SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
DOĞU TÜRKİSTAN'DA DİN SORUNU
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
17/09/2011, 03:44
Doğu Türkistan'da Din Sorunu
(İBADET VE İNANÇ HÜRRİYETİ)
İSMAİL CENGİZ
1949 yılından bu yana Kızıl Çin’in haksız işgali ve yönetimi altında bulunan (1) ve “Şincang” (2) ismiyle unutturulmaya çalışılan Doğu Türkistan’da resmi verilere göre 16 milyon (3); yerel bilgilere göre 40 milyon (4); geçmişten günümüze uyarlanan istatistiki çalışmalara göre yaklaşık 30 milyon (5) Müslüman Türk (6) yaşamaktadır.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuzeybatısını oluşturan ve “özerk bölge” statüsünde (7) bulunan Doğu Türkistan’da “DİN” ; Çin Komünist Partisi’nce “afyon” olarak (8), devletteki otoriteler tarafından ise “ulusal birliği tehdit unsuru” olarak (9) hatta “insanların sağlığını bozan faktör” olarak (10) kabul edilmiştir. “İbadet Yerleri” ise bu tehdidin “potansiyel odak noktası” olarak görülmüş (11) ve bunların sonucu olarak da “dini faaliyetlerin özgürce yapılması” kısıtlanmıştır (12). Çünkü Çin yönetimine göre, “dini inançların özgür olması demek, din’in özgür olması demek değildi” (13). Bu resmi beyanda görüleceği üzere, aslında birbirinin aynı olan “din” ve “dini inançlar” birbirinden farklı olarak değerlendirilmiştir. “Din’in özgür olmadığının” açıkca ifade edilmesi, açık bir insan hakkı ihlalidir. Halbuki İnsan Hakları Beyannamesi’nin 9.ncu maddesinde “her insanın düşünce, vicdan ve din hürriyetine sahip olduğu” belirtilmiştir (14). İnsan Hakları Beyannamesi, BM Irk Ayrımcılığı Sözleşmesi ve benzeri uluslararası anlaşmaları hiçe sayan Kızıl Çin yönetimi; “dindar olmanın suç teşkil ettiğini” (15) söyleyerek “din’i sistem içinde kontrol altına almakla” kalmamış, “ulusal birliği (!) tehdit ettiği” gibi gülünç gerekçeyle “komünist dikta sistemin devamı için DİN’i yok etmeyi” hedeflemiştir (16)
Halbuki Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası’nın 36.ncı maddesinde; “her bir Çin vatandaşı, dini inanç ve özgürlüğüne sahiptir. Devlet, vatandaşın normal dini faaliyetlerini korur. Kimse dini bahane ederek sosyal düzeni bozamaz, insanların sağlığı ile oynayamaz ve devletin eğitim proğramına karşı çıkma girişiminde bulunamaz; dini cemaat ve dini hareketler dış güçlerin kontrolünde olamaz” yazılıdır (17).
Görüldüğü üzere “din hürriyetine” Anayasa ile müsaade edilmiş olmakla birlikte; “dini inanç” ve “dini cemaat” ve “dini hareketler”in tüm dış dünya ile ilişkileri kesilmiş ve “ataizm” üzerine kurulu “Devlet Eğitim Proğramı” ile din, baskı ve kontrol altına alınmıştır. Çünkü Çinli yöneticilere göre DİN; geçmişte ve günümüzde devletin yönetim kademelerine, adli organlarına, eğitime, aile planlamasına, sağlığa..........., karışmak suretiyle, bazı insanları kandırarak ve zorlayarak (!)........, bölücülük ve sabotaj eylemlerinin gerçekleşmesinde başlıca rol oynamaktadır (18).
İşte bu tür iddia ve düşünce ile hareket eden Çin yönetimi “din’i düşman olarak gördüğünden”, Din’e karşı savaş açmış; Müslüman halkı esaretinde tuttuğu yetmiyormuş gibi, bu masum insanların vicdanlarına hükmetmeye çalışmakta ve 1000 yıldır kökleşen dini inançları yok etmeye gayret sarfetmektedir.
31 Mayıs 1984’de kabul edilen ve 01 Ekim 1984’de yürürlüğe giren “Milli Sınırlara Sahip Özerk Bölgeler Yasası”nın 18.nci maddesinde de tıpkı 1982 Anayasası’nda olduğu üzere “milli otonom bölgelerin yönetim organlarının her milletten vatandaşların dini inanç ve özgürlüğünü teminat altına aldığı” (19) yazılı olmasına rağmen, uygulamada; din, inanç ve ibadet hürriyetine, hatta vaaz verme, camiide kalabalık grup halinde ibadet etme, uzun dua okuma ve kutsal kitaptaki bazı ayetlerin okunmaması gibi kısıtlamalar getirilmiş (20); memurların, işçilerin ibadet yerlerine gitmeleri ve ibadet yapmaları yasaklanmış (21); ibadet yaptığı tesbit edilenler işten atılma, gözetim altına alma veya para cezalarına çarptırılmış (22); kadınların, kızların dini ibadetlerini yapmalarına, 18 yaşındaki küçüklerin dini kurs ve eğitim görmelerine ve ibadet yapmalarına yasak getirilmiş (23); isteyen özel şahısların dini okul veya kurs açmaları men edilmiş (24); öğrencilerin dini kurs ve okullarda okumaları yasaklanmış, hatta dini eğitim aldıkları veya ibadet yaptıkları tesbit edildiğinde cezalandırılacağı ve bununla da kalınmayıp öğrencinin okul müdürü, sınıf sorumlusu ile anne ve babası hakkında adli soruşturma açılacağı (25) resmi belgelerle ifade edilmektedir (26).
Hatta o derece ileriye gidilmiştir ki, normal dini faaliyet kapsamında olan “ibadet süresi”ne dahi kısıtlama getirilmiş, üretim ve iş hayatını olumsuz etkilediği (!) gerekçesiyle ibadet, yarım saat süre ile sınırlandırılmıştır (27).
Ve tüm bu kısıtlamalara, kendi anayasalarına ve Özerklik yasasına aykırı talimat ve yönetmenliklere, Komünist Partisi kararlarına uymayanlar “suç işlemiş” sayılmakta; suç işleyenler ise cezalandırılmakta veya işten atılmakta yada dini kurallar çerçevesinde hareket etmekte ısrar edilirse bunların dosyaları, ÇHC Güvenliği Koruma Yasaları’na göre, Güvenlik Kuvvetleri’ne gönderilmekte yani tutuklanmaktadır (28).
Nitekim tüm bu hususlar, tarafımızdan (29) ele geçirilen ve “ÇOK GİZLİ” damgasını taşıyan ÇKP Merkez Komitesi’nin 19.3.1996 tarihli 7 no.lu kararında da özet olarak yer almıştır. Bakın bu gizli belgenin bir maddesinde neler yazılı:
“Dini faaliyetler, mutlaka devletçe kontrol edilmelidir... Bütün özel dini eğitim kurumları kapatılmalıdır... ÇKP üyelerinin dini faaliyetlerle iştigal etmeleri kesinlikle yasaklanmalıdır... Halk kesinlikle dini propagandalara karşı korunmalıdır... ÇKP faaliyetlerine katılmayanlar derhal Parti’den ihraç edilmelidir...”(30).
Görüleceği üzere Çin yönetimi DİN’e karşı savaş açmıştır... Hatta o kadar ileri gitmiştir ki, bütün özel dini eğitim kurumlarının kapatılmasına, dini propagandanın yasaklanmasına ve bunun karşılığında ise ateizm (dinsizlik) eğitiminin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasına karar verilmiştir (31).
Çin yönetimi; Parti kararları ve direktifleriyle “din’i kontrol altına almak” suretiyle, her milletin en doğal hakkı olan “dini inanç ve ibadet özgürlüğü”nü, “dini propaganda”yı yasaklarken; “dinsizlik propagandası”nı devlet imkanlarıyla yapmak suretiyle hem kendi anayasalarında hem de uluslararası sözleşmelerde yazılı olduğu üzere “din’e inanma ve inanmama hakkını” ihlal etmektedir... Ayrıca eğitim kurumları vasıtasıyla ve çeşitli tehdit ve baskılarla insanlar dinsiz olmaya teşvik edilmekte, zorlanmaktadır...
Doğu Türkistan’da “ibadet hürriyeti” istedikleri gerekçesiyle binlerce Müslüman’ın katledildiği Nisan 1990 Barın Ayaklanması’nın ardından 22 Haziran 1990’da bölgenin resmi televizyonlarında yayınlanan resmi bildiri de “dinsizlik teşvik edilerek” şunlar söylenmiştir:
“Gerçek bir Komünist asla dine inanmaz... Tüm komünistlerin; Parti’ye, Sosyalizm’e ve Marksizm’e karşı gelmek için, bölücülerin “dini kullanma” faaliyetlerine karşı her zaman uyanık olmaları gerekir... Kişi, inanır veya dinsizdir... Ancak bu, “bir Parti üyesinin dinin inançlarını yerine getireceğine müsaade edilecek” demek değildir... Dindar olan veya dini faaliyetlere katılan bir komünist; Marksizm-Leninizm ve Mao-Zedung düşüncesinden sapmış demektir... Böyle yapmalarına izin vermeyeceğiz...”(32)
Bu resmi bildiri de de görüleceği üzere “dinsizlik” Çin yönetimince açıkca teşvik ve propaganda edilmektedir... Böyle olunca devlet dairelerinde, kamu kuruluşlarında çalışan Müslümanlar’ın -işten atılma kaygılarından dolayı- dinlerinden vazgeçmeleri sağlanmakta; en azından Müslümanlar’ın = Dindarlar’ın dini faaliyetlere katılmaları, dini inançlarını yerine getirmeleri, dini bilgi almaları, çocuklarına dini bilgi vermeleri engellenmiş olmaktadır...
Çin’de “din’in kontrol altına alınması” demek, “din’i Komünst Parti’nin denetimine almak” demektir... Böyle olunca “dinsizliği savunan” Komünist Partisi’nin “din faktörünü koruma altına alması” mümkün olmamaktadır. Bu durum, Çin’de din ve ibadet hürriyetinin hangi aşamada olduğunu açıkca göstermektedir. Komünist Parti kontrolündeki “din”in özgür olmasını düşünmek mümkün değildir. “Din” üzerinde yalnız Parti’nin kontrolü yoktur. Ayrıca ÇKP tarafından kurulan ve sayıları 8 olan dini teşkilatlar da dindarları kontrol etme görevininde mühim rol oynamaktadır. ÇKP Merkez Komitesi 19 no.lu gizli belgesinde sahte din adamlarınca oluşturulan bu teşkilatların ana görevleri şu şekilde gösterilmiştir:
“-(Bu kuruluşlar) parti ve hükümetin din hürriyeti politikasını uygulamada, dindarların vatandaşlık ve sosyalistlik duygularını yüceltmede, dindarların kanuni haklarını ve menfaatlerini kollamada, dindar toplulukların normal dini ibadetlerini yerine getirmelerini organize etmede parti ve hükümete yardımcı olurlar. Bütün dini teşkilatlar parti ve hükümetin liderliğine boyun eğmek zorundalar...” (x )
Bu bilgidire “normal dini ibadet” tabirine dikkat edilmelidir. 1982 yılının Aralık ayında kabul edilen yeni Çin Anayasası’nın din işleriyle ilgili 36. Maddesinde de “devlet, normal dini faaliyetleri korur” denilmektedir. Prensipte ancak dini vatandaş cemiyetleri tarafından gerçekleştirilen dini faaliyetler yasal olarak kabul edilmekte, fakat bağımsız dini faaliyetler devletin himayesinde olmayıp, bu nevi faaliyetler hala kanuni baskıya maruz kalabilmektedirler. (x Erkin Alptekin, “Doğu Türkistan’daki Müslüman Türklere Yapılan Zulümler”, Doğu Türkistan’ın Sesi Dergisi no.9 (1986) s.18) Zaten bütün “dini teşkilatların ve din görevlilerinin parti ve hükümet liderliğine boyun eğmek zorundadır” ifadesi, “din ve inanç özgürlüğünün olmadığına” işaret etmektedir. Çünkü boyun eğmeye mecbur edilen Parti’nin kendisi dinsizdir ve dini afyon ve hatta düşman olarak nitelendirmektedir.
Şu bir gerçektir ki, Çin’de komünist sistem, “din faktörü”nü yavaş yavaş yok etmeyi hedeflemektedir... “İnançların aşındırılması”, “vaaz”, “ezan”, “minare”, “kilise” gibi dini simgelerin ortadan kaldırılması; “namaz”, “ayin”, “dini nikah”, “sünnet”, “Peygamber’in doğum ve ölüm günleri kutlamaları”, “Dini bayramlar” ve “cenaze” gibi kitleyi etkileyen dini törenlere kısıtlama getirilmesi veya bu gibi dini günleri basit eğlencelerle normal bayramlara dönüştürülmesi gibi yöntem ve taktiklerle aşamalı bir şekilde “inançların aşındırılması” yoluyla “din faktörü”, farkettirmeden kuşatılmaktadır...
Çinli yöneticiler için “DİN”; mücadele edilmesi gereken bir toplumsal ideoloji olarak kalmaya devam etmektedir” (33).
İnanç özgürlüğü kabul edilmiştir ama, din, halkın afyonu olarak nitelenmeye devam edilmektedir.
Dini inançlara kağıt üzerinde özgürlük verilmiştir ama halkın dini inançlarını uygulamalarına kısıtlama şiddetli biçimde devam etmektedir...
“İbadet” hoşgörülmekte, ama uygulamada asla desteklenmemektedir...
“Namaz” yasaklanmamış, ama namaz kılmak isteyen memurlar, işçiler, öğrenciler cezalandırılmakta, okuldan ve işlerinden uzaklaştırılmaktadır. (34)
“Ezan” serbest bırakılmış, ama yüksek sesle, megafonla halka duyurulmasına kısıtlama getirilmiştir. (35)
Din ile, inançlar ile, dini değerler ile alay edilmekte, buna izin verilmekte böylece din ve din adamları aşağılanmaktadır. İbadet anında secdeye varan Müslümanların önünde durarak namaz kılanlarla dalga geçilmekte, Müslümanların cenazelerine saygı gösterilmemektedir (36)
1959’dan 1967’ye kadar Çin’de hocalık yapmış olan Fuad el Sahib adlı bir Iraklı “An Iraqui in Red China” adlı eserinde, 1969’da Kızıl Muhafızlar sebebiyle artık müezzinin, müminleri duaya çağıramadığını, zira bunun dini tanımayan ülke kanunlarına göre suç olduğunu” yazmıştır (37). Bugün de müezzinin megafonla veya minareden müminleri duaya çağırması (turistlere açık merkezler hariç) yasaktır.
Dini geleneklerden sayılan “cenaze”, “ölü gömme” ve saire adetler ile “mezarlık”, “türbe”, “kilise”, “camii” gibi saygı duyulan dini mekanlar geniş ölçüde tahrip edilmiştir. Mesela Müslümanlar ve Hıristiyanlar için bir kural olan “ölülerin gömülmesi” engellenmek istenmekte, bunun yerine, ölülerin yakılarak küllerinin küçük şişelere doldurularak saklanması teşvik edilmektedir (38). Mezarlıklardan çoğu zaman yer alamayan halk, ölülerini şehrin uzağındaki dağların eteklerine gömmek mecburiyetinde kalmaktadır. Mesela ÇHC sabık Türkiye Büyükelçiliği Ekonomi ve Ticaret Müsteşarı Niyazi Mahmut, annesinin cesedini Fu-kang ilçesine bağlı Ogung Kömür Madeni yanındaki dağın yamacına defnetmek zorunda kalmıştır. Burası ailenin oturduğu Ürümçi şehrine 150 kilometre uzaklıktadır (39). Aslında ölülerin yakılması olayından yalnız Müslümanlar veya Hıristiyanlar değil, Çinlilerin kendileri de rahatsızdır. Çinliler aslında ölülerini “Gevensey” dedikleri büyük ağaç sandıklarına koyar, yanlarına güzel elbiseler ve kumaşlar da koyarak çok derin kazdıkları çukurlara gömerler. Ancak 50 yıldır bu geleneğin de uygulanmasına yasak getirilmiştir (40). Müslümanlara ait mezarlıkların bir çoğu harap bir vaziyettedir. Dini şahsiyetlere ait türbelerin bir çoğu yıkılmış ve talan edilmiştir. Pekin’de mevcut olan iki Müslüman mezarlığından biri Kızıl Muhafızlar tarafından geniş ölçüde tahrip edilmiştir. Mezarlıklar “tarla” haline getirilmiştir. ( 41) “Mescid, Cami ve Tekke gibi ibadet yerleri ambar, sinema salonu vb. amaç dışı işlerde saygısızca kullanılmıştır. Doğu Türkistan’da mevcut 26 binden fazla mescit ve camiler, işgalciler tarafından “yatakhane”, “anbar”, “atölye” hatta “domuz ahırı” olarak da kullanılmıştır. Ürümçi’deki Tungan Mescidi’nin “domuz ahırı”, Erdaçav bölgesindeki Uygur mescidi “Milli Şifahane” adı ile “hastane” yapılmıştır.” (42).
Tüm bunlar belgelerle sabittir (43).
“En iyi olasılıkla din, bir milliyetin kültürel, toplumsal renklerinden, görüntülerinden biri olarak değerlendirilmekte, ama -sonuçları çerçevelenip sınırlanmak- istenmektedir. 21 Mart 1980 tarihli Zhongguo Çingnianbao (Gençlik Gazetesi), bir gençlik örgütü üyesine, hatta bir parti üyesine herhangi bir dine inanmanın yasak olduğunu hatırlatmaktadır. Aynı gazete, herhangi bir dinsel gösteriyle karşılaşıldığında, bunun nedenlerini, köklerini on yıllık Kültür Devrimi’nin kışkırttığı sayısız güçlüklerde bulabileceğimizi ileri sürmektedir: “-Gençler çektikleri acıları din aracılığıyla unutmaya çalışmaktadırlar.” (44). İşte bu “itiraf” Çin’de “dini sorunun” geldiği boyutu en iyi şekilde izah etmektedir. Aslında Çin’in korkusu da gelinden bu noktadır. Artık Çin’de sorunlar o derece ileri boyuta ulaşmıştır ki; komünistlerin dediği gibi “din”, afyon olmaktan çıkmış, “din”, bir kurtuluş simidi olmaya başlamıştır. İnsanların “din’e sarılarak” sorunlardan kurtulma yolunu aramaları ise, Çin yönetimi tarafından “niyetin bozulması” olarak değerlendirilmekte, hatta “rejimin değiştirilmesini istemek” olarak yorumlanmaktadır. Yani Çin yönetimine göre “dine bağlılık” kumar gibi alışkanlıktır...
Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 19 no.lu “Sosyalist dönemde dini problemlerle ilgili ana tutumumuz” başlıklı gizli bildirisinde, din’in insanlık tarihinde en sonunda yok olacağı, ve bir gün bu ülke vatandaşlarının manevi yardım almaya ihtiyaç duymadan her şeye sahip olacağı ifade edilmiştir (45).
Çin yönetimimin “din sorunu” karşısında çelişkili bir tavır sergilediği ayrı bir gerçektir. Müslümanların yada Hıristiyanların dine bağlılıkları “alışkanlık” olarak değerlendirirken, Çinlilerin din’e bağlılıkları da “kumar” gibi zararlı alışkanlıklardan sayılmaktadır. “Kumar” ise idam sebebidir. Dolayısıyla dini alışkanlık haline getirenlerin idam ile cezalandırılmaları da kanun sebebidir. İşte Çin yönetiminin anlayışı budur. Zaten Komünist Çin yönetiminden farklı bir anlayış beklemek de doğru değildir. Çünkü “Din” ve “Komünizm” tam manası ile birbirine zıt şeyler olduğundan, gerek nazari ve gerekse ameli bakımdan bir araya gelmeleri ve uzlaşmaları imkansızdır. Zira, bir taraftan “Allah’ı tanıma” diğer taraftan “Allah’ı inkar etme” esası hiç bir zaman bağdaşmaz. “Din”, komünizme karşı bir “aşı”dır. İnsanların “din ile aşılanması” ise, komünizme vurulan en büyük darbedir. “Din”, “İbadet Hürriyeti”, “İnanç Özgürlüğü”nün kısıtlanmasının, yasaklanmasının veya cezalandırılmasının temelindeki gerçek de işte bu farklılıktan kaynaklanmaktadır.
Müslümanlık ve Budizm’e karşı oldukça dikkatli davranan Çin yönetimi, Hıristiyanlığı ise çok katı bir biçimde dışlamaktadır. Müslümanlık ve Budizm’i geleneklerden arta kalmış izler olarak gören Çin yönetimi, Hıristiyanlığı toplum yapısına yabancı ve zararlı bir öge olarak nitelendirmektedir. “Din olgusu”nun, merkezi Çin’in yapısına zararlı olduğunu söyleyen Çin yöneticileri, diğer taraftan Çin halkının geleneksel milli yaşamlarını ve bayramlarını ise “din olgusu” olarak yansıtmakta ve bunu (ve ayrıca açık olan camileri) “inanç özgürlüğünün örnekleri” olarak geniş biçimde propagandaya dayalı olarak sunmaktadırlar.
1970-1979 ile 1983-1988 dönemlerinde zaman zaman bölgedeki dindarlara iyi muamele edilmesi, büyük merkezlerdeki camii ve türbelerin restorasyonu ve ibadete açılması, küçük gruplar halinde insanların Hac’a gitmelerine izin verilmesi günün politik şartlarına göre bir propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Tüm bu ve benzeri yapılanlar, Pekin İslam Enstitüsü’nün kurulması bilhassa İslam Dünyası’na yönelik propaganda amacını taşımış ve taşımaya devam etmektedir.
Her şeye rağmen “din”in (bilhassa İslam’ın) ortadan kalkacak biçimde yok edilmesinin mümkün olmayacağına kanaat getiren Çin yönetimi, dünyaya şirin gözükmek için “inanç özgürlüğü görüntüsü”nü çeşitli iletişim araçlarını kullanarak yoğun propaganda yapmaktadırlar. Pekin İslam Enstitüsü’nden başka “Hac olayı” da propaganda aracı olarak kullanılmaktadır. Her yıl seçilmiş ve eğitilmiş kişilerin kontrolünde az sayıda Suudi Arabistan’a gönderilen hacı adayları vasıtasıyla, Çin’de İslam dininin yaşadığı vurgulanmakta ve İslam Dünyasına şirin görünmeye çalışılmaktadır. Halbuki Pekin İslam Enstitüsü, açılan binlerce camii ve din okulları’nda gerçek din öğretilmemekte, aksine hem din kontrol altında tutulmakta, hem de halkın dini inançlara bağlılıklarına son verilmeye çalışılmaktadır. Çünkü din okullarına yollanacak öğrenciler, İslam Enstitüsü’nde görev yapacaklar, camiilerdeki hocalar ve vaizler “komünist parti” tarafından seçilmektedir. Ve bunların esas gayesi “dini öğrenmek değil”, “partinin din politikasını öğrenmek”tir... 19. No.lu gizli parti dokümanında şunlar yazılıdır:
“-Din okullarının gayesi, gençler arasından ana vatanını (Çin kastediliyor) seven, parti yönetimini ve sosyalist sistemi destekleyen ve oldukça dini bilgilerle mücehhez olan profesyonel dini hizmetlileri yetiştirmektir. Bütün genç din hizmetlileri kültür seviyelerini ve dini bilgilerini artırmak ve partinin din politikasına sadık kalmak zorundadırlar...” (Mart 1982 ÇKP 19.no.lu gizli belge, s.18 no. 9)
İşte bu komünist eğitim süzgecinden geçen “sahte din adamları” vasıtasıyla Çin’in dış dünyadaki propagandası yapılmaktadır.
1958 tarihinde Sinkiang Jibao adlı resmi günlük gazetede şunlar yazılıdır:
“Biz Bayram günlerinde tasarruf rejimine riayet edilmesi gerekliliğini propaganda ederken, onlar (dindarlar) herkesi Tanrı yoluyla bir koyun kesmeğe (kurban) çağırıyorlar.
Biz, materyalizm idesini propagandaya çalışırken, onlar (dindarlar) “idealizmi” yayıyorlar.
Her Parti üyesi dünya materyalist görüşünü kabule ve gerçek bir komünist olmaya mecburdur.”(X)
Yerli Müslüman Komünistlerin kendi dini inançlarından vazgeçmediklerinden ve partinin siyasi programını kabul ettikleri halde partinin felsefi ve ateist görüşlerini reddettiklerinden şikayet eden bir başka resmi ifade ise; “yerli Müslüman Komünistlerini –mazileri ve dini inançlarıyla—ilgilerini tamamen keserek, diyalektik ve tarihi materyalizme dayanan marksizm-leninizm pozisyonuna geçmeğe” davet etmektedir. (X)
ÇÖZÜM
Din probleminin çözüme kavuşturulması elbette Çin hükümetinin müsamahasına ve uluslararası anlaşmalara uymasına bağlıdır. Çin Hükümeti her şeyden önce; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Medeni Siyasi Haklara İlişkin Milletlerarası Sözleşme’nin ilgili maddelerinden başka 1981 yılında kabul edilen “Dine ve İnanca Dayalı Müsamahasızlığın ve Ayrımcılığın Bütün Şekilleriyle Ortadan Kaldırılması” hakkındaki bildiride ifade edilen hususların Çin Hükümetince kabul edilmesi ve uygulamaya konulması gerekir. Buna göre;
<!--[if !supportLists]-->1.) <!--[endif]-->Herkes düşünce, vicdan ve din hürriyeti hakkına sahip kılınmalıdır. Bu hak ise; bir dine veya kişinin kendi seçimi olan herhangi bir inanca sahip olma hakkını ve gerek bireysel olarak, gerekse başkaları ile birlikte ve alenen veya hususi olarak dinini veya inancını; tapınma, ibadet, uygulama ve öğrenme biçimlerinde gösterme hürriyetini kapsamaktadır (x).
<!--[if !supportLists]-->2.) <!--[endif]-->Hiç kimse, bir dine veya kendi seçimi olan bir inanca sahip olma hürriyetini zayıflatacak bir zorlamaya tabi tutulmamalıdır (x).
<!--[if !supportLists]-->3.) <!--[endif]-->Hiç kimse, bir dine veya diğer inançlar sebebiyle herhangi bir devlet, kurum, insan grubu ve kişiler tarafından ayrıma tabi tutulmamalıdır. Komünist Partisi tarafından dindarların aşağılanması faaliyetine son verilmelidir. İnsanların dini inançları sebebiyle şahsiyetlerini zedeleyecek söz ve davranışlardan kaçınılmalı, işlerinden atılmamalı ve başka haklarına sınırlama getirilmemelidir (x). İnsan arasında din ve inanç sebebiyle ayrımcılık yapma, insan onuruna karşı bir hakaret ve Birleşmiş Milletler Andlaşmasının prensiplerini inkar etme demektir.
<!--[if !supportLists]-->4.) <!--[endif]-->Ebeveyinler veya çocuğun kanuni temsilcileri “aile içi hayatı din ve inançlarına uygun” bir şekilde eğitimden yararlanma hakkına sahip kılınmalıdır. Ebeveyinlerin veya kanuni temsilcilerinin isteklerine aykırı bir şekilde din veya inanç konusunda eğitim almaya mecbur kılınmamalıdır. (x) Çocukların mecburi ateist eğitim programına dahil edilmesi işlemine son verilmelidir.
<!--[if !supportLists]-->5.) <!--[endif]-->“Tapınma”, bu amaçla toplanma ve yerler açma hürriyetine kısıtlama getirilmemelidir (x).
<!--[if !supportLists]-->6.) <!--[endif]-->“Ayin” ile ilgili madde ve malzemenin tedarik edilmesine kolaylık gösterilmeli, bu hususta açıklayıcı broşürler neşredilmeli ve halka dağıtılmalıdır (x).
<!--[if !supportLists]-->7.) <!--[endif]-->“Din”, “İnanç”, “İbadet” konularında alimlerin, uzmanların yazılar yazmasına, bu yazıları dağıtmasına, okumasına, öğretilmesine izin verilmelidir (x)
<!--[if !supportLists]-->8.) <!--[endif]-->Din ile ilgili temel eğitim bilgilerinin öğretilmesi amacıyla “dini liderler”, “din hocaları”, “din alimleri” yetiştirilmeli ve bunların komünist partisine üye olmaları mecbur kılınmamalıdır.
<!--[if !supportLists]-->9.) <!--[endif]-->Dini teşkilatların, din alimlerinin, din veya inanç meseleleriyle ilgili konularda milli ve uluslararası düzeyde bireylerle, teşkilatlarla (resmi dini teşkilatlar) fikir alışverişinde bulunmaları sağlanmalı, uluslararası dini kongrelere, dini şuralara katılmaları temin edilmelidir.
<!--[if !supportLists]-->10.) <!--[endif]-->Domuz ahırı, sinema veya klüp haline getirilmiş olan ve tarihi özelliğe sahip bulunan yerler tekrar camii haline getirilmeli, tarihi camilerin restorasyonu yapılmalıdır.
<!--[if !supportLists]-->11.) <!--[endif]-->Dini şahsiyetlere ait türbelerin restorasyonu ve çevre düzenlemesi yapılmalı, halkın ziyaretine açık tutulmalıdır.
<!--[if !supportLists]-->12.) <!--[endif]-->Hac ibadeti için kısıtlayıcı hükümler kaldırılmalı, vize, bilet, konaklama hususunda gerekli kolaylık gösterilmeli, bunun için ilgili ülkelerle anlaşmaya varılmalıdır.
<!--[if !supportLists]-->13.) <!--[endif]-->İsteyen herkesin dini ibadetlerini yerine getirme hakkına getirilen kısıtlama kaldırılmalı; öğrencilerin, işçilerin namaz/ayin’e katılmalarına kolaylık gösterilmelidir.
<!--[if !supportLists]-->14.) <!--[endif]-->Namaz kıldığı için, dua ettiği için, namaz kılmayı öğrettiği için ceza alanların tutukluluk hallerine son verilmeli veya işten atılmışlarsa işlerine iadeleri sağlanmalıdır.
<!--[if !supportLists]-->15.) <!--[endif]-->Halkın dini gün ve bayramlarda ibadetlerini yerine getirmeleri için gerekli kolaylıklar sağlanmalı, mevzuata uygun olarak önemli dini günlerde dindarların tatil yapmalarına izin verilmelidir.
<!--[if !supportLists]-->16.) <!--[endif]-->Ateist ve dinsizlik propagandasına engel olunmalı veya dini propagandaya da aynı imkanlar dahilinde izin verilmelidir.
<!--[if !supportLists]-->17.) <!--[endif]-->Televizyon, Radyo ve diger yayın organlarında halkın dini inançlarını rencide edici yayınlardan kaçınmalı, ateist yayınlara son verilmeli veya haftada bir gün temel dini bilgiler veren yayınlar yapılmalıdır (x)
<!--[if !supportLists]-->18.) <!--[endif]-->Halkın inançları gereği Allah’ın kutsal kitabını okumalarına, okutmalarına, öğrenmelerine, öğretmelerine, neşretme ve dağıtmalarına izin verilmelidir.
<!--[if !supportLists]-->19.) <!--[endif]-->İhtiyaç duyulan yerlerde mahalle ve köylerde ibadet yerleri yapılmalıdır. Devletin gücü yoksa, halkın kendi parasıyla camii inşa etmelerine izin verilmeli, arsa temininde gerekli kolaylıklar gösterilmelidir.
20.) 1997 yılı Şubat ayından itibaren Doğu Türkistan’da “Cuma hutbeleri”ne, “ibadet”e getirilen kısıtlama kararı iptal edilmelidir.
DİPNOTLAR
1.
2.
3.
<!--[if !supportLists]-->4. <!--[endif]-->1955’de “özerk bölge” statüsü tanındı
5.
6. Amnesty International
7. Amnesty Internatıonal
8.
<!--[if !supportLists]-->9. <!--[endif]-->Xinjiang Daily News Gazetesi, 18.5.1996
10.ÇKP Politbüro üyesi Liyu-Tin-in’in 26 Mayıs 1956’da yaptığı resmi açıklama, Xinjiang Jibao Gazetesi, 25.8.1958; Urumçi Televizyonu Haberleri 22.06; (Dergi No.3 sh.32, A.Kaşin)
11.R. Cagnat, “İmparatorluklar Beşiği”, sh.210-218
12.
13.İmpact Internatıonal, Haziran 1996
14.ÇHC Özerklik Yasası, 11. Madde
15.Haziran 1996 Hoten 4. Halk Kurultayı Kararları
16.Haziran 1996 Hoten 4. Halk Kurultayı Kararları
17.
18.Hoten 4. Halk Kurultayı Madde:14
19.Hoten 4. Halk Kurultayı Madde:16
20.Hoten 4. Halk Kurultayı Madde:17
21.Hoten 4. Halk Kurultayı Madde:20
22.Hoten 4. Halk Kurultayı Madde 21,22,23
<!--[if !supportLists]-->23.7 <!--[endif]-->no.lu ÇKP Merkez Komitesi Kararı Madde:3
24.Hoten 4. Halk Kurultayı Madde:17
25.Urumçi Televizyonu Haberleri, 22.6.1990
26.R.Cagnat, “İmparatorluklar Beşiği” s.209
27.R.Cagnat, A.g.e., s.209
28.Doğu Türkistan Milli Merkezi tarafından temin edilen bu gizli belgenin fotokopisi, Doğu Türkistan Vakfı’nda mevcuttur.
29.7. No.lu ÇKP Merkez Komitesi Kararı, 19.3.1996
31.Urumçi Telvizyonu haberleri, 22.6.1990
-----------------------
KAYNAK:efrasyap.org
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Ege Kıta Sahanlığı Sorunu ve Uluslararası Yargı Kararları
Site Yönetimi
8
8,062
17/09/2011, 03:55
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
ATATÜRK DÖNEMİNDE “DOĞU ANADOLU”
Site Yönetimi
0
1,633
01/02/2009, 13:07
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder