• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
CAHİLLİK BAŞA BELA (anı)
Dışarıda asuman soydan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2009
Mesaj Sayısı: 260
Konu Sayısı: 98
   
#1
03/04/2012, 13:24 (Bu mesajı son düzenleyen: 18/01/2014, 01:26 asuman soydan.)
CAHİLLİK BAŞA BELA (anı)

Gece geç saatlere kadar konuşmaktan uyumaya pek fırsatımız olmuyordu. Jale ile sohbetin apayrı bir tadı vardı. Mekânlar sahiplerinin ruhuyla ısınıp süslenirmiş. Küçük dubleks binanın çimli, çiçekli, hoş manzaralı, oldukça bakımlı olan bahçesi sıcak duygular yaşatıyordu. Çeşme’nin insan ruhuna hoşluk katan bir havası vardı. Oksijeninin bol olması mıydı, meltemin karadan denize doğru esmesi miydi, Jale’yle attığımız kahkahaların tesiri miydi bilmiyorum kendimi çok farklı hissediyordum. Sabah saatlerinde de gezinmenin ne tatlı bir şey olacağını söylediğimde Jale hevesle; “İstersen erken uyanıp yürüyüşe çıkalım ne dersin?” demişti. Böyle bir teklifi kabul etmez miyim? Güneş ışınlarının uyanmaya başlayacağı bir saatte ev halkına haber vermeden, ayaklarımızın ucuna basarak hevesle giyinmiş, yola çıkmıştık. İkimiz de aslan burcunda olduğumuz için maceracı ve atılgan ruhumuzla bu kararı almıştık. Henüz fazla yapılaşmamış olan Ovacık’ın ıssız bağ ve bahçelerini geze geze gidebildiğimiz kadar gidecek dönüşte de denize girip dönecektik evimize. Bizim bahçe kapısından çıktığımızı gören sitenin yaşlı köpeği Ateş de önemli bir görev üstlenmişçesine koşarak düşmüştü peşimize. Ateş, her akşam önüne atılan kemiklerin, gösterilen sevginin hakkını ödemek için Jale’ye korumacılık yapacaktı kendince. Onun vefa duygularını reddetmenin imkânı yoktu. Arkamızdan bizi takip ediyor, bazen de koşarak geçiyor, arada bir dönüp kontrol etmeyi de ihmal etmiyordu. İnanılmaz tadıyla meltem yüzümüzü okşarken biz şarkılar söylüyorduk yol boyu… Ovacık mevkiinden Çeşme’nin merkezine giden ana yoldan ayrılmadan ilerliyorduk. “Nasıl geçti habersiz”, “Bir yangının külü”, “Senede bir gün” ve bunun gibi gençliğimizden kalan nice şarkıların terennümüyle çocuklar gibi şendik. Avazımız yettiğince yüksek sesle şarkı türkü söylüyorduk. Kurallar, kaideler, kanunlar yoktu, yeryüzünün hakimi bizdik. Bazı şarkıların sözlerine hüzünleniyor, bazılarının rirmince oynuyorduk. Özgürlüğe susamışlığın tezahiriydü belkide.. Bir süre sonra ses tellerimiz yetmemeye boğazımızdan horozumsu sesler çıkmaya başlasa da kendimizi zorlayarak devam ediyorduk fırsat bulmuşken. Ateş de arada bir duraklayarak sağa sola bakıyor, sonra koşa koşa önümüze geçiyordu. Masalvari bir zamandaydık; az gittik uz gittik dere tepe düz gittik misali… Artık güneş uyanmış, yeryüzü sükûnetini çıtırtılara, hışırtılara bırakıyordu. Domates tarlaları, kavun tarlaları, üzüm bağlarını geçiyor, gidiyor da gidiyorduk. İnsana benzeyen kimse yoktu henüz.

Arada bir gözüm, Ateş’in ağzından akan salyalara takılıyordu. Onu sık sık gözlemeye başlamıştım. Hastalıklı gibi bakıyordu gözlerimize. Bildiğim kadarıyla kuduz köpeklerin salyası akardı. Ben bunu söyleyince Jale de aynı şeyi düşünmüş olmalıki tedirginleşmişti. Ne yapmalıydık? Ateş’in önümüzden koşarak ilerlediğini görünce Jale:'nin "Haydi onu azıtalım, belki peşimizi bırakır” demesi üzerine yayından fırlayan ok gibi ikimiz birden ara bahçelerin birine dalıverdik. Ana yoldan ayrılarak bahçeler içinde koşuyor da koşuyorduk. Nefes nefeseydik, dudaklarımız kuruduğu gibi yönümüzü de kaybetmiştik. Ana yola ve denize hangi mesafedeydik bilmiyorduk. Kan ter içindeydik her ikimiz de. Ateş’ten kurtulmuştuk ama pusulamız şaşmıştı. Yön tayin etmeye çalışıyorduk ki bir de ne görelim, Ateş karşımızda bizi gözetlemiyor mu? Ona ani bir refleks ile birkaç taş atarak yanımızdan uzaklaştırdıktan sonra yeniden başka bir yöne savrulup kaçmaya başladık. Fakat onun tekrar karşımıza çıkmasıyla kaçmanın çözüm olmadığını, kaderimize razı olmak zorunda olduğumuzu anlamıştık. Bahçesini sulayan bir kadının hortumundan su içip biraz ferahladıktan sonra kadına köpeğimizin salya akıttığını, kuduz olup olmayacağını söylediğimizde kadın bize gülerek:” Yok yok korkmayın, o yorulmuştur da ondan…köpekler terlemedikleri için yorulunca salya akıtırlar” deyince ikimiz de cahilliğimize gülüşerek yolumuza devam ettik. Bahçelerin önünden geçerken bağlı köpeklerin bize havlaması üzerine Ateş’in onlara diklenmesi korunduğumuzu gösteriyordu. “Yok yok Ateş’in kıymetini bilelim” diyorduk. Dikenler atlayarak, engebeler aşarak ana yola yaklaştığımızda yol kenarında bostan ürünlerini satan yaşlı bir amcaya rastlamış canımıza can gelmişti. Üç tarafı tahta ve tenekelerle; üstü dallar ve naylonlarla kapatılmış derme çatma bir haymanın içine kendimizi öyle bir atmıştık ki, nefes nefeseydik. Yorgunluktan, açlıktan perişandık artık. Yaşlı adam halimizden anlamıştı; dinlenmemiz için tahta sedirini gösterip bahçesinden henüz topladığı domates ve salatalıklardan da ikram edince bir nebze rahatlamıştık.. Yoldan geçen bir araba olsaydı kendimizi atacaktık içine. Tam o sırada bir gurup köylü kadını taşıyan bir traktör durdu oturduğumuz haymanın önünde. Yaşlı Amca bize,” Bu kadınlar sizin o tarafa gidiyor, onlarla gidin” deyince hiç düşünmeden römorka tırmanarak kendimizi öyle bir atmıştımki ayaklarımı uzatarak sırtımı dayadığım metal zeminin kemiklerime batmasına razı olmuştum. Ateş de onca yorulmuşluğuna rağmen traktörün peşinden koşuyordu. Nasıl bir sadakat duygusuydu bu... Köylü kadınlarla sohbet ede ede on dakika kadar yol aldıktan sonra onların tarlalarına gelince inmek zorundaydık. Eve yaklaşmıştık ama bir hayli daha yolumuz vardı bizi taşıyamayan ayaklaımızla. Ne deniz ne de ana yol hala görünürlerde yoktu. Üzüm asmalarının aralarını dele dele uzun bir yolculuğa daha katlanmalıydık mecburen... Arada bir soluklanarak ilerlerken takatimiz bitme noktasındaydı. Bahçelerin içinde bir tane olsun ağaç bulsakta gölgesine sığınsak, bir süre idare edecektik… “Bir cahillik bizi nerelere savurdu” diye alay ediyordum kendimle. “Bir de okumuş olacağız, şu halimize bak, köpeğin salyasının niçin aktığını bile öğrenmemişiz” diyorduk…

Güneşin altında pişme noktasına geldiğimizde, Ege’nin suları çarşaf gibi salınarak el salladığını gördük nihayet! Onun ışıldayarak nazlı nazlı gelen dalgalarını görünce fırtınaya kaçarken karayı gören gemiciler gibiydik. Turkuazdan laciverte kadar her ton vardı Ege’nin sularında. Sakız Adası’nın sülieti gülüyordu karşımızda. Küçük koy bize önceden hazırlık yapmış gibiydi; öyle bir intizam ile kumsalını düzenlemiş, sularını eğitmişti ki, kadife döşekli bir hamakta yatıyor gibiydim kıyısına uzandığımda. Ahenkle kıyıya vuran sular, sırtımıza ve ayaklarımıza masaj yaparken mavi hülyalı uykuya dalmış ve dinlenmiştik ama ne dinleniş! Allahtan mayolarımızı içimize giymiştik. Hem Ateş’e hem de bize müthiş bir ev sahipliği yapan bu minicik koydan ayrılmak zordu. Kumların hassaslığı, suların zarafeti, güneşin nefaseti harikaydı fakat açlıktan kırılıyorduk artık. Deniz kenarından yürüyerek evimize tahminen bir kilometrelik yolumuz kalmıştı. Bu defa üzerine zorla basabildiğimiz ayaklarımızı sürükleyerek, kol kola girip Yıldırım Gürses şarkısından güç alarak yolumuza revan olmuştuk.
“Bir garip yolcuyum, hayat yolunda/Yolunu kaybettim perişanım ben..!”

Asuman Soydan Atasayar
Alıntı  
Dışarıda Site Yönetimi
Admin
*******
Üyelik tarihi: Jan 2008
Mesaj Sayısı: 12,518
Konu Sayısı: 11,588
 
#2
03/04/2012, 19:40
Öylesine huzur dolu, rahat bir anlatım ki, işte bu Asuman Soydan ATASAYAR'ın kaleminin nesir dili.
Sivri, insanı rahatsız edici en küçük bir yanı yok.
Kelimelerle muhteşem bir manzara resmi çizmekte. Doğanın resmini hem de...
Okurken ben de Ateş'i izledim. Köylünün sedirinde oturdum, traktöre bindim. Sonra, küçük koyda yüzdüm.
Tasvirler, tablonun renklerini hissettirmekte...
*
Çok teşekkürler...
Tebrikler...
Alıntı  
Dışarıda osman7159
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesaj Sayısı: 1,772
Konu Sayısı: 555
   
#3
03/04/2012, 22:05
Usta kaleme tebrik ve saygı ile.

http://vk.com/club35666845


hizliresimyukle.com - Resmin Tam Görünümü













Alıntı  
Dışarıda asuman soydan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2009
Mesaj Sayısı: 260
Konu Sayısı: 98
   
#4
03/04/2012, 22:19
Çok teşekkür ederim Ceylan Hocam ve Osman Hocam...kalem erbabından beğeni almak onur verici.. güzel yorumlarınız mutlu etti beni...selam ve saygılarımla
Alıntı  
Dışarıda cagsurgunu
Yetkili Şair
***
Üyelik tarihi: Sep 2011
Mesaj Sayısı: 66
Konu Sayısı: 20
 
#5
04/04/2012, 09:13
tasvir insanın ruhunu dinlendiriyor.teşekkürler asuman abla.
Alıntı  
Dışarıda asuman soydan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2009
Mesaj Sayısı: 260
Konu Sayısı: 98
   
#6
04/04/2012, 09:51
Okuyan gözlerinize sağlık...ben teşekkür ederim sevgili Çağsürgünü Kardeşim.
Alıntı  
Dışarıda RefikaDogan
RefikaDoğan
******
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesaj Sayısı: 2,701
Konu Sayısı: 1,516
   
#7
05/04/2012, 00:23
Gerçek...
Ve sımsıcacık bir anlatım!
Adeta, ben yaşadım o anları, ben gördüm görülenleri! Ve vedanın mutlu hüznünü ben içtim yudum yudum!

Değerli dost kalem, Asuman can;
Betimlemeleriniz ne kadar doğal ve içten...Ve kaleminizdeki öykü dili...

İçeriğinde taşıdığı sosyal, kültürel, toplumsal ve insanî mesajlar dolayısıyla oldukça önemli bir paylaşım...

İyi ki varsınız, iyi ki tanıdım sizi Asuman Hanım...Her dem sevgi, saygı ve dostlukla...

Her nefeste Gülce...
Alıntı  
Dışarıda asuman soydan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2009
Mesaj Sayısı: 260
Konu Sayısı: 98
   
#8
05/04/2012, 09:28
Refika Hanımcığım okuduklarınızı öyle güzel yorumlayarak sunuyorsunuzki insanın sürekli yazası geliyor. Eksik olmayasın can dostum...bu değerli sözlerle enerji topladım...
Ben de çok şanslı olduğumu düşünüyorum sizleri tanıdığım için...teşekkürler dost...teşekkürler...selamlar sevgiler.
Alıntı  
Tweet      
     


Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder