• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
GÜLCE'DE 317.GÜN(27.07.2009)
Dışarıda Rahime Kaya
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2011
Mesaj Sayısı: 421
Konu Sayısı: 398
 
#1
03/02/2011, 20:19


Gönderen: MustafaCeylan/GÜLCE-Yeni Edebi Akım
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 27.07.2009 23:51:00
Konu: ÇANAKKALE(Buluşma tarzı) ŞİİR YARIŞMASINA (İhsan ERTEM-TALİBİ) den BİR ŞİİR
MAHŞER

Düşündüler…

Aslan yaşlanmış,
Yaralı ve yorgun,
Toparlanmadan,
Toplanıp,
Saldırmalı.

Öyle de yaptılar…

İngiliz’i, Fransız’ı,
Sırtlanların en amansızı.
Avustralyalı,
Yeni Zelandalı.
Hindu’su, özentisi,
Karınlarına vurmada ayaklar,
Gayret vermede üzengisi.

Yaralıya bilenen diş, sırtlan dişidir
Ve her zaman liderleri dişidir.

Stratejileri vardı…

Kolay olacak diyorlardı, kolay olacak
Gemiler boğazdan geçip,
İstanbul’da duracak
Bunu gören Türkler
Derhal teslim olacak.

Bir çırpıda boğazdan, seğirtti hülyalarda,
İstanbul’u çok kolay kuşattı rüyalarda,
Seyit onbaşı dürtüp, ayılttı deryalarda.
Lafla ekin biçilmez, Çanakkale geçilmez.

Gerçi,
Güçte oran yoktu,
Lakin
Yürekte de öyle.

İlk günden ölüm tükürdü medeniyet…

Elli kiloluk Mehmet,
Tonlarca kurşun yuttu.
Sağ kalanlar siperde,
Öfkesini uyuttu.

Sustu tabyalar…

Yüklendiler boğaza,
Sevinçle müttefikler.
Gürledi suskun toplar,
Çaktı eski tüfekler.
Yeniden,
Yeniden çekildi tetikler.
Ve
Gerçek oldu,
Nusret’le desteklenen,
Seyit’in umutları.
Düşman, nihayet anladı,
Tozlanacaktı botları.

Selam durup Mehmet’e, dost olan geçer tabi
Zalimler, hayâsızlar elbette boylar dibi.
Çanakkale boğazı, küffar boğazı gibi,
Her lokmaya açılmaz, Çanakkale geçilmez

Hünkâr,
Başa,
Paşa yaptı Liman’ı.
O da ilk iş,
Terk etti kıyıları, limanı.
Gelibolu’nun içlerine
Çekildi, şanlı ordu.
Birer avuç gönüllü
Küçük koylarda durdu.
Yahya çavuş ve Mehmetçik’ler,
Siperlere gizlendi.
Gülle yağdı, tepeler
Üstlerine düzlendi.
Daha sonra bir gemi,
Karaya alın çaktı,
Yırtılan pis karnından,
Binlerce asker aktı.

Yahya ve askerleri Ertuğrul’da durdular,
Cephaneleri kadar İngiliz’i vurdular.
Her mermiye bir ceset, bu ne sırdır? Sordular.
“Beyt-ül mal bu saçılmaz, Çanakkale geçilmez”

Altmış dört şehit,
Binlerce ceset,
Bir avuç can, bir tufan önünde set.

Bir tarafta;
“hadi oğul hadi git, ya gazi ol ya şehit”
Diyen anaların evlatları.
Diğer yanda,
Maceraperest,
Modern dünya cellâtları.

Dünyanın karşısına dikildi, üç er, beş er,
Demir, çeliğe karşı etten, kemikten beşer.
Allâhu ekber deyip, vurdular, üçer, beşer.
Azrail’den kaçılmaz, Çanakkale geçilmez

Binlerce kayıp verip,
Kıyılara tutundular,
Türkler teslim olacak,
Dediler avundular.
Seddülbahir, Kilitbahir,
Kanlı sırt, Bomba sırtı,
Kireç tepe, Alçı tepe,
Arı burnu, Anafartalar,
Bilinir oldu her dilde.
Kan tadı bıraktı,
Söyleyen dilde.

Kum torbalar dağıldı, şühedadan siperler.
Tüfekten çok, top ile parçalandı neferler.
Toprak, su ve havaya karıştı şehit erler.
Sular kanlı, içilmez, Çanakkale geçilmez.

Siperler yıkıldıkça
Daha dik oldu başları
Çoğunun susuzluğuna
Yetişti gözyaşları.
Kimi idrar içti kimi kan.

Derelerden akan,
Bayrak rengi asalet.
Solunansa,
Bir oksijen, bir kurşun,
Bir oksijen, bir kurşun.

Orantısız rakipten, kat kat daha beteri,
Genç bedenleri sağdı, amansız dizanteri.
Çoğu tetik çekmeden, döktüler ecel teri.
Aş sinekten seçilmez, Çanakkale geçilmez.

Gerçek…

Kale yıkıldı,
Çanak kan doldu,
Ay baktı, burkuldu.
Yıldız ürktü, aya sokuldu.
Görüntü, kana nakşoldu,
Bir bayrak, al bayrak
Böyle doğdu.

Fetihten kalma öfke, sağdı Çanakkale’de,
Lakin yılanı Mehmet, boğdu Çanakkale’de.
Bir bayrak ve bir lider, doğdu Çanakkale’de.
Çanakkale geçilmez, Çanakkale geçilmez.

Kan aktı, ölüm aktı,
Ruhlar yerine varmadan,
Yeni canlar cepheye aktı.
Ne can alan, almaktan,
Ne de veren, vermekten bıktı.
Nihayet,
Demir, çelik def olup gitti.

Sanmayın ki savaş bitti…

Yıllar sonra Atatürk’ün hitabı,
Barışı inşa etti.
“Bu topraklarda kanlarını döken kahramanlar,
Mazimize değer katıyorsunuz.
Huzur ve barış içinde uyuyunuz,
Çünkü Mehmetçik ile yatıyorsunuz”
Ve analarına,
“gözyaşlarınızı dindiriniz,
Onlar artık bizim evlatlarımız
Bağrımızda yatıyorlar,
Bunu içinize sindiriniz”

Kurt kurda şerlik eder, etmez koyun koyuna.
Anzaklarla yatıyor, Mehmet koyun koyuna
Şerlik eden kurtların, umutlarını Mevla’m,
Sonsuza kadar gömdü, bak Ertuğrul koyuna.


İhsan ERTEM
(Ozan Talibî)

*************

Gönderen: MustafaCeylan/GÜLCE-Yeni Edebi Akım
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 27.07.2009 15:39:00
Konu: ÇANAKKALE (Buluşma Tarzı) ŞİİR YARIMASINA RAHİME KAYA'DAN BİR ŞİİR
----------------------------------------
Çanakkale Özgürlüğün kapısı


Homeros ile bismillah demiş
Hem savaşa hem şiire

Dizilmiş boğaza efsane inci inci
Kimi aşk kızılı
Kimi vatan sevdası
Top, tüfek, namlu
Ve insan

Kızılca bir kıyamet
Bazen göğüs göğüse bıçak ve kama
Bazen topla tüfek
Tepelerden haykırış “haydi askerlerim, haydi yiğitler”
Maviler değişti denizler al
Kâinat tek renkte yaratılmıştı sanki
Yer
Gök
Deniz
Kızıl mı kızıl bir çağlayandı Çanakkale

Dünya birlik oldu yürüdü yurda
Vatanı yem bilmiş kuş ile kurda
El kol sallayarak geldiği yerde
Mert oğlu metler var oyun bozduran

Silah patladı Kemal yerinde
Parça parça Albay Mustafa Kemal’in saati
Ölüm haktı vatana
Cevap gülümsemeydi el sallayarak ölüme
Can feda binlerce can feda ulusun özgürlüğe

Patlamanın sesi Türkün gücüydü
İmanı, inancı, en karasından sevdası
Vatan
Vatan
Vatan diye göklere haykırış kâinatı inleten

Parça parça dağılan bin tarumarda düşmanın gücü

Yürüyün yiğitler yürüyün kendi ülkenize
Bu ülke türkündür verilmez bir karış toprak
Vatan namus
Toprak namus
Hepsi özgürlüğe denk

Tepelere çifte tabya kuruldu
Vatana göz diken gözler vuruldu
Mahrem eli rettir, değen kırıldı
Mert oğlu metler var destan yazdıran

Bir beyaz buluttu efsanedeki güç
Biri bin gösterdi Türkün askerini

Bir sevdaydı oysa vatan
Ne ekmek ne aş nede su
Ötesinde çok çok ötesinde ömre bedel bir karasevda
Yahya Çavuş’a tek başına top taşıtan

Ekmeği yok aşı hoşaftır tasta
Baba aşçı, oğul revirde hasta
Gariptir analar sılada yasta
Mert oğlu mertler var dua sezdiren

İngiliz oyunu düzdü savuştu
Anzak piyon oldu Türk’le vuruştu
Sonunda zafere Türkler kavuştu
Mert oğlu mertler var düşman bezdiren

Hey Çanakkale hey!
Yeniden tarihin yazıldığı
Özgürlüğe açılan kapı
Türkiye Cumhuriyetine giden yol
Çanakkale hey! ..

Adını duydu dünya unutmasın bir daha
Unutmasın
Sakın unutmayın ha “Çanakkale geçilmez”! ! !

Rahime Kaya




*****************

Gönderen: MustafaCeylan/GÜLCE-Yeni Edebi Akım
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 27.07.2009 15:20:00
Konu: ÇANAKKALE KONULU-BULUŞMA TARZI-ŞİİR YARIŞMASI(Gruba Serzenişimle)
----------------------------------------
Saygıdeğer Dostlar,
Grup olarak Temmuz-2009 ayında ilk yarışmamızı BULUŞMA NAZIM TÜRÜ dalında ve ÇANAKKALE konusunda açmıştık. Nerdeyse Temmuz ayı bitmek üzere, şu ana kadar BANA ULAŞAN 3 ŞAİRİMİZİN ŞİİRİ aşağıdadır. Bakalım dostlarımız çerelerine DUYURARAK KATILIMI arttıracaklar mı? Yoksa, bu YARIŞMA yöntemimiz yanlış mı?

Ben tek başıma ELBETTE HİÇ BİR ŞEYİM. BUNU DA GAYET İYİ BİLİYORUM...

Hayırlısı bakalım...
Herkese selâmlar, saygılar...

***********************************************************************

ÇANAKKALE’DE BULUŞMAM VAR

Sana güller getirdim,
Şehirlerin efendisi.
Kan renginde mi açar
Dağlarında kırkikindisi?
Aşk seyitmiş meğer seyit aşkın kendisi
Ferhat’ın dağları deldiğine yanarım.

Arzına erince murada vardım.
Kınamı Ege’nin suyuyla kardım.
Simli bohçalara toprağın sardım.
Atadan yadigâr sandığım sensin.

Sana ak güvercin getirdim.
Semanda saklasan onu.
Serçeler şahin olur elbet vatansa konu.
Geçilmedin geçilmezsin yok sonu.
Hiç mi düşünmedi fikir yoksunu;
Fakirin onca yoldan geldiğine yanarım

Sırtlarına ateş yağmaya görsün.
Gül çiçek boynunu eğmeye görsün.
Bir düşman çizmesi değmeye görsün.
Yandığım yandığım yandığım sensin.

Sen kalk demir zırhlara bürün.
Ve sen kalk kutlu toprağımda bir hayalet gibi görün.
Sen kalk alevler kus Mecidiye’ye
Ve teşekkür bile edemeden,
Suratında patlayan;
Seyitten gelen hediyeye...
Kara bulutlarla arzımı kirlettiğine;
Maviden deryamı deldiğine yanarım.

Aşk bini bir ile dize getiren.
Sen beni bir kutlu gize götüren.
Türküler yaktığım o kara tren;
Ansız sefer edip bindiğim sensin

Sana Seyitler getirdim...
Seni sırtlanacak seyitler.
Ne desem kifayetsiz,
Ne desem eksik,
Seni mi anlatacak beyitler?
Sende bir ünlem olsun;
Koynunda sakladığın şehitler...
Düşman bu,
Seni bir nokta bildiğine yanarım.

Sanadır selamım sana sevdalım.
Mavi deryalarda suna sevdalım.
Koynunda yer var mı bana sevdalım.
Canımı canına sunduğum sensin.

İBRAHİM ŞAŞMA
*********************************************************************
VATAN DEDİ (Yarışma için)

“ Zafere giden yol çiçekli olmaz.”
Bu yol uzun, bu yol dik, bu yol dikenli.
Bilir misin bu yolda ne çileler var?
Yürümüş Kara Fatmalar, Ayşe bacılar,
Yürümüş nice koç yiğitler,
Bıkmadan usanmadan, yarı aç yarı çıplak,
Ayağında yarım çarık, yayan yapıldak.
Yürümüş zafere doğru gündüz geceli.
Korkmamış bir an bile ölümden,
Bu yolda gelse de ona eceli! ...
Uğurdur diye kınalar yakıp,
Düğüne gider gibi, davul zurna çalarak,
Yürümüşler bu yolda zafere doğru.

Türk’e düğün yeridir, ölüm kusan siperler,
Bir orduya bedeldir, cephedeki her bir er,
Boyanıp kırmızıya, mavi gökler nehirler,

Büklüm büklüm büküldü, kutsaldır vatan dedi,
Yemin etti Mehmetçik, yazarım destan dedi.

On sekiz Mart sabahı, alem başka uyandı,
Kızıl kıyamet koptu, sancılar içinde bin güneş yandı.
Toprak yandı taş yandı,
Kanat çırpan kuş yandı,
Yemyeşil vadilerden, boşanan kızıl kandı.
Marmara da akan su, kırmızıya boyandı.
Savaşın şiddetinden,
Yedi yer yedi gök, un ufak parçalandı.
Sancağımın göğsüne, hilal geldi dayandı! ...

Toplanmış yedi düvel, hepside bir oldular,
Yüklenip gemilere, Marmaraya doldular,
Nasıl durulur nasıl, boğazdaki bu sular,

Tutuştu dalga dalga, kutsaldır vatan dedi,
Ses oldu Mehmedime, yiğidim aslan dedi.

Yine ufuklar yansa,
Yine dağlar ve taşlar, kızıl kana boyansa,
Kılıçlar çekilse de, bıçak kemiğe dayansa,
Asla aman vermeyiz,
Dindiririz gönlümüzün yasını,
Yine destanlar yazar,
Sileriz kanlarıyla, palamızın pasını.
Ulu önder Atamız,
Emanet olan yur...
................

Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  GÜLCE'DE 551.GÜN(18.03.2010)-2 Site Yönetimi 0 2,011 29/11/2012, 23:45
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 551.GÜN(18.03.2010)-1 Site Yönetimi 0 1,939 29/11/2012, 23:30
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 550.GÜN(17.03.2010) Site Yönetimi 0 1,958 29/11/2012, 22:49
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 549.GÜN(16.03.2010) Site Yönetimi 0 1,688 15/10/2012, 16:33
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 548.GÜN(15.03.2010) Site Yönetimi 0 1,881 15/10/2012, 11:37
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 547.GÜN(14.03.2010) Site Yönetimi 0 1,770 15/10/2012, 11:26
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 546.GÜN(13.03.2010) Site Yönetimi 0 1,969 15/10/2012, 10:54
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 545.GÜN(12.03.2010) Rahime Kaya 0 2,686 17/03/2011, 02:05
Son Mesaj: Rahime Kaya
  GÜLCE'DE 544.GÜN(11.03.2010) Rahime Kaya 0 2,002 17/03/2011, 02:00
Son Mesaj: Rahime Kaya
  GÜLCE'DE 543.GÜN(10.03.2010) Rahime Kaya 0 6,018 17/03/2011, 01:53
Son Mesaj: Rahime Kaya

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2025 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder