• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Dünden Bu Güne Vakıflar
Dışarıda Ahmet Özdemir
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2013
Mesaj Sayısı: 593
Konu Sayısı: 593
 
#1
21/05/2016, 01:24
Ahmet Özdemir
11.05.2016
************



Beylikler zamanında başlayan, devletin siyasî ve malî gücünün artması ile paralel gelişen vakıfların ilk kuruluşu, Orhan Gazi zamanında olmuştu. İznik’te ilk Osmanlı medresesini kurarken onun idaresi için yeterli geliri temin edecek gayri menkul de vakfetmişti.


1856 yılına kadar şehirlerimizin belediye teşkilatından bulunmuyordu. Bu tarihten önce su, ulaşım, aydınlatma, temizlik, asayiş gibi belediye hizmetleri hep vakıflar tarafından gerçekleştiriliyordu.

Su kanalları, su kemerleri, maksemeler, çeşmeler, sebiller, kuyular, hamamlar vakıf kuruluşlardı. Sebiller ve güvercinler, Ziya Osman Saba’yı hatırlatır bana:

Çözülen bir demetten indiler birer birer,
Bırak, yorgun başları bu taşlarda uyusun.
Tutuşmuş ruhlarına bir damla gözyaşı sun,
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler…

Nihayetsiz çöllerin üstünden hep beraber
Geçerken bulmadılar ne bir ot ne bir yosun,
Ürkmeden su içsinler yavaşça, susun, susun!
Bir sebile döküldü bembeyaz güvercinler…

En son şarkılarını dağıtarak rüzgâra,
Beyaz boyunlarını uzattılar taslara…
Bir damla suya hasret gideceklermiş meğer.

Şimdi bomboş sebilden selviler bir şey sorar,
Hatırlatır uzayan dem çekişleri rüzgâr
Mermer basamaklarda uçuşur beyaz tüyler.

Sebillerde buzlu su, şerbet dağıtılırdı. Yol, kaldırım ve köprü yapımını vakıflar sağlıyordu. Bazı hayır sahipleri kurdukları vakıflarla “kandilciler” tutuyor, yine vakıf geliri ile kandil ve yağ alarak sokakları aydınlatıyorlardı. Tuvaletler için bile  vakıflar kurulmuştu. Bekçi ücretleri vakıflardan ödeniyordu. Vakıf hastanelerde her din ve ırktan insan tedavi ediliyor, gerekirse ücretsiz ilaç veriliyor, doktor sağlanıyordu. İmaretlerde yoksullara, yolcu ve konuklara her gün yemek yediriliyordu.

Osmanlı padişahları, hastaneler, mescitler, köprüler, âlimler, kadılar ve benzeri kamu yararı bulunan âmme hizmetlerini, devlete ait bazı  gelirleri, vakıf adıyla tahsis ederek yürütmüşlerdi.

Hemen her divan şairinin, başta hükümdarlara olmak üzere yaşadıkları devrin ileri gelenlere söylenmiş kasideleri övgüleri vardır. Bu övgülerde, kılıcının heybetinden atının nallarına kadar,   hemen her konu abartılı bir şekilde ele alınmıştır. Ancak, vakıflarına, yaptığı hayırlara, kalıcı eserlerine pek değinilmemiştir. Ya da  Nefi’nin Sultan Ahmet’e yazdığı  övgüde olduğu gibi,  birkaç beyitle geçiştirilmişti. Çünkü hayır işleri gizli kalmalıydı.

“Hayreder niyyeti her demde acep mi olsa
Böyle bir câmii-i hoş-tarh u lâtife bâni
Habbezâ ma’bed-i pür-feyz-i  mukaddes ki bulur
Anda bir secde kılan mağfiret-i Rahmânî”

(Böyle güzel camii yaptıranın, her zaman niyeti, her zaman hayır, iyilik işlemektir.  Kutsal feyizlerle dolu ma’bed, ne güzel ve sevimlidir ki, bir kere secde eden Allah’ın mağfiretine kavuşur)

“Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları soylu ulusuma vermekle büyük mutluluk duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar? İnsanın zenginliği kişiliğinde olmalı.” diyen Yüce Atatürk’ün arzusu ile, Umumi Evkaf Müdürlüğü, 1935 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü adını aldı. Bu müdürlükçe,  tarihî değeri olan cami, çeşme, köprü vb. yapıları onarılıyor. Hayır işleri, ibadet yerleri, ulusal çıkarlara uygun olarak yönetiliyor, denetleniyor. Vakıf binaları, bahçeleri, çiftlikleri işletiliyor, kiraya veriliyor.

Bugün de en önemli sivil toplum örgütü yapısında olan vakıflarımız, eğitimden sağlığa, kültürel faaliyetlerden bilimin tüm alanlarına yayılmakta, önemli gelişmeler sağlamaktalar. Daha etkili ve coşkulu çalışmalarını sağlayabilmek için,  imkanı olanlar, vakıflara daha çok katkıda bulunmalı. Vakıf eserleri, günümüzü geçmişe bağlayan çok önemli köprü niteliğindedir. Bu eserlerin korunması gerekir. Büyük Atatürk’ün 1931 yılındaki talimatı, 75 yıl sonra da geçerlidir. Vakıf eserlerimize yeterince sahip çıktığımızı, onları ayakta tutabilmek için gerekli gayreti gösterdiğimizi söyleyemeyiz.

Bu bağlamda, vakıf olmayan ama vakıf statüsü altında faaliyet gösteren kimi kuruluşların, gerçek vakıfların önünde, engel teşkil ettiği ve vakıf sistemine zarar vermekte olduğu da bir gerçek.
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Hizmet Abidesi Vakıflar Ahmet Özdemir 0 767 21/05/2016, 01:22
Son Mesaj: Ahmet Özdemir
  Dünden Bugüne Batı Trakya Ahmet Özdemir 0 453 04/04/2016, 23:41
Son Mesaj: Ahmet Özdemir
  Vakıflar Haftası Ahmet Özdemir 0 802 25/05/2013, 11:19
Son Mesaj: Ahmet Özdemir
  Geçmişten günümüze vakıflar Ahmet Özdemir 0 2,885 25/05/2013, 11:16
Son Mesaj: Ahmet Özdemir

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2021 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder