SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
ESKİ RAMAZANLAR VE İFTAR SOFRALARI
sabihaserin.
Yetkili Şair
Üyelik tarihi:
Apr 2008
Mesaj Sayısı:
50
Konu Sayısı:
47
#1
31/08/2008, 02:20
ESKİ RAMAZANLAR VE İFTAR SOFRALARI
Nerede çocukluğumdaki eski ramazanlar,eski bayramlar hey gidi günler hey!. Öyle sanıyorum ki bizim kuşaktaki insanların birçoğu “Hey gidi günler, hey” derken bazen gözlerinin pınarlarından buğulu, anılarla akan birkaç damla gözyaşı, geçmişe duyulan özlem ve bazen de şu an yaşadığı insan iletişiminin verdiği bir kahırla böyle düşünüyorlardır. Peki ama bu eskiye özlem neden? Günümüzde bilim, teknik, teknoloji içinde yaşadığımız halde insanlar gerçek mutluluğu neden yakalayamıyorlar? Teknolojinin yararları elbette ki var. Çünkü çağımızda teknolojinin yenilikleri tüm yaşamımızı olumlu yönde geliştirdi. Fakat bana göre televizyon ve bilgisayar, insanları yalnızlığa sürükleyerek içe kapanmasına, aile ilişkilerinin kopmasına neden olmaktadır. Televizyonun hayatımıza girmesinden sonra insanlar birbirine gidip gelmeyi bıraktı. Anne ve babaların ellerindeki televizyon kumandaları aile içinde paylaşımı ve iletişimi bitirdi.
Elbette ki teknolojinin yaşamımıza getirdiği yenilikler tartışılmaz. Ama teknolojinin getirdiği yeniliklerin de doğru zamanda, doğru yerde ve doğru biçimde kullanılması gerekir. Baktığımızda ise aileler hem kendi aile içi, hem de eş, dost akraba ilişkilerindeki paylaşımları unuttular. Çocuklar televizyon ve bilgisayarın büyüsüne kapılmış bir halde aile yuvası sıcaklığını hissetmiyorlar bile. Bütün bunların etkisiyle akrabalık ilişkileri ve bazı geleneklerimiz de yavaş yavaş unutuluyor. Eski güzel aile ilişkileri unutulunca da başlıyoruz “Hey gidi günler hey!” demeye. Sonrada haklı olarak eski gelenek ve göreneklerimizi, çocukluğumuzdaki eski bayramlarımızı özlüyoruz.
Çocukluğumuzdaki Ramazan Hazırlıkları
Çocukluğumda Ramazan’ın geldiğini büyüklerimizin koşuşturmalarından anlardık. Günler öncesinden kuskuslar, erişteler, tarhanalar, turşular yapılır; dolmalık yeşilbiberler, patlıcanlar evin güneş gören dış kısmında uygun bir yere iplerle asılarak kurutulurdu. Kıymalıklar dış kenarlarına çamur sürülen bakır leğenler de ( çamur leğenin ve kıymanın kor ateşte yanmaması için sürülür) bahçede odun ateşi ile yanan ocakta kavrulur, daha sonra kışın yemeklerde kullanılırdı. Kıyma kavrulduktan sonra bayat ekmeğin üzerine sıcak kıyma ilave edilir ve çevredekilere ikram edilirdi. Buna halk arasında ekmek bandırma denirdi. Kıymalık günü çoluk çocuk bir bayram havası solurdu. Bulgurlar ise komşularla birlikte yine bahçede ya da evde ayıklanırdı. Bir eşeğin boynuna iple bağlanarak sürülen bulgur makinesini taşıyan bulgurcu mahalle mahalle, “Bulgurcu geldiii hanııım...” diye bağırarak dolaşırdı. Ev ev herkesin bulgurunu çekerlerdi. Duyanlar duymayanlara haber verir, o gün mahallede şenlik olurdu. Biz çocuklar ise okuldan eve geldiğimizde kapış kapış annelerimizin bizim için ayırdığı bulgurun tozuna (kepek) şeker ilave edip yerdik. Annelerimiz bulgurları elekle eleyerek pilavlık ve köftelik bulguru ayırırdı. En ufak bulgura düğülcek denirdi. Bilhassa kemikli kıyma ile pişirilirse düğülcek çorbasının tadına doyum olmazdı. Kok kömürü ile yakılan maltızların üzerinde bakır tencerelerde yemekler pişerdi. Bahçede ocaklar odun ateşi ile yanar, ocağın üzerinde kazanlarla sular ısıtılır, bu sularla çamaşırlar elde leğenlerde yıkanırdı. Evdeki kilimler, paspaslar yıkanarak temizlenmiş olan evlerle insanlar ramazana hazır olurlardı.
Ramazan da İlk Sahur Heyecanı
İlk gece davul sesleriyle uyandığımızda annemizin sahurda uyanıp yeni pişirdiği hakiki tereyağlı taze pilavın kokusu buram buram etrafa yayılırdı. İlk gece pilav yemenin haneye bereket getireceğine ve ramazanın kolay ve çabuk geçeceğine inanılırdı. Mercimekli bulgur pilavının da tok tutacağı söylenirdi. Sahur hazırlığı olarak bazen annelerimiz akşamdan ‘bişi’ denen hamuru yoğurur ve ekşimesi için üzerine temiz ıslak bez örtüp yatarlardı. Sahurda küçük tüp üzerinde ki kızgın yağda kızartılan “ bişi” ler sıcak sıcak yenirdi. Bişinin yanında ise ya taze demlenmiş çay ya da erik ekşisi (İncaz) sulandırılarak içilirdi. Bazen de sahurda kavurma eriştesi pişirirlerdi.(Eriştenin kavrulmuş hali) Eskiden büyükler evden erişteyi eksik etmezlerdi. Daha kış bile gelmeden birkaç ev toplanıp evlerdeki bahçelerde neşe içerisinde birbirleriyle yardımlaşarak erişte ve kadayıf yaparlardı. Hatta hanımlar birbirlerine, Sivas’ın doğal , öz şivesiyle “Gız anam erişteyi hangi gün yapsak ki ? eriştesiz ev olmaz, şurdanağrı (aniden) bir gelen olursa hemen erişte süzeriz de garınlarını doyururuz, yer yarılır adam çıkar anam he mi gı” derlerdi. Sonrada gayretle eriştelerini, kadayıflarını, kuskuslarını hep birlikte yaparlardı.Biz çocuklarda arasında peynir olan fetilleri, yağlamaları yiyerek bayram ederdik. Şimdi ise eriştelerin yerini makarnalar aldı.
İşte dostluk, işte paylaşım, işte güzellikler…
Davulcular Ve Çocukluğumuzdaki İlk Oruç
Annelerimiz sahur sofrasını hazırlarken evdeki erkeklerden birisi de davulcuyu evin kapısına çağırıp bahşiş verirdi. O zaman davulcu ev sahibinin istediği parçaları çalar, hatta mahalledeki diğer komşu delikanlılar bahçeye çıkıp halay dahi çekerlerdi. Eğer o ev iyi bir bahşiş vermiş ise davulcu ertesi gün o evin penceresinin ışıkları yanmadan, onları uyandırmadan kapının önünden gitmeyerek davulunu çalmaya devam ederdi. Çünkü sahurda davul sesiyle uyanmak ramazanın ayrı bir güzelliğiydi. Daha sonra davulcular bayram sabahı ev ev gezerek ramazan boyunca uyandırdıkları evlerin hem bayramını kutlar hem de çamsakızı çoban armağanı hak ettikleri bahşişlerini ve şekerlerini toplarlardı. Ev sahipleri de seve seve bahşiş verir, şeker ikram ederdi. Hatta bayram sabahı bile bazı evler davulcuyu çağırır ve kapısının önünde davul çaldırırdı.
Herkes sahura kalkmayı zevkli bir görev olarak yerine getirirdi. Eğer çocuklar sahura kaldırılmazsa sabahleyin ağlarlar ve davulcuyu göremedik diye üzülürlerdi. İlk gün genellikle küçüklere de oruç tutturulurdu. Bazen iftara kadar dayanamayıp acıkır, mızmızlanırdık. O zamanda bazen büyüklerimiz orucumuzu bozdurarak susmamız için mecburen yemek yedirirlerdi. Bu kez de orucumuz bozuldu diye ağlardık. En sonunda bize “Neyse bu sefer direkli tuttun, yarın yine oruç tutarsınız” diyip bizleri kandırıp sustururlardı. İlkokul çağlarında Ramazan’da en az yedi gün oruç tutardı çocuklar. Bilhassa Kadir Gecesi ve Arife günü iftar vakti oruç tuttuk diye büyüklerimiz bizi evin içinde bir iki adım sırtında gezdirir, horoz şekeri ile ödüllendirirlerdi. Tekrar sırtta gezdirilmek ve horoz şekeri yemek için ertesi gün o hevesle tekrar oruç tutardık. Daha yedi yaşımızda iken büyüklerimizin oruç tutmayı böylelikle bizlere zevkli hale getirmeleri sayesinde bizler büyüdükçe oruç tutmanın kolaylığını, önemini ve sevabını öğrendik. .
İftar Sofraları ve Misafirler
Ramazanda iftar soframızda misafir eksik olmazdı. Ailemizdeki en yaşlı büyüklerimizin evi ayrı ise ramazanın ilk günü oraya iftara gidilirdi. İlk oruç şenlikle, hep birlikte orada açılırdı. Büyüklerimiz iftara aniden gitmenin daha sevap olduğunu söylerdi. Ramazan süresince aile büyüklerimizden evlerinde yalnız yaşayanlar var ise onların kendi isteğine bırakılmadan evlerimize zorla getirir, ramazanı onlarla birlikte geçirmeye özen gösterirdik. Ramazan şenlikle, kalabalık sofralarla güzelleşir ve bereketli olurdu.
İftardan sonra eğer derslerimiz uygun ise büyüklerimiz ile camiye, teravi namazına heyecanla giderdik. Teravi namazına mahalledeki bayanlar grupça giderek birbirlerine ‘Teravi arkadaşım’ derlerdi. Bazen ben iftar yemeğimi acele acele yer, kapı kapı gezerek komşu teyzeleri ve arkadaşlarımı teravi namazı için toplardım ve hep beraber mahallemizdeki camiye giderdik. Çok küçük olduğumuz için namaz kılmayı yeni yeni öğreniyorduk. Namaz başlayınca da çocukluk işte kıkır kıkır gülmeye başlardık. Namaz esnasında selam veren annelerimiz bize kızar, sustururlar, namaz bittikten sonra da biz çocukları dizlerinin dibine oturttururlar, bizlere namazla ilgili nasihat ederlerdi. Çocukluğumuzdaki sevecen ve yapıcı öğütler ile namaz kılmayı ve zamanla dini bilgileri öğrenmiş olduk.
İftar vakti sofralarımızdaki yemeklerden ayrı tabaklara konup, değişiklik olsun diye komşulara verilirdi. Tabii onlardan da bize gelirdi. Buda komşuluk ilişkilerinin daha sıcak ve samimi olmasını sağlardı. Şu an da bu güzel alışkanlıklarımız bazı evlerde halen devam ediyor. Genellikle aile büyüklerimiz rahmetlik olduktan sonra insanların birbiri ile iletişim ve paylaşımları azaldı. Ramazan geldiğinde aileler diğer günlerdeki akşam yemekleri gibi yemeklerini yiyorlar. Oysa iftar sofraları misafirlerle şenlenir ve güzelleşir. Ramazanların eskisi gibi şevkli ve güzel olmamasının nedeninin ekonomik koşullar yüzünden olduğunu öne süren olabilir. Bence bu bahanedir, önemli olan ramazan ve iftar coşkusunu eş dostla birlikte paylaşmaktır. İftar sofrasında yemeğin miktarı ve çeşidinden çok, içten bir samimiyetle, güler yüzle, şenlikle bir araya gelinmesi, ramazan ve iftarın güzelliklerini yaşatır insana. Çünkü büyüklerimiz bize “ İftar sofraları misafirlerle şenlenir ve bereketli olur, hatta akrabalara haber vermeden aniden iftara gitmekte daha sevaptır “ derlerdi.
Her ne kadar şu anda Ramazan ayında bazı geleneklerimizi korumak ve yaşatmak istesek de ne yazık ki eski ramazan coşkusu ve zevkini göremiyoruz. Bu kez haklı olarak
“ Nerede eski ramazanlar, hey gidi günler hey “ diyoruz. Sonra da eski anılarımızı yüreğimizde yaşatıp iç çekiyoruz.
Toplum olarak tüm insan iletişimimizde sevgi, saygı, birlik ve beraberlik, tutkunluk, paylaşım, dayanışmanın olacağı bir yaşam olması dileklerimle…
SABİHA SERİN
Alıntı
Tweet
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2023
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder