SiteAna Sayfa
Güllük Dergisi
Şairlerimiz
Arama
Üyeler
Video
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Şifremi Hatırlat
Beni Hatırla
Your browser does not support the audio element.
Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi
Web'de Ara
Sitede Ara
0 Oy - 0 Yüzde
1
2
3
4
5
Konu Modu
GÜLCE DOSYA(18)
Site Yönetimi
Admin
Üyelik tarihi:
Jan 2008
Mesaj Sayısı:
12,518
Konu Sayısı:
11,588
#1
11/11/2012, 23:18
Gülce-OSMAN ÖCAL İLE RÖPORTAJ (1)
OSMAN ÖCAL İLE RÖPORTAJ
— Gülce Edebiyat Akımının amacını ve üstlendiği misyonu biraz açar mısınız?
Osman Öcal: Amacımız Türk Edebiyatında yeni şiir ve nesir türleri deneyerek, yeni nefes alanları yaratmaktır. Biz, Aruz, Hece ve Serbest’i bulunduğu noktadan alıp; bozmadan, inkâr etmeden, karşı çıkmadan daha ileri noktalara taşımayı amaçladık. Yıllardır boş vezin kavgaları yapmaktayız. Oysa Hece de Aruz da Serbest de bizim. Vezin, bir araçtır. Amaç, şiir ve şiirin yükselişidir. Her veznin kendine özgü yapısı vardır. Bizim olan değerleri; Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl Kısakürek, Orhan Veli Kanık vb. ustaların bıraktığı, açıkçası, bizlere şiiri emanet ettiği noktadan ele alıp daha ileri noktalara götürebilmeliydik. Maalesef bugün, ileri götürmek şöyle dursun, - internetin sağladığı imkânlar da kullanılarak- “sanat-şiir” katledilmektedir. Okumayan, araştırmayan, tefekkür etmeyen, düşlerini gerçekleştirmek heyecanıyla yüreği gümbürdemeyen bir “şair-şiir “ kara bulutunun içindeyiz. Edep ‘ten kaynaklanan Edebiyatımız, bir asırdır köklerinden koparılmadan yenilenmeyi, daha doğrusu yeni bir akımı beklemekteydi. Biz buna talip olduk ve geçmişi geleceğe aktarmayı, şaire nefes vermeyi hedefledik, vezinler arası barışı sağlamayı, özellikle internet ortamında bozulan şiirimizin gidişatını tamir etmeyi ve yükselişini hedefledik. Bunun yanında, hiçbir akımın yapmadığı değişik projeleri de gerçekleştirmek istedik. Türk destanlarını, Anadolu efsanelerini, Dede Korkut hikâyelerini, Peygamberlerin, kahraman kadınlarımızın, evliya kadınların hayatlarını, edebiyatımızda ilk’ leri, Nutuk’u ve daha nicelerini nazım olarak yazıp (Birçoğu tamamlandı.) gelecek kuşakların karşısına farklı bir güzellikte çıkmayı görev bildik kendimize. Ve görevimizi severek, zevk alarak yapmaya devam ediyoruz.
— Şu ana kadar yayınladığınız ortak veya kişisel eserleriniz nelerdir ve bu eserler hakkında okuyucunun görüşü nasıldır?
Osman Öcal: Sanıyorum, kişisel eser derken Gülce ile ilgili eseri soruyorsunuz! Henüz Kitap olarak bir eser vermeden önce Sayın Mustafa Ceylan yönetiminde GÜLCE dergileri yayınlandı. Ama kaç sayı yayınlandı, tam bilemiyorum. Maddi imkânsızlıktan dolayı yayınına ara verdi. Kitap olarak ise Sayın Mehmet Özdemir’ in “ Mihrican “ , Sayın Mustafa Ceylan’ın “ Bir yanardağ Fışkırması “ ve benim “ Tuğra “ isimli eserim GÜLCE ağırlıklı olarak çıktı. Yakında sadece Gülce şiirlerinden oluşacak bir antolojimiz çıkacak. Tabiî ki bir eserin beğenilip beğenilmemesi sadece içindeki şiirlerle ilgili değildir. Eserin kapak, dizgi, baskı, cilt gibi önemli unsurları da var. Ben şahsen eserlerin içeriklerinin beğenildiği kanaatindeyim. Eserleri okuyanların ancak üç beş tanesi görüş bildirir. Bize gelen görüşler gayet olumlu...
— Şairlerden beklediğiniz ilgiyi ve katılımı gördünüz mü?
Osman Öcal: Türk şiir tarihindeki akımlara bakarsak, gönül veren tanınmış şairlerin öyle bolca olduğunu göremiyoruz. GÜLCE’nin geçmişi çok yakın olmasına rağmen Gülce yazan çok sayıda şair arkadaşımız var. İçlerinde çok değerli usta şairlerimiz var. İnternet ortamındaki grubumuzda Gülce yazan yeterli üyenin olduğunu düşünüyorum. Hatta, Gülce mensubu olmadığı halde, Gülce yazan şairlere rastlamak olası. Ben şahsen internet ortamında iki arkadaşın Gülce şiirlerinin olduğunu gördüm ve aramıza davet ettim. Gülce yazmalarına rağmen henüz aramıza katılmadılar. Yani gizli gizli Gülce yazan şairler de var.
— Şair olarak bir akıma bağlı olmanın artılarını ve eksilerini anlatır mısınız?
(Özellikle Millî Edebiyat ve Millî Mücadele dönemlerinde bazı şairlerimiz; bağlılığı, bir zincirin bir halkası olmaktan ziyade daha ileriye gidemeyeceğini düşünmüş ve akımlara bağlı olmaya karşı gelmiştir. Örneğin, Yahya Kemal’i ve Mehmet Akif’i sayabiliriz. Yine de örnek verdiğimiz bu iki üstadın, yaşadıkları dönemlerdeki edebî akımlara önemli katkıları olmuştur. Akımlara tamamen karşı olmanın da doğru olmadığı, Cumhuriyetin öncesinde ve sonrasında Servet-i Fünun, Edebiyat-ı Cedide, Genç Kalemler, Beş Hececiler, Yedi Meşale, Yenilikçiler, Garip ve Nazım Hikmet çizgisinden anlaşılmıştır.) Osman Öcal: Bir akıma bağlı olmayı, sadece akımın ilke ve kuralları doğrultusunda şiir yazma olarak sormak istiyorsanız, Gülce yazan şairlerin hepsi de akımın dışında da şiirler yazıyorlar. Gülce yazmamız bizim değişik şiirler yazmamızı engellemiyor. Hatta daha güzele doğru yürümemizi teşvik ediyor. Bir akımın içinde bulunmak bir mensubiyeti beraberinde getiriyor ki, onur verici. Kendini yalnız hissetmiyorsun. Çevrende senin gibi düşünen dostların var. Tabii, eleştirildiği zaman da nasibini alır ki, bu da eksisi olur. Sadece Gülce yazmadığımız için, diğer şairlerden farklı bir gelecek kaygımız da yok ayrıca.
— Malzemesi duygu olan şiiri, serbest veya hece dile geldiği zaman, farklı usullerde yazmaya çalışmak şiiri aslından uzaklaştırmaz mı?
(Şiir yazma işi eğer bir öğrencinin ders konusu değilse, takdir edersiniz ki hiçbir “şâir” şiir yazmış olmak için kalemi eline almaz. İlham dediğimiz o yazma isteğini tetikleyen duygu, yaşadığımız hayatın anlık etkilerinden doğmaktadır. Hislerimizi söze veya kâğıda döktüğümüzde kimi zaman hece, kimi zaman serbest şekilleri kullanırız. Yani, o an içimizden geldiği gibidir. Etkisi de aynı derecede samimidir. Belli kurallar çerçevesinde duygularımızı mısralarla dokurken aslından uzaklaşmadan başka bir kalıba sokmak mümkün müdür?) Osman Öcal: Duygu olmadan şiir yazılmaz elbette. Siz diyebilir misiniz benim duygum hece vezninde geliyor, ya da serbest vezinde geliyor. Bu mümkün mü? İlham geldiği zaman şair veznini kendi bulur. Bir şair düşünün; bu gün ki ilhamım hece ölçüsünde gelsin ve hece şiiri yazayım veya serbest ölçüde gelsin serbest şiir yazayım, hatta aruz vezninde gelsin aruz şiiri yazayım diye düşünebilir mi? İlham geldiği zaman şair ilhamını kendi şekillendirir. Şairde yeterli bilgisi vezin bilgisi varsa istediği vezinle duygularını kâğıda döker. Şair sadece hece veznini biliyorsa sadece hece yazar. Benim yıllarca yazdığım gibi. Aruzu öğrendim aruzla da yazabiliyorum artık. Ama ilhamın geliş şekli yine aynı. GÜLCE her vezni kullanan bir akımdır ve şairleri de duygularını her üç vezin ve kalıpla yazabilmektedir. Hatta duyguların dökümü daha rahat olabilmektedir bazı Gülce nazım türlerinde. Sadece hece yazan veya aruz yazan şairde duygularını bir kalıba sokmuş olmuyor mu zaten.
— Akademik çevrelerden destek veya eleştiri alıyor musunuz?
Osman Öcal: ‘Her doğum sancılı olur.’ Elbette destek verenler de var eleştiri yapanlarda. Eleştiri almak dikkate alınmak demektir. Bu, GÜLCE için önemli bir gelişmedir. Gerek internet ortamında gerek yazılı basında Gülce ile ilgili olumlu yazılar yazan hocalarımız, yazarlarımız var. İlerde çıkaracağımız Gülce Antolojisi ile akademik çevrelere ulaşmamız daha rahat olacaktır. GÜLCE olarak bir üniversitemizin desteğiyle bir toplantımız olacak.( Büyük ihtimal Kasım 2010) Sanıyorum bu toplantıdan sonra Gülce daha ok gündeme gelecektir.
— Gülce Edebiyat Akımının gelecek kuşaklara nasıl bir mirası olacaktır?
Osman Öcal: Gülce Edebiyat Akımı yeninin yenisi olma yolunda ilerleyen bir atılım hareketi. En önemli özelliği ise şiirlerini aruz, hece ve serbest vezin ile yazması. Yani her üç vezni de benimseyip harmanlaması, sahiplenmesi ve şaire her üç vezni de benimsetip kullandırması. Olaya bu açıdan bakarsak, gelecek kuşaklara her üç veznin de bizim olduğunu sezdirip sevdirmek olacaktır. Aruz vezninin anlaşılmayan, bilinmeyen, kullanılmayan bir vezin olduğunu düşündüğümüzde, sanırım GÜLCE’nin önemi daha iyi anlaşılacaktır.
— Sayın Öcal; Akımın lokomotifi olan şairlerden birisiniz. Bu uğurda, alanında bir ilk olan şiir kitabı da çıkardınız. Aldığınız sonuçtan memnun musunuz?
Osman Öcal: Ben şiirlerimi yazarken herhangi bir maddi kazanç edinmek için yazmıyorum. Düşüncelerimi duygularımla yoğurarak şiir diliyle anlatmaya çalışıyorum. Uzun yıllardan beri yazmama rağmen kitap haline getirme şansım olmamıştı. Yazdıklarımı okuyucuyla paylaşmak amacıyla iki kitap çıkardım. İlk kitabım TUĞRA; Divan Edebiyatı, Halk Edebiyatı, Yeni Türk Edebiyatı, edebî söz sanatlarını şiirde kullanma ve GÜLCE nazım türlerine örneklerden oluşuyor. Kitabımı yurdun dört bir yanına ulaştırmaya çalıştım. Şair dostlara, Öğrencilerime, Üniversite öğrencilerine, Üniversite hocalarına ve diğer tanıdıklarıma göndererek okuyucuyla buluşturdum. Kitabımda sonradan fark edilen ufak hata ve eksikler olmasına rağmen genelde olumlu tepkiler aldım. Özellikle şair arkadaşların beğenisini topladı. Teşekkürler… Sağ olun, var olun…
Gülce-Osman ÖCAL ile Röportaj(2)
Gülce’ de kaç çeşit nazım türü vardır? Kısaca bunları tanımlar mısınız?
Osman ÖCAL: Biraz uzun bir soru ama kurallarına girmeden kısaca tanımlamaya çalışayım. Gülce ’de, önü açık olmak üzere, on dokuz nazım türü var.
Akrostik: Akrostiş şiir tekniğinin biraz ileriye götürülmesi olarak tanımlayabiliriz. Verilen ipucu, kelime ya da kelimeler mısraların içinde gizlenir.
Bahçe: Gülce nazım türlerinin tamamını ya da birçoğunu içinde barındıran türdür.
Buluşma: Hece ile serbestin bir arada kullanılmasıdır.
Çaprazlama: Hece şiirinde kafiyelerin çaprazlama yerleştirilmesi esasına dayanan bir nazım türüdür.
Dönence: Cinaslı kafiyelerin çaprazlama ve dönerli olarak kullanılması esasına dayanan bir nazım türüdür.
Gülce: Akıma adını veren ve Japon edebiyatının “ Haiku “ adını verdiği nazım türünün bizim edebiyatımızda yeni bir ruhla ele alınan nazım türüdür.
Gülistan: Aruzla hecenin buluşmasıdır.
Özge: Divan edebiyatımız da az kullanılan Mütessa ve Muaşşer nazım türlerinin değişik bir sürümüdür. Aruzla yazılana “ Özgecan “ denir.
Serbest zincir: Hece şiirindeki mısra zincirinin serbest şiire uygulanışıdır.
Sone’m: Batı edebiyatındaki "Sone" nin değişik bir sürümü.
Tekil: Adından da anlaşılacağı gibi, tek sayılı hece kalıbından oluşan bir nazım türüdür.
Tokmak: Hece-ölçü ve kalıplarının büyükten küçüğe veya küçükten büyüğe doğru dizilmesiyle oluşan nazım türüdür.
Triyolemsi: Batı Edebiyatı nazım türlerinden olan "Triyole" nin değişik bir sürümüdür.
Tuğra: Aruz vezni veya Rübai’ ‘nin (ahreb-ahrem adı verilen) kalıplarından birisiyle yazılan, dörtlük veya beşlik tarzında olup ve mısraının hem ortasında hem sonunda kafiyeleri olan nazım türüdür.
Üçgen: Şekil itibariyle Üçgen’e benzediğinden bu ismi almıştır. Azdan çoğa, çoktan aza doğru hecelerden oluşan mısra yapısı vardır. Hece veznimizde yeni bir nazım çeşididir.
Üçgül: Adından da anlaşılacağı gibi bentleri üçer Mısra’dan meydana gelen bir nazım türüdür. Mısralar hem ortadan hem sondan kafiyelidir. Aruzla yazılana Üçtuğ denir.
Yediveren: Beyitlerle yazılan cinaslarla nakışlanan bir nazım türüdür.
Yiğitçe: Adından anlaşılacağı gibi yiğitlik-kahramanlık içeren konuları ele alan bir nazım türüdür. Halk şiirimizdeki “Varsağı “ nın yeni sürümüdür. En önemli özelliği Mısra başından kafiyeli olmasıdır.
Yunusça: 6+5, 6+5, 6+5, 4+4 veya benzer şematik yapısıyla millet, memleket, aşk ve tasavvufi konularda eserler verilmesini arzuladığımız bir nazım türüdür.
- İlk Gülce şiirinizi anımsıyor musunuz?
Osman ÖCAL: Evet, “ Hazan “ isminde bir dörtlükten oluşan Akrostik bir şiir idi.
(H) azan inmiş yüzüne, bak geldiğin şu (H) ale
(A) ğlasın (A) k saçların, ay düşmez bu (A) hvale
(Z) âlimsin ey (Z) ülalim, yüreğin dingin, (Z) iyan
(A) vunma çare olmaz, (A) rtık gözünden (A) kan
(N) asıl olacak dönmek mümkün mü ki (N) ihale
-Gülce’ ye tepkiler var mı? Varsa ne yönde? Sizin bu tepkiler karşısındaki tavrınız nedir?
Osman ÖCAL: Türk şiir tarihine baktığımızda, her yeniliğin veya her yeni akımın karşısında olanların varlığını görürüz. Her yeniliğe direnen tutucular çıkar mutlaka. Gülce ’ye karşı çıkanlar da olacak tabii ki. Bu gayet doğaldır. Ve bu tepkiler bizi memnun ediyor. Memnun ediyor, çünkü dikkate alındığımızın işaretidir bunlar. Geçmişte olduğu gibi yeniliği hazmedemeyenler, en iyisini biz biliriz diyenler, kafasını kumdan çıkarmak istemeyenler, bizim, Türk şiirini özellikle heceyi bertaraf ettiğimizi söylüyorlar ki, tamamen saçma bir düşüncedir. Çünkü biz on dokuz nazım türünün birkaç tanesi hariç, hepsinde hece veznini kullanıyoruz. Yapıcı olan tepki ve eleştiriye her zaman açığız. Bazen belli kişiler tarafından sert sataşmalar oluyor ama kaile almıyoruz. Belli başlı sataşma gerekçeleri yok. Belli ki Gülce’yi okumamışlar ve bilmiyorlar. Gülce nedir ne değildir, bunu bilmeyenleri muhatap almamak lazım.
- Bilindiği gibi, Hece ve serbest vezinle yazan şairler arasında zaman zaman keskin ayrışmalar olabiliyor. Gülce bu ayrışma ya da çatışmalardan etkilendi mi? Etkilendiyse, ne ölçüde?
Osman ÖCAL: Gülce, bir veznin taraftarı değil, aynı anda üçünün de taraftarıdır. Dolayısıyla bizim bir ayrışmamız olmuyor. Ayrışmalardan etkilenmiş midir, elbette. Gülce ’nin ortaya çıkış sebeplerinden birisi de bu ayrışmalardır. Hece, serbest arasındaki ayrışmayı, anlamsız kavgayı bitirmek amacımızdan birisidir. Bunun içindir ki, hece ve serbestin beraber kullanıldığı “ Buluşma “ nazım türünü ortaya koyduk. Zaman, Türk şiiri için kavga değil barış, ayrışma değil birlik zamanıdır. Biz de buna hizmet etmeye çalışıyoruz. Şiir türlerimizin her biri bir barış güvercini, her biri şairin önünü açan bir nazım türüdür.
- Gülce ile nereye varmak istiyorsunuz? Belirgin bir hedefiniz var mı?
Osman ÖCAL: Hedefsiz yol alınmaz, bilirsiniz. Bizim bir parolamız var: “ Yola devam...’” Yola devam dediğimize göre hedef de olmalı. En büyük hedefimiz geçmişi geleceğe aktarmak. Geçmişi sahiplenip sevdirmek… Sen-ben çatışmasına son vererek Türk şiirinde yeni nazım türleriyle şaire nefes alanları yaratmak ve okuyucuya değişik sürümlerle şiiri sevdirmek. Bu sürümleri kalıcı kılmak… Dünya edebiyatı nazım türleri ile Türk nazım türlerini özünü bozmadan kaynaştırmak ve Gülce şiirlerimizi özellikle İngilizceye çevirerek (Bazıları çevrildi.) dünyaya tanıtmak. Gülce nesirler üretmek ve yaygınlaştırmak hedeflerimiz arasında.
- Bugünkü nesile söylemek istediklerinizle, gelecek nesile bırakmak istedikleriniz nelerdir?
Osman ÖCAL: Barış barış diyoruz! Şiirde kullanılan her üç vezin de bizim! Öz veznimiz olan hecenin yanında aruz da serbest de Türk şiirine mal olmuştur. Birini birine üstün görmeden, iteleyip ötelemeden, kırıp dökmeden, barış içerisinde varlıklarını koruyup geliştirelim, diyoruz. Bunlar bizim zenginliğimizdir. Bunları bir arada yaşatabiliriz, diyoruz. Bunun için, “ üç vezni de bir şiirde kullanmak ya da iki vezni bir şiirde kullanmak olasıdır “ diyoruz. Söz sanatları, özellikle de cinas, şiirimizin altın takısı olsun, diyoruz. Gelecek nesile; şairleri kavga etmeyen, okuyan araştıran, güzelin güzelini yazan, geçmişinden ürkmeyen, geleceğe emin adımlarla yürüyen bir şair topluluğu bırakmak istiyoruz.
- Sizce, Gülce hedeflediği noktaya geldi mi? Ya da, gelebilme olasılığı var mı?
Osman ÖCAL: Akım diye ortaya çıkan bir grubun kısa süre içerisinde hedefe varması mümkün değildir. Gülce yoluna devam etmektedir. Amaçladığı ne ise bunu başarıncaya ve kalıcı kılıncaya kadar azimle çalışacaktır. Hiçbir hareket başarısız olmak, yarı yolda kalmak için yola çıkmaz. Henüz doğum sancılarını atlatabilmiş değiliz ve akım olarak yeniyiz. Edebiyat çevresinde, akademik çevrede kendimizi kanıtlama çabası içerisindeyiz ve henüz yolun başındayız. Projelerimizi tamamlamadan, Gülce’yi kalıcı kılmadan “ hedefimize ulaştık! “ demek olmaz. Gülce hedeflediği noktaya ulaşabilir mi? Bunu da zaman gösterecek, biz ümitliyiz...
- İnternet ortamında şiir ve Gülce çalışması ne kadar olanaklı?
Osman ÖCAL: İnternet bilgi, internet çabuk erişim, internet kolay haberleşme demektir. Şiir okumak, şiir yazmak isteyen herkes internet yoluyla istediği bilgilerin çoğuna erişme imkânı bulur. Bunun yanında, internet ortamında şiirin katledildiğini, şiir kopyacılığının arttığını görmek de mümkün. Okumadan, araştırmadan şair olmak isteyen bir sürü insanla karşılaşmak olası. İnternet bir şair patlamasına sebep olmuştur ki; bu Türk şiiri adına hem olumlu hem de olumsuz etkilere sahiptir. Gülce yazan şairler araştırmadan, okuyup incelemeden Gülce şiir yazamazlar. Gülce şiir ile ilgili bilgileri kendi sayfa ve sitelerimizde şairlerin okuyup incelemesine sunmuş bulunmaktayız ki; buradan okuyup, değerlendirip, fikir sahibi olarak kendi şiirlerini yazsınlar diye. Ayrıca şair yazılan şiirler ile ilgili eleştiri ve yorumlara anında erişme olanağı bulmaktadır. Bu da doğruya ve daha güzele gitmenin yolunu açmaktadır.
- İleriye dönük projeleriniz var mı? Varsa nelerdir?
Osman ÖCAL: Elbette, ileriye dönük projelerimiz var ve devam ediyor. Geçmişte hiçbir akımın veya grubun yapmadığı değişik projeleri de gerçekleştirmek istedik. Yeni çalışmalarla tarihi yeniden uyandırarak: Türk destanlarını, Anadolu efsanelerini, Dede Korkut hikâyelerini, Peygamberlerin, kahraman kadınlarımızın, evliya kadınların hayatlarını, edebiyatımızda ilk ‘ leri, Nutuk’u ve daha nicelerini nazım olarak yazıp (Birçoğu tamamlandı.) gelecek kuşakların karşısına farklı bir güzellikte çıkarmayı görev bildik kendimize. Ve görevimizi severek, zevk alarak yapmaya devam ediyoruz.
-Basılı yayınlarınız var mı? Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Osman ÖCAL: Henüz, Kitap olarak bir eser vermeden önce, Sayın Mustafa Ceylan yönetiminde GÜLCE dergileri yayınlandı. İkinci sayıdan sonra maddi imkânsızlık dolayısıyla yayına ara verdi. Kitap olarak Sayın Mehmet Özdemir ’ in “ Mihrican “ , Sayın Mustafa Ceylan’ın “ Bir Yanardağ Fışkırması “ ve benim “ Tuğra “ isimli eserim, GÜLCE ağırlıklı olarak çıktı. Yakında da -sadece Gülce şiirlerden oluşacak- bir antolojimiz çıkacak. Şu anda bunun hazırlıkları içindeyiz.
Gülce-Refika DOĞAN ile Yapılan Röportaj
REFİKA DOĞAN İLE RÖPORTAJ
Soru 1- Soru 1- şiir denince genelde ne anlıyor, neyi anlatmak istiyorsunuz?
R.D.- Duygu ve düşüncelerin ritmik bir akış içerisinde, belli bir örgü ile yapılandırılarak sözcüklere aktarılma yetisi.
Soru 2- Gülce isminin sizdeki çağrışımı nedir? Neden Gülce?
R.D.-Gülce ismi öncelikle pozitif bir duygu salınımıyla ruhuma dinginlik kazandırıyor. Doğa geliyor aklıma, çiçekler ve hele ki gül… Katmer katmer allanan yapraklarıyla kendisiyle birlikte etki alanını da çoğaltan muhteşem bir resim…
Soru 3- Gülce ne zaman, nasıl ve ne amaçla doğdu, bu güne nasıl gelindi?
R.D.-Aslında Gülce’ nin düşünceye ilk tohum ekişi 2002’ li yıllarda, değerli arkadaşlarımız Sayın, Harun YİĞİT ve Sayın, Mustafa CEYLAN hoca ile başladı. Onlarca kitapla başlayan sancılı fikir teatileri, eleştiri, tartışma, analiz ve nihayet ikili görüntü dışına çıkışı 2004 yılına değin sürer.2004-2006 yılları, bu yolda geliştirilen nazım türlerinden birkaçının denendiği, Antoloji Kültür Sanat Portalının kişisel ve grup sayfalarında paylaşıldığı yıllar olur. Tabii, ben bu arada sadece yorumlarımla destek verdim (bana son derece heyecan veren, algıma yabancı gelmeyen) bu çalışmalara. Ve bir şekilde yazma isteğiyle doldum. Bu arada halkaya, Cinas’ın ustası saygıdeğer Ekrem YALBUZ hocamız da katıldı. Ki, Ekrem hocanın katkıları inkâr edilemez ölçüde ayrı bir derinlik, renklilik kazandırdı GÜLCE’ ye. Bu çalışmaya yönelik kaleme alınan şiirleri kişisel sayfalardan takip edip etkilenen ve benzer çalışmalar ortaya koyan değerli şairlerimiz Sayın, Sevgili ÖZBEK’ in ilk Gülce denemesi kayda değer bir çalışma olarak ilgi çekti. 2008 yılına değin bu çalışmalar harıl harıl devam etti “Güllük “ çatısı altında. Ve nihayet 2008’ de artık bu adla bir grup kurmanın zamanı geldiğine inanarak, Antoloji Portalında “GÜLCE” grubunu kurduk.
Soru 4- Gülce şiire yeni bir ses, yeni soluk getirecek mi? Gerçekte böyle bir değişime gereksinme var mıydı?
R.D.-Elbette… Buna inanmasak, bunca emek, bunca çabayı göze alır mıydık? Böyle bir değişime gereksinme var ki, yola çıkıldı! Bir kere, birbirinin benzeri, birbirinin tekrarı olan tekdüze bir anlayıştan öteye gitmedi şiirimiz. Dikkat ederseniz yeni bir akımın ardından yazılan şiirler daha kalıcı, daha ilgi çekici olmuş. Süreç içinde hızını kaybederek yeni bir heyecana, yeni sürüklenişlere kapı aralamış. Bugün, dünyada ve ülkemizde çok hızlı bir değişim gözlenmekte. Bu değişime koşut olarak insan yaşamı, ihtiyaçlar, beklentiler, duygu ve düşünceler de değişmekte. Şiir, değişen bu ölçekler karşısında nasıl durağan kalabilir? Değişimin insanlar üzerinde yarattığı etki ve değer kaybını şiirden başka hangi sanat dalı kısa, net ve derinliğince dile getirebilirdi ki? İşte Gülce, böyle bir ihtiyaçtan doğdu. Kendi öz Türkçemizle, ana dilimizle hem hece, hem serbest ve hem de ( ağır dili nedeniyle)kolay yazılamadığından yeterli ilgiyi göremeyen Aruz veznini ( şairin yaratıcılığı ve estetik anlayışıyla ) buluşturarak farklı motiflerde ve belli bir disiplin içinde yeni teknikler geliştirme fikri Gülce’ nin temel çıkış noktası oldu.
Soru 5- Mustafa Ceylan ile birlikte “Gülce Edebî Topluluğu” olarak, hece şiirine yeni soluklar kazandırdığınızı biliyoruz. Bu yeni oluşumların temelinde yatan yenilikçilik arzusunun haklı ilgiyi görüp yerleşik bir akım haline geleceğini düşünüyor musunuz?
R.D.-Elbette düşünüyorum. Bu sadece benim değil, Gülce’ ye gönül vermiş ve bu uğurda yola çıkmış, bizimle birlikte olan bütün Gülce’ ci dostlarımızın inandığı bir gerçek. Ancak daha öncede ifade ettiğim gibi yenilikçi anlayışla yola çıkanların oldukça sabırlı olmaları gerekir. Bu tür hareketler sürece yayılan, sürecin nerede başlayıp biteceğinin başlangıçta bilinmediği bir bilinmezlik içerir. Biz öncelikle AKIM olma düşüncesiyle yola çıkan bir “Gülce Edebî Topluluğu” yuz. Akım olma inancımız ve bu uğurdaki çabamız gücümüzün yettiğince sürecektir. Ancak ne kadar başarırız, bilinmez! Böyle bir sürecin akıbetini şimdiden kestirmek zor! Bekleyip göreceğiz. Ancak, aldığımız olumlu tepkilere bakarak inancımız o dur ki; Gülce doğru yolda doğru adımlarla ilerlemektedir.
Soru 6- Gülce’ de, geçmişteki hangi akımın ve hangi şair (ler) in etkisi yahut izi vardır?
R.D.-Bu sorunuza yanıt vermek oldukça zor! Çünkü Gülce, bizim olan geçmişi yeni bir anlayışla, yeni bir disipline ile yine bize dönüştürme çabasıdır. Hal böyle olunca, Gülce, geçmişteki akımların ve şairlerin birçoğundan etkilenmiştir diyebiliriz. Hece şiirinde olsun, serbest şiir ve aruzda olsun… Böylesi bir etki alanının dışında kalınması olanaksız. Akımlardan tam olarak “ şunu örnek almış “ diyemeyiz tabii ki ancak, etki alanı içinde - kısmen de olsa- ince ayarlı benzerlikler gösterebiliyor. Bir Necip Fazıl, bir Nazım Hikmet, bir Yahya Kemal, Yaşar Nabi örneklerini sayabiliriz ilk anda.
Soru 7- Gülce, edebiyatın her dalına girebilir mi?
R.D.-Rahatlıkla “ evet” diyebilirim! Gülce, sadeleştirilmiş diliyle aruz, manzum, mensur, söyleşi, destan, efsaneleri içine alan, on dokuz nazım türüyle edebiyatın her dalına rahatlıkla girebilen bir anlayışın ürünü.
Soru 8- Gülce’ nin oluşumunda ilk başta kimler vardı?
R.D.-Kurucuları olarak:
Mustafa Ceylan
Harun Yiğit
Refika Doğan
Osman Öcal
Yusuf Bozan
Adını sayabiliriz ilk başta. Ve akabinde Ekrem YALBUZ, Mehmet NACAR, Gültekin TOGA (Ozan Sentezi),Mehmet ÖZDEMİR, Şemsettin DERVİŞOĞLU, M.Nuri PARMAKSIZ, Serap HOCA, Şükran GÜNAY, Asuman SOYDAN ATASAYAR, Zübeyde GÖKBULUT, Rahime KAYA ve daha nice adını burada sayamayacağım güçlü kalem dostlarımız destek verdiler. Bütün bu değerli kalem dostlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum buradan.
Soru 9- Gülce’ de kaç çeşit nazım türü vardır? Kısaca bunları tanımlar mısınız?
R.D.-On dokuz nazım türü var. Aslında on sekiz… On dokuzuncu ise; bütün nazım türlerini içine alan, yani on sekiz nazım türünün bir kaçı veya hepsiyle yazılan başlıktır. Bütün bu başlıkların içeriğinde hem hece, hem serbest hem de aruz kalıpları mevcuttur. Kimisinde sadece hece ve serbest birlikte, kimisinde hece ve aruz birlikte, kimisinde üçü birlikte… Başlıca Gülce Nazım Türleri ve bu türleri öneren şairlerimiz: 1- Buluşma ( Harun Yiğit-Mustafa Ceylan)
2- Sone’ m ( Mustafa Ceylan)
3- Çaprazlama ( Mustafa Ceylan)
4- Akrostiş ( Harun Yiğit)
5- Triyolemsi=Üçleme ( Mustafa Ceylan – Ekrem Yalbuz)
6- Özge ( Refika Doğan)
7- Gülistan ( Mustafa Ceylan)
8- Tuğra (Osman Öcal “ Vuslatî” mahlasıyla)
9- Yediveren (Ekrem Yalbuz)
10- Yiğitçe ( Mustafa Ceylan)
11- Yunusça ( İbrahim Sağır)
12- Üçgen ( Harun Yiğit)
13- Tokmak ( Mustafa Ceylan)
14- Serbest Zincir ( Mustafa Ceylan)
15- Üçgül ( Mehmet Nacar)
16- Tekil (Harun Yiğit)
17- Dönence (Mustafa Ceylan)
18- Gülce ( Mustafa Ceylan)
19- Bahçe ( Yusuf Bozan)
Soru 10- Söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
R.D. Gülce ve Gülce Edebî Topluluğuna kendini ifade etme fırsatı verdiğiniz için size ve sizin şahsınızda “Türkiye Optik ve Optometrik Meslekler Derneği yönetimi “ değerli mensuplarına teşekkür ediyorum.
Gülce-MUSTAFA CEYLAN İLE YAPILAN RÖPORTAJ
MUSTAFA CEYLAN İLE YAPILAN RÖPORTAJ
Soru: Şiir dünyamızda edebî bir akıma ihtiyaç var mıdır? GÜLCE edebiyat akımı sizce zamanında mı ortaya çıkmıştır? Neden?
Cevap: En son Garip Üçlüsü, İkinci yeni ve Mavi’yi gördü Türk Şiiri. O zamandan bugüne nerdeyse bir asır zaman geçecek. Şimdilerde zaman o kadar hızlı işliyor ki, elektronik devrimle bir günde eskiye göre birkaç devir değişmektedir diyebiliriz. Haberleşme-iletişim ve yayıncılık... Bu internet, bu cd-kaset-mikrofilm; bu ses ve yazı, bu görüntü ve transfer... Bu kilometreleri eriten hız… Düşünce gücü. Bu akış, bu sel... Bunun önünde durmak mümkün değil. Deli gömlekleriyle meydana çıkıp bu gelişim ve değişime karşı duranlar süpürülür giderler. Zaman eridi, mesafe sıfırlandı gayri. Bu teknolojik devrimle, sınırlarını kaldıran AB ve öteki ülkeler, globalleşme, ortak beyin ve nabız, toplumsal akıl... Bütün bu adımlar, dünyayın içten içe sarsmaktadır. Toros yaylalarında Karacoğlan sazının yerini bilgisayarlar, navigasyonlar ve öteki görüntülü – renkli cihazlar almışa benziyor. Dünya, içten içe kaynayıp, çağın süratine ayak uydurmaya çalışmakta. Ekonomik kalkınmasını tamamlamış ve bireyin maddi ihtiyaçlarını tümüyle gidermiş toplumlarda maneviyat açlığı haddinden fazladır. Ve gençleri başta intiharlar olmak üzere, ruhsal boşluklarda kıvranmakta, çare arayışları sürmektedir. Müzik, resim, heykel, tiyatro başta maalesef şiir de bu çağcıl zihniyetten nasibini almış bulunmaktadır. Batı, ruh kökünden koptukça, hip-hop müziği, çılgın arzu ve sınırsızlıkla ne yaptığını bilmez haldedir. İşte bu sebeple sanat güneşi, insanlığın ve geleceğin ışığı gene doğudan hem de Anadolu’dan doğacaktır.
Çünkü;
Anadolu sancılar içindedir. Çünkü Anadolu’nun insanları kentle-kırsal doku arasında kentin varoşlarına taşınmış, köyünü kente getirip oturtmuştur. Çarpık kenteşme, ters ve kopuk kent mimarisi, bize benzemeyen yollar, bina projeleri, renkleri, şekilleri, kent estetiği; köklerine yabancı bir nesili doğurmaya çalışmıştır. Anadolu insanının % 85’i şehirlerde yaşamaya başlamıştır. Köylerimiz en yakın çevreye, ilçelere, ilçelerde illere akın etmiştir. İşsizlik ve kalleş-kancık terör, dağ eşkiyaları; insanımızı taşından-toprağından-köyünden etmiştir. Anadolu bir uçtan bir uça taşınırken, politik-sosyal ve kültürel sancıları da beraberinde taşımıştır. Eğitimden, sağlığa, tarıma varıncaya kadar bu sancılar artarak devam etmiştir. Fert başına düşen milli geliri, doktor başına düşen hasta sayısını, sınıf başına düşen öğrenci sayısını ayarlamaz durumdayız. Üstelik Dil ve kültür emperyalizminin müthiş saldırısı mevcuttur. Özenti, moda ve gösteriş esasında menfaatperest ve bana neci bir nesil hazırlanmaya çalışılmıştır. Ülkemiz, türban vb bir takım yapay meselelerle senelerce boş ve gereksiz tartışmalarla vakit geçirir hale gelmiştir. Özelleştirmede yapılan hatalarla milli sanayimiz ve bazı öz kaynaklarımız, başta madenler ve temel sanayi sektörlerimiz bir bir elden çıkmıştır. Üreten değil, dışa bağımlı, sadece tüketen, har vurup harman savuran bir yapı tesis edilmeye çalışılmıştır. Uluslar arası silah ve esrar çetelerinin kulası bir PKK terörü her köyümüze şehit tabutu göndermiş, çok büyük oranda ekonomimize darbe vurmuştur. Yabancılara toprak satışları hızlanmış, daha çok ithal eden, az ihraç eden ülke konumuna gelmiş bulunmaktayız. AB kapısında bekleyen, kendisini AB ye kabul ettirememiş, Kıbrıs başta çoğu problemi hep bir başka bahara ertelemiş bulunmaktayız.
Ve
İnternetin getirdiği kolaylıkla şairi çok, şiiri oldukça az bir kara bulutun içindeyiz şimdi. Parlak, apaydınlık bir güneşe ihtiyacımız var. Bu kadar olumsuz bir zamanda bir EDEBİYAT AKIMI çıkmayacak da, yağlı-börekli zaman da mı çıkacak? Tam zamanı. ((Şairleri haykırmayan bir millet—sevenleri ölmüş öküz çocuklar gibidir))) diyen usta şairin sözüne uyarak, yeniçağın yeni edebiyat akımının ortaya çıkmasının tam zamanıdır ve GÜLCEmizde işte bu tam zamanında çıkan bir yürek birlikteliği, yeniçağın yeni edebî akımıdır.
Soru: Sizce Türk şiiri Dünya şiiri içinde hak ettiği noktada mıdır? Bugünkü duruma bakışınız nedir?
Cevap:
Türk şiiri, Dünya şiiri içinde hak ettiği noktada değildir. Zira, öteki milletlerin şiirlerinin önünde olmasına rağmen arada çok büyük mesafeler olmalıydı. Önde ama açık ara ile önde olmasını istemekteyiz. Bugün aruzu-aruz veznini otantik bir eski malzeme olarak raflarda tozlanmaya terk eden, Anadolu âşıklık geleneğini yaylada unutan, kolaycı, uydurukçu, çabuk tüketen, estetikten yoksun, taklidci, yapay bir şairler curcunasını yaşamaktayız. Hece ve serbesti, iki ayrı duvara kadar götürmüş, oradan öteye nerdeyse 50 yıldır geçemeyen iki ana damar. Birisi Nazım Hikmet duvarı, ötekisi Karakoçlar ve Koşma duvarı. Birisi Orhan Veli, Atilla İlhan taklitçisi, ötekisi geleneksel ozan şiirimizin kafiye-ayak-uyaklarından aşırmacı. İşte bu gidişe (((dur)) demek zorundaydık. Bu gidişe, “gerçek böyle değil” demeliydik. Bu gidişe “sonun iyi değil” diye haykırmalıydık. Dünya şiirinin, öteki ulusların şairlerinin bizim şiirimize benzemeye çalışmalarını göz ardı edemezdik. Veya, cebinden kök kelimeleri ve bir başka cebinden eylem ve sıfat kelimelerini yazı tura şeklinde çekip, anlamsız ve köksüz, imge sevdasıyla dokunan bugünkü İngiliz şiirinin şırıngası ile zehirlenmiş şairlerimizin sağlığına döndürülmesi şarttı. İşte GÜLCE, bu hakikatleri göze alarak yola çıktı. Türk şiirini, mazisinden, köklerinden koparmadan geleceğe taşımaya ve Dünya şiiri içinde hak ettiği yere ulaşması için gayretler sarfetmeye başlayan tek ve en önemli edebiyat topluluğunun ortak amacıdır. KASIM 2011
BAKANLIĞA GİDEN METİN
GÜRLER İLKÖĞRETİM OKULU MÜDÜRLÜĞÜNE
KIRIKKALE
İlgi: Kırıkkale İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 07 Ekim 2008 tarih ve B.08.MEM.4.71.00.02-510/17400 sayılı yazıları.
Türk Edebiyatında ‘Gülce Edebiyat Akımı’ olarak; yeni şiir türleri deneyerek, Türk şiirine nefes aldırmak ve aruz, hece, serbest şiir kavgasına karşılık bu nazım türlerini barıştırıp kaynaştırmak istiyoruz.
Bu amaçla yazdığımız şiirlerin Türk Dili ve Edebiyatı derslerinde işlenebilirliğini veya faydalanılabilirliğini düşündüğümüzden; şiirlerin özellikleriyle beraber bazı örneklerini bilgilerinize arz ederim.
Gürler İlköğretim Okulu 14.10.2008
2-A Sınıfı Öğretmeni
Kırıkkale Osman Öcal
Ek: 36 sayfa çalışma raporu
kaynak:
http://www.gulceedebiyat.net/konu-bakanliga-giden-metin-9300.html
İletişim Siteleri:
http://gruplar.antoloji.com/gulce/
http://www.gulceedebiyat.net/forum-gulce-projeleri-ve-gulce-grubu-mesajlari-724
http://www.gulceedebiyat.com/e_dergi/HTML/gulce-antoloji.pdf
http://www.gulceedebiyat.net/forum-gulce-projeleri-ve-gulce-grubu-mesajlari-724
http://www.gulceedebiyat.net/forum-gulce-projeleri-ve-gulce-grubu-mesajlari-724?page=2
http://gulceedebiyat.kitabxana.net/
http://www.gulceedebiyat.net/index.php
http://www.gulceedebiyat.com/forum/
Gülce Edebî Akım Dosyası
Hazırlayan: Refika Doğan-Kasım 2012
Alıntı
Tweet
Benzeyen Konular
Konu:
Yazar
Cevaplar:
Gösterim:
Son Mesaj
Gülce Edebiyat Şair ve Yazarlarının Kitapları
Site Yönetimi
0
1,671
31/05/2015, 12:02
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
GÜLCE-ANTOLOJİ(1)
Site Yönetimi
0
1,170
31/05/2015, 11:32
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
GÜLCE 2008 Tanıtım
Site Yönetimi
0
1,163
31/05/2015, 11:30
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
GÜLCE EDEBİYAT (Rasim Köroğlu Özel Sayısı)
Site Yönetimi
0
1,086
31/05/2015, 11:05
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Gülce Edebiyat-2008 Tanıtımı
Site Yönetimi
0
777
31/05/2015, 10:47
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
GÜLCE DOSYA(17)
Site Yönetimi
0
1,237
11/11/2012, 23:17
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
GÜLCE DOSYA(16)
Site Yönetimi
0
1,532
11/11/2012, 23:15
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
GÜLCE DOSYA(15)
Site Yönetimi
0
1,180
11/11/2012, 23:13
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
GÜLCE DOSYA(14)
Site Yönetimi
0
1,209
11/11/2012, 23:12
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
GÜLCE DOSYA(13)
Site Yönetimi
0
1,067
11/11/2012, 23:10
Son Mesaj
:
Site Yönetimi
Lütfen seçim yapın:
--------------------
Özel Mesajlar
Kullanıcı paneli
Kimler Çevrim içi
Arama
Ana Sayfa
GÜLCE EDEBİYAT AKIMI
-- GÜLCE ŞİİR TÜRLERİNE GÖRE ŞİİRLER
---- BULUŞMA
---- ÇAPRAZLAMA
---- TRİYOLEMSİ
---- ÜÇGÜL
---- ÜÇGEN
---- DÖNENCE
---- TOKMAK
---- AKROSTİK
---- SONE'M
---- GÜLCE
---- TEKİL
---- YİĞİTCE
---- YUNUSCA
---- BAHÇE
---- SERBEST ZİNCİR
---- ÖZGE
---- GÜLİSTAN
---- YEDİVEREN
---- TUĞRA
-- GÜLCE YAZAN ŞAİRLERİMİZİN GÜLCE ve DİĞER ŞİİRLER
---- (H)
------ Harun YİĞİT
------ Harun YİĞİT
------ Hasan ULUSOY
------ Hasan ULUSOY
------ Hatice ALTAŞ(Asi Çiçek)
------ Hatice ALTAŞ
------ Hacer KOZAN
------ Hatice KATRAN
------ Hatice KATRAN
------ Hikmet ÇİFTÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
------ Hülya EKMEKÇİ
---- (I-İ)
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim COŞAR
------ İbrahim İMER
------ İbrahim İMER
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İbrahim ETEM EKİNCİ
------ İhsan ERTEM
------ İhsan ERTEM
------ İsmail KARA(Karozan)
------ İsmail KARA(Karozan)
---- (K)
------ Köksal KIRLIOĞLU
---- (M)
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mahir BAŞPINAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet NACAR
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ALUÇ
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Mehmet ÖZDEMİR
------ Meltem ARAS
------ Meral ADAK
------ Meral ADAK
------ Melahat TEMUR
------ Mevlüde DEMİR
------ Mevlüde DEMİR
------ Miktad BAL
------ Miktad BAL
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Mübeccel Zeynep ÜNALAN
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Muhammed İsa ÖZTÜRK
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mehmet Ziya DİNÇ
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ Mustafa CEYLAN
------ MUSTAFA CEYLAN(Editör)
-------- Mustafa CEYLAN
---------- Mustafa CEYLAN(On Punto Yazıları)(Makaleler)
---------- GÜNE BAKIŞ
---------- TAŞ YAĞMURU(Ceylan'ın kaleminden)
---------- Hakkında Yazılanlar
---------- DİĞER ŞİİRLERİ
---------- Hayatı
---------- Sanatı
---------- Hocaları
---------- Çocukluğu
---------- Gençliği
---------- Özlü Sözleri
---------- Önsöz Yazdığı Kitaplar
---------- Siyasete İlgisi
---------- Bestelenen Şiirleri
---------- Fotoğrafları
---------- Mühendisliği
---------- Düzenlediği Etkinlikler
---------- Konferansları
---------- Yer Aldığı Antolojiler
---------- Kitapları
---------- EZAN SUSMAZ Kitabı içindekiler
---------- "YANDI BU GÖNLÜM"-Hacı Bayram Veli Kitabı içindekiler
---------- TAHİR KUTSİ MAKAL Kitabı İçindekiler
---------- SEĞMEN RUHU Kitabı İçindekiler
---------- TOROSLARIN TÜRKÜSÜ Romanı
---------- Armağan-2(AHMET TUFAN ŞENTÜRK İÇİN NE DEDİLER?)Kitabı içindekiler
---------- Armağan-1(ANILAR KORİDORU İÇİNDE SARIVELİLER)Kitabı
---------- YARALI CEYLAN Şiir Kitabı İçindekiler
---------- PAŞA GÖNLÜM Şiir Kitabı İçindekiler
---------- Kırat Geliyor Kitabı İçindekiler
---------- Her Yönüyle YENİMAHALLE Kitabı
---------- Tarihi ve Folkloruyla Elmadağ Kitabı İçindekiler
---------- Köylerimiz Kitabı İçindekiler
---------- Köyümüz Yeşildere Kitabı İçindekiler
---------- Bayramlar Haftalar Günler Kitabı
---------- Ahmet Tufan Şentürk Kitabı
---------- Halil Soyuer Kitabı
---------- Detanlaşan Köylü İsa Kayacan Kitabı
---------- Abdullah Satoğlu Kitabı
---------- Güzide Taranoğlu Kitabı
---------- Gülendenin Beşiği Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ (2006)Kitabı
---------- GÜLLÜK ANTOLOJİ(2007)Kitabı
---------- CEYLAN-Tahliller-MAKALELER-Görüşler
---------- Güllük Dergileri
---------- Kapodokya Güneşleri Kitabı
---------- Bir Yanardağ Fışkırması Kitabı
---- (P-R)
------ Rahime KAYA
------ Rahime KAYA
------ Refika DOĞAN
------ Refika DOĞAN
------ Ramazan EFE
------ Ramazan EFE
------ Rengin ALACAATLI
---- (S-Ş)
------ Sabiha SERİN
------ Sabiha SERİN
------ Serap HOCA(Serap ÖZALTUN)
------ Serap HOCA(Serap DEMİRTÜRK)
------ Süleyman KARACABEY
------ Süleyman KARACABEY
------ Serdar AKKOÇ
------ Serdar AKKOÇ
------ Sevgili ÖZBEK
------ Sevgili ÖZBEK
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şemsettin DERVİŞOĞLU
------ Şükran GÜNAY
------ Şükran GÜNAY
---- (T-U-Ü-V)
------ Turan UFUKTAN
------ Ümran TOKMAK
------ Ümran TOKMAK
---- (Y-Z)
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf BOZAN
------ Yüksel ERENTÜRK
------ Yusuf Ziya KARAHASANOĞLU
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Zübeyde GÖKBULUT
------ Yıldız TOKSÖZ
------ Yıldız TOKSÖZ
GÜLCE'YE DAİR
-- GÖRÜŞLER
---- Gülce Nedir?
---- Gülce ve Ozanlık
---- Gülce Manifestosu
---- 5 Hececiler ve Gülce
---- Garip Akımı ve Gülce
---- Fecr-i Ati ve Gülce
---- Hisarcılar ve Gülce
---- Neyzen Tevfik, Aşk
---- Mazmunlar
---- Gülce Ne Değildir?
---- Hece Vezni ve Gülce
---- Serbest Şiir ve Gülce
---- Aruz Vezni ve Gülce
---- Gülce ve Zolal
---- Gülce Tarihinden
---- GÜLCE-(Atölye)-Video Dersler
------ Gülce Etkinlikleri
------ Kurucular Beyanı
------ Gülce 2009
------ Doğru Yaz/Konuş
------ Gülce-2010 Projeleri
------ Gülce-2011 Projeleri
------ Üstad Necip Fazıl'dan
------ Gülce-Aruza Dair
------ Öneriler-Çalışmalar
------ GÜLLÜK DERGİSİ
------ Gülce'ye Öneriler
------ Röportajlar
------ Negatif Bakışlara
------ Aleyhimizdekiler
------ M.E.B' na
---- Gülce'de Mesajlar-Projeler
------ Gülce-Güldeste(1)
------ Destanlarımız
------ Dede Korkut
------ Öncü Kadınlarımız
------ Peygamberlerimiz
------ Nutuk(Gülce)
------ Nutuk(Z.Korkmaz)
------ Kutlu Hanımlar
------ Ozanlarımız
------ NasrettinHoca
------ Yedi Askı
GÜLCE TÜRK ŞİİR AKADEMİSİ
-- Şiir Akademisi
---- Şiir Akademisi
------ HALK EDEBİYATI
-------- DİVAN EDEBİYATI
-------- BATI EDEBİYATI
-------- YENİ TÜRK EDEBİYATI
---- Hece Vezni' ne Dair
---- Şiir Tahlilleri
---- Aruz Vezni' ne Dair
---- Hiciv Tarihinden
---- Ustalardan Şiirler
---- Ustalardan Makale
---- Aramızdan Ayrılanlar
------ Ustalardan Şiirler
-------- A. Tufan ŞENTÜRK
-------- DİLAVER CEBECİ ANISINA
---- Şiir Üstüne (Serbest)
---- Atışma Sayfamız
---- Denemeler-Makaleler
---- Şiirde Dönüşüm
---- Şiir ve Anlatım
-- Türk Edebiyatı Şiir Türleri
---- Şiir Türleri
---- İslâmiyet Öncesi
---- Servet-i Fünun
---- Garip Şiirler
---- Akımlar
---- Edebî Sanatlar
---- Söz Sanatları
---- Şair Padişahlar
---- Şiir Tarihimizden
---- Yıllara Göre Edebiyat
---- Mehmet Nacar
DÜNYA EDEBİYATI
-- Dünyadan Şiir Türleri
---- Burns Stanza
---- Choka
---- Go Vat
---- Catena Rondo
---- Onegin Stanza
---- Canzonetta
---- Bauk Than
---- Rhupunt-Galce
---- Septilla
---- Viator
---- Luc Bat
---- Tritena
---- Pantoum
---- Shakespeare Sonnet
---- Diamonte
---- Villanelle
---- Hutain
---- Hex Sonnata
---- Hexaduad
---- Haynaku
---- Harrisham Rhyme
---- Guzzande
---- Gratitude
---- Glosa
---- Garland Cinquain
---- Fornlorn Suicide
---- DÜNYA EDEBİYATI
---- Dünyadan Destanlar
---- Dünyadan Şiirler
KAYNAKÇA
-- Konularına Göre Şiirleriniz
---- Aşk Şiirleriniz
---- Atatürk Şiirleriniz
------ 23 Nisan Şiirleri
------ Atatürk'e Dair
---- Kahramanlık Şiirleriniz
---- Doğa Şiirleriniz
------ 2009 Yılı Sayılarımıza
---- Taşlama Şiirleriniz
---- Gurbet Şiirleriniz
---- Tasavvuf Şiirleriniz
---- Barış Şiirleriniz
---- Şehir Şiirleriniz
---- Anne Şiirleriniz
------ Babanıza Şiirler
---- Doğum Günü Şiirleriniz
---- Deprem Konulu Şiirler
---- Diğer Şiirleriniz
---- Köşe Yazarlarımız/Makaleler
------ Mustafa CEYLAN
------ Refika DOĞAN
------ Osman ÖCAL
------ Ahmet ÖZDEMİR
------ A. S. ATASAYAR
------ Prof.Dr.İsa KAYACAN
-------- Prof. Dr. İSA KAYACAN
------ Rahime KAYA
------ Harun YİĞİT
------ İlqar MÜEZZİNZADE
------ Sündüz BİGA
------ Nazmi Öner(Şiirler)
------ Nazmi ÖNER(Nesirler)
------ Coşkun KARABULUT
------ Prof.Dr.İsmail YAKIT
------ Prof.Dr.Asım YAPICI
------ Sabit İNCE
------ Muhsin DURUCAN
------ Abdulkadir GÜLER
------ Ünal Şöhret DİRLİK
------ Metanet YAZICI
------ A.Aşkım KARAGÖZ
------ Gazanfer ERYÜKSEL
------ Mehmet GÖZÜKARA
------ Necdet BULUZ
------ Yusuf Özcan
------ Afife Demirtaş
---- Mustafa Ceylan
---- Bizden
-- Video Yağmuru
---- Ozanlar-Şairler
---- Bizden Videolar
---- Rasim Köroğlu
-- Genel
---- SERBEST KÜRSÜ
---- Duyurular
---- Röportajlar
---- Günün Şiiri
---- Günün Nesiri
Edebiyat Biz Platformumuzda
-- Gülce Tv
-- Türk Argo Sözlüğü
-- Edebî Konular Forumu
Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir
Mustafa Ceylan |
Dost Sitelerimiz:
Türkçe Çeviri:
MyBB
Türkiye
Üretici:
MyBB
, © 2002-2024
MyBB Group
-Theme © 2014 iAndrew
Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder