Gönderen: ıspartalı zeki çelik
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 26.02.2010 11:14:00
Konu: === B A N A N E === &&& +++++ B R O N Ş İ T +++++
----------------------------------------
^^^^^ B A N A N E ^^^^^
^^^^^ ^^^^^
Giyinip, kuşanıp karşıma çıkma,
Makyajı artırıp canımı sıkma,
Namahrem sayılın istekli bakma,
Güzelsen, çirkinsen bundan banane.

Baştan çıkaracak sözlerin saçma,
Kalçayı kıvırıp, gerdanı açma,
Kimliğin bellidir hava da uçma,
Yorgunsan, bitkinsen bundan banane.

Laubali olup fazla kaynama,
Duygu sömürüsü yapıp oynama,
Bir hata işleyip hapsi boylama,
Dargınsan, sıkkınsan bundan banane.

Halimden memnunum sağlamam uyum,
Vatanı sevene gidecek oyum,
Zararsız biriyim kazılmaz kuyum,
Huysuzsan, farklıysan bundan banane.

Boşuna kendini medetme bırak,
Hoşuma gitmedin etmedim merak,
Zeki'nin saçına olmazsın tarak,
Acıysan, tatlıysan bundan banane.

24-2-2010

***** B R O N Ş İ T *****
***** *****
Kırka dayanıyor çıktı ateşim,
Telaşa kapıdı şaşırdı eşim,
Çene sallanıyor titriyor dişim,
Öksürük artıyor broşit oldum.

Ciğerler üşümüş hazım zorlaşır,
Nefes daraldıkca gırlak hırlaşır,
Ağzımı açınca sesim gürleşir,
Aksırık artıyor bronşit oldum.

Ağzımdan,burnumdan tükrük yayılır,
Fazla yaklaşmayın mikrop dağılır,
Beni dışlayıcı hisler duyulur,
Tıksırık artıyor bronşit oldum.

Bulaşıcı diye gocunuyorlar,
İçeri, dışarı kaçınıyorlar,
Yukarı, aşağı taşınıyorlar,
Hapşırık artıyor bronşit oldum.

Yürekten kazıtıp diyorum hepsi,
Önümden çekilir zini ve tepsi,
Zeki'de terledi ıslandı giysi,
Hepsirik artıyor broşit oldum.

26-2-2010 GÖNÜL DOSTLARIMA SAĞLIKLI,HUZRLU YAŞAM DİLERİM,
SEVGİLER,SAYGILAR, SELAMLAR İLETİYORUM. ıspartalı zeki çelik.


Gönderen: izmali...Ali Oskan
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 26.02.2010 05:51:00
Konu: “Ey Aziz” (GÜLCE – Bahçe)
----------------------------------------
(Aruzla Yunusça, Üçtuğ, Aruzla Heceli Zincir, Serbest Zincir.)

Elden gitse, dert edecek hanım yok.
Dilden düşse, fark edecek şanım yok.
Tenden geçse, sarf edecek canım yok.
Sensin bende tek görünür olan yar.

Seni sevmiş gül gönüller, ebed müddet güldürler.
Seni anmış ballı diller, edebşan bülbüldürler.
Seni görmüş şanlı gözler, ebed gah sümbüldürler.

Baksın hasret olmuş nefsim, hep Sana baksın.
Baksın, hasretten geçsin, aşk kalbimi yaksın.
Yaksın, pür nur etsin, kalbim kalbine taksın.
Taksın, gönlüm gitsin sonsuz gönlüne aksın.

Aksın gönlüm aksın, aksın aşkına kansın.
Kansın, hem hal olsun, sonsuz ismini ansın.
Ansın binler dilden, aşktan şevkine çıksın.
Çıksın, hem şevkten çıksın, ol zirveyi aşsın.

Aşsın da yürüsün.
Yürüsün ki; varmak için sınırsız şükre.
Sınırsız şükre ulaşıp, onunla olsun muhatap,
Senin; “Ey aziz” hitabına.

Azizliğinle bizleri aziz eyle Ey Aziz!
Aziz eyle ki olalım her birimiz habibullah.
Habibullahla oluruz riyasız habibimasiva.

Aşkın canda hal oluben narım var.
Şevkin kalpte şükr edinen garım var.
Gönlüm gözde perde delen nurum var.
Sensin ben’de, özde Aziz olan yar…

20. Şubat. 2010 – İzmir

Ali Oskan

Yunusca:
mef'ûlâtü / müfte'ilün / fa'ûlün

Üçtuğ:
fe'ilâtün / fâ'ilâtün / mefâ' îlün / mef'ûlât

Heceli zincir:
mef'ûlün / mef'ûlün / mef'ûlün / fe'ilâtün



Gönderen: MustafaCeylan/GÜLCE-Yeni Edebi Akım
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 26.02.2010 02:31:00
Konu: KAFİYEMATİK' E DAİR

işte makina mühendisi bir şair olarak hece tutkunlarına ve özellikle de klavye ile nette ATIŞMA yağacaklara icad etmeye çalıştığım bir makina bu. Kafiyematik. Hesap makinası gibi bir şey yani.

ÖNCE KAFİYEMATİK'i görelim:
****************************************************************************
ab-ac-aç-ad-af-ag-ağ-ah-aj-ak-aL-am-an-ap-ar-as-aş-at-av-ay-az
eb-ec-eç-ed-ef-eg-eğ-eh-ej-ek-eL-em-en-ep-er-es-eş-et-ev-ey-ez
ib-ic-iç-id-if-ig-iğ-ih-ij-ik-iL-im-in-in-ip-ir-is-iş-it-iv-iy-iz
ıb-ıc-ıç-ıd-ıf-ıg-ığ-ıh-ıj-ık-ıL-ım-ın-ın-ıp-ır-ıs-ış-ıt-ıv-ıy-ız
ob-oc-oç-od-of-og-oğ-oh-oj-ok-oL-om-on-op-or-os-oş-ot-ov-oy-oz
öb-öc-öç-öd-öf-ög-öğ-öh-öj-ök-öL-öm-ön-öp-ör-ös-öş-öt-öv-öy-öz
ub-uc-uç-ud-uf-ug-uğ-uh-uj-uk-uL-um-un-up-ur-us-uş-ut-uv-uy-uz
üb-üç-üç-üd-üf-üg-üğ-üh-üj-ük-üL-üm-ün-üp-ür-üs-üş-üz
******************************************************************************VEYA
BUNUN TERSİ....
Yani,
ba-be-bi-bı-bu-bü-bo-bö
z'ye kadar devam eder....

KULLANILIŞI:

Diyelim, net'te klavyeyi saz gibi kullanıp atışma yapıyorsunuz. İlk dörtlüğü arkadaşınız söyledi ve UYAK olarak (gelmez-gülmez) dedi. Bizim kafiyematik önünüzde, sizin için dert değil gayri.

1-az-ez-ız-iz-uz-üz-ozöz karşınızda duruyor.

2-Bana göre KAFİYE kelimenin AĞIRLIK MERKEZİNDE bulunan çoğunlukla TEK BİR HARFTİR. (Gülmez-Gelmez de (L) harfidir. Baktım-Yaktım kelimelerinde mesela K harfidir. Ağladım-Bağladım kelimelerinde ise iki harftir Ğ-L harfleridir kafiye..

3-Dediğim gibi (z) ile biten 8 sesli harfin z harfinin önünde yer aldığı şablonunuz hazır demektir. Madem arkadaşınız E-Z yi UYAK SEÇTİ, ilk yapacağınız iş, hemen bu iki UYAK kelimenin KÖK ÇALIŞMASINI aynı anda JET HIZIYLA kafanızda yapmanızdır.

EL-BEL-CEL-ÇEL-DEL-FEL-GEL-HEL-JEL-KEL-LEL-MEL-NEL-PEL-REL-SEL-ŞEL-TEL-VEL-YEL-ZEL
ve bu köklerin sonuna MEZ redifini anında yazıp, anlam ifade edenleri, beyindeki depoya-yada bir kağıda anında yazmak lazım. Beöylece KÖK'ten kafiyelerde asla zorlanmazsınız.

4-E ve L bitti, hemen bunu E den A-İ-I-U-Ü-O-Ö 'YE YANİ DİĞER SESLİ HARFLERE taşımalısınız.
AL-BAL-CAL-ÇAL-DAL.............................]ZAL
İL-BİL-CİL-ÇİL-DİL...................................]ZİL
UL-BUL-CUL-ÇUL...................................]ZUL
üL-bül-cül-çül..........................................]ZÜL
OL-BOL-COL-ÇOL...................................]ZOL
IL-BIL-CIL-ÇIL..........................................]ZIL
ÖL-BÖL-CÖL....ÇÖL....................................]ZÖL

Böylece anında elinizin altında YÜZLERCE KAFİYENİZ hazır olacaktır. Atışmacı arkadaşınızın kullandığı her KAFİYEYİ sielecek ve ondan sonra KAFİYEMATİK'ten yakaladığınız UYAK-KAFİYELERİNİZi dokumak için, hem atışmacı arkadaşınızın sözlerini kulağınızdan ve kafiyematiği de gözünüzden ayırmayacaksınız. Mutlaka başarılı olacağınıza inanıyorum.

5-GELELİM- Tren-Fren gibi çoğunluğu BATI mahreçli DİLİMİZE GİRMİŞ KELİMELERE, bana göre BU KELİMELERDE yazılmayan ancak söylenmeyen o harfler ALTIN DEĞERİNDE HARFLERDİR ve kelimeye ruh veren o harflerdir. Bizim fonetiğimize, ağız ve dil yapımıza uygun hale getiren o harflerdir.
Şahsen ben, KAFİYENİN çoğunlukla TEK HARF-AĞIRLIK MERKEZİNDEKİ HARF- olduğunu bildiğimden, bu YAZILMAYAN ama söylenen HARFİ harf olarak yazmasamda, harf olark kabul ediyorum. yani, KAFİYE bir SES TİR VE tren kelimesi de bana göre İKİ HECE(Tİ-REN) SAYILIR. Tek hece olarak yazılır ama ŞİİRDE -ÖLÇÜDE İKİ HECE OLARAK sayılır. Ben, şahsen böyle kabul etmekteyim.

6-KAFİYE' kökten olursa güzel olur ama, biz bunu özellikle genç şairlerimiz KAFİYE ile REDİF(EK) arasıındaki FARKI BELLESİNLER diye ESNETMEDEN onlara sunmaktayız, bu sebeple, bu sunuma, günümüz şiir kara bulutları yok olana kadar devam edecepğiz, ama, hiç bir zaman KAFİYE KÖLESİ de olmayacağız. KAFİYE'nin tutucu-yönlendirici ve bazen de engelleyici etkisinden kurtulmalı şairimiz ve şiirimiz, işte MISRA BAŞI kafiyeler ve işte ÇAPRAZLAMA, DÖNENCE vb i tarzlarımız... Şu halde, kökten olmak lazım ama bir ŞART-VAZGEÇİLMEZ değildir. Üstelik, zaman zaman kök dışında -sapmalar olmadan-fiil-eylem-iş oluşumlu kafiyelerle şiiri daha bir ğüzel kılmak da mümkündür. Esas olan KALIĞ ve ŞEKİL-KAFİYE veya ÖLÇÜ değil, esas olan O ŞİİRİN O GÖVDEDE YÜKSELİŞİdir...


-----DEVAM EDECEK-----

Gönderen: Feyzullah Kırca 1
Alan: Grup: Gülce
Tarih: 26.02.2010 00:18:00
Konu: ALTINDIR SUSMAK (Gülce-Triloyemsi)
----------------------------------------
Yeni Şiirim Gülce-Triloyemsi denememi sizlerin yorumlarına sunuyorum. selam ve sevgiler


ALTINDIR SUSMAK (Gülce-Triloyemsi)


Anlatırsın çoğu zaman, susunca çok şeyi sabret.
Yeri ve zamanı gelir, susan da konuşur elbet.

Sözün söyle gümüş ise, bilesin altındır susmak
Faydadan çok zarar verir, ağzına geleni kusmak
Haklının hakkını bilip, doğru olmasa da pusmak
Anlatırsın çoğu zaman, susunca çok şeyi sabret

Aklına geleni söyler, yaparsın sözün adavet
Gölgelerin vehminden kaç, çıkar gönlünden kasavet
Hasmını sevmekle başlar, huzurlu topluma davet
Yeri ve zamanı gelir, susan da konuşur elbet.


25.02.2010
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey