• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Bizim köyden berisi
Dışarıda Ünal Şöhret Dirlik
Yetkili Şair
***
Üyelik tarihi: Oct 2014
Mesaj Sayısı: 53
Konu Sayısı: 53
 
#1
22/03/2015, 14:04
Bizim köyden berisi

[Resim: 493545-3-4-8bd3b.jpg]
HÜSEYİN ERKAN



Hüseyin Erkan hiç boş durmaz. Orayı burayı dürter durur. Şimdi de tutmuş Mahmut Makal’n;“Fahriye Abla”nın ünlü şairi Ahmet Muhip Dranas’ı niçin sevmediğini kurcalamış ve aşağıdaki yazıda bu konuyu işlemiştir. Ben merak ettim, bir solukta okudum. Siz de merak ettiyseniz, haydi okuyun bu yazıyı.
Ünal Şöhret Dirlik
MEMLEKETİMDEN  İNSAN  MANZARALARI (1)
“Sağ yobazlığa ne kadar düşmansam,
sol yobazlığa da o kadar karşıyım.”
Mahmut MAKAL
Bir yıl kadar önceydi. Değerli yazarımız Mahmut Makal’la bir telefon söyleşimizde; nerden, nasıl yeri gelmişse gelmişti de, ünlü Fahriye Abla şiirinden birkaç dize okumuştum. Sayın Makal:
“- Fahriye Abla, güzel bir şiirdir; ben de severim de şairini hiç sevmem!” deyivermişti.
Şaşırmıştım. Şiirini sevip şairini sevmemek!.. Nasıl olurdu bu? “Niçin?” diye sormuştum da; “Uzun hikâye” deyip geçiştirmişti. Israr etmemiştim ben de ama kafamı kurcalayıp durmuştu bu konu.
Şimdi, biliyorum artık; o sorunun cevabını.
Kendi ağzından değilse de, kendi kaleminden okuyup öğrendim. Bugünlerde “5. Basım”ı yapılan 17 eserinden biri olan “Anımsı Acımsı” kitabından…
Biliyorsunuz, “Memleketimden İnsan Manzaraları” büyük usta Nâzım Hikmet’in manzum bir eseridir.
“Anımsı Acımsı da Mahmut Makal’ın bir çeşit ‘Memleketimden İnsan Manzaraları’dır” desem; inanın, hiç de abartılı bir söz olmaz bu. (*)
Gerçekten de İsmail Hakkı Tonguç’tan Yaşar Nabi Nayır’a, 1950’nin Niğde Valisi İbrahim Tevfik Kutlar’dan Aksaray’ın Nurgöz köyünden İsa Çavuş’a, o yılların Aksaray Savcısı Nedim Göncüoğlu’ndan Nurullah Ataç’a, İsmet İnönü’ye, Celal Bayar’a…
Avukat şair Oktay Rıfat’tan Peyami Safa’ya… Yazar İlhan Tarus’tan Şahap Sıtkı’ya, Sunullah Arısoy’dan Dr. Şükrü Elçin’e… Sait Faik veCahit Sıtkı Tarancı’dan, Behçet Kemal Çağlar’a kadar…
Bu girişten sonra, gelelim şimdi, “Mahmut Makal, ünlü Fahriye Abla’nın şairi Ahmet Muhip Dranas’ı niçin sevmez?” sorusunun cevabına:
Makal, altı yıl köy öğretmeni olarak çalıştıktan sonra, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü sınavını kazanarak yeniden öğrenci olur. 1955’te son sınıftadır.
Evet, öğrencidir ama aynı zamanda ünlü bir yazardır O. 1950 Ocak’ında yayımlandığında, iktidarı ve muhalefetiyle lehinde ve aleyhinde kıyametler koparılan Bizim Köy’ün yazarı...
Kendisi gibi şiire, okuyup yazmaya, müziğe meraklı arkadaşlarıyla şiir geceleri, folklor geceleri düzenleyip günün ünlü şairlerini, yazarlarını okula davet eder. Ankara Radyosu Türk Halk Müziği Sanatkârı Muzaffer Sarısözen’i ekibiyle birlikte okulda ağırlayıp türkü geceleri yapar.
Bu gecelerden birinde, o yılların ünlü hikâyecilerinden Şahap Sıtkı (İlter) ile de tanışır. Şahap Sıtkı,Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumunda çalıştığını söyleyip kurumun çıkarmakta olduğu “Çocuk veYuva” dergisi için bir yazı ister: Köyde küçük çocukların bakımını anlatan bir yazı… Ama hemen… Dizgiye verilmek üzere olan, o aybaşında çıkacak sayıya konacaktır çünkü. Ve bu sayı, “Çocuk Bakımı”yla ilgili özel bir sayı olacaktır. Bu konuşma, bir hafta sonu akşamında geçer. Üç gün sonra çarşambadır ve o gün öğleden sonra okul tatildir. Makal, yazıyı bu sürede hazırlayıp çarşamba öğleden sonra da elden getirip teslim edebileceğini söyler.
Söz verdiği gibi, üç gün içinde hazırlar yazıyı.  Ancak çarşamba günü bir kar, bir fırtına… Okulun bulunduğu Gazi Orman Çiftliğinden, Ankara Kalesine, Çocuk Esirgeme Kurumunun Anafartalar Caddesi'ndeki adresine nasıl gidecek?
Ama O bir köy çocuğu… Üstelik,  bir Köy Enstitülü… Söz verdiyse, ne pahasına olursa olsun, sözünü yerine getirmelidir mutlaka. Bir güzelce sarılıp sarmalanır. Gidip gelmek 6 saatine mal olur ama yazıyı da yerine ulaştırır.
Ulaştırır da yazı yayımlanmaz. O ay da yayımlanmaz, sonra da… Üstelik bu konuda bir açıklama da yapılmaz. Makal, “Herhalde “İplik Pazarı” adlı yazım zülfiyâre dokundu!” diye düşünür. Tâ ki, 1989’da Şahap Sıtkı ile tesadüfen görüşüp konuşuncaya kadar.
Bakalım, ne demiş Şahap Sıtkı:
“Yazıyı ben istemiştim; doğru… İçtendim ve yayımlayacaktım: Ama padişahtan büyük Allah var. Derginin ‘ağa’sı Ahmet Muhip Dranas’tı. ‘Mahmut Makal adı bu dergiye giremez’ diye dayattı. O zaman sana anlatamazdım bunları.”
Yaa, işte böyle!..
Makal’ın yerinde siz olun da sevin bakalım; Şahap Sıtkı’yı, sevin bakalım; “Ne çapkınkomşumuzdun sen Fahriye Abla!” diyen şairimizi…
“- İyi de Erkan, Şahap Sıtkı’nın bu işte bir kabahati yok ki! Müdürü, âmiri öyle emir verdiyse, o ne yapsın? Elinden ne gelir ki?” diyor ve devam ediyorsunuz:
“Henüz 24 yaşında ve öğrenci olan bir genç için, 1940’lı yıllarda CHP’nin şiir ödülünü kazanmış, birçok kez milletvekili adayı olmuş, üstelik o günkü iktidarla da sarmaş dolaş ünlü bir şaire karşı mı gelsin?  ‘Madem öyle söylüyorsunuz, öyleyse bana eyvallah!’ deyip işini mi bıraksın? Sen olsan, bir baba, bir aile reisi olarak çoluk çocuğunun rızkını tehlikeye atar mıydın?” diye de soruyorsunuz,öyle mi?
Sanırım; “Tabiî atardım!” deyip bir güç ve erdem gösterisinde bulunmamı beklemezsiniz benden. Çok anlamsız olur, çünkü bu. Bekâra karı boşamak kolaydır zira. Tamam da, okula gitme zahmetine katlanmasa bile, telefonla, olmadı birkaç satır yazıyla durumu anlatamaz mıydı?
Benimki de lâf mı yani?
Şahap Sıtkı, “Bizim Köy” adlı bir kitap yazdığı için bedavadan meşhur olmuş, her halinden bir köylü parçası olduğu belli olan Mahmut Makal için rahatını niye bozsun ki! Kaldı ki, O’nu meşhur eden kitabı da gerçekte kimin yazdığı belli değil! “Tonguç yazmıştır” diyen var; “Hasan-Âli Yücel veya Varlık Yayınevi Genel Yönetmeni Yaşar Nabi Nayır yazmıştır.” diyen var…
Değer mi, öyle biri için rahatını bozmaya!
İyi bir memur ne yapar?
Bunu bilmeyecek ne var! Şefi ve müdürü ne emrederse onu yapar!
Müdür, “Mahmut Makal adı bu dergiye giremez” dediğine göre:
“- Neden giremezmiş sayın müdürüm? Mahmut Makal’ın ne yanlışını, ne kötülüğünü gördük?” diye soracak değildi ya!
Böyle saçma bir soru sorarak müdürünün kendisine karşı olan güvenini sarsmak aptallık olmaz mıydı?
Makal denen o köylü genç darılırmış, kırılırmış; kime ne! Akıllı bir insan böyle gereksiz şeylerle uğraşıp rahatını bozar mı?
Hayret bir şey ki, Makal yazısının dergide yayımlanmamasının hesabını 34 yıl sonra soruyor;Şahap Sıtkı’ya.
Ben onu bunu bilmem. “Evet efendim; sepet efendim” demesini bir türlü öğrenemeyip MahmutMakal gibi oradan oraya sürülmektense, Şahap Sıtkı gibi, “Baş üstüne efendim! Nasıl emrederseniz efendim! Sizin yanınızda benim düşüncemin ne önemi var efendim!” deyip ballı börek yemeğe devam etmek daha doğru ve daha güzeldir; bence de!
Bilmem, anlatabildim mi?
Hüseyin Erkan
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder