• SiteAna Sayfa
  • Güllük Dergisi
  • Şairlerimiz
  • Arama
  • Üyeler
  • Video
  • Yardım
  • bayrak

Giriş Yap   Kayıt Ol
Oturum Aç
Kullanıcı Adı:
Şifre: Şifremi Hatırlat
 
Gülce Edebiyat Akımı
gulce
Your browser does not support the audio element.

Akdeniz Radyo istek
Tıklayın-Okuyun/Güllük Dergisi

Google Web'de Ara Sitede Ara
Submit Face book
  • 0 Oy - 0 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konu Modu
Hasan Dede (GÜLCE - BAHÇE)
Dışarıda osman7159
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesaj Sayısı: 1,772
Konu Sayısı: 555
   
#1
28/09/2011, 19:03
Hasan Dede (GÜLCE - BAHÇE)

-I-

Hem düşünür hem derviş iftihar Hasan Dede,
Makamı kalpten geniş bir pınar Hasan Dede,
Hak ile Hakk’a ermiş Zü-l Fikâr Hasan Dede.

Bir himmet manaya, safi inanca,
Delice sevdaya yâr Hasan Dede.
Ali bahçesinde açılan gonca,
Koklayıp sevene kâr Hasan Dede.

Medrese ilimli âlim alperen,
Alevi-Bektaşi yolunu süren,
On iki imamı sevene yâren,
Kerbelâ’da yanan kor Hasan Dede.

Horasan diyarı Karaman eli,
Yareni yoldaşı boyu Begdili,
Oğuz oymağından arıdır dili,
Tarihe yavuklu bir Hasan Dede.

Bin dört yüz seksen dokuz dünyaya açtı gözün,
İlk konuşma ilk sözcük Türkçe söyledi sözün.
Uçmağa varış yılı bin beş yüz doksan altı,
Alevinden bir parça Ali’de yanan közün.

Ümmi Azize’den dünyaya gelen,
Fakih Şeyh Yakup’u babası bilen,
Gönül cennetinde yaşıyor halen,
Ozanlar içinde pir Hasan Dede.

Benligüzel ana saygın ve fahim,
Oğlu Mustafa’yla Halil İbrahim,
Ve kızı Ümmühan Âl-i İbrahim,
Bir eşi de Fatma var Hasan Dede.

Hacı Bektaş ile can olur candan,
Hoca Yesevi’den beri kalandan,
Alır nasibini Balım Sultan’dan,
Akdeniz elinde sır Hasan Dede.

Ulu kişiler, gönüllerde yer eder
Aşılmaz sur, yıkılmaz kale gibi.
Zamanla, hayatlarından bir parça olur
Farklı farklı menkıbeler.
Hasan Dede için de neler söylenir neler.
Dergâhtaki Akpınar’dan kızıl elma akacaktır;
İki yüz yıl, uzun bir zaman sonra
Ve akar Hacı Bektaşi Veli’nin dediği gibi,
Beklenen gelmiştir,
Daha yirmi beş yaşında Hasan Dede.
Hizmetini görür bir süre
Postnişin Balım Sultan’dan
Hoca Ahmet Yesevi’den intikal eden emanetleri alıp,
Türkmen aşiret mensuplarıyla yol vurur;
Adana yönüne, gönüllü sere serpe
Henüz pişmiş taze körpe…

Tutar Anavarza’da ne var ise ahtın da,
Ölümüne bir sevda Anadolu bahtında.
Özel bir mektup ile İstanbul’a çağrılır,
Birinci Süleyman ki Osmanlının tahtında.

Padişah, Viyana için
Hasan Dede’yi gözde bilip
Türkmenlerle savaşa katılmasını isteyince,
On dört aşiretten topladığı gönüllü erlerle savaşa gider.
Henüz yolda iken Mehmet Dede’den himmet ister,
Dilekte bulunur bir şiirle:
‘‘……………………………………
Sultan Süleyman’dan bir name aldım
Harbe yetiş deyince hazır oldum
Topladım orduyu yola koyuldum
Hayır himmet eyle pir Mehmed Dede
………………………………………’’

Musahip Mehmet Dede Anadolu olur
Dost gönlünü uzatıp,
Ozanca bir cevap verir,
Karpuzu Büyük Hasan Dede’ye:

‘‘……………………………
Sıtgınan gitmenin sırrın bilirsin
Ölsen şehit kalsan gazi olursun
Viyana’ya kadar teslim alırsın
İşiniz rast gelsin pir Hasan Dede
………………………………..’’

Tereddüt etmeden name dilinden,
Gönüllü erlerle Türkmen elinden,
Koyulur yollara hazzetmez kinden,
Askerin başında mir Hasan Dede.

Sefere çıkacaktır Osmanlının ordusu,
Askerimin önünde kurulmasın der pusu;
Düşer savunmaksızın birer birer kaleler,
Bin devletsize yeter bir Türkmen’in korkusu.

Doğudan batıya cem olan volkan,
Durulur önünde diyarı balkan,
Hasım kılıcıyla kırılmaz kalkan,
Başı koltuğunda er Hasan Dede.

Ne kazanımlar sağlar,
Askerin önünde bir ulu civan.
Gülbengler çeker, moral olur coşku ile
Yırtar yeri nidalar,
Delinir gökler, avaz avaz hu çeker dağlar.
Aynı zamanda iz bırakır,
Balkanlarda Bektaşi toplumunda.

Kalıp maksuduna erer Otman Baba dergâhında,
El alarak gönül okşar Sultan Suca dergâhında.

İhtisası alanında Bektaşilik umdeleri,
Gün geçtikçe dolup taşar azimle yürür ileri.
Karargâh tutar dergâhı Bulgaristan Hasköy yeri,
Kalıp maksuduna erer Otman Baba dergâhında.

Zaman ve mekân üzere postnişin gösterir yolu,
Derviş olan nice gezer seyri sefer Anadolu.
Bir pire intisap gerek Hak için içirir dolu,
El alarak gönül okşar Sultan Suca dergâhında.

Sultan Süleyman’dan görür itibar
Güven verir halife-i iktidar;
Hıyanet ilmini bilmedi zinhar,
Âdildir kâmildir ar Hasan Dede.

Bir dergâh kurmak ister Balkanlarda
Ya da Çukurova’da.
Bir müddet sonra
Çiftlik kurabileceği, dergâh açabileceği
Bir yer belirler zamanın erki,
Yer Keskin civarında Teke Salan mevkii.

Bin beş yüz yetmişte izin beratı,
Padişahtan gelen ilk mükâfatı;
İki Kol ‘tımar’dır şahlanır atı,
Kurar dergâhını yer Hasan Dede.

Süleymanlı idi sonra Çukurcak,
Zamanla İki Kol denildi ancak,
Son defa değişti dikilip sancak,
Adıyla anılır gör Hasan Dede.

Türkmen obalarını toprakla kaynaştırır,
Vergileri toplayıp tekkeye yüzde alıp,
Hakkı ne ise artık saraya ulaştırır;
Talibini güldürür vergiden muaf kılıp.

Yirmi altı yıl pirlik şeyhlik yapar tekkede,
İlmindendir velilik şöyle bir söylencede;
Karpuz çekirdeğiyle bir parça kömür salıp,
Şerifle olur birlik kurban keser Mekke’de.

Büyük bir düşünür, ermiş ve Allah dostu,
Sevilen sayılan feyzinden istifade edilendir.
Sekiz derviş ile geldiği İki Kol’da
Aynı zamanda ziraatla da uğraşır,
Bağcılık yapar, iri karpuzlar yetiştirir.
Yüzyılları aşıp gelen
“Karpuzu Büyük Hasan Dede” dir aynı zamanda.
Türbesi, Hasan Dede Camii yanında
Koyun koyunadır dervişleriyle, evlatlarıyla.

Çukurova'daki hayatı gizemlidir;
Kadirli Elbistan’da adına yapılan türbe,
Hakkındaki menkıbeler sevildiğine işaret.
Aşiretleri barıştırıp dertlerine derman olur,
Değirmen taşına söz dinletir.
Yöreden ve değişik bölgelerden birçok aşığı etkiler,
Adına şiirler yazılır, övgüler dizilir.
Ve Âşık Veli şöyle seslenir bir şiirinde:

‘‘Horasan elinden Anadolu'ya
Islahata geldi Pir Hasan Dedem
Seyreyle didemden akan selini
Islahata geldi Pir Hasan Dedem

Peşinden ordusu gayet fırkatlı
Taçları yeşildir dilleri tatlı
Böyle er görmedim gayet heybetli
Islahata geldi Pir Hasan Dedem

Haydarı Berek'e bekçidir koydu
Necef denizinden kılıcın aldı
Tahta kılıç ile çok kâfir kırdı
Islahata geldi Pir Hasan Dedem

Ol Berek dağında Haydar seslenir
Varan deli akıllanır uslanır
Tahta kılıç kılıfında paslanır
Islahata geldi Pir Hasan Dedem

Aksede üstünde gördüğüm böyle
Gül yüzlü efendim gördüğün söyle
Pir Otman Baba'ya bir niyaz eyle
Islahata geldi Pir Hasan Dedem

Velim der ki şüphesiz Ali
Bir ismi Hasandır, bir ismi Ali
Niyaz et Allahın sevgili kulu
Islahata geldi Pir Hasan Dede’’

-II-

Mahlası Kul Hasan ve Hasan Dede,
Ne güller kızardı harlı gönülde,
Nefes nefes damlar içtiği bade,
Azı dosta yüzü dosta…

Şiirinde türlü türlü sanat var,
Uçar güzelleme çifte kanat var.
Tacı Hak’tan gelen bir saltanat var,
Pozu dosta közü dosta…

Açılır goncalar kanar gülistan,
Duaz imamları bir ulu destan.
Ağıtını duyan ıslanır yastan,
Gözü dosta yüzü dosta…

Halk ozanlarına kaynak ve esin,
Yarasına derman olur herkesin.
Sarı telde nağme nağme nefesin,
Sözü dosta özü dosta…

Adına şiirler yazıla geldi,
Kimi söz kimisi saz ile geldi,
Kimi medet kimi köz ile geldi,
Düzü dosta cüzü dosta…

Gönle sığar da
Zamana sığmaz asla,
An’a sığmaz ki Hasan Dede;
Devirlere hükmeden koca ozan,
Okudukça aydınlanır oğul kız kızan.

Ve şiirleri;

Ya cönklerle gelmiştir ya düşüp dilden dile,
Verelim bir kaç örnek ne imiş Hasan Dede.

‘‘Seni didem hayalına gezerim
Ne amel işledin dünyada gönül
Rüzgârın muhalif esti sezerim
Gemin baştankara dünyada gönül

Ne bir ahbabımız ne de yaran var
Lokman gibi ne yâremi saran var
Dert gönderip dermanını veren var
Gitme başka yere imdada gönül

Âşıkların işi cilvedir nazdır
Söyle cevabını kâmile sezdir
Böyle ağlamanın gülmesi tezdir
Niçin düştün ah-û feryada gönül

Bakmaz mısın şu feleğin fendine
Düşürüptür tuzağına bendine
Kâmilin kemâli yeter kendine
Ne hacet arifi irşada gönül

Tarikten çıkar mı hiç asil-dida
Kendine malumdur kıldığım nida
Hasan Dedem der ki takdiri Hüdâ
Ya niçin karıştın inada gönül’’

Haykırdıkça Anadolu,
Har içinde Hasan Dede.
Sevda dolu türkü türkü,
Zor içinde Hasan Dede.

‘‘Şunda bir güzele meyil düşürdüm
Uykuda yanardım düş arasında
Leyli nehar sevdalandım şaşırdım
Kaldı kara bağrım taş arasında

Sen güzelsin güzel sana inandım
Aklımı aldırdım meylimi verdim
Öyle ki abdalın seyyahın oldum
Gezerim dağlarda kış arasında

Takrir olsa sancağına yazılır
Sevdası serimde bağrım ezilir
Tan eylemen ben gedayı gaziler
Dilim ne söylerse cuş arasında

Bülbül âşık oldu gördü gülüne
Canım kurban sevdiğimin yoluna
Hasan Dedem gider dostun eline
Ara ki bulasın beş arasında’’

Evren esir bir dimağda,
Yaren kalır zorlu çağda,
Eren bülbül bağa bağban,
Mor içinde Hasan Dede.

‘‘Bâd-ı sabâ, yâre selâm et bizden
Hatırcığı eyu mudur, hoş mudur
Ben bendesi ırak oldu gözünden
Kıymetini bilmezlere eş midir

Dilber, bizim kadrimizi bilmedi
Akan çeşmim yaşın bir dem silmedi
Çok zamandır bir selamı gelmedi
Acep o zalimin bağrı taş mıdır

Rakibi gördükçe yârin yanında
Canım yanmaktadır sem'a dağında
Hatıra geldikçe yoksa anında
Bencileyin iki gözü yaş mıdır

Ayrılığın bedir oldu hilali
Artar derunümun derdi, hayali
Ol gonca danenin Yusuf cemâli
Hasan Dede hayal midir, düş müdür’’

Yakar özlem bağrı yanık,
Akar çeşmi boz bulanık,
Bakar düşler âleminden,
Zar içinde Hasan Dede.

‘‘Ey divane gönül, bu lâzım olan
Eyle kalbini saf, sen eyle insaf
İnsaf ehli olan söylemez yalan
Haram durur hilaf, hem beyhude lâf

Lâfı güzaf eyler biri birine
Bel bağlama şu cihanın varına
Yazılanlar gelir kulun serine
Dar eder her taraf sonunda muaf

Muaf olur biraz demler görürsün
Yaradan'ın keremine erersin
Hâcerül esved'e yüzün sürersin
Ehlibeyte tavaf eyle der Mushaf.

Mushaf da her derde derman bulunur
Cümle müşkülatlar anda bilinir
Kimi nura, kimi nara bürünür
Kimi ehli agraf, söyledi Keşşaf

Keşşafın her sözü olundu kabul
Ehli ihraf derler canana duhul
Hasan Dede şeksiz evlâdı Resul
Haşim Abdülmenaf yoktur ihtilaf ’’

İman ile ol müşerref,
Zaman ölür kalır şeref,
Duman duman alev alev,
Nar içinde Hasan Dede.

‘‘Bir zaman anama erlik eyledim
Bir zaman hıfzetti pederim benim
Bir zaman babama avretlik ettim
Bir zaman taşıdı Maderim benim

Mevlâm izin verdi doğdum anadan
Arif olan fehmeyliyor mânâdan
Vücudumuz gelip geçti fenadan
Aşktan başka yoktur didarım benim

Piyadeyim şimdi yoktur kardeşim
Sırrım verip sır alacak sırdaşım
Her nereye gitsem, size yoldaşım
Yanımdan ayrılmaz kaderim benim

Kimi işi işrette, kimi mihnette
Kimi ruşendedir, kimi zulmette
Hasan Dedem kusurum yok gayrette
Bu kadarca imiş kaderim benim’’

Zarif dilde gizli mana,
Tarif bulup var imana,
Arif olmak kolay değil,
Zer içinde Hasan Dede.

‘‘Meşakkati cihan serimde mihman
Dedim gönül; didem eyleme heves
Olun mülevves
Mülevves olanlar olur mu insan
Ya efdal olur, ya olur tersi
Anlar isek ses

Sesten anlar isen karış irfana
Gelen, gitmek için gelir cihana
Melun iğva eder daim insana
Adüv-ü ekberdir İblisi hannas
Neylesin bu nas

Nas, bir hırsa düşmüş encamı n'ola?
Cümlesi Hakk'tandır sebep kul ola
Sıdk ile arayan Mevlâ'sın bula
Anı fehmeylemez cahil ü nekes
Neylesin herkes

Herkes bir sevdada, gezerler müdam
Kimi gamm-nak, kimi eyler ihtişam
Hasan Dedem gör ki kül olur encam
Mürg-ü can uçar da boş kalır kafes
Kesilir nefes’’

Çile toplar topal sanat,
Kele baldır Hakk’a biat,
Bile bile girip kalmaz,
Kör içinde Hasan Dede.

‘‘Bir acayip halde kaldım gaziler
Gecede üç, gündüz iki, günde bir
Bu cevabı duhl eyler bazılar
Senede üç, ayda iki, günde bir

Yüzüm kara, elde yoktur amelim
Ora varacağız nic'olur halim
Bari ahsen ola idi sualim
Kabirde üç, kefen iki sin'de bir

Vasfa gelmez benim sinemde derdim
Kelime-i tevhit dilimde virdim
Kendi aklım ile hesaba vurdum
Dokuzda üç, dörtte iki, onda bir

Âdem’de lâ, gönülde lâ, elde lâ
Mekke'de lâ, Mısır'da lâ, elde lâ
Kerem’de lâ kaderde lâ elde lâ
Şam'da üçtür, Bağdat iki, Van'da bir

Tende üçtür, canda iki, gözde bir
Cananda üç, bizde iki, sizde bir
Sohbette üç, cevap iki sözde bir
Civanda üç, bende iki, sende bir

Aradım, Kul Hasan'da buldum birini
Derdi başa çekmiş, anlar sırrını
Doldurmuşlar şu cihanın varını
Şehirde üç, pazar iki, handa bir’’

Yarenlere olur sezi,
Görenlere açık gizi,
Erenlere çözmek için,
Sor içinde Hasan Dede.

‘‘Gam yeme gayri, divane gönül
Bize canı yanan cananımız var
İsmi bin bir, kendi bir'dir, lâ nazir
Âlemin sahibi Süphanımız var

Bizden selam eylen Şah-ı Mikdat'a
Anın hükmündendir bay ile geda
Muhammed Mustafa Habibi Hûda
Resulün sahibi Kur'anımız var

Dünyanın baş eri ol Şah-ı Emin
On bir evlat ile Hazreti Emin
Ana hayran idi arş ile zemin
Çağırana şah-ı merdanımız var

Bir Hasan Hüseyin bir Zeynel-ubad
Bakır, Cafer-i Sadık eylesin imdat
Kazım’a, Rıza'ya bağla itikat
Bizim bir imam-ı zamanımız var

Şah Taki, Şah Naki, şah evliyadır
Şah İmam Askeri, sırr-ı Hûda'dır
Hasan Dedem der ki, derde devadır
Mehdi-i zamana, imanımız var’’

Sözde değil aşkı aşktır,
Özde yanar meşki meşktir,
Gözde nuru kitap ehli,
Sur için Hasan Dede.

‘Efendim cihanda iptida kula
Tanrı tarafından hidayet gerek
Hidayete eren Mevlâ’sın bula
Hâlisi kalb ile itikat gerek

İtikat tam eyle bulasın iman
Hamdolsun Nebimiz hem ahir zaman
Ahlâkını düzelt var tut bir zaman
Daima yedinde, şeriat gerek

Şeriat sahibi vahidi mutlak
Hiç mahrum olur mu kim ki diye hak
Cihana aldanma sen behey ahmak
Mümin olanlara tarikat gerek

Tarikata girip olasın kâmil
Benim bu cevabım cümleye şamil
Herkes eyler ise ilmiyle amil
Kendini bilmeye marifet gerek

Marifeti olmayan nâşidir nâşi
Dünyada, Ahrette fenadır işi
Hasan Dedem farket şeş ile beşi
Her zaman kalbine hakikat gerek’’

İçer meyi hakikatin,
Uçar gönül zahir batın,
Açar olur kırk kapıyı,
Nur içinde Hasan Dede.

‘‘ Birsin birliğine yoktur gümanım
Tövbe günahlara estağfirullah
Allah huzurunda çoktur günahım
Tövbe günahlara estağfurullah

Muhammed peygamber İslam yolumuz
On iki imamlar pirim Ali’miz
Hatice Fatıma gerçek belimiz
Tövbe günahlara estağfurullah

İmam Hasan geldi bize yardıma
İmam Hüseyin’dir derman derdime
Zeynel Abidin’i şükür görmeme
Tövbe günahlara estağfurullah

Muhammed Bakır’dır balkıyıp gelen
Ol İmam Cafer’dir elimiz alan
Musa-i Kazım’a niyazlar kılan
Tövbe günahlara estağfurullah

Ol İmam Rıza’dır Horasan piri
Muhammed Taki’dir sırrımın sırrı
Ali yül Naki’dir imamlar nuru
Tövbe günahlara estağfurullah

Ali Askeri’den aldığım ferman
Muhammed Mehdi’dir derdime derman
Yola ikrar verdim geriye durmam
Tövbe günahlara estağfurullah

Hasan Dedem Hak nuruna boyandım
Gözüm açtım hem kalfetten uyandım
Mürvet güzel pirim sana dayandım
Tövbe günahlara estağfurullah’’

Sürek olan yol mihengi,
Gerek kılar bu ahengi,
Yürek kuşu duaz imam,
Dar içinde Hasan Dede.

‘‘Getir ki, mümini bilem
Ben olayım ona gulâm
Üç kimseye verme selam
Biri hain, biri fasık
Bir beynamaz, bir beynamaz

Kul olanlar bilir Hakk'ın
Kendini nadandan sakın
Üç kimseye olma yakın
Biri müfsit, bir münafık
Bir de gammaz, bir de gammaz.

Şair, şiir icad eyle
Dil mülkünü âbad eyle
Şu üç şeyi mutad eyle
Biri halim, biri sabır
Bir oku yaz, bir oku yaz

Nasip et mümin kullara
Bakmaz mısın bülbüllere
Daim ezber et dillere
Biri zikir, biri şükür
Bir de niyaz, bir de niyaz

Cefaya düş, açma sırı
Fahiş işten sen ol beri
Hasan Dedem, üçten biri
Biri huzû, biri huşu
Bir de namaz, bir de namaz’’

Nifak bilmez eler ince,
Hak katından söyleyince,
Şafak söker olur vasıl,
Kar içinde Hasam Dede.

-III-

Askerdir oğul İbrahim,
Evlat hasreti yakıp kavurur.
Volkan kızıl kaynar,
Taş gibi düşer yüreğin ince noktalarına.
Mısralar düğüm düğüm olur,
Boşalır bir boşlukta nefes nefese:

‘‘Beni mecruh etti hasret-i firâğı
Elif kadem ettin keman İbrahim
Yok aklımın oturağı, durağı
Gayet oldu halim yaman İbrahim

Takatim yok ben oraya varayım
Bağ-ı hüsnün, gül cemalin göreyim
Padişaha bir arzuhal vereyim
Dad eden elinden aman İbrahim

Ta ezel ezelden kemter bahtımız
Viran oldu gönül köşkü tahtımız
Allah-û âlem, oğul, ahir vaktimiz
Tahmin görüşmemiz güman İbrahim

Göresin bu sinem tutuşup tütmek
Adettir askere hem gelip gitmek
Ne hacet sensiz ben hesap etmek
Sen gideli hayli zaman İbrahim

Hasan Dedem ciğerciğim sızılar
Böyle imiş mukadderde yazılar
Gurbetteki, sılasını arzular
Hübbül-vatan, minel-iman İbrahim’’

Seyyidlik belgesi olanın
Soyu Muhammed soyuna çıkar,
Belgesi sahte olanın
Günahı Nakibül Eşrafa çıkar.
Hasan Dede yapıcıdır, kâmildir,
Kusurlara nefes olur ozanca;
Âdemoğluna seslenir,
Eşraf oğlunu uyarır,
Türkü olur dillerde söylenegelir.

‘‘Eşrafoğlu al haberi
Bahçe biziz gül bizdedir
Biz de Mevlâ’nın kuluyuz
Yetmiş İki dil bizdedir

Erlik midir eri yormak
Irak yoldan haber sormak
Cennetteki ol dört ırmak
Coşkun akan sel bizdedir

Âdem vardır cismi semiz
Abdest alır olmaz temiz
Halkı dahl-eylemek nemiz
Bilcümle vebal bizdedir

Kimi sofu kimi hacı
Cümlemiz Hakka duacı
Resulü Ekrem’in tacı
Aba, hırka, şal bizdedir

Biz erenler gerçeğiyiz
Has bahçenin çiçeğiyiz
Hacı Bektaş köçeğiyiz
Edep, erkân, yol bizdedir

Kuldur Hasan Dedem kuldur
Mânâyı söyleyen dildir
Elif Hakk'a doğru yoldur
Cim ararsan Dal bizdedir’’

-IV-

Dört kapı kırk makam felsefesidir,
Verdiği her nefes pir nefesidir.
Cemlerde söylenen Ali sesidir,
Arıdır durudur Türkçedir dili.

Hakikatin sırlarına erendir,
Vardığı yerlere düzen verendir,
Ne dostunu ne hasmını yerendir,
Kızılırmak gibi coşkundur seli.

Boşanır gülbengi haz ile dilden,
Elinden dilinden arıdır belden,
Ehlibeyt sevdası dökülür telden,
Semahına durur her seher yeli.

Dergâhında ilm-i ledün var idi,
Yanıp yanıp nice talip eridi,
Yolcusu fakiri nasibin yedi,
Yürüyor izinden süreğen beli.

Peşindeki Türkmen boyu arkalı,
Bilmez ayrım yetmiş iki fırkalı,
Karpuzu üzümü olmuş markalı,
Çapaya kazmaya yatkındır eli.

Vuslatî diyor ki ey Kızılırmak,
Çizerek dolanır yay Kızılırmak,
Kaç asır birliksin say Kızılırmak,
Hasan Dede bizim Kırıkkaleli.

Osman Öcal

http://vk.com/club35666845


hizliresimyukle.com - Resmin Tam Görünümü













Alıntı  
Dışarıda RefikaDogan
RefikaDoğan
******
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesaj Sayısı: 2,701
Konu Sayısı: 1,516
   
#2
13/04/2012, 03:40
" Halk ozanlarına kaynak ve esin,
Yarasına derman olur herkesin.
Sarı telde nağme nağme nefesin,
Sözü dosta özü dosta…

Adına şiirler yazıla geldi,
Kimi söz kimisi saz ile geldi,
Kimi medet kimi köz ile geldi,
Düzü dosta cüzü dosta… "


Şiirleri Deyiş tarzında derlenip notaya alınarak yıllardır beğeniyle dinlenilen Hasan Dede' nin türküleri bugün hâlâ söylenmekte, önemli kaynak olarak kabul edilmektedir.

" Hasan Dede ile ilgili kesin denilecek bilgiler pek fazla değildir. Bazı şiirlerinden edinilen bilgilere dayanılarak, ünlü halk ozanı Eşrefoğlu ile aynı çağda, 16. yüzyılın ikinci yarısı ile 17. yüzyılın başlarında yaşadığı kabul edilmektedir.

Horasan erlerinden olan Hasan Dede, Beydili aşiretine mensup küçük bir boyla 1562 yılında Horasan’dan Karaman’a geldi. Babası Karaman Ustucalı dergâhının piri Şeyh Yakup Fakih’ dir. Bir süre Karaman’da yaşadıktan sonra bugünkü Hasan Dede beldesinin bulunduğu Teke salan’a gelip yerleşti. Beydili aşiretinden bazı obaları da çevresinde toplayarak Hasan Dede köyünü kurdu.

Araştırmacı Nejat Birdoğan’ın “Hasan Dede Kasabası, Hasan Dede” adlı eserine göre, Hasan Dede’ nin şu an ki yerleşim bölgesine gelmesi 1579 yılıdır. Dönemin Padişahı tarafından verilen beratla bu bölgeye yerleşmesi ve topraklarından vergi alınmaması sağlanmıştır.

Hasan Dede ile ilgili araştırma yapan Dr. Tahir Kutsi Makal "Aşık Hasan Dede" adlı eserinde şu bilgileri verir:

"Aşık Hasan ve Karpuzu büyük Hasan Dede adlarıyla da tanınan Gazi Aşık Hasan Dede, Türk Halk Edebiyatı'nın önde gelen isimlerinden biridir. Bektaşilerin en çok sevdiği ozanlardan biri olan Hasan Dede, 17. Yüzyılda yaşamıştır. Karaman'da medrese tahsilini tamamlamış, orduya katılarak Rumeli'nde bir çok savaşta bulunmuştur. Sazı ve sözü ile, dinsel telkinleri ile ordu mensuplarına moral vermiştir.”

Hasan Dede’nin birisi Kadirli' nin “Elbistanlı” köyünde; diğeri Ankara’nın “Hasan Dede” beldesinde olmak üzere iki ayrı yerde türbesi vardır.

Türk Halk Edebiyatında ve Alevi - Bektaşi ozanlar arasında önemli bir yeri olan Hasan Dede iyi bir eğitim görmüş; Arapça ve Farsça bildiği için aruz ölçüsünü de şiirlerinde ustaca kullanmıştır. Ancak hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri, halk arasında daha çok bilinmektedir. Şiirlerinde “Kul Hasan” ve “Hasan Dede” mahlasını kullanmıştır.

Deyişlerinden örnekler:

- 1 -

Eşrefoğlu al haberi
Bahçe biziz gül bizdedir
Biz de Mevla’nın kuluyuz
Yetmiş iki dil bizdedir

Erlik midir eri yormak
Irak yoldan haber sormak
Cennetteki ol dört ırmak
Coşkun akan sel bizdedir

Arı vardır uçup gezer
Teni tenden seçip gezer
Canan bizden kaçıp gezer
Arı biziz bal bizdedir

Kimi sofi kimi hacı
Cümlemiz Hakk’a duacı
Resül-i Ekrem’in tacı
Aba hırka sal bizdedir

Biz erenler gerçeğiyiz
Has bahçenin çiçeğiyiz
Hacı Bektaş köçeğiyiz
Edep erkan yol bizdedir

Kuldur Hasan Dede’m kuldur
Manayı söyleyen dildir
Elif Hakk’a doğru yoldur
Cim sorarsan dal bizdedir

- 2 -

Ben elest bezminde nuş ettim meyi,
Şükran geldim yine şükran giderim.
Kem yanına varan olur mu iyi,
Tuğyan geldim yine tuğyan giderim.

Şu cihanda çok şey geldi başıma,
Bildirmedim yarânıma eşime,
Kendi maslahatım kendi işime,
Yeksan geldim yine yeksan giderim.

Görmedim ben gibi kalbi mahzunu,
Bu aşktır söyleten şu ben mecnunu,
Döker oldum didelerden Ceyhun’u,
Giryan geldim yine giryan giderim.

Hasan Dede’m işin harap olursa,
Herkes ettiğini anda bulursa,
Bir kefen var o da kısmet olursa,
Üryan geldim yine üryan giderim.

Karaman'da medrese tahsilini tamamlamış, orduya katılarak Rumeli'nde bir çok savaşta bulunmuştur. Sazı ve sözü ile, dinsel telkinleri ile ordu mensuplarına moral vermiştir. Tamesvar'ın terki (1683), Budin'in düşmesi (1686), Belgrad'in kaybı (1688) gibi İkinci Viyana bozgunundan sonraki olaylar üzerine deyişleri, ağıtları vardır.

1695'te Padişah İkinci Mustafa, ozanın eserlerini beğenmiş, kendisi de şair olan Padişah, Hasan Dede'yi bol maaşla emekli etmiştir. İstanbul’da kalması istenmişse de Anadolu'yu tercih ederek bugün, kendi adını alan Hasandede köyüne yerleşmiştir. Hasandede, Kırıkkale’ye 10 km uzaklıktadır." Hoca Ahmet Yesevi'nin yolunda yürüyen Hasan Dede, Kırıkkale’nin Hasandede kasabasına yerleşmiş; fakat buradan başka yerlere de gitmiş, bir dervis gibi birçok yerleri gezmiştir. O, Çukurova'da ne kadar kalmıştır, bilemeyiz; ama Kadirli'nin Elbistanlı köyünde adına türbenin yapılması, hakkında menkıbelerin anlatılması, onun orada bir süre kaldığının ve çok sevildiğinin bir işaretidir."



"Hasan Dede" nin yaşamından ve san'atından kesitlerin yer aldığı bu biyografik yazıdan da anlaşılacağı gibi;
değerli dost, güçlü kalem Osman Bey' in, koca bir hayatı , derin bir ummanı nasıl bir emek ve sabırla manzum hale getirdiği; kalemin hakkını vererek ne kadar özen ve ciddiyetle kalıcı bir eser yaratma gayreti içinde olduğu gün gibi aşikâr!
Kutluyor, kültürümüzün değer üreten elçisine teşekkürlerimi sunuyorum...



kaynak: http://www.ihsanozturk.com

Her nefeste Gülce...
Alıntı  
Dışarıda osman7159
Site Yönetimi
*****
Üyelik tarihi: Sep 2008
Mesaj Sayısı: 1,772
Konu Sayısı: 555
   
#3
13/04/2012, 08:39
Araştırmacılar işin kolayına giderek Tameşvarlı Aşık Hasan ile Hasan dedeyi karıştırmıştır. Aralarınca uzun bir zaman dilimi vardır. Hasan Dede birinci Viyana Tameşvarlı ikinci Viyana kuşatmaları zamanında yaşamışlardır. iNTYERNETTE DE BU YANLIŞLAR DOLANIP DURMAKTADIR.

Değerlendirmeniz için teşekkürler Refika hanım.

http://vk.com/club35666845


hizliresimyukle.com - Resmin Tam Görünümü













Alıntı  
Dışarıda ahmet idrisoğlu
Yetkili Şair
***
Üyelik tarihi: Oct 2008
Mesaj Sayısı: 173
Konu Sayısı: 70
 
#4
13/04/2012, 18:11
Ustalara canım kurban. bu yorumların üzerine ve bu muhteşem şiire tekrar yorum yazmak beni aşar.
Saygım ve muhabbetimi sunuyorum...
Alıntı  
Tweet      
     


Benzeyen Konular
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
  Hacı Bayram-ı Veli (GÜLCE-BULUŞMA) osman7159 4 2,782 06/07/2012, 22:07
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Âşık Kerem GÜLCE BULUŞMA osman7159 4 2,786 10/05/2012, 23:01
Son Mesaj: osman7159
  Said Emre (GÜLCE-BULUŞMA) osman7159 3 2,561 12/04/2012, 02:36
Son Mesaj: Site Yönetimi
  Eşrefoğlu Rûmî (GÜLCE –BAHÇE) osman7159 3 2,632 26/03/2012, 09:31
Son Mesaj: muhammed_isa
  Şah İsmail-Hatayî (GÜLCE- BULUŞMA) osman7159 1 2,221 14/03/2012, 02:29
Son Mesaj: RefikaDogan
  Kaygusuz Vizeli Alâeddin (GÜLCE-BAHÇE) osman7159 1 1,475 08/03/2012, 02:02
Son Mesaj: osman7159
  Kul Himmet (GÜLCE-BULUŞMA) osman7159 2 1,829 28/02/2012, 12:56
Son Mesaj: osman7159
  Ercişli Emrah (GÜLCE-BULUŞMA) osman7159 5 3,912 18/02/2012, 02:22
Son Mesaj: osman7159
  Kayıkçı Kul Mustafa (GÜLCE- BULUŞMA) osman7159 3 2,317 18/02/2012, 02:21
Son Mesaj: osman7159
  Banazlı Pir Sultan (GÜLCE-BULUŞMA) osman7159 5 3,113 14/02/2012, 13:45
Son Mesaj: coşkunmutlu

Digg   Delicious   Reddit   Facebook   Twitter   StumbleUpon  


Konuyu görüntüleyenler:
1 Misafir

Mustafa Ceylan |
  •  
  • Yukarı dön  
  • Lite mode  
  •  Bize Ulaşın


Dost Sitelerimiz:

Türkçe Çeviri: MyBB Türkiye
Üretici: MyBB, © 2002-2023 MyBB Group-Theme © 2014 iAndrew

Sitemizde yer alan eserlerin telif hakları şair-yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır. Kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir.(Haberleşme : ceylanmustafa_07@hotmail.com)
Doğrusal Görünüm
Konu Görünümü
Yazdırılabilir Sürüm
Konuya Abone Ol
Konuya Anket ekle
Konuyu Arkadaşına Gönder