetimi
Üyelik tarihi:
Nov 2008
Mesaj Sayısı:
2,007
Konu Sayısı:
1,502
#4
30/03/2016, 01:51
Eserin imza gününe vatinde gelebilseydiniz bu güzel yazınızı da okur, katılımcılara da sunma imkânımız olurdu.
Esere yakışan bir analizdi.
Teşekkürler, tebrikler...
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
“ Sessiz Çığlık(Fransız-Vıllanelle) ” Şiirine Yorumum
RefikaDogan
0
962
10/09/2012, 03:46
Son Mesaj
:
RefikaDogan
SESSİZ ÇIĞLIK ; Yorumum
RefikaDogan
0
959
10/03/2012, 02:10
Son Mesaj
:
RefikaDogan
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder