SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
BÖLÜM-13 SOYUER ŞİİRİNDE MİLLÎ MESELELER
Mustafa Ceylan
Site Yönetimi
Üyelik tarihi:
Nov 2008
Mesaj Sayısı:
2,007
Konu Sayısı:
1,502
#1
06/02/2014, 02:16
BÖLÜM-13
SOYUER ŞİİRİNDE MİLLÎ MESELELER
Mustafa CEYLAN
*************
Soyuer, Türk edebiyat tarihinde "beş hececiler" diye anılan akımı tek başına sollayıp geçen güçlü bir şairdir. Böylesine güçlü ve usta şairin elbetteki milli ve manevi meseleler üzerinde söyleyeceği çok sözler bulunmalıdır. Araştırmamızı o’nun bundan 40-50 yıl öncesinde kaleme aldığı şiirler üzerine yoğunlaştırdığımızda, memleket mese¬leleri üzerinde ne kadar duyarlı bir şair olduğunun farkına varmak¬tayız.
Millet davâsı adını verdiğimiz, ülkenin güçlü, insanlarının mutlu olma mücadelesinde Soyuer’in şair gönlünün ne kadar coştuğunu ve ne kadar candan şiirler dile getirdiğini buluverdik...
Yıl: 1952... Zonguldak’ta "Doğu" isimli bir dergi yayınlanmak¬tadır. Doğu Dergisi’nin "Karaelmas Basımevi"nde basıp yayınladığı 17 sahifeden oluşan (Moskoflara şiirler)i kapsayan "Kin" isimli broşürü gözümüze çarpmaktadır. O yıllarda en önemli mesele komünizm ile mücadele’dir. "Komünizmle Mücadele dernekleri", milli meselelerde bir bayrak gibi dalgalanmaktadır. Soyuer de bu bayrağın dalgalanmasına katkıda bulunmak için "Moskoflara" "Kin" dolu şiirler yazmıştır.
Tekirdağ Milletvekili İhsan Mocan’a ithaf ettiği "Kin" eserinin önsözünde şairimiz
:".... Gördüm ki : Moskoflara duyduğumuz kinin büyüklüğünü rakamlar taşıyamıyor;
Gördüm ki: Moskoflara duyduğumuz kini tam manâsıyle ifade edebilecek bir kelimeyi lügatlar yazmıyor;
Gördüm ki: Bu kinin nehri, kabarmak için muayyen bir mevsimi beklemiyor.
O halde ne yazayım. Benim yazmak için düşündüklerimi, sen zaten Atandan miras olarak aldın, evlâdına da miras olarak bırakacaksın. Bu fâni hayattan ben, sen, o göçebilir fakat dünya yüzünde bir Türk kaldıkça bu kin geçemez.
Moskofa beslediğimiz ebedî ve ezelî kinin penceresinin örtüldüğünü tarih kaydetmiyor. O pencereye dikkatle ve ibretle bak. Orada büyük kinimizin bileği taşını bulacaksın, her bakışta biraz daha keskinleşeceksin.
Bu broşürdeki şiirler, o pencerenin verdiği ilhamlarla yazılmıştır. "Kinin de ömrün gibi baki kalsın." demektedir.
Bu önsöz’den sonra, Süleyman Nazif ’in "Rus Kimdir Moskof nedir?" başlıklı yazısının yer aldığı, sayfa sayısı az, ancak, manâ itibariyle çok büyük broşürde Soyuer’in Moskofa kin dolu şiirleri yer almaktadır. Bu şiirlerinde de, şairin kendine has söylemlerine rastlamaktayız. Gene kıvrak bir zekâ, gene parlak ve coşku dolu ifadeler ve yeni yeni buluşlar... Şair, öfkesini ifade ederken bile, kafiye dokusunu asla zedelememekte, buluşlarından asla vaz geçmemektedir.
Soyuer’in "Kin" isimli çalışmasından şiirler sunalım:
"KİN
Gönlümden Türklük taşar, gözümden mertlik akar
Üzerime taburla, Moskof gelse haklarım.
Kininin ateşinde kendi kendini yakar,
Bir Moskof boğazına geçmezse parmaklarım.
İçimdeki ateşi ben asla küllüyemem,
Atamdan miras kaldı bana bu Moskof kini.
Ömrüm yüz yıl sürse de tam yaşadım diyemem,
Silahım patlatmazsa bir Moskofun beynini.
Domuzlara çiğnetmem tarladaki darımı,
Meş’aleler tutuşur gönlümün ateşinden
Allahım; vücudumdan kopar ayaklarımı,
Eğer koşmayacaksam bir Moskofun peşinden.
Beni köyden köye at, dağdan dağa sür beni
Nerde olsa öperim toprağını taşını.
Sal eceli Allah’ım şu anda öldür beni,
Eğer ezmiyeceksem bir Moskofun başını.
Tahammül sona erdi, sabır son hadde girdi,
Ey Türk, yine tarihe zaferlerin yazılır.
Çünkü; senin dinine yeni bir madde girdi,
Bir Moskof öldürenin sevabı bin yazılır."
İşte böyle... 1950’li yılların Soyuer’i bu. Soyuer, özellikle memleket meselelerinde oldukça cesaretlidir. Gözünü budaktan hiç bir şekilde esirgemez. Mucizevi söyleyişini milli meselelerde daha da doruklara çıkarır. Açık sözlü, mert ve cengaver yapısını, gönül şiirleri yanında vatan şiirlerinde de görmekteyiz.
İşte bir başka şiiri:
DENENDE DENENDE
Gözlerim kana boyanır,
Moskof denende denende.
İçimdeki kin uyanır,
Moskof denende denende.
Göklere değer başımız,
Dosta çatılmaz kaşımız,
Mermileşir bakışımız
Moskof denende denende.
Gözlerim maziye dalar,
Mazi, zihnimi kurcalar.
Kılıçlar kının parçalar,
Moskof denende denende.
Belir hey intikam belir,
Herşeyin bir yeri gelir,
Ceddimin sesleri gelir
Moskof denende denende.
Dişimizi kırdı ah’lar,
Bizi bekliyor sabahlar,
Affolur cümle günahlar,
Moskof denende denende.
Bir dengini bulur meydan,
Yiğitten zevk alır meydan,
Bayram yeri olur meydan,
Moskof denende denende.
Şairimiz, Türk ulusunun dostuna kadife bir eldiven olduğunu, düşmanına ise çelikten bir yumruk olduğunu anlatmaktadır. Türk’ün sevgisi dağlardan yücedir. Ancak, kini ve öfkesi de çağlayanlardan coşkuncadır, Şairimizde, onun milli şiirlerinde, biz, bunu görmekteyiz. Düşman olan Moskof’a duyduğu kin, ancak onun kellesini kopar¬makla nihayete erecektir, işte ikinci bir "Kin" şiiri daha:
KİN
Kahpe Moskof şu dünyada durdukça,
Bu kin benden vallahi de gidemez.
Durup durup köpek gibi ürdükçe,
Bu kin benden billahi de gidemez,
Bin Moskof kellesi bir kin ödemez.
Öç alamamaktır yegâne tasam,
Sıra gelse şu Kore’ye uğrasam,
Bir günde bin Moskof başı doğrasam,
Bu kin benden vallahi de gidemez,
Bin Moskof kellesi bir kin ödemez.
Üç yüzünün taşla ezsem başını,
Dört yüzünün pensle söksem dişini,
Beş yüzünün çaya döksem leşini,
Bu kin benden vallahi de gidemez.
Bin Moskof kellesi bir kin ödemez.
Bütün dünya bilir Türkün farkını
Moskofun başına yıkar çarkını.
Külhanlarda yaksam beş bin kırkını,
Bu kin benden vallahi de gidemez.
Bin Moskof kellesi bir kin ödemez.
Üç binini süngü ile pullasım,
Dört binini cehenneme yollasam,
Beş binini ipe çeksem sallasam,
Bu kin benden vallahi de gidemez,
Bin moskof kellesi bir kin ödemez.
Damarımı şu intikam sardıkça,
Göğsümdeki Türklük için vurdukça,
Moskof sözü lügâtlarda durdukça,
Bu kin benden vallahi de gidemez,
Bin Moskof kellesi bir kin ödemez.
Şairimizin kendine has söylemleri, kafiye yapıları ve yepyeni buluşları, millî şiirlerinde şimşek edasıyla çakmaya devam etmektedir. Bundan elli yıl öncesinde dahi, hece vezninde ustalığını sergileyen şair, Türk’ün Moskof’a karşı ne kadar hırsla dolu olduğunu bakın ne güzel anlatmıştır..:
HIRSLANA HIRSLANA
Moskof dense, Türklük şaha,
Kalkar hırslana hırslana...
Ana yurdun ırmakları,
Akar, hırslana hırslana...
Her dem geliriz hakkından,
Tanırsın bizi yakından,
Moskof dense, kılıç kından,
Çıkar, hırslana hırslana...
Adaletin yoktur hakta,
Koyamazsın bize nokta.
Moskof dense, şimşek gökte,
Çakar, hırslana hırslana...
Hiç durmadan ulur sesin,
Biz de bilmiyoruz nesin?
Mehmet, Tüfeğe süngüsün
Takar, hırslana hırslana....
Meşhur sözdür eden bulur,
Başa yazılanlar gelir,
Moskof dense zehir olur,
Şeker, hırslana hırslana...
Diler deli gönül diler,
Her Türk, yürekten diş biler,
Kendi kendini mermiler,
Yakar, hırslana hırslana...
Ana yurdun ırmakları,
Akar, hırslana hırslana...
Moskof dense, Türklük şaha,
Kalkar, hırslana hırslana...
Şair, incelediğimiz broşürde 29 Kasım 1951 tarihinde TBMM’de komünizm suçundan hüküm giyenler için idam cezasının kabul edilmesi nedeniyle "29 Kasım" isimli şiirinden sonra, bütün Türk bestekârlarına ithaf ettiği ve bestelenmesini istediği "Komünizmle Mücadele Marşı"nı sunmaktadır. Daha sonra, halen tazeliğini ve mükemmelliğini korumakta olan ve şahsen benim de çok sevdiğim
"Moskof Dense" şiirine yer vermiştir.
Okuyun, bakalım siz de beğenecek misiniz?
MOSKOF DENSE
Moskof dense, şaha kalkar hıncımız,
Alınamaz vatan denen incimiz,
Hudutlarda nöbet tutar öncümüz
Gözler nişangâhta eller tetikte,
Şehit diye kayıtlıyız kütükte.
Moskof dense, hasta kalkar döşekten,
Biçilmede farkı olmaz başaktan.
Ses geliyor kuzeydeki uşaktan,
Yeniden donansın Kars’ın kalesi,
Gelsin de burada dolsun çilesi.
Moskof dense, dağlar hırstan sallanır,
Toprağımız şehit şehit güllenir.
Cümle kurt, kuş, vur vur diye dillenir,
Ne söylesek kopar gelir yürekten,
Ayyıldızı indirtmeyiz direkten.
Moskof sözü yaramızı deşmez mi?
Türk olur da sınırlara koşmaz mı?
Bir Mehmet’e beş bin Moskof düşmez mi?
Soyumuzdan düşer diye ses gelir,
Al yaralar göğsümüze süs gelir.
Yeminliyiz taa.. yediden yetmişe,
Ölüm nider canı adak etmişe.
Cenk şereftir eli silâh tutmuşa,
Anıp anıp tutuşalım dünleri,
Yaşatalım pruttaki günleri.
Moskof dense kılıç kından sıyrılır,
Yerlerimiz siper siper ayrılır,
Namlular hedeften yana doğrulur,
Kulaklar emirde gözler şafakta,
Bir mermi, on Moskof bekler tüfekte.
Şair Soyuer, Moskof’a karşı kin doludur. Türk’ün Moskof kinini o kadar güzel dile getirir ki. Söz konusu broşürün son şiiri bakınız nasıldır? işte şiir :
ARAR
Bazen bir uluma gelir derinden
Bilek Moskof arar, göz Moskof arar,
Bir nefeste kâfir başın ezmeğe
Ayak Moskof arar, diz Moskof arar.
İntikam hırsiyle tutuştu perde
Bir çare bulunmaz artık bu derde.
Her namlu, ikiye üçe az der de;
Şahlanır şahlanır, yüz Moskof arar.
Zehrederiz baharını yazını,
Dünya takdir eder Türkün sözünü,
Yol boyunca, çıkarmağa gözünü,
Rüzgâr Moskof arar, toz Moskof arar.
Bir köpektir ulur durur soyunca
Bu köpeğe kin büyüttüm boyunca,
Tüfeklere mermileri koyunca,
Tetik Moskof arar, gez Moskof arar.
Şairimiz, memleket sevdalısıdır. Memleket evlâtlarının türküleri, ağıtları onun yüreğini parça parça eder. Türküler söylendikçe, mil¬letinin gönül dağarcığında gezinti yapar, Emrah olur, Köroğlu olur, Seyrani, Sümmani ve Karacaoğlan olur. Değirmenlerde dönen taş olur; o da yetmez yaylalarda öten kuş olur. Ezo Gelin’in hıçkırıkları kalbini şerha şerha yarar. Türküler onun milli duygularının galeyâna geldiği atmosferlerdir. O’nun biricik oğlu Emrah’a ithaf ettiği "Türkülerim" başlıklı şiirini sunalım:
TÜRKÜLERİM
-Oğlum EMRAH’a-
Koşar telden tele, dökülür sese,
Ben, beni söylerim türkülerimde.
Özlem çağıl çağıl, aşk yığın yığın,
Ben beni söylerim türkülerimde.
Gâh Emrah olurum dert ile dolan
Gâh bir Köroğlu’yum, mert ile dolan
Seyrani, Sümmani, Karacaoğlan
Ben beni söylerim türkülerimde.
Değirmen değirmen dönen taş benim
Yaylalar içinde öten kuş benim,
Vatan yüreğime oturmuş benim
Ben beni söylerim türkülerimde.
Ezo Gelin hıçkırırken derinden
Kalbim parçalanır orta yerinden,
Sen de beni söyle bildiklerinden
Ben beni söylerim türkülerimde.
Şair, millilik vasfını, ülkenin birlik ve beraberliğinde insanların kardeşliğinde görmektedir. Ülkenin insanları kardeşçe yaşamalı, imkânları kardeşçe bölüşmelidir. Ülkenin geleceği ve kalkınması insanlarının, üzerinde yaşayanların el ele vermesiyle daha güzel olacaktır. Ezeli dostluklarla doğruyu ve güzele uzanabiliriz. İşte o’nun "Kardeşçe" başlıklı şiiri :
KARDEŞÇE
Şu eşsiz yurdun kıymetini
Bilelim kardeşçe kardeşçe.
Gideceksek dostça gidelim
Gelelim kardeşçe kardeşçe.
His olmaz içini bozanda,
Neslimiz var, kızda, kızanda.
Sazımızı aynı düzende,
Çalalım kardeşçe, kardeşçe.
Bu vatan kardeşliğin yeri
Unutarak bütün kinleri
Havaya ak güvercinleri
Salalım kardeşçe, kardeşçe.
İçkimiz dostlukla mezeli
Dostluklar olmalı ezeli.
Daima, doğruyu güzeli,
Bulalım kardeşçe, kardeşçe.
Dostluk verilirmiş haktan
Yoksun değil alnımız ak’tan.
Nasibimizi yaşamaktan
Alalım kardeşçe, kardeşçe.
Aşık Veysel, "Benim sadık yârim kara topraktır" der ya, Soyuer’de onun sadık yâri olan kara toprağa sevdalıdır. Toprak onun için sevgilidir, dosttur, ürün verendir, yemeği tatlı kılandır, düşleri bile kabul edendir, ot bitirendir ve kısaca toprak Türkiye’dir. Türkiye toprağına kurban olmak gereklidir. İşte şairimizin "Toprak" şiiri :
TOPRAK
Ne ararsan toprakta var,
Neyin vardır eş toprağa?
Varlığını sebil eyler,
Yaz toprağa, kış toprağa.
Hakkım hiç yitirmedi
Sürdün darlık getirmedi.
Ne ektin de bitirmedi,
Altındaki boş toprağa?
Onda nimet çeşit çeşit
Varlığın toprağa eşit
Yerden gelen sesi işit
Seller gibi taş, toprağa.
Günlerin mutlu mu olur?
Gönlün muratlı mı olur?
Yemeğin tatlı mı olur?
Geçilmezsen diş toprağa.
Ar gününde var gününde,
Yakın dosttur dar gününde.
Dört mevsimin her gününde
Nefes nefes koş toprağa.
Topraktaki kalbi dinle,
Yüz borç alır, öder binle.
Vakit gelir her şeyinle
Kabul eyler, düş toprağa.
Koyun kuzu meleşince,
Ot bitirir ince ince,
Adı, TÜRKİYE’leşince
Kurban olur baş toprağa.
Soyuer, aşk şairidir derler. Elbette doğrudur. Ama, aşkın ne kadar çeşidi var diyecek olursanız? Soyuer’e göre bir sevgilisinin aşkı vardır. O sevgili kimi zaman güzelce bir bayan’dır, kimi zaman bir vatandır, kimi zaman Mehmetçik’tir, kimi zaman bir çocuk, kimi zaman bir kuştur... Kimi zaman da yüce Mevlâ’dır... Soyuer, bütün bunların aşkını dile getiren muhteşem bir şairdir...
Vatan görevi için canını veren kahraman Mehmetçik için kaleme aldığı şiirler, o’nun zirve şiirleridir. Soyuer, bir başka deyişle, vatan şairidir de. İşte Soyuer’in 1974 barış harekâtında Kıbrıs’a ilk çıkanlara ithaf ettiği "Dalga Dalga" şiiri :
DALGA DALGA
Yirmi temmuz, şafak vakti, şahlandık
Yerinden oynadı, yer dalga dalga.
Haydi günü geldi işte, Mehmedim,
Gime’den Kıbrıs’a gir dalga dalga.
Neden şahlanmışız biliriz neden?
Canı, bugün için taşıyır beden.
Çıktık geliyoruz işte Girne’den,
Subay akın akın, er dalga dalga.
Dağlarla siperlen, yol yol ilerle,
Tarihin dopdolu şanlı cenklerle
Jet’lerle, top’larla, çelik tank’larla,
Vur kahraman ordum, vur dalga dalga.
Beşparmak dağları, Lefkoşe yolu
Savaş’ın kartal’ı, barışın dal’ı.
Alnına vururken bayrağın alı
Kıbrısı dört yandan sar dalga dalga.
Magosa, Larnaka, Lefke, Limasol,
Açılsın Kıbrıs’a giden şanlı yol
Mehmedim Kıbrıs’a dalga dalga dol,
Yok olsun önünde zor, dalga dalga.
Lefkoşe tarafı simsiyah duman
Şahlanmış Mehmetçik, vermez ki aman...
Emir bu emirdir zaman bu zaman
Kıbrıs göklerine var dalga dalga.
Yirmi temmuz ile başladı sefer,
Yirmi bir Temmuz da yazıldı zafer.
Açıldı önümde dalga dalga yer,
Sarıldı boynuma, yâr dalga dalga.
Şairimiz vatan sevgisiyle dopdolu yüreğiyle memleketin bütün evlâtlarının hislerine tercüman olmakta ustadır. Ona göre yurt evlâdının sofrası açık, yemeği tatlı, ekmeği çoktur. Kudretli, kuvvetli, şerefli ve şanlıdır. Tarihe altın harflerle adını yazdırmıştır. İşte Soyuer’in "Yurt Evlâdıyız" şiiri :
YURT EVLADIYIZ
Canlar adamışız, her karışma,
Bizlere hak olan yurt evlâdıyız.
Yıllar akıp gider yazdan kışına,
Dünyada tek olan yurt evlâdıyız.
Aman vermemişiz düşmana aman,
Çıksın aramızdan gözünü yuman.
Dağları yemyeşil, başları duman,
Suları gök olan yurt evlâdıyız.
İçlerde depreşen yara, doğuştan,
Nikâhlıyız, yoğa vara, doğuştan.
Olsa da bahtımız kara, doğuştan,
Yazısı ak olan yurt evlâdıyız.
Yollara düşeriz yayalı atlı,
Gâh alev yelleri, gâhi kanatlı,
Sofrası apaçık, yemeği tatlı,
Ekmeği çok olan yurt evlâdıyız.
Tanı ey eloğlu, sen bizi tanı,
Tertemiz geçmişi, tertemiz kanı,
Kudreti, kuvveti, şerefi, şanı,
Ünü büyük olan yurt evlâdıyız.
Soyuer’in millilik vasfı, vatan için çalışmaktan geçer. Vatan için çalışmayan, bu memlekete faydası olmayanın "ben bu yurdun evlâdıyım" demeye hakkı mı olur? Şu halde, bu yurdun insanları iyicene çalışmalıdır. Vatana ve Atalarına sarılmalıdır. Besmeleyle işine başlamalı, zorluklar önünde bezmemelidir. Milli meselelerde kan ağlarken bile gülmeye çalışmalıdır. Bu geceler dolu günler, elbette, gündüze geçecektir. Kışlar yaz olacaktır. O nedenle sabırlı olunmalıdır, ve muhakkak çalışkan olmalıdır! Bu öğütlerini torunu Efekan’a ithaf ettiği şiiriyle tüm memleket evlâtlarına yapmaktadır, işte o’nun "Çalış" şiiri :
ÇALIŞ
-Torunum Efekan’a-
Tatlı yanı vardır, acının bile
Yeter ki arayıp, bulmağa çalış,
Çile çekmeyenler ermez menzile
Çilenin gönlünü almağa çalış.
Sonunda gülersin, çekersen nazı,
Şükreyle haline, çok görüp azı,
Gecenin sabahı var, kışın yazı,
Bunu ömür boyu bilmeğe çalış.
Kadere boyun eğ göze gelirsen
Değerin bilinir değer bilirsen
Hayat bir kemandır eğer bilirsen
Onu yay bularak çalmağa çalış.
Hayalin eline sakın sarılma
Umudun peşinden hep koş yorulma
Vatana Atana sakın darılma
Gönlünde gözünde kalmağa çalış.
Dönme adımını attığın yerden
Besmeleyle doğrul yattığın yerden
Nice umutlarla gittiğin yerden
Yine umutlarla gelmeğe çalış
Zorluklar önünde bezme canından
Dilin dolaşmasın heyecanından
Neşeyi hiç eksik etme yanından
Kan ağlarken bile gülmeğe çalış.
Dedik ya, Soyuer’in milli şiirleri de sevgi üstünedir. O’nun sevgisi vatan, yurt, bayrak, toprak sevgisi olduğu kadar, ülkenin geleceği olan çocuklar üzerinedir. Çocuklar, bizim geleceğimizdir. O, torunlarının yüzünde vatanın bütün çocuklarını görmektedir. İşte o’nun "Çocuklar" başlıklı şiiri :
ÇOCUKLAR
Hep kuvvetli olun ömür boyunca
Besbelli bu yollar çetin çocuklar
Uçun kanat kanat mutluluklara
Ötün kuşlar gibi ötün çocuklar.
Her şey gönlünüzce inceden ince
Siz gelin akla hep her şeyden önce
Gül açmalı yüzünüzde gülünce
Her gücü yenmeğe yetin çocuklar.
Çocuk sevgileri kaynar özümde
Çocuklar uyusun gelsin dizimde
Öyle özledim ki şimdi gözümde
Efekan’laşıyor bütün çocuklar.
Büyük Atatürk, ülkeyi ve Cumhuriyeti gençlere, vatan evlâtlarına emânet etmiştir. Soyuer’de "vatanın en kutsal görevlerini alan" çocuk¬lara bakınız nasıl sesleniyor? Osman Babuşçu tarafından bestelenen şiiri söyle :
BEN DEĞİL MİYİM?
Tutun ellerimden, yüceltin beni,
Yarma kalacak ben değil miyim?
Vatanın en kutsal görevlerini,
Sizlerden alacak ben değil miyim?
Hergün besleyerek sevgi özüyle
Gönlümü doldurun mertlik özüyle
İçiyle dışıyla iki gözüyle
Sizinle gülecek ben değil miyim?
İçinizde umut olmasa bile,
Beni sevgilerle getirin dile
Yarın, bu vatanın her şeyi ile
Sahibi olacak ben değil miyim?
Ben zaten gülerim sizler gülünce
Bu yaşta bağlayın beni sevince,
Bu vatan uğrunda, günü gelince
Gülerek ölecek ben değil miyim?
Soyuer’in "Gönül Dağları" isimli kitabında "Çocuklar Bahçesi" bölümü bulunmaktadır. Bu da onun çocuk konusunda duyarlılığım göstermektedir.
Soyuer’in dini özellik taşıyan şiirleri iki temel esas üzerine kurul¬muştur. Birisi "Yaradan" ötekisi de "Yaradılandır". Yani, birisi Mevlâ, ötekisi insandır. Bu ikisinin arasındaki her şey, sadece ama, sadece, ikisinin arasındaki sevgiyi anlatmanın bir aracıdır.
Şair’in "Tanrı" şiirine bir göz atalım hele :
TANRI
O göklerde, o yerlerde, her yönde
Dünya bize ondan gelen bağıştır.
O ummandır, biz damlayız ummanda
Soluk, ondan geliş, ona varıştır.
Odur duruşmanın âdil hâkimi
Odur kâinatın ölmez hekimi
Odur yaşamanın yüce hakemi
Hayat onun yönettiği yarıştır.
Ondan izin çıktığınca varız biz,
Hâmimiz hep odur, ona yârız biz.
Her şey onun, o verirse yeriz biz
Lütuf, ihsan, ondan yere yağıştır.
Kapanmaz ki, gelir geçmez sırası
Onu özleyiştir sevginin hası
Hayat ölüm ile doğum arası
Belki üç dört adım bir kaç karıştır.
Boynumuz eğiktir ondan gelene
Kapımız açıktır candan gelene
Canımız kurbandır onu bilene
Çileler, kadere hesap veriştir."
Şairimizin benim de çok beğendiğim "Ulu Tanrım" şiirini siz okuyucularıma zevkle sunuyorum :
ULU TANRIM
Ulu Tanrım, seni sensiz
Bilenlerden etme bizi.
Şu dünyada çamur gibi
Olanlardan etme bizi.
Böyle imiş dünya hali,
Yıkma evi, kırma dalı,
Yetim hakkı, devlet malı
Çalanlardan etme bizi
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
BÖLÜM: 17 SOYUER’İN BESTELENMİŞ ŞİİRLERİ
Mustafa Ceylan
0
4,418
07/02/2014, 01:17
Son Mesaj
:
Mustafa Ceylan
BÖLÜM-16 SOYUER’DEN ŞEHİRLERİMİZE DAİR
Mustafa Ceylan
0
1,662
07/02/2014, 00:58
Son Mesaj
:
Mustafa Ceylan
BÖLÜM: 15 "YUNUS’CA SEVMEK ve SOYUER
Mustafa Ceylan
0
2,190
06/02/2014, 02:59
Son Mesaj
:
Mustafa Ceylan
BÖLÜM-14 GÖNÜL ŞAİRİ SOYUER
Mustafa Ceylan
0
2,073
06/02/2014, 02:39
Son Mesaj
:
Mustafa Ceylan
BÖLÜM-12 SOYUER’İN ŞİİRİNDE GÖZLER
Mustafa Ceylan
0
2,389
06/02/2014, 01:35
Son Mesaj
:
Mustafa Ceylan
BÖLÜM-11 SOYUER’İN ÇOCUK SEVGİSİ
Mustafa Ceylan
0
1,630
06/02/2014, 00:41
Son Mesaj
:
Mustafa Ceylan
BÖLÜM-10 SOYUER’DE HÜZÜN DUYGULARI
Mustafa Ceylan
0
1,533
06/02/2014, 00:23
Son Mesaj
:
Mustafa Ceylan
BÖLÜM-9 SOYUER ŞİİRİNDE ANADOLU’DAN İNSAN MANZARALARI
Mustafa Ceylan
0
1,631
05/02/2014, 23:56
Son Mesaj
:
Mustafa Ceylan
BÖLÜM-3- SOYUER ŞİİRİNDE SÖYLEMLER
Mustafa Ceylan
1
1,426
05/02/2014, 04:04
Son Mesaj
:
RefikaDogan
BÖLÜM-8 HALİL SOYUER'İN YILLARLA, RAKAMLARLA DANSI
Mustafa Ceylan
1
1,652
04/02/2014, 20:30
Son Mesaj
:
osman7159
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2025
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder