• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
GÜLCE'DE 327.GÜN(06.08.2009)
Dışarıda Rahime Kaya
Yetkili Şair
****
Üyelik tarihi: Jan 2011
Mesaj Sayısı: 421
Konu Sayısı: 398
 
#1
04/02/2011, 14:25
Gönderen: MustafaCeylan/GÜLCE-Yeni Edebi Akım
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 06.08.2009 19:48:00
Konu: Duyuru/ÖNEMLİ
----------------------------------------
Saygıdeğer Dostlar;

http://www.yenisiir.net sitemiz biliyorsunuz, GÜLCE'miz için kurulmuştur. Şimdi sitemizi yenilemiş bulunuyoruz. Üye olmak ve şiir yayınlamak daha kolay hale getirilmiştir.(((http://www.yenisiir net))) sitemize ve bu siteye bağlı
(((http://www.yenisiir.net/forum/index.php))) adresindeki SADECE GÜLCECİLERE ait FORUMA ŞİİRLERİNİZİ EKLEMENİZİ bekliyoruz.

Gelip EKLEMEZ İSENİZ, BEN FIRSAT BULDUKÇA SİZİN ADINIZA EKLEYECEĞİM.

SİZ EKLEMEZSENİZ BEN EKLEDİM DİYE BENDE NOKSAN ve HATA BULMAYIN LÜTFEN.

Sadece GÜLCE EDEBİYAT AKIMI mensuplarına ait bu sitemizi umarım MAHZUN bırakmazsınız.

Cümlenize, selamlar, saygılar...



*********************

Gönderen: Vuslatî/osman öcal
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 06.08.2009 17:07:00
Konu: Hastayım Sevgi Can’a (Nazire)
----------------------------------------
Hastayım Sevgi Can’a (Nazire)

Öyle bir illet ki beni de sarmış,
Hastayım sevgi can iyi hastayım.
Doktor kan alınca farkına varmış,
Hastayım sevgi can iyi hastayım.

Geçmişe uzandı kırık fayımız,
Hastanede geçti nice ayımız.
Anamızdan bize düşen payımız,
Hastayım sevgi can iyi hastayım.

Hem sinsi bir maraz hemi de irsi,
Bulunmaz geriye dönüşü tersi.
Yakalanan mutlak alıyor dersi,
Hastayım sevgi can iyi hastayım.

Ne yana savursan döner kirmanı,
Yok ki bir ilacı olsun dermanı.
Felek emreylemiş böyle fermanı,
Hastayım sevgi can iyi hastayım.

Sana olan sevgim sana emanet,
Üzdüysem hatama olsun kefaret.
Bir gül hatırına bağışla affet,
Hastayım sevgi can iyi hastayım.

Vuslatî onlarca hekime sordu,
Çaresi ölümdür ciğerden vurdu.
Azrail saati bana da kurdu,
Hastayım sevgi can iyi hastayım.

Osman Öcal



************************

Gönderen: MustafaCeylan/GÜLCE-Yeni Edebi Akım
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 06.08.2009 15:00:00
Konu: YARIŞMA-JÜRİ ve SONUÇ
----------------------------------------

GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
ANTOLOJİ.COM DAKİ GÜLCE GRUBU ve YENİSİİR.NET TEMMUZ-2009 AYI
ÇANAKKALE KONULU BULUŞMA TARZI ŞİİR YARIŞMASI SONUÇLARI
DEĞERLENDİRMESİ

Saygıdeğer Dostlar;

'JÜRİ DEĞERLENDİRMESİ' başlığı ile yarışmamıza katılan şiirler hakkında 8 adet sonuç bildirimini birlikte paylaştık. Bu bildirimleri
birleştirerek yayınlamak üzere bana gönderen jüri üyelerimiz Sayın Ekrem YALBUZ(Aşık Cinasi) , Sayın Gültekin TOGA(Aşık Sentezi) , Sayın Osman ÖCAL(Aşık Vuslati) ye çok teşekkür ediyorum.
Jüri üyelerimizden Refika DOĞAN, Ankara' da olduğu ve internete girme imkânı bulunmadığından, ondan değerlendirme raporu alınamamıştır. Yarışmacı Melahat Temur'un şiiri de geç intikal ettiğinden bir jüri üyemizin haberi olmamış, dolayısıyla onun değerlendirme raporu ve puanı alınamamıştır. Jüri üyelerimizden Osman Öcal, değerlendirme sonuçlarını gönderirken aynen şunları yazmıştır:,
'MUSTAFA CEYLAN ÜSTADIM AŞAĞIDAKİ YAZIMI MUTLAKA SONUÇLARI YAYINLARKEN YAYINLAMANIZI RİCA EDİYORUM. SELAM VE DUA İLE.
SELAM DEĞERLİ DOSTLAR. GRUP VE GÜLCE AKIMI OLARAK İLK YARIŞMAMIZDA BİRBİRİNDEN GÜZEL ÇALIŞMALARI DEĞERLENDİRİYORUZ. BEN ŞİİRLERİ DEĞERLENDİRME YAPARKEN ÖZELLİKLE VERİLEN KONUYA VE BULUŞME TÜRÜNE UYGUN MU DİYE BAKACAĞIM. SONRA ŞAİR ŞİİRİ YAZARKEN ÇANAKKALE RUHUNU YAKALAMIŞ MI ONA BAKACAĞIM. SONRADA ÖZELLİKLE HECE KISIMLARINDAKİ GÖZE ÇARPAN HATALARA BAKACAĞIM. BUNA GÖREDE ON ÜZERİNDEN BİR PUANLAMA YOLUNA GİDECEĞİM. BİZDE İNSANIZ HATA YAPABİLİRİZ. OLURSA HATAMIZ AFFOLA. ŞİMDİDEN HAKKINIZI HELAL EDİNİZ.'

Evet,
Saygıdeğer Dostlar;
GÜLCE olarak bizim ilk yarışmamızdı bu. Yarışmamıza katılan 8 şairimizi de yürekten kutluyoruz.Yarışmada alınan puanlar ve derecelerin hiç önemli olmadığını ve asıl olan ÇANAKKALE gibi önemli bir konuda, BUUŞMA gibi bir nazım şekliyle yarışmak, yarışabilmektir. Şiirde birinciliğin her zaman 'münhal' olduğunu,yarışmalarda alınan derecelerin sadece o yarışmaya katılan şiirler arasında yapılan bir derecelendirme olduğunu hepimiz bilmekteyiz.

Bu ilk yarışmamızda,
Hece ve Serbest'in bir araya gelmesiyle yepyeni bir nazım şekli olarak ortaya çıkan BULUŞMA TARZI'nı şairlerimizin özümsedikleri, benimsediklerini, ancak, yarışmamıza katılımın az olmasından dolayı nazım türümüzün tam ve detaylı olarak tanınamadığını ve tanıtılamadığını tespit etmiş bulunmaktayız.

Yarışmamıza iştirak eden kıymetli şairlerimizin şiirlerine verilen puanları topluca görecek olur isek;

1-Şair: ibrahim ŞAŞMA
Şiiri: Çanakkale'de Buluşmam Var
Toplam puan:35

2-Şair: İhsan ERTEM
Şiiri:Mahşer
Toplam puan:35

3-Şair:Ali GÖZÜTOK
Şiiri:Vatan dedi
Toplam puan:33

4-Şair:Rahime KAYA
Şiiri:Çanakkale özgürlüğün kapısı
Toplam puan:31

5-Şair: Köksal KIRLIOĞLU
Şiiri:Çanakkaleli Hürriyet
Toplam puan:29

6-Şair: Mevlüde DEMİR
Şiiri:Çanakkale
Toplam puan:26

7-Şair:Ümüt GÜNGÖR
Şiiri:Çanakkale'm kan kokuyor Toprağın
Toplam puan:24

8-Şair:Melahat TEMUR
Şiiri:Çanakkale'de Türk'ün Gücü
Toplam puan:24(Bir jüri üyesinin puanı gelmemiştir)

Yarışmamıza iştirak eden şiirler, şairleri tarafından SON RÖTUŞLARI yapıldıktan sonra, onbeş gün içinde tarafıma(mceylanya@mynetcom adresime veya antoloji.com daki özelime) ulaştırıldığı takdirde, yayınlanacak olan BULUŞMA adlı DERGİ'mizde yayınlanacaktır.Son rötuşlar yapılmaz ise, yarışmaya katıldığı şekilde şiirler BULUŞMA DERGİMİZDE yer alacaktır.

Yukarıdaki sonuçlara göre, yarışmamızın iki birincisi vardır. ibrahim ŞAŞMA ve İhsan ERTEM.Yarışmanın ikincisi Ali GÖZÜTOK, Üçüncüsü de Rahime KAYA olmuşlardır.Yarışma şartnamemizde:
'10-Dereceye giren şairlerimiz 2010 yılının ilk 3 ayı içinde ANTALYA’ da düzenlenecek GÜLCE EDEBİ AKIM ŞAİRLER BULUŞMASI'na davet edilecekler ve ödül sertifikası ile değişik hediyeler verildikten sonra; etkinlikte şiirlerinin ruh kökü ve şiirsel yolculuklarının ele alındığı özel oturum düzenlenecektir.' demiştik. Bu durumda, bu yarışmada ilk üç dereceye giren şairlerimiz, bundan sonra da yayınlayacakları şiirlerine ve şiirsel yolculuklarına daha bir dikkat ve özen göstermek durumunda kalacaklardır. Zira, GÜLCE EDEBİ AKIM ŞAİRLER BULUŞMASI na kadar takip edileceklerdir.
Bu ilk yarışmamız olduğu için, bir sürü hatamız ve noksanımız olmuştur. Değerendirme hatalarımız bile vardır.
Gayet iyi bilmekteyiz ki, her şiir, şairinin evladıdır.Her şiir de kendince güzel ve şairince çok özeldir. Bu sebeple, puanlamamız veya değerlendirmelerimizde istemeden maksadını aşan söz söyledik, ya da gönül kırdı isek özür diler, helâllik isteriz.
Bir gün, GÜLCE ve YENİ NAZIM TÜRLERİ, EDEBİYAT TARİHİ'ne geçtiğinde, tarihteki ilk yarışma, yarışmacılar ve jüri üyeleri olarak anılacağımızı da gayet iyi biliyoruz.
BULUŞMA NAZIM TÜRÜ ile çok değişik konularda yazılacak mükemmel şiirlerde buluşmak umudu ile yarışmamıza katılan veya katılamayan herkese selamlarımızı, saygılarımızı, tebriklerimizi, teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Jüri Üyeleri Adına
Mustafa CEYLAN
6.08.2009

*******************

Gönderen: Gülşen Şenderın
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 06.08.2009 11:11:00
Konu: Aşkın Şirazesi (Gülce Üçgen)
----------------------------------------
Aşkın Şirazesi (Gülce - Üçgen)

Gök
Küsmüş
Sancılı
Ağlamaklı
Karabulutlar
Siyah bir tül gibi
Ha yağdı ha yağacak!
Yağmur çağıran kargalar
Çığlık çığlığa dönüyorlar
Tepemde kara bir seremoni!
Gidişin öyle zor, öyle karamsar
Öyle dar vakitlerin gergefinde ki
Yaşamın ne anlamı var, ne teranesi
Ah bir bulunabilse, sensizliğin çaresi?
Bal peteği olurdu bu aşkın şirazesi!
Toprağı emzirip dursun yağmur kokusu
Gökte gülümsedi mi ebem kuşağı
Güneşe değer bu aşkın dokusu
İşte gül yarim, aşk böyle bir şey
Gönülden gönle umut eker
Sevda bağında gül biçer.
Vuslat kadehinde mey
Aşkın şirazesi
Kalbe dolacak
Elinle sun
Gül yarim
Vuslat
SUN! ...

Gülşen Şenderin



*******************

Gönderen: MustafaCeylan/GÜLCE-Yeni Edebi Akım
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 06.08.2009 02:31:00
Konu: Yn: JÜRİ DEĞERLENDİRMESİ-8(Tashih edilmiş metin)

Çanakkale' de Türk ' ün Gücü

Hesaplar yapmışlardı,İtilâf Devletleri,
Topladılar rengarenk benizli azgın milletleri.
Demir atmışlardı Marmara'ya,
Hücüm edeceklerdi İstanbul'a
Hem denizden
Hem karadan.
Başladı keşiflere,
Başkomutan Amiral Carden.
Katmamışlardı hesaba,
Türk'ün kahramanlığını
Duymamışlardı,
Vatanını yavrusu gibi bağrına basan,
Fatma bacının yüreğini.
Hep bir ağızdan yükseldi
Yürek sesleri:
Ya istiklâl! Ya ölüm!

-Yiğitlerin göğsünde parlar zafer-i nişân
-Yüksek iman gücüyle düşman oldu perişan
-Conkbayır'da atıldı bağımsızlık temeli
-Nusret Mayın Gemisi engelledi emeli

Mustafa Kemal Paşa:
'Ben size taarruzu değil,
ölmeyi emrediyorum'
Söylemişti büyük sözünü
İşte o günlerde göstermişti yüzünü.
Atıldı ileriye kahraman Mehmetçikler
Hangi güç durdurabilirdi onları...
Top,tüfek,mermi mi?
Sağnak sağnak yağan gülle mi?
Yoksa çelik zırhlara bürünmüş kefereler mi?
Kim....?
Kim....?

-Vatan aşkıyla yanan gönül erleri vardı
-Ruhlardan çıkan duman arş-ı âlem-i sardı
-Yetiştiler imdada yüzü nurlu âdemler
-Ayakları görünmez iki kollu bedenler

Uğratıldı düşmanlar, ağır hezimete
Verilmedi Çanakkale
Düştü Çarlık Rusyası
Hayal oldu rüyası
Parladı gök kubbede,
Şanlı Özgürlük Meş'âlesi.

-Kahramanlık destanı tarihlere yazıldı
-Çanakkale geçilmez beyinlere kazıldı
-Uğruna öldüğümüz, vatan canımız bizim
-Bu topraklar altında,yatan şanımız bizim

Ey mukaddes toprağıma göz diken namertler!
Ey gücüne güvenen sefiller!
Şehâdet şerbeti nedir bilirmisiniz?
Ecdadımız öyle bir nesil yetiştirdi ki;
Biz doğmadan zaten içmişiz o şerbeti.

Melahat Temur
***************************************
JÜRİ ÜYELERİMİZİN DEĞERLENDİRMELERİ

1-Gültekin TOGO: Puanı:7

Şiir,şekil açısından kusursuz....Múhteva tarih dersi gibi görünüyor..Siirsellik zayıf..

2-Osman ÖCAL: Puanı:8

Şiirimiz verilen konuya ve Buluşma türüne uygun yazılmış olup, baştan sona kadar bu özelliğini korumuştur. Şair şiirini yazarken Çanakkale cephesinde dolaşmış. Hece kısımları 7+7=14 hece kalıbıyla ve aabb ccdd kafiye düzeniyle yazılmış ve duraklar ve kök kafiyeler yerinde kullanılmış.
DEMİR ATILAN YER Marmara mıydı Ege mi?
'Ayakları görünmez iki kollu bedenler' burası daha farklı bir şekilde anlatılabilirdi. Şiirin serbest kısımlarında noktalama işaretleri yerinde kullanılmış ama hece bölümlerinde esirgenmiş nedense. Şiir normal şiir üzerine çıkamamış.

3-Mustafa CEYLAN: Puanı:9

Şairimiz bu şiiri iki ses üzerine kurgulamıştır.
Bunlardan birincisi:Ya istiklâl! Ya ölüm!
İkincisi de: 'Ben size taarruzu değil,
ölmeyi emrediyorum'

Şiirde ses öğesi, müzikte efekt ve bestenin ritmi gibidir. Bana göre, ÇANAKKALE şiirlerinde SES öğesi öne çıkmalıdır. Harflerin insan kulağına gelişinde, mahşeri kalabalık, 250.000 şehit, bir mermiyle iki düşman vurulması, Seyit Onbaşı ve Yahya çavuşlar, hani diyor ya “BU VATAN KİMİN” de GÖKYAY HOCA mız (Nehirler gazidir, dağlar kahraman) diye, tam o nokta işte, ses olmalı ses... Öyle bir ses ki, Çanakkale kıyametini yaşatmalı, hissetirmeli. Akif'in şiirini ölümsüz abide haline getiren içindeki sestir. Sağanak sağanak gövde, kafa, kol bacak, tepelerin sesi, gemilerin sesi, anzak, yamyam, hinduların ayak sesi ve gökyüzüne çeKilen şehitlerimiz, yedi kandilli süreyya ve kabir taşı diye Kâbenin dikilişi, Bedrin aslanları ile mukayese ve avucunu açıp gülümseyen bir Yüce peygamber... Düşünün hele... Bu tablonun sesini... Akif'in şiirindeki sestir beynimize mıh gibi yerleşen, gitmeyen, içimizi bütünüyle donatan...

Bakıyoruz, Melahat Temur' da iki ses üzerine dokumuş şiirini, ama, sonrası dokunamamış. Sonrasında dokuda orijinalite yok. Kalıcılık yok. Beynimin makina dairesinde patlayacak ses yok, buluş yok.

Şair sözü, bir öğretmen-eğitmen veya normal insan sözünden farklı da olmalı. O fark, kelimelerin ruhuyla alâkalıdır. Yavan ve herkesin söyleyebileceği sözlerle mısraları nakışlamak güçlü şaire göre değildir. Güçlü şair, şiirin öyle noktalarında öyle sözler söyler ki, onunla kendi imzasını atar adeta ve o sözlerle o şiir hatırlanır hep. O sözler şiiri taşır gelecek yüzyıllara. Düşünelim hele, ' 'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; /Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; / Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, / Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; / Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, / Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; ' söze bakın, buluşa bakın, Akif'in imzasına bakın hele.

-Şair, şiirin HECE kısımlarında dörtlükleri, ikili kafiye dizilişi ile oluşturmaya gayret etmiştir. Bu bakımdan başarılıdır. BULUŞMA tarzında istenilen fiziksel yapıyı sağlamada başarılı olmuştur.

- Hem, sonra mısraları arasında sanat yapma kaygısı da yok. Sade, yalın, dümdüz bir şiir. Kolaycasına, bir anda yazılıvermiş bir şiirdir.



***********************

Gönderen: MustafaCeylan/GÜLCE-Yeni Edebi Akım
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 06.08.2009 01:35:00
Konu: JÜRİ DEĞERLENDİRMESİ-7

ÇANAKKALEM KAN KOKUYOR TOPRAĞIN


Tek derdimiz vatan idi bizlerin,
Buralarda ne işiniz vardı sizlerin,
Hedefi oldunuz şehit gözlerin,
Çanakkale'm kan kokuyor toprağın.

Vatan gece uyumamakla heran uyanık..................
durmakla ve sağlam yürekler ile savunulur............

Şehidim giderken cennet eline,
Şehadet tekbiri düşer diline,
Burası Türk yurdu böyle biline,
Çanakkale'm kan kokuyor toprağın.

Onlarki şehitliğe can atan vatana kan verenlerdi,...
Onlar yüreklerine sınırlara tel diye çekenlerdi,.........

Çanakkale yüreğimiz canımız,
Onda akıtıldı tonca kanımız,
Dünyaca bilindi cihat yanımız,
Çanakkale'm kan kokuyor toprağın.

Çanakkale yürekti öyle ya tüm yürekler................
orda atıyordu vatan millet aşkıyla,.........................

Nice badireler aşılırken zamanla,
Şehadete koşulurken dilde Ku'ran'la,
Kazanıldı bu savaş güç ve imanla,
Çanakkalem kan kokuyor toprağın.

Su yokmuş çoğu zaman ekmek...............................
yokmuş aş yokmuş,Yinede yürekler tok.................
görünmüş düşman bilmesin diye............................

Evladına bunları anlat'ki bilsin,
Senin gibi karşımıza gelmesin,
Boştan bir sebebe meyil vermesin,
Çanakkale'm kan kokuyor toprağın.

Şimdi evlatlarımıza anlatmak gerek.................
bunları bildiğimiz kadarıyla,...............................
Bu cansiparene savunmayı bir millet olarak...................
şahlanışı bilmeleri gerek...................................................

Ümüt GÜNGÖR

*******************************************************************************

JÜRİ ÜYELERİMİZİN DEĞERLENDİRMELERİ

1-Ekrem YALBUZ: Puan: 5
DEĞERLENDİRMELERİ:
Serbestler yetersiz.
Nesir, enter tuşu marifetiyle alt alta getirilmiş gibi.
Aslında hece dörtlükleri de etkili değil.
Bir hayli yazım hatası var.

2-Gültekin TOGA: Puan:6

Şiir mesaj açısından anlaşılır olsa da şekil açısından yeterli değil..
Hece fazlalıkları şiire baslarken göze çarpiyor..

Tek derdimiz vatan idi bizlerin, 11
Buralarda ne isiniz vardi sizlerin, 13
mısarında olduğu gibi.
Sonraki heceli kısımlarda ise kafiye eksikligi var..

Evladına bunlari anlat'ki bilsin,
Senin gibi karşımıza gelmesin,
Bostan bir sebebe meyil vermesin,
Çanakkale'm kan kokuyor topragin. Dörtlügünde oldugu gibi..

3-Osman ÖCAL: Puanı:6

Şiirimiz verilen konuya uygun olarak yazılmış ve sona kadar böyle devam etmiş.
Buluşma türüne uygun olarak yazılmış ama serbest kısımlar cümleler bölünerek yazılmış.
Ara sıra klavye hatalarını görüyoruz.
Hece kısmında, birinci dörtlükte 11 li duraksız hece ölçüsüyle yazılmasına rağmen ikinci mısrada hece fazlalığı var.
Yine dördüncü ve beşinci dörtlüklerde hece sayısı uygunsuzluğunu görüyoruz.
Şiirin dördüncü mısraları nakarat/ redif olarak kullanılmış.
Serbest kısımların mısra sonlarındaki noktalar olmasa daha iyi olurdu.

4-Mustafa CEYLAN. Puanı: 7

Elimde yetki olsa, kanun çıkarma yetkisi mesela, belki de çıkaracağım ilk on kanundan birisi, bu şiirin şairi muhterem hacımız Ümüt GÜNGÖR ile ilgili olurdu.
Çıkaracağım kanunun daha ilk maddelerine, 'sen ki, bu kadar çağlayan duygu ırmağı, bu kadar milli ve mânevi değerlerde gümbürdeyen yürek, oturacaksın şuraya, sana tam iki ay şiir yazmayı yasaklıyorum, otur ve HECE-KALIP-KAFİYE-REDİF-EDEBİ SANATLAR nedir, bunları çalışacak, hepsi hakkında örnekler yazacak ve bana veya HASAN ULUSOY'a getireceksin, ben veya Hasan ULUSOY ikna olacağız, ondan sonra, sana şiir yazmak serbest olacak, aksi takdirde şiir yazmayı yasaklıyorum' şeklinde bir kanun olurdu.

Aecelen ne?
Atlı mı kovalıyor oğlum derdi rahmetli anam. Bir konuda sabırsız davranır, duygularımı aklımın önüne geçirirsem, anamın freniyle karşılaşırdım.
Ümüt Güngör'e de bir fren lazım...

Yağıyor, esiyor, tozuyor, gürlüyor, şimşekçe çakıyor ve devamlı da yazıyor.
Belki çıkarılacak bir yasa maddesi frenleyebilir, rayına sokabilir bu fırtınayı, ben böyle düşünüyorum.

Çanakkale ruhunu ruhunda özümsemiş bir şair Ümüt GÜNGÖR.
Çanakkale konusunda en çok şiir yazanlardan birisi.
Aşkı, heyecanı bitimsiz Çanakkale'ye..
Keşke, sözümü tutsa da bu aşk, hız ve heyecanla oya oya, nakış nakış işlenmiş bir şiire imza atsa. Kolaya kaçmasa, ben yazdım oldu demese...
Gene de kocaman yüreğini tebrik ediyorum...


........................DEVAM EDECEK............................

*********************

JÜRİ DEĞERLENDİRMESİ-6
ÇANAKKALELİ HÜRRİYET
1.
Her ayrı mum güneş yumağı olur birleşince
Peşinden ay dolanır, gün merhametle ışıyınca.

Bir vesile sadece, ışık nedir, mum nedir?
Çanakkale geçilmez, silah nedir, top nedir.

Ölüm ile sınanmaz, harp, kavga veya işkence
Önü kesik bir ırmak, akar derin ve taşkınca.

Ne anılar kaldı nede resimler o günlerden
Ne feryatlar vardı nede figan o günlerden.

Sustu yerde toprak, çınlar sükûnetle gökte ay
Geldi reva haktan ulur çakallara bitti pay.

2.
1915, bir asır kadar zaman geçmiş
Gelibolu’da yaz mevsimi
Olabildiğine sessiz, nemli rüzgârın esintisi
Kuşlar ve böcekler hariç.

Gök ve deniz mavi maviyi seveli,
Bu denizden gülle semadan yağalı
Truva, namert atıyla esir düşeli
Yer ağlar, gök ağlar yaş böyle masmavi.

Zaman, anlamı olmayandır bu tepelerde
Burada öfke, burada sevinç,
coşku ve hüzün
boyanır her zerre, elin yüzün
Duygu, toprakta dehlizler içinde
üç yüz spartalı’nın öyküsü gibi yiğit
ama hazin.

Geçişen vakti ölçmek;
vakit ve yaşam için
ayrı ayrı kuşkular uyandırırken
farkında olunamayan bir mucize
geçmişi ve geleceği duyumsayabilmek.

Güneşbatarken, hala bir endişe ile
yavaşça yumar gibi gözlerini
matem ve
saygı ile
örterek kapatır, karanlığın perdesini.

Koşamazsın, fakat içinden koşmak gelir.
Belki özgür adımlarınla çiğnenen toprak!
Senin hürriyetin uğruna ölenin, etidir.

Ayaklarının altındaki toprak!
Bir kızılca kıyametin türabı
tanık ve neferidir.

Etrafı duvarlar, tellerle örülü ulusların
meydanlarda ve hapislerde
kamplarda ve zindanlarda
koldan ayağa zincir,
başında kara çuval ve bilmem nesi
binlerce savaşta, tane tane
yüzyılarca ölmektense
zinciri kola değil
darağcında, boynuna takanındır.

Bu inançla senin atan
haykırarak esarete
koşa koşa,
öleme gitmiştir.
Bedeli kanla ödenen
bu miras,
Hürriyetindir.

3.
Dünyanın dört kıtasından akın akın
Kruvazörler geliyordu,
sanki ekmek kırıntılarına üşüşen kuşlar gibi,
bir menafi birleşerek.
Kruvazörler geliyordu, yataklarında torpidoları
topları ile
bir seher vakti.

Ambarlar dolusu insan, kimi tutsak, kimi köle
Acaba, seyir nereyeydi böyle
Ne uğruna ölecekler bunu bilmeseler bile
Eğlence sanıp, savaş’a geldiler.

Açıldı kapakları ambarların, iterek indirdiler
Kurban edilecek koyun edasında saldırdılar
Gürlüyordu gök kubbe, ne sur nede şimşek
Yağmur, dolu değil gökten yağan kol, bacak
Korku değil iman bu yürekleri çarptıran güç
Korumalıydı memleketi, bu ne kindir, nede öç.
Deniz değildi artık, kan boyanmıştı derya
Kan boyandı mavi, betona büründü kum.

4.
Sersefil kalmış uymamışlardı geceden
Bir karaltıya takılıyor yorgun gözleri
Ay aydınlığın, kayalara yansıyan gölgesi
İzbeye yatan, dostu benzetiyordu bazen.

Gel dese gelirdi hiç kuşku yok, peşi sıra
Ölmekte vardı, öldürmekte arka sıra
Belki gelmişti, duramaz evde tek başına
Gölgeler, uzak, yâri benzetiyordu bazen.

Kruvazörler geliyordu, telaş ile
Aklı sıra yarıp geçeceklerdi de Çanakkale’yi
İstanbul’da ince belli bardaktan isteyeceklerdi
İngiliz çayını.
Ve belki Anadolu’ydu sonraki mandater’in
hasta kölesi.

Kruvazörler geliyordu Gelibolu Yarımadası’na
beş ayrı yerden
dağılarak.
Her bir gülle
bir candı,
bir kandı
aman eden,
Çığlıktı
kendinden gayrisine.

Her bir gülle
paylaşılan bir parça ekmekti,
Sona eren
namustu, memleketti
ya kalacak,
ya bitecekti.

Köksal KIRLIOĞLU
****************************************************************************************
JÜRİ ÜYELERİMİZİN DEĞERLENDİRMELERİ

1-Ekrem YALBUZ: Puanı: 7

DEĞERLENDİRMELERİ:

Hecede farklı nazım birimlerinin kullanılmış olması dikkatimi çekti. Olumlu buldum.
Hece dörtlükleri daha etkili olabilseydi farklı ve güzel bir şiir kazanmış olacaktık.

2-Gültekin TOGA: Puanı:7

Şiir buluşma tarzından çok serbest bir görüntü veriyor..Bu haliyle başarılı.. Heceli kısımlar
Kafiyeden uzak.. iki kanat için degerlendirme söz konusu oldugu için



3-Osman ÖCAL: Puanı:6

Şiirimiz Çanakkale’yi biraz daha farklı işlemiş.
Buluşma türüne ne kadar uygun olmuş bakalım.
Birinci bölüm beyitlerle yazılmış ama kök kafiye kurallarına uyulmamış. Mısralardaki hece sayıları 13,14,15,16 gibi değişkenlik gösteriyor. Acaba serbest mi yazılmış dedim ama serbest ten çok hece şiirine uygun. İkinci bölümün hece kısmı fazla kullanılmayan 12 li hece ölçüsüyle yazılmış. Kök kafiye yok. Dördüncü bölümde de 14 lü hece gibi görünen ilk iki dörtlükte kafiye ve hece uygunsuzluğu mevcut. Şiirin tamamı sanki serbest gibi yazılmış. Şiir güzel de olsa buluşma türüne pek uygun bulmadım. Ayrıca çok fazla noktalama işareti kullanılmış. Birkaç yerde de klavye kusurları da mevcut.

4-Mustafa CEYLAN: Puanı: 9

-Bana göre bu şiir, UZUNCA BİR ÇANAKKALE DESTANININ İLK DÖRT BÖLÜMÜ olsa gerek. Şiirin devamı da var gibi geliyor.

-BULUŞMA, HECE ve SERBEST'in tek bir şiir bünyesinde bir araya gelerek yepyeni bir şiir oluşturmasına verilen isimdir. Hani bayramlarda, gurbettekiler bile gelir ya ata ocağına, hasret giderilir ya, hah tam o işte. Hece de bizim, serbestte bizim. Bu iki bizim olanı kavga ettirmediğimiz gibi, bunları eline alanların kavgasını da anlamsız bulmaktayız. Bir araya gelen aile bireyleri, aynı sofradan yer içerler, ayrı ayrı-bölüm bölüm oturmazlar sofraya. Köksal KIRLIOĞLU' nun bu şiirinde sanki BÖLÜMLER oluşturularak ayrı ayrı oturtulmuşlar ŞEKLİNDE gördüm, hissettim. GÜLCE EDEBİ AKIMI olarak BULUŞMA ŞİİR TARZI'nı ortaya atarken, Necip Fazıl Kısakürek' in 'Çile' kitabındaki çoğu şiirleri ile, en çok da ÇAMLIBEL'in HAN DUVARLARI şiirini esas almıştık. Beyitler arasına, bir koşmanın DÖRTLÜKLERİ ustalıkla serpiştirilmişti HAN DUVARLARI'nda. Bizlerde, hece-serbest kavgasına-çekişmesine son vermek için de bu iki bizim olan değeri buluşturmuştuk. Sonrasında, Divan edebiyatımızın gazel-aruzu ile Hecemizi tek şiir gövdesinde birleştirmiş ve adına da GÜLİSTAN demiştik.

-Şairimiz, BULUŞMA' nın bu doğuş ve ele alınış biçimini dikkate alsaydı, karşımıza uzunca bir destanın ilk dört bölümüyle değil de, dokusu-örgüsü bir başka şiirle çıkardı sanıyorum.

-ŞAİRİMİZ, ŞİİRİN SERBEST BÖLÜMLERİNDE, bir fotoğraf sanatçısı gibi Çanakkale'nin kelimelerle fotoğrafını çekmiş ve 'şiir, kelimelerle resim yapma sanatıdır' diyenlerin haklılığını damgalamıştır. Hem bu resimde, Çanakkale'nin asırlar boyu süren serüveni, o kutlu-mübârek toprakların mazisi de işlenmiştir.

(Gelibolu da yaz mevsimidir, nemli bir rüzgâr esintisi, kuşlar, böcekler, mavi gök ve mavi deniz vardır. Sonra bu denizden gülle yağmıştır, gök ve yer ağlamış, zamanı anlamsızlaştıran tepelerde öfke ve sevinç, coşku ve hüzün vardır. Truva, Spartalılar vardır, geçmiş ve gelecek vardır.)

Şair tasvirlerle dokuduğu serbest bölümlerin en güzel yerinde bu söylediklerimizi aynen şu şekilde nakışlamıştır.:

'1915, bir asır kadar zaman geçmiş
Gelibolu’da yaz mevsimi
Olabildiğine sessiz, nemli rüzgârın esintisi
Kuşlar ve böcekler hariç.

Gök ve deniz mavi maviyi seveli,
Bu denizden gülle semadan yağalı
Truva, namert atıyla esir düşeli
Yer ağlar, gök ağlar yaş böyle masmavi.

Zaman, anlamı olmayandır bu tepelerde
Burada öfke, burada sevinç,
coşku ve hüzün
boyanır her zerre, elin yüzün
Duygu, toprakta dehlizler içinde
üç yüz spartalı’nın öyküsü gibi yiğit
ama hazin.

Geçişen vakti ölçmek;
vakit ve yaşam için
ayrı ayrı kuşkular uyandırırken
farkında olunamayan bir mucize
geçmişi ve geleceği duyumsayabilmek.

Güneşbatarken, hala bir endişe ile
yavaşça yumar gibi gözlerini
matem ve
saygı ile
örterek kapatır, karanlığın perdesini.'


-Yarışmaya katılan şair Ali Gözütok'un şiirini irdelerken ifade ettiğimiz gibi, bu şiirde de şair,

'Ambarlar dolusu insan, kimi tutsak, kimi köle
Acaba, seyir nereyeydi böyle
Ne uğruna ölecekler bunu bilmeseler bile
Eğlence sanıp, savaş’a geldiler.

Açıldı kapakları ambarların, iterek indirdiler
Kurban edilecek koyun edasında saldırdılar
Gürlüyordu gök kubbe, ne sur nede şimşek
Yağmur, dolu değil gökten yağan kol, bacak
Korku değil iman bu yürekleri çarptıran güç
Korumalıydı memleketi, bu ne kindir, nede öç.
Deniz değildi artık, kan boyanmıştı derya
Kan boyandı mavi, betona büründü kum. '

MISRALARI ile bizlere Akif'in o dev şiirini hatırlatmıştır. Başarılı tasvir ve tanımlamalarla, zaman ve eylemler, kişiler ve hareketlerinin uyumunda en küçük bir yapaylık ve yanlışlık olmayan anlatım biçimiyle şair, şiirini dokumuştur.

-Başarılı ve güçlü şiir, etkisinden kurtulamadığımız ve senelerin acımasız dişlileri karşısında yenilmeyen şiirdir. Akif'in şiiri gerçekten hâla geçilememiş ve bu gidişle de tesiri devam edecek bir şiirdir.

- Boğazı geçip, 'İstanbul’da ince belli bardaktan isteyeceklerdi' İngiliz çaylarını buluşunu harika buldum.
Ayrıca;
'Zaman, anlamı olmayandır bu tepelerde', 'Belki özgür adımlarınla çiğnenen toprak! / Senin hürriyetin uğruna ölenin, etidir.' 'Kruvazörler geliyordu,/sanki ekmek kırıntılarına üşüşen kuşlar gibi,' söylemlerini de şiirin ses çıtasının üstünde,çok başarılı buldum. Bunlaran ötürü de şairini tebrik ediyorum.

-Şairimiz, şiirin birinci - giriş bölümünde;

'Her ayrı mum güneş yumağı olur birleşince
Peşinden ay dolanır, gün merhametle ışıyınca.

Bir vesile sadece, ışık nedir, mum nedir?
Çanakkale geçilmez, silah nedir, top nedir.

Ölüm ile sınanmaz, harp, kavga veya işkence
Önü kesik bir ırmak, akar derin ve taşkınca.

Ne anılar kaldı nede resimler o günlerden
Ne feryatlar vardı nede figan o günlerden.

Sustu yerde toprak, çınlar sükûnetle gökte ay
Geldi reva haktan ulur çakallara bitti pay.'

şeklinde enteresan, sanatkârane söylemlerle bizi karşılamıştır.


.............................DEVAM EDECEK..................................

Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  GÜLCE'DE 551.GÜN(18.03.2010)-2 Site Yönetimi 0 1,780 29/11/2012, 23:45
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 551.GÜN(18.03.2010)-1 Site Yönetimi 0 1,667 29/11/2012, 23:30
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 550.GÜN(17.03.2010) Site Yönetimi 0 1,674 29/11/2012, 22:49
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 549.GÜN(16.03.2010) Site Yönetimi 0 1,447 15/10/2012, 16:33
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 548.GÜN(15.03.2010) Site Yönetimi 0 1,625 15/10/2012, 11:37
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 547.GÜN(14.03.2010) Site Yönetimi 0 1,547 15/10/2012, 11:26
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 546.GÜN(13.03.2010) Site Yönetimi 0 1,710 15/10/2012, 10:54
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE'DE 545.GÜN(12.03.2010) Rahime Kaya 0 2,452 17/03/2011, 02:05
Son Mesaj: Rahime Kaya
  GÜLCE'DE 544.GÜN(11.03.2010) Rahime Kaya 0 1,751 17/03/2011, 02:00
Son Mesaj: Rahime Kaya
  GÜLCE'DE 543.GÜN(10.03.2010) Rahime Kaya 0 5,615 17/03/2011, 01:53
Son Mesaj: Rahime Kaya

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2022 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder