SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey…
Gazanfer Eryüksel
Yetkili Şair
Üyelik tarihi:
Dec 2014
Mesaj Sayısı:
180
Konu Sayısı:
179
#1
12/04/2017, 23:49
98. Ölüm Yılında Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey…
-Bir devrim şehidi-
Gazanfer ERYÜKSEL
“Altın semer vursan eşek yine eşektir” der ya Ziya Paşa… Emperyalizm bu… Giderek gericileşen bu yapıyı nice silikonlayıp botokslayarak küreselleşme diye sunmaya çalışsalar da mal kendini belli ediyor. Yeter ki bakıp görmeye niyetiniz olsun… Tıpkı namazda niyeti olanın ezanda kulağı olması gibi…
Ve tarih ibret almayan bireyler ve toplumlar için tekrarlardan ibaret bir yolculuk olarak devam ediyor yoluna…
Yıl 1918… Mondros Mütarekesi sonrası İngilizler İstanbul’u işgal edince bir “insan avı” başlatırlar. İngiliz polisi, padişah hafiyesi, Ermeniler el ele verirler… Herkesin kendine göre bir hesabı vardır. Bekirağa Bölüğü adı verilen yer insan almaz olur. Tutuklananların bir bölümü İngilizler tarafından Malta adasına sürülmeye başlanır. 1919-1920 yıllarında 140 kadar Türk Malta’ya gönderilir.
Sürülenler kimlerdir? Sadrazamlık, Şeyhülislamlık, Nazırlık, Meclis Başkanlığı, Mebusluk yapmış devlet adamları vardır… Genel Kurmay Başkanları, Harbiye Nazırlığı, Ordu Kumandanlıkları yapmış üst düzey askerler vardır. Tanınmış profesör, yazar, düşün insanı, gazeteciler, valiler vardır. Damat Ferit Paşa hükümetine liste veren İngilizlere kısa zamanda Fransız ve ABD’liler de eklenir.
Zamanı durdurup 21. yüzyıl başlarına ışınlanıyoruz… “Ergenekon tertibi” ABD’nin talimatıyla başlıyor. AB tertibin baş destekçisi… Amaç, Sevr Antlaşması’nı yeniden kurgularken direnecek toplum önderlerini halktan, milletten uzak tutmaktır.
Bugün nasıl bir Ermeni gailesi topluma dayatılmışsa 1918-1919’da da tezgâh ve tertip aynıdır. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) altın semer vurulmuş eşekten başka bir şey değildir. Kürdistan, Ermenistan haritaları ne için dolaşmaktadır ki ortalıkta?
1915 tehcirinde dolaylı suçlu sandalyesine oturtamadıkları Türkiye’ye bir kez daha saldırıyorlar. “Talat Paşa Komitesi”nin dağıtılması talimatını veren AB emperyalistleri değil miydi?
Bir kez daha geriye dönüyoruz… Tarih 8 Nisan 1919… Ama biz biraz daha geriye çekilip bakmaya çalışacağız tarihimize… Yıl 1876… I. Meşrutiyet ve ilk Anayasa (Teşkilat-ı Esasi) deneyimimiz… Kısa bir süreç bu… 1877 savaşını bahane sayan II. Abdülhamit Meclisi devre dışı bırakır. Anayasa rafa kaldırılır. Devrim-karşıdevrim arasındaki süreç toplumların değişmez diyalektiği değil midir? İnişler, çıkışlarla akan bir ırmak… Durgun aktığı da olur, çölde yitip gittiğini sandığımız da… Devrimin öncüleri Jön Türkler, Namık Kemal, Ziya Paşa, Şinasi, Mithat Paşa gibi isimlerdir. Namık Kemal, Şinasi ve Ziya Paşa divan edebiyatının aruz kalıplarını kullanarak ama o zamana dek bizim tarihimizde söylenmeyen vatan, millet, adalet, müsavat (eşitlik) kavramlarını kullanmaya başlarlar. Namık Kemal’in “Vatan yahut Silistre” oyunu toplumu sarsar.
1908 Türk devriminin ikinci sıçrama noktasıdır… Kayıtlara II. Meşrutiyet diye geçecektir. Balkan yenilgisinin (1912) ardından I. Paylaşım Savaşı ve Çanakkale Savunması… Tarihimizde ilk kez yurt savunması yaparken Çanakkale’de, ne Anadolu İhtilalı’na hazırlandığımızı biliyorduk, ne de yukarı salmadığımız İngiliz, Fransız donanmaları yüzünden Rusya’da devrim olacağını… 1917 Ekim devrimi, dünya tarihinde ilk kez yaşanan ve insanlığa yeni deneyimler biriktiren sosyalist uygulamalar çağının başlangıcıdır.
Nemrut Mustafa Paşa Divanı
Biz dönelim 8 Nisan 1919’a… İlk kez bir Türk’e “savaş suçlusu” olduğu gerekçesiyle idam kararı verilir. Mustafa Nazım Paşa’nın (Nemrut Mustafa Paşa) başında olduğu Harp Divanı, Bekirağa Bölüğü’nde tutuklu bulanan eski Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey’e idam cezası verir. Sadrazam Damat Ferit Paşa, idam kararını aynı gece Padişaha yollar. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’den de fetva alan Sultan Vahdettin, Kararı hemen onaylar. Mehmet Kemal Bey, 10 Nisan günü saat 17.00’de Bayezit Meydanı’nda asılır.
(Bu olay hakkında ayrıntılı bilgi Mücellitoğlu Ali Çankaya, Yeni Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, Ankara, 1968, cilt III, s. 1156-1171)
Olayın, o günün toplumunda önem taşıdığını belirten Bilal N.Şimşir, şunları söyler. “Bir düzmece mahkemenin alçakça verdiği bu idam kararı, kuşkusuz, Türk adalet tarihinin ‘kara leke’lerinden biridir. Kemal Bey, Boğazlıyan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili bulunduğu sırada, 1915’te İstanbul’dan bir emir alır. Emirde, Sancak’taki bütün Ermenilerin 24 saat içinde Suriye’ye doğru sürülmesi istenir. Kaymakam bu emri uygular. Suçu budur. Görevini kötüye kullandığı, Ermenilerin ölümüne sebep olduğu ispatlanmış değildir. Mahkeme, sağlam delillere göre değil, Ermeni iftiralarına göre Karar vermiştir. Hukuk açısından karar, bir rezalettir.
Daha da önemlisi, Padişah ve Damat Ferit Paşa hükümeti, Türk-Ermeni boğuşmasının bu döneminde Ermeni’den yana olduklarını belli etmişlerdir. Ermenileri tatmin etmek, İngilizlere yaranmak için siyasi bir idam kararı verilmiştir. Türk vicdanını derinden yaralayan bu Kararla, tehlikeli bir çığır açılmaya başlanmıştır.
İngiliz Yüksek Komiseri, bu idam Kararını bir başlangıç olarak düşünür. Bekirağa Bölüğü’ndeki öteki tutuklular aleyhinde de böyle kararlar verilmesini ve özellikle yüksek düzeydeki Türk devlet adamlarının da idam sehpasına yollanmasını umar ve bekler. Londra’ya 17. 04. 1919 tarihli şifre telgrafta şöyle yazar: ‘Eski Boğazlıyan Kaymakamı Kemal… Özel Harp Divanı’nın Kararıyla 10 Nisan günü idam edildi. Kırım suçuna katılmaktan dolayı bir kimse, ilk kez lâyık olduğu cezaya çarptırılmıştır. Bundan sonra hükümetin, geniş ölçüde ve özellikle yüksek düzeydeki suçlular aleyhinde aynı sertlikte hareket etme cesaretini gösterip göstermeyeceğini bekleyip görmek kalıyor.’
‘
Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar’
İngilizler umduklarını göremezler, Padişah ve Damat Ferit hükümetine kolay kolay yeni idam kararları verdiremezler. Bu olay İngilizlerin beklemedikleri derecede büyük bir tepkiyle karşılaşır. Büyük kitle gösterilerine yol açar. İstanbul aydınları yargılamayı zaten yakından izlemişlerdir. İdam, alışılmış olduğu gibi, sabahın erken saatlerinde değil, öğleden sonra, halk kitlelerinin gözü önünde, Beyazit Meydanı’nda infaz edilmiştir. Burada halkın tepkisi biraz daha yükselir. Kemal Bey, darağacından halka şöyle seslenir: ‘Sevgili vatandaşlarım; ben bir Türk memuruyum; aldığım emri yerine getirdim, vazifemi yaptığıma vicdanen eminimdir. Sizlere yemin ederim ki, ben de masumum, son sözüm bugün de budur, yarın da bu olacaktır. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar… Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun böyle adalet!’
‘
Türklerin Büyük Şehidi Kemal Bey’
Beyaziy Meydanı yastadır… İdamı izleyenler arasından ‘Kahrolsunlar…’ haykırışları yükselir. O yas ve öfke İstanbul’u dalda dalga sarar. Cesedi ailesine teslim edilir. Kemal Bey’in cenazesi ertesi günü vasiyeti üzerine Kadıköy Kuşdili Çayırı’na defnedilecektir. O yas ve öfke dalgası ertesi gün Anadolu yakasına Kadıköy’e atlar.
Kadıköy’deki cenaze töreni kimselerin beklemediği kadar kalabalıktır. Tıbbiye öğrencileri, cenazeyi, ‘Türklerin Büyük Şehidi Kemal Bey’ yazılı bir çelenkle karşılarlar. Kemal Bey’in naşı Kadıköy İtfaiye Karakolu’nun önünden geçerken bir manga asker kendiliğinden cenazeye selam duracaktır. Cenaze alayı giderek kalabalıklaşmaktadır. Evlerden hıçkırıklar yükseldiği duyulur. Mezar başında imam sorar: ‘Merhumu nasıl bilirdiniz?’
Cemaat bir ağızdan gürler: ‘Büyük vatanperverdir, iyi biliriz, Allah rahmet eylesin!’
‘Milletin masum kurbanı’ yazılı çelenkler
Su uyur emperyalizm uyumaz. Her türlü tertibin arkasında duran İngiliz emperyalistleri Kemal Bey’in cenazesini E. La Fontain adlı bir istihbarat yüzbaşısına izletirler. İngiliz İstihbarat Yüzbaşısı’nın 12 Nisan 1919 tarihli raporuna göz atalım.
‘Ermeni kırımı ile tanınan Boğazlıyan ve Yozgat Mutasarrıfı Kemal Bey için Kadıköy’de bugün saat 12.00’de büyük ve görkemli bir cenaze töreni yapıldı. Cenaze alayının önünde tıbbiye öğrencileri, polisler ve birçok molla bulunuyordu. Tabutun omuzlarda taşınması adet olduğu halde, törene daha büyük önem vermek amacıyla, bu kez tabut başlar hizasında daha yukarıda, eller üzerinde taşındı. Birçok Jön Türk törende hazır bulundu. Çok sayıda fotoğraf çekildi. Tören için 1.000’den fazla davetiye dağıtıldı. İslâm dininde böyle bir şey şimdiye kadar duyulmuş değildi. Bütün bunların, üyelerinden birini kaybetmiş olan İttihat ve Terakki Komitesi’nce kasten düzenlendiği apaçıktır. Hükümetin böyle bir törene izin vermekle gösterdiği güçsüzlük, affedilemez…
İslâm törelerine tamamen aykırı olarak, üzerlerinde, ‘Milletin masum kurbanı’ yazılı çelenkler vardı.
Böyle bir gösteri yapılacağı Emniyet makamlarınca bilindiği halde, bunu önlemek için hiçbir şey yapılmadığı bildiriliyor. Törenin bugünkü Hükümet’e karşı düşmanca bir gösteri olduğu açıktır.’
H. A. D. Hoyland adlı bir başka İngiliz İstihbarat subayı Kemal Bey’in ‘Masum İslâm Şehidi’ olarak adlandırıldığını belirten üst yazıyla hazırlanan raporu üst makamlara sunar.
Yüzbaşı La Fontain, Kemal Bey’in cenaze töreniyle ilgili tamamlayıcı bir rapor daha kaleme alacak ve orda şunları bildirecektir.
‘Felaketimizi hazırlayan İngiliz’i yok etmek zorundayız’
‘Cenaze törenini, Kadıköy, Mecidiye, Üsküdar Dergâh Şeyhi Münip Efendi yönetti. Münip Efendi, törene katılmaları için mollalara emir vermiştir. Törende, tıbbiye öğrencilerinden başka, çok sayıda subay ve er de bulunmuştur. Elinde bir buket çiçek tutan tıbbiye öğrencilerinden biri, mezar başında bir konuşma yapmıştır. Bu konuşmadan aşağıdaki parça aynen çevrilmiştir.
Dinle ey millet! Dinleyin ey Müslümanlar! Burada toprağa verdiğimiz insan, kahraman Kemal Bey’dir. İngiliz’i Odesa’dan attılar, haydin biz de İstanbul’dan kovalım. Ne bekliyoruz? İngiliz’i atmak borcumuzdur. Felaketimizi hazırlayan İngiliz’i yok etmek zorundayız. Allah’ın yardımıyla yakında İngiliz’in kafasını ezeceğiz.
Bu öğrenciden sonra, bir başkası da aynı sertlikte bir konuşma yapmıştır. Her iki konuşmanın tonu, açıkça ayaklanmaya kışkırtmak için hesaplanmıştır…
Bir muhbir, Fındıklı’da, bir cami ile Türk askerlerinin yemek yedikleri bir kulüp bulunduğunu, 10 Nisan günü saat 5’te askerlerin, yemekhaneden Meclis binasına cephane sandıkları taşıdıklarını haber verdi. Taşıma iki saat sürmüş. Bu binada, başka silahlar ve bombalar da bulunuyormuş.
Bu raporlar karşısında İngiliz makamları ilk kez irkilirler. Amiral Calthorp, İttihat ve Terakki’nin Türkiye’de hâlâ geniş nüfuzlu olduğunu, bu nedenle Kemal Bey’in, ‘Haklı bir davanın ilk şehidi’ ilan edildiğini, bu idamın İtilâf Devletleri’ne verilmiş bir ödün olarak görüldüğünü bildirir. Sadrazam’ın dehşete kapıldığını söyler. Bir başka raporunda ise, ‘… cenaze törenine katılanların, Müslüman halkın büyük çoğunluğunun duygularına tercüman oldukları kuşkusuzdur’ der ve kaygılarını belirtir.
İngiliz Dışişleri Bakanlığı’nı da derin bir düşüncedir alır. İngilizlerin yakalatıp Bekirağa Bölüğü’ne tıktırdıkları insanların kolay kolay idam sehpalarına yollayamayacağı anlaşılır. Bir İngiliz Dışişleri görevlisi, ‘… bu idamı, İttihat ve Terakki Komitesi kendisine bir sermaye yaptı, idamlar devam ederse yine sermaye yapacak; idamlar durdurulursa daha da fazla sermaye yapacak’ diye not düşer ve şunları ekler: ‘Tutuklu suçluları Türkiye dışına sürmek bizim lehimize olabilir… Sadrazam, cezalandırmaktan pek fazla korkmuşsa suçluları bize teslim etmekten memnun olabilir.’
İngiliz makamları, sanıkları teslim aldıktan sonra ne yapacaklarını kesinlikle bilememektedir. Tutuklular Türkiye dışına sürüldükten sonra ne olacaktır? Bir ikinci Dışişleri görevlisi, yukarıdaki notun altına şunları ekler:
‘Evet, ama Barış Konferansı bu durumda ne yapılacağını kararlaştırmış değildir. Suçluları yargılamak için bir Müttefik Mahkemesi kurulup kurulamayacağına, kurulunca da hangi suçluların bu mahkemenin yargı yetkisinde olacağına karar vermemiştir.’
Heyhat ki heyhat… 90 yıl sonra ABD emperyalizminin talimatıyla başlatılan Ergenekon tertibi ve o tertibin müsameresi hârici değil, dâhili aktörler tarafından sahneye konulmaktadır. Dün İngilizlerin duyduğu kaygıları bugün duymayacak kadar pervasızdır birileri. Kimin çocuğudur bunlar? Hani şu ABD’nin “bizim çocuklar” dediklerinden olmasınlar.
Cesareti kırılan İngiliz, korkuya kapılan Sadrazam
Kemal Bey’in mezarı başında tıbbiyelilerin, ‘İngiliz’in başını ezeceğiz’ diye haykırmaları, İngiliz makamlarını ayrıca düşündürür. Bir görevli, ‘Bu konuşma yalnız ve yalnız Büyük Britanya’ya karşı yöneltilmiştir… Silah yığınağı raporu doğruysa, hiç de iyiye alamet değil…’ der.
İngiliz’in cesareti kırılmaya başlamıştır. Bundan sonraki günlerde İstanbul hükümetine yeni kara listeler verilmez olur. İstanbul’daki Sıkıyönetim Mahkemeleri’nden de pek umutlu değildir İngilizler. Sadrazam korkuya kapılmıştır. Yeniden idam cezaları verdirebileceği çok kuşkuludur. İngilizler umutsuzca beklemeye başlarlar. Bekirağa Bölüğü’ndeki tutukluların serbest bırakılabilecekleri ya da kaçırılabilecekleri kaygısı sürekli olarak İngilizlerin kafalarını meşgul eder. Bir düşünme dönemi başlar.
Bitirirken: Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in idamı, ‘Türk savaş suçluları’ konusunda İngilizlerin tutumlarında bir dönüm noktası olur. Bundan sonra tutukluları Malta’ya sürme fikri ön plana geçecektir. “Emperyalizmin Malta Silivri hattı” yazımızı okumanızı öneriyoruz.
Meraklısı için ek:
Biz bu çalışmada Bilal N. Şimşir’in “Malta Sürgünleri” adlı kitabından yararlandık. (Bilgi Yayınevi, Dördüncü basım, Mart 2009, Ankara) Bu kitap, bugün ülkemizde sahnelenen sivil darbenin, Ergenekon Tertibi’nin ve uzantılarının, Türk Silahlı Kuvvetlerine, Yargının her kademesine yapılan baskıların, üniversitelerin mahalle mektebi haline getirilmesinin Cumhuriyet kurumlarının nasıl kendilerine yabancılaşması için yapıldığının tarihi köklerini anlatıyor. Gelen gideni aratır derler ya bugün ABD emperyalizmi ve onun dâhili ve harici işbirlikçilerinin nasıl pervasız bir gidişte olduklarını gösteriyor bakıp görmesini bilen herkese. Uzun notun kısası, hâlâ Malta Sürgünleri’ni almayı ve okumayı düşünmüyor musunuz?
İşbu yazı… 2010 yılında yayımlanmıştır. Ancak geçen sürede internet ortamında silindiğini gördüm. Bir de eskimeğini…
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey…
Gazanfer Eryüksel
0
1,368
12/04/2017, 23:49
Son Mesaj
:
Gazanfer Eryüksel
Edebiyat-Sinema İlişkisi ve Orhan Kemal…
Gazanfer Eryüksel
0
995
13/02/2016, 15:55
Son Mesaj
:
Gazanfer Eryüksel
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2023
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder