29.01.2008 00:25:54

Bozkurt Kedi Olamaz

Mustafa Ceylan



Bozkurt asla kedi olmaz, olamaz. Siz, bu senaryoda oynanan oyunlara, gölgeler oyununa bakarak, son dönemin moda anlayışıyla her operasyona verilen isimlerle, kendi tarihsel gerçeğimizi inkar ve aşağılamaya kalkarsanız, kendinizle çelişirsiniz. Kukla oyununun biteceği, karanlığın aydınlığa dönüşeceği vakit elbet gelecek. O zaman, bütün bu sahnedekilerin, bu oyunların hiç birisi ortada olmayacaklar.

"Eşkiya", "Mafia", "Yeraltı Dünyası", "Derin Devlet", "Hanım Ağa" dizileriyle başlayan Tv programlarının negatif etkilerinin dar, sığ, anlayışsız kafalarda kurgulanıp, nasıl "örgütsel yapılanmalara" çevrildiğini görüyoruz şimdi.

İki dudağının ve iki parmağının arasını "kanun" sanan, cahil okumuşlar(!)'ın meydana getirdiği çetelere, organizasyonlara, oluşumlara kendi tarihimizden isimler vermekle hata etmiyor muyuz?

Her Milletin tarihteki köklerinden yaşanılan güne taşıdığı semboller, öyküler, destanlar vardır.

Ve o destanlar, semboller o Milletin bireylerinin yüreklerinde taht kurmuştur. O'nu aşağılamak, onunla dalga geçmek, hatta o' nu parti-güncel siyasetin malzemesi haline getirmek de yanlış değil midir?

Şahsen ben, Bozkurt'un bir siyasal parti(MHP)nin simgesi olarak ele alınmasına karşıyım.

Bozkurt ve Ergenekon, bir partinin, bir organizasyon, oluşum, çete vb örgütün kullanacağı malzeme olmamalı.

Her ikisi de, bizim Milletimizin tarihinde en güzel şekilde destanlarımızda yaşamaktadırlar.

Adına "çete" denilen, yargılanma aşamasında bulunan kişilerin eylem ve hareketlerine, Türk Edebiyat tarihinin önemli destanlarının adlarının yakıştırılmasını onaylamıyorum, uygun bulmuyorum.

Bozkurt ve Ergenekon, her ikisi de; bir parti ve bir "çete organizasyonu"nun kalıplarına asla sığmazlar. Bir Edebiyat araştırmacısı olarak bunu buradan işaret etmek istiyorum.

Zira destanlar, millet hayatında büyük yankılar bırakmış tarih olaylarının çağdan çağdan çağa, nesilden nesile aktarılmasıyla oluşurlar. Destanlar ata yadigarıdırlar.

Yunanlılar'ın Epos(söz) ve diğer Batılı'ların "Epope" dediği sözlü edebiyat ürünleri bizde "koçaklama" veya "destan" adıyla anılmıştır.

Halkın muhayyilesi, tarihi, mucizevi olayı, ruh ve vicdanının kökü, efsanesi; olaylara ve zamana bakışı, dili, haykırışı, acısı, neşesi, kahramanlığı, gurbeti, kurtuluşu, kalkınması, gelecek nesillere öğüdüdür destanlar... Çoğu "nazım"-şiirsel olan destanların, nesirle karışık olanları da vardır.

Kalevela bir Finlandiya destanıdır.Homeros Yunan, Şehname İran, Manas, Kırgızların destanıdır. Bozkurt ve Ergenekon' da Türk destanlarından ikisinin adıdır.

Fin Destanı Kalevela'nın kahramanı Vaynamoinen, sema'nın kızından doğmuştur. Göklerden yere inen kız, rüzgarın nefesi ile gebe kalır ve tam 400 sene çocuğunu karnında taşır. Kalevela destanı Finlandiya'nın her şeyidir. İlme, edebiyata ve sanata ilham kaynağıdır. Dilin temelidir.

Kırgız destanı Manas 200 bin mısradır, Hint destanları Mahabharata ile Ramayana 240 bin mısrayı bulmaktadır. Hakeza, Kalevela ve Homeros destanları da oldukça uzundurlar. Firdevsi'nin Şehnamesi Arap kültür emperyalizminin baskısı altında çökmüş ve bozulmuş bir İran'a yön ve yol göstermiştir.

Maşallah, bizler ise; bir siyasi parti yüzünden, destanlarımıza "bizim edebi-tarihi değerlerimizdir" diyemeyecek duruma gelmiş bulunuyoruz.

Her ne olursa olsun, tarihimizin bizlere ve gelecek nesillere emanet olarak bıraktığı destanlarımızı güncel politik çekişmelerin, gelip geçici olayların, negatif yapılanmaların, siyasi partilerin simgesi olarak kullanmakla yanlış bir davranış yapmıyor muyuz? Bu davranışı yapanlar, bu yanlışı sergileyenler; tarihi destanımız "Bozkurt"a tilki denmesine meydan veriyorlarsa, vebal altında kalmışlardır.

Millet ve memleketi sevmek; o'nun tarihine, değerlerine sahip çıkmayı gerektirir.