• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
HALİL ERDEM KİTABI ÜSTÜNE
Dışarıda Mustafa Ceylan
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Nov 2008
Mesaj Sayısı: 2,007
Konu Sayısı: 1,502
 
#1
23/01/2016, 04:17
GÖL HİKAYELERİ (GAHBE GENÇLİK)

HALİL ERDEM KİTABI ÜSTÜNE



Mustafa CEYLAN

 

 

Halil Erdem 1961 yılında Burdur-Dirmil Çörten Köyünde dünyaya gelmiş, bugüne kadar şiir, roman, çocuk romanı,araştırma-inceleme dallarında olmak üzere toplam 12 kitabı yayınlanmış öğretmen kökenli bir şair ve ressam. 



(Göl Hikayeleri-Gahbe Gençlik) isimli eseri 15 hikayeden, 192 sayfadan oluşmakta, "Ardamla yayınları" arasında Nisan 2015 de yayınlanmış.

Burdur yakın çevresinin doğa ile iç içe yaşantısının destanı olan hikayeleri tahlil objektifimize tuttuğumuzda;



DİLve KONU ÜSTÜNE BEN VE HALİL ÖĞRETMEN



Samimi, yöresel ve ışıltılı. Göl suyunca bereketli ve candan bir dil ve anlatım... En çok ahşabın ayaklarda çıkardığı sesi, (takur tukur)sesini duydum içimin dehlizlerinde. Kitabı okuduktan sonra, geceler boyunca göl kenarında, sazlıklar içinde dolaştım. Suyun doğurgan, anaç, hayat veren sesini dinledim. Belediye Başkanı Hasan Salman oldum, ağalara karşı bayrak açan, çocukluğumun geçtiği topraklardaki gibi, kaymakamlık binasına yer buldum, Gölhisar adının Kuruhisar olduğu zaman diliminde oturup çocuklar gibi ağladım. Mühendislik diplomamı bir kenara atıp, bir ormancı olabilmek için az daha okumaya gittim...

Amerikadan gelen peynirlerin, süt tozlarının dilime damağıma nasıl yapışıp da çıkmadığını hissettim, bütün gücümü toplayıp, haksızlıklar ve tek  kutuplu dünya üstüne tükürdüm. Dünyanın her yerinde sermaye ve emek kavgasının nasıl yaşandığını aklıma getirdim. Su kanalı oldum taşla doldurulan, 

su değirmeni üstünde yedim kurşunu, ölmedim, sardım yaralarımı göl kenarında, hayır hayır, muskacılara koştum; ben Ramazan Hoca'ya koşarken doktorun "bizlik değil" dediği, ayaklarının altı bıçakla dilindiği halde haberi olmayan yeni gelinler gördüm, sonra da  ölmeden evvel komşuyu öldürüp suyunu ısıtanlarla, salasını verenlerle buluştum sabah namazından sonra köy camii önünde...



Almanya'ya giderken bir tanıdığa para vermek için motorunu satan, kız çocuklarının kulağını delen, kasabanın traşını yapan, tüpünü değiştiren Berber Emin Usta' nın yanına çırak yazıldım, orada derledim topladım, göl adamlarının yaşama kavgası ile toprak ağalarının  servet kavgalarını.

Sonra, bi de baktım ki; Halil Erdem isimli bir öğretmen dikkatimi çekti. Bizim dükkâna sık sık gidip geliyor, arada bir konuşulanlardan not aldığını görünce, şöyle göz ucuyla yazdıklarına bakınca gördüm. Malum pek okuma yazmam yok bilirsiniz. İdare edin işte canım... Halil öğretmen demiş ki:

 

"Elmalı'da halk ayaklanmış, bizim gibi onlar da Avdan Gölünü kurutmuşlardı biliyorsunuz. Sağ olsun vekilimiz bir dediğimizi iki etmemişti de bizim gölü de kurutuvermişti. Kuruyasıca gölü"



"Teke yöresinde Şahkulu İsyanı'ndan beri halkın yaptığı en büyük isyanmış. İstanbul'dan, Ankara'dan öğrenciler gelip halka destek verip yol gösteriyorlarmış. Gazeteciler, siyasetçiler herkes oradaymış."

"Bunlar kurutulan göl topraklarını topraksızlara pay edivereceğiz diyorlarmış, aynı bizim Başkan gibi, bunlar hepsi aynı bokun soyu."

--"Abuuu!Ola arkadaş bu ne böyle, bu fikirler nasıl meydana gelip duru?"

-"Bunları Rusya'dan öğreniyorlar, nerden öğrenecekler, Amerika'dan değil herhal!"

-"Tabi canım, Amerika bizim dostumuz, öyle düşmanlık tohumları ekmez bizim topraklarımıza.

Konuk Ağa' nın adamı:

-"Nerden öğreniyorlarmış ağam bi daha deyiver hele deyince..."

Evet ve sonra... Elbette, egemen güçle, Horzumlularla köylü karşı karşıya gelir. Arada asker-emniyet gücü. Arada hukukçu ve savcı. Halkın önünde kendi seçtiği yerel Belediye Başkanı. Sonra gelecek denilen gençler.

Alın size kırsalın GEZİ OLAYI. 



Belki bazı kahramanlar cephe değiştirmiş olabilir ama, sonunda "zilyetlik ve hukuk meselesi" devreye girer.



Güneyin, Teke yöresinin en önemli sancısıdır zilyetlik ve hukuk. 

Halkın avukatı olmanın ve savcı olarak egemenlerin emrine girmek yerine halkın ve kamunun vicdanı olmanın güçlüğünün destanı bu göl hikayeleri.



Sonra,

Evet sonra;

Kurutulan göl...

Ölen - öldürülen su dünyası. Verimli toprak bölüşüm veya ürün paylaşım kavgaları.

Emek sermaye kavgasının aynısı.



Hâtta, yanyana iki mahallede olan köylü ve egemenlerin kavagası sürerken

ve

Ağanın karşı propagandası ile, (Toprak dediğin ağalarda olur, haddimize mi, bizim toprak sahibi olmak) deyip, ağaları destekleyen halkın içinden uyur gezenler, korkaklar varken; bir gece ansızın kurutulan göl topraklarını sürüp geçen eli bıçaklı, acımasız insanlar. Zalime karşı, Başkana rağmen, hatta ağalara rağmen, karşı duramayan halka karşı, bir gece apansız göl topraklarını işgal edip, kimsenin adım atamadığı yer haline getiren  karanlık güçler, mafia, zorbalar...

 

Böyledir işte.

Hani bir siyasi liderimiz demişti ya "Toprak işleyenin, su kullananın " demişti ya, o geldi aklıma...

 

Neyse;

Gölün intikamını yaşamış çevre ve insanlar. O intikamın en acıklı türküsü göl hikayeleri anlayacağınız.

Şimdi,

Dil ve konu üstüne dedik bu bölümde, elbette 15 hikayenin 15 ide bu mücadelenin içinden manzaralar sunmuyor.

Çavuş mu Efendi mi' de;

Hani Pensilvanya'da duran "Efendimi"z var ya, onu anımsadım birden bire de Çavuş olayazdım valla. Çavuşluğum kalsın dedim, Hamit Çavuş gibi oğlumu öğretmen  okuluna okumaya gönderdim. Efendilik sizin olsun be adam, verin dilime Hamit Çavuş'un kırkından sonra ad değiştirmem sözünü... Verin  kolluğunu koluma.

 

Sazlardan hasır dokuyorken, divan yastıkları yapıyorken ve bunları yakın pazarlarda satıyorken;

Güldalı' nın aşkına tutulan Mehmet Emin oluverdim. Güldalı bir kahraman ki, yazarın dilinde;



"Kumral teni, ince uzun dal gibi boyu, yeni kıvrılmış dudakları ve çekici güzelliği..."

Ve solmuş vişne çürüğü renkli, puantiyeli fistanı ki ilk kez şeker bayramında giymiş, bir daha çıkaramamış, soluk. Ve bir yeni Nazilli dokuması alıp gelmeliyim Güldalı'ya... Fakat, kaçırdılar sevdiğimi, kaçırırlar. Sonrasını anlatamam ki, yüreğime oturur.

 

Ve Burdur ceza evi, seferberlik ve savaşa... Afyon Sandıklıya....

 

Tam 20 yıl sonra dönüş baba ocağına. Güldalı evlenmiş, torun torba sahibi olmuş.

Alırım sazımı elime ve (Gahbe de gençlik geldi de geçti yel gibi) diye bir türküye durır yüreğim, sazım...

 

İşin özü şu sözlerde saklı:



"Dönemin iktidarı, toprak ağalarının doymak bilmeyen toprak hırsı yüzünden Gölhisar Gölü' nü ve sonra da Söğüt Gölü, Elmalının Avlan Gölü' nü kurutmuşlardı."

Kuruyan göller, değişen iklim. Suyu çekilen toprak, güneşin altında kanı çekilmiş ölü misali uzanıvermiş...



İşte manzara, işte olay...

 

Bu olayın etrafında yazarımız;

 

1-Gölün insanlarla sınavında, gölün içinde yaşayan canlıların yaşamına son verilince insanlardan aldığı öç ve bedel... Gara Ali' nin kurban gitmesi.Gara Ali ki, ne toprak almış kurutulan gölden, ne de ektiği buğdayın hasadını vermişler.

2-Gara Ali'nin dul kalan eşi Gülden ve Topal Abdi. Sonra Topal Abdi'nin eşi. Köy yerinde güzel olmak, dul kalmak zordur be dostum. 1950-1960 yıllarında kırsalda meydana gelen kadın-erkek, dul-evli, kuma hadiselerini muhteşem bir şekilde işlemiş yazarımız.

 

Sonuç mu? Dul kalan Gülden ve oğlu  Mehmet,  Almanya yolcusu tabii ki... Köyde geçim, aile ilişkileri ve de elbette komşuluk... Kadın kadına dayanışma. Kuma meselesi ve göç olgusu...

 

3-Sonra, kanlı sanılan boyalı çizmeler. Kahkahadan kırılırsınız valla. Çizmeye işemek zorundaysanıaz dikkatli olun derim.  Kahveci Topal İsmail gibi, hışımla yerinizden kalkıp elinizdeki bardağı duvara fırlatmadan evvel çizme içinde sakladığınız çaya renk veren boyaları unutup kalmayınız derim. Yani, esnafın halkı kandırması olayına dikkatinizi çekerim.

 

4-Ve sonra, (Şimdiki garılar kocaya varmıyor oğul. Fakir fukara fonundan her ay yağ, tuz, hatta sebze parasıbnı veriyor devlet. Kömür de dağıtıyor, niye evlenip koca kahrı, kuma kahrı çeksinler ki) öyle değil mi? Değişen zaman ve şartlarda değişen ekonomi. Kamunun bu değişiklik karşısında siyasi ve ekonomik çözümlerinin birey yaşantısına yansımaları... Ayakta işeyen gelinler öylesine çoğaldı ki,

Çatak Köyünde Yavan Abdurahman Dayılarla dolu yanımız-yöremiz, neylersiniz?



Ve evet,

Şimdi Abdurahman Dayılar, koca koca TV larda, "evlen benimle" programlarında. Çatak Köyünün uyanık gençleri yerine, toplumu hergün ninnilerle uyutan çöpçatan programları... Oh ne alâ memleket, öyle değil mi?

5-Sonra Hasibe Teyzeler... Kurt boğan, keçi kurtaran Hasibe teyzeler, o kadar çoksunuz ki, ben size ne diyeyim. En azından Hasibe teyzenin bir hoş yanı  var, kurduğu "uğrasayı" bozmakta aceleci davranışı.

 

Ve Nesibe Nene...Ormancı kocası ölünce, çocukları istedi diye evini satınca sırayla çocuklarında kalır.

Ankara'da gelin eline gönderilişi ve "çöp gibi kalan kolu bacağıyla ancak tuvaletine kalkabilen el yordamıyla gittiği tuvaletin yolunu artık bulamaz olmuş da somyasından tuvalete giden bir ip bağlamışlardı) ve Damadının "ne zaman ölecek bu kadın" sözlerini duyması ve son uykuya dalması,

eserin son öyküsü.

 

Burada iki yaşlı insan motifi çizilir. Hasibe ve Nesibe... 

Yaşlılık konusu işlenir. Nesiller arası uçurum, yaşlandıkça eziyete dönen yaşamın acıklı senfonisi yansıtılır.

 

6-Göl hikayelerinde çevre ve doğa meseleleri, SSK çift maaş vurgunu dahil bir çok toplumsal problem kahramanların diliyle gündeme getirilir.

 

7-Göl ve hayvancılık... Balık artıklarıyla kedilerin, köpeklerin beslenmesi, pazar sonrası bırakılan meyve ve sebzelerin toplanıp yoksul ve yaşlılara, derme çatma evlerde, mahalle dışında oturanlara yardım edilmesi, yaylaya çıkmakta geciken sürüler sebebiyle yılanların  köyü basması da öykü çerçevesinde kelimelerden resim yapılarak sunulur.

 

Su gibi akan, arı, duru bir Türkçe ile, arada bir de olsa yerel deyimler, sözler  ve atasözleriyle, mahalli şiveyle donatılmış öyküler...



Ve

Ressamlığın getirdiği kurgulama, renk seçimi, renk ve gönül, moral  ve toplumsal kaygı... Bütün bunlar yazarın ressamlığının kalemine yansımasıdır diyebilirim.

Harman kalkımından sonra düğünleri beklemeden, bir öykü kitabı daha bekliyoruz Halil öğretmenimizden. Tebrikler, teşekkürler....
( c) Bu şiirin (yazının) her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntı  
Dışarıda Refika Doğan
Yetkili Şair
**
Üyelik tarihi: Feb 2015
Mesaj Sayısı: 21
Konu Sayısı: 4
 
#2
Shy  27/01/2016, 01:15
Gerek yorum/analiz gerekse buna dayanak olan "halk tipi" sanatçı kimliğinin renkli, ışıltılı, üretken, sevecen ve kucaklayıcı sıcaklığına bayıldım! Bu "tanıtıcı ve destekleyici" yazıda böyle bir güzelliği görmemek mümkün mü?.
Her iki değerli ustaya da saygı ve başarı dileklerimle...
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  49. Sanat Yılında Araştırmacı, Şair, Yazar Mustafa Ceylan(Halil ERDEM)Yazısı Site Yönetimi 0 1,487 28/01/2015, 01:50
Son Mesaj: Site Yönetimi
  GÜLCE-ÇAPRAZLAMA ve "Her İz Saklı Bir Sızı" Şiiri Üstüne Mustafa Ceylan 2 1,379 11/12/2014, 21:00
Son Mesaj: osman7159
  Yusuf Bozan'ın ALDIRMA GÜLÜM Şiiri Üstüne Mustafa Ceylan 1 1,541 08/12/2014, 00:36
Son Mesaj: Yusuf Bozan
  YİTİK OZAN'IN "Ben ki Şaşkın Gamlı Bülbül" Şiiri Üstüne Mustafa Ceylan 1 1,576 11/11/2014, 03:49
Son Mesaj: ayşegül aşkım karagöz
  Necla Develi' nin BİLMUKABELE Şiiri Üstüne Mustafa Ceylan 0 1,383 08/11/2014, 04:07
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  Yakılan Şairler ve Mustafa CEYLAN'ın ÖLDÜRÜLEN 101 ŞAİR KİTABI Site Yönetimi 0 2,345 03/07/2014, 01:58
Son Mesaj: Site Yönetimi
  MİKDAT BAL'IN (EY DAĞLAR!)ŞİİRİ ÜSTÜNE BİR ANALİZ... Mustafa Ceylan 0 1,300 13/10/2013, 23:33
Son Mesaj: Mustafa Ceylan
  MEHMET CAFER’İN “SON BİR KEZ” BAŞLIKLI ŞİİRİ ÜSTÜNE Site Yönetimi 1 2,325 27/09/2012, 19:04
Son Mesaj: osman7159
  HİLMİ YAZGI'NIN "gitme kal bu şiirde" BAŞLIKLI ŞİİRİ ÜSTÜNE Mustafa Ceylan 1 1,685 19/11/2011, 02:41
Son Mesaj: nilay savaş
  ÖMER EKİNCİ MİCİNGİRT ve "ŞAİRLİK" BAŞLIKLI ŞİİRİ ÜSTÜNE Mustafa Ceylan 0 1,153 15/11/2011, 03:59
Son Mesaj: Mustafa Ceylan

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder