" DÖRTLÜKLER

İster dağda çoban ol, ister sarayda ece
Ecel şerbeti derler bir gün mutlak içilir.
Hayat bize sunulmuş armağandır sadece
Vakit,saat gelince yaşamdan vazgeçilir.

**************************

Sevgi, sağnak sağnak inse gönüle
Ağıtlar son bulur, hüzün son bulur.
Kendi beklentini gayrıya dile
Gör ki nasıl sarp kayalar yol olur

***************************

İnsanoğlu dâra düşmeye görsün
Günlerin içinde ast belli olur.
Yüreğin yağ bağlar bir naif sesle
Can bildiklerinden dost belli olur.

****************************

Ey İnsan!
Ben karanlık geceyi, sabaha sündürürken,
Sen yorgun dizlerime bin bir dert yüklüyorsun.
Rabbim koca âlemi sevgiyle döndürürken
Mühürlenmiş kalbinle daha ne bekliyorsun?

******************************

Bir sihirli değnek geçse elime
Kazırdım kökünden nefreti, kîni
Sevgiye kanardı kıraç topraklar
Seyreyle o zaman sen bu ekini

*******************************

Nefistir kör şeytanın ekmeğine yağ süren
Her kötülük, ol nefse amade ile başlar
İnsanoğlu bir bilse, görür, her şeyi gören
Dökülür müydü bunca gözlerden kanlı yaşlar?

gelin/ Kırşehir "




Ah be can, ah be can! Deryada bulduğum hazine dörtlükler! Hangi birini diğerinden üstün tutup, hangi birini ayırabiliriz ki! Her bir dörtlük ayrı bir ders, ayrı ibret-i âlem, apayrı derinlik , maneviyatımızı besleyen ışıklı söylemler! Her damlası sevgi, dostluk, değer üreten kaleminize saygımla; kutluyorum Ramazan' ınızı içtenlikle, sevgi ve dostlukla...